Klimik Bülteni - Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği Yayın Organıdır
<
22
Kasım
2022
>

ESKİ SAYILAR

BÜLTEN ÜYELİĞİ

Tularemi (135. Web Konferans, 22 Kasım 2022)

22 Kasım 2022 Salı günü, 20.00-21.30 saatleri arasında “Tularemi” konulu web konferans yapılacaktır.

PROGRAM
Yöneten:
 Prof. Dr. Birsen MUTLU
Kocaeli Üniversitesi, Tıp Fakültesi

Epidemiyolojisinde Güncel Durum, Tanı ve Klinik Yaklaşım
Dr. Öğr. Üyesi Özlem ÖZKAN-GÜLER
Kocaeli Üniversitesi, Tıp Fakültesi

Tedavi, Önlenmesi ve Kocaeli Salgın Deneyimi
Dr. Öğr. Üyesi Emel AZAK
Kocaeli Üniversitesi, Tıp Fakültesi

Saygı ve selamlarımızla.
KLİMİK Derneği Yönetim Kurulu

Anaerop Bakterilerin Etken Olduğu Bakteriyemilerin Kolorektal Kanserlerle İlişkisi: Popülasyon Bazlı Bir Kohort Çalışması

Bovis grubu streptokoklar ve Clostridium septicum bakteriyemileriyle kolorektal kanserler arasında kolaylaştırıcı bir ilişki olduğu bilinmekte olup bu çalışmada bağırsak mikrobiyotasındaki diğer bakterilerle kolorektal kanserler arasındaki ilişki araştırılmış.

2007-2016 yılları arasında Güney Danimarka ve Zelanda Bölgesi’nde yaklaşık iki milyon kişilik bir popülasyonda 45 774 bakteriyemi atağı ve 231 387 kan kültürü negatif vaka dahil olmak üzere popülasyona dayalı bir kohort çalışması yapılmış.

Çalışma sonuçları, bovis grubu streptokoklar [bir yıl içindeki risk: %4,3; HR (%95 CI): 8,46 (3,51–20,4)] veya C. septicum [%20.8; 76.2 (42.0–138)] ile bakteriyemiden sonra kolorektal kanser teşhisi riskinin arttığına dair önceki bulguları doğrulamış. Ayrıca, Bacteroides ovatus [%6,7; 20,3 (5,04–81,8)], Bacteroides uniformis [%5,4; 16,2 (4,02–65,7)], Clostridium tertium [%3,6; 13,9 (1,96–99,4)], Fusobacterium spp. (F. necrophorum hariç) [%3,0; 8,51 (2,73–26,5)] ve Gram-pozitif anaerobik kokların [%3,6; 10,9 (4,50–26,3)] meydana getirdiği bakteriyemilerde de kan kültüründe üreme olmayan hastalara göre kolorektal kanser riskinde artış ile ilişkilendirilmiş.

Justesen US, Nielsen SL, Jensen TG, et al. Bacteremia with anaerobic bacteria and association with colorectal cancer: a population-based cohort study. Clin Infect Dis. 2022; 75 (10): 1747-53.

Makale İçin Tıklayınız

Maymun Çiçeğinin Klinik Sunumu: Batı Londra Kohortunda Olası veya Muhtemel Maymun Çiçeği Olan Hastaların Retrospektif Bir Vaka Kontrol Çalışması

Bu çalışmanın amacı giderek artan sayıda maymun çiçeği olgusuna yönelik tanı koyma farkındalığını artırmak adına hastaların klinik özelliklerini karakterize etmekmiş. Maymun çiçeği şüphesi için değerlendirilen ve taranan 140 hastayı içeren retrospektif bir vaka kontrol çalışması yapılmış; hastalar hMPXV-PCR testi ile değerlendirilmiş ve 70’i pozitif ve 70’i negatif olarak belirlenmiş. Veriler, demografik ve klinik özelliklerin olasılık oranlarını oluşturmak için karşılaştırılmış.

Pozitif hastalar ağırlıklı olarak erkekmiş (%99) ve kendilerini gey, biseksüel ve erkeklerle seks yapan diğer erkekler (GBMSM) olarak tanımlıyorlarmış (%94). Başvuru sırasındaki lenfadenopati, daha yüksek bir pozitif sonuç olasılığı ile ilişkilendirilmiş [OR:7.69 [%95 GA 3.58-16.51]). Pozitif hastaların, negatif kontrollerle karşılaştırıldığında genital (OR:5.38 (%95 GA 2.57-11.23)] veya kalça/perianal bölgeyi [OR:3.79 ([%95 GA 1.70-8.45)] etkileyen bir döküntüye sahip olma olasılığı daha yüksekmiş.

Bu veriler, GBMSM popülasyonlarında şüpheli maymun çiçeği yönetimine yönelik riske dayalı bir yaklaşımı gerekçelendirebilir. Çalışmada lenfadenopati ve döküntünün yeri, pozitif bir hMPXV sonucu ile daha fazla ilişkilendirilmiş. Ayrıca, maymun çiçeği salgınında sanal koğuş yaklaşımının değerlendirebileceği de bu çalışmayla gösterilmiş.

Rimmer S, Barnacle J, Gibani MM, et al. The clinical presentation of monkeypox: a retrospective case-control study of patients with possible or probable monkeypox in a West London cohort. Int J Infect Dis. 18 Kasım 2022.

Makale İçin Tıklayınız

Dünya Sağlık Örgütü Antibiyotik AWaRe Kategorileri

2022 G7 zirvesinde, insan antibiyotik kullanımı için “mümkün olduğunda hem hacim hem de uygunluk dahil olmak üzere” “ulusal ölçülebilir hedefler belirlenmesi” taahhüt e dildi. WHO AWaRe sistemi (Access /Watch/Reserve), antibiyotik yönetimi adına kategoriler halinde gruplandırmak için basit bir çerçeve sağlamaktadır. Dünya Sağlık Örgütü 13. Genel Çalışma Programı, ülke düzeyinde insanlarda antibiyotik kullanımının en az %60’ının Access grubundaki antibiyotikler olması gerektiği şeklinde bir hedef tanımlamıştır.  Küresel olarak insan tedavisi için kullanılan 250’den fazla antibiyotik Access /Watch/Reserve gruplarına ayrılmıştır ve bu AWaRe kategorileri Tek Sağlık yaklaşımına uygun sektörlerde de uygulanabilirdir.

Sharland M, Cappello B, Ombajo LA, et al. The WHO AWaRe Antibiotic Book: providing guidance on optimal use and informing policy. Lancet Infect Dis. 2022; 22 (11): 1528-30.

Makale İçin Tıklayınız

Pediatrik ve Yetişkin Popülasyonlarda Hasta Başında Hızlı İnfluenza ve RSV PCR Testini Değerlendiren Pragmatik, Randomize, Kontrollü Bir Çalışma

Solunum yolu viruslarını hedefleyen hızlı nükleik asit testleri (NAT), oseltamivir, antibiyotik, diğer tanı testi ve hastane yatağı kullanımını iyileştirebilir. Bu konuyla ilgili önceki randomize kontrollü çalışmalarda, akredite bir sağlık ve laboratuvar sisteminin standart prosedürleri kullanılmamıştır.

Bu çalışma pediatrik ve yetişkin hastalar için iki ayrı hastanede [Alberta Children’s Hospital (ACH)], Peter Lougheed Centre (PLC)  paralel olarak başlatılmış. ACH için birincil sonuç yatış süresi (LOS), PLC için oseltamivir reçete edilen yatan hastaların oranı olarak belirlenmiş. Hastalardan viral solunum yolu örneği alınmış ve merkezi akredite bir laboratuvarda PCR çalışılmış (standart kol) veya yerel laboratuvarda hızlı PCR testi yapıldıktan sonra merkezi akredite bir laboratuvarda PCR testi çalışılmış [(ROST) kolu].  Randomizasyon numune alınan güne göre yapılmış. ACH’de 706 hasta çalışmaya dahil edilmiş; 322 ROST’a (181 yatan hasta) ve 384 standart kola (194 yatan hasta) alınmış. PLC’de 422 hasta çalışmaya dahil edilmiş; 200 ROST’a (157 yatan hasta) ve 222 standart kola (175 yatan hasta) atanmış. Oseltamivir reçete oranı ve verilen doz sayısı, standart kola kıyasla ROST kolunda, influenza için PLC’de yatan PCR negatif hastalarda daha düşük bulunmuş [ortalama %14.9 (%95 GA 9.87–21.9) ve %27.5 (21.0–35.2), p=0.0135; ortalama 2.85 doz vs. 4.17 doz (3.85–4.49) p=0.022].

ROST, ACH’de oseltamivir kullanımını, PAAC radyografilerini (ACH) ve laboratuvar testi istemini (PLC) önemli ölçüde azaltmış, ancak antibiyotik reçetelerini azaltmamış. ROST ayrıca, medyan sonuç elde etme süresini 24 saatten daha fazla azaltmış (ACH ve PLC hastanelerinde) ACH de ortalama yatış süresi iki grup arasında farklılık göstermemiş [4.05 gün (1.79–18.2) vs. 4.89 gün (2.07–22.9), p=0.062].

Bibby HL, de Koning L, Seiden-Long I, Zelyas N, Church DL, Berenger BM. A pragmatic randomized controlled trial of rapid on-site influenza and respiratory syncytial virus PCR testing in paediatric and adult populations. BMC Infect Dis. 2022; 22 (1): 854.

Makale İçin Tıklayınız

COVID-19 Aşısı Olan Kişilerde Herpes Zoster Riskinin Değerlendirilmesi

COVID-19 aşılaması ile herpes zoster infeksiyonu arasında ilişki kuran çok sayıda olgu serisi yayımlanmıştır. Riskin gerçekten artış gösterdiği konusunda veriler yeterli değildir.

Bu kohort çalışmasında veriler, COVID-19 aşılamasından sonraki 30 günlük bir risk aralığında veya COVID-19 aşısından sonra 60-90 günlük dönemde (30 gün ara dönem sonrası) ikinci aşı dozu tarihine kadar herpes zoster riski karşılaştırılarak değerlendirilmiş. Çalışmada, COVID-19 aşısından sonra herpes zoster gelişme riski ile influenza aşısının ardından herpes zoster gelişme riskini karşılaştırmak için tamamlayıcı kohort analizi kullanılmış; pandemi öncesi dönemde (1 Ocak 2018-31 Aralık 2019) veya erken pandemi döneminde (1 Mart 2020-30 Kasım 2020) grip aşısı olmuş iki tarihsel kohort seçilmiş. Veriler, ABD Optum Labs Data Warehouse’dan elde edilmiş. Aralık ayından itibaren herhangi bir dozda acil kullanım izni olan bir COVID-19 aşısı [BNT162b2 (Pfizer-BioNTech), mRNA-1273 (Moderna) veya Ad26.COV2.S (Johnson & Johnson)] uygulanan toplam 2 039 854 kişi çalışmaya dahil edilmiş.

COVID-19 aşısı uygulanan 2 039 854 kişinin ortalama yaşı 43.2 (SD 16.3) ve %50.6’sı kadınmış. Bunlardan herpes zoster tanısı olan 1451 hasta [ortalama yaş, 51.6 (SD12.6) yıl; 845’i (%58.2) kadın]  risk analizine dahil edilmiş. COVID-19 aşılaması, (ayarlamadan “adjustment” sonra) artan herpes zoster riski ile ilişkili bulunmamış (insidans oranı 0.91; %95 GA, 0.82-1.01; p=0.08). Tamamlayıcı kohort analizinde, COVID-19 aşılaması, pandemi öncesi dönemde influenza aşılamasına kıyasla daha yüksek herpes zoster riski ile ilişkili değilmiş [COVID-19 aşısının ilk dozu: tehlike oranı (HR):0.78 (%95 GA, 0.70-0.86; p<0.001); COVID-19 aşısının ikinci dozu: HR, 0.79 (95% CI, 0.71-0.88; p< 0.001)] veya erken pandemi dönemi [COVID-19 aşısının ilk dozu: HR, 0.89 (%95 GA, 0.80-1.00; p= 0.05); COVID-19 aşısının ikinci dozu: HR, 0.91 [%95 GA, 0.81-1.02; p= 0.09)].

Bu çalışmada, COVID-19 aşılaması ile artan herpes zoster infeksiyonu riski arasında ilişki bulunamamış; bu verinin hastaların ve klinisyenlerin COVID-19 aşılarının güvenlik profili hakkındaki endişelerini gidermeye yardımcı olabileceği belirtilmiş.

Akpandak I, Miller DC, Sun Y, Arnold BF, Kelly JD, Acharya NR. Assessment of herpes zoster risk among recipients of COVID-19 vaccine. JAMA Netw Open. 2022; 5 (11): e2242240.

Makale İçin Tıklayınız

Meşrutiyet Mah. Rumeli Cad.
İpek Apt. No. 70 D. 7
(Rumeli Eczanesi üstü),
34363 Şişli, İstanbul
Tel. ve Faks: (0212) 219 54 82
E-posta: klimik@klimik.org.tr