15 Kasım 2022 Salı günü, 20.00-21.30 saatleri arasında “Antimikrobiyal Direnç” konulu web konferans yapılacaktır.

PROGRAM
Açılış Konuşması: Prof. Dr. Emel YILMAZ
KLİMİK-ADÇG Başkanı

Yöneten
Prof. Dr. Halis AKALIN
Uludağ Üniversitesi, Tıp Fakültesi

Antimikrobiyal Direnç Epidemiyolojisi
Prof. Dr. Gökhan AYGÜN
İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi

Zor Gram-negatif İnfeksiyonların Tedavisi
Prof. Dr. Halis AKALIN
Uludağ Üniversitesi, Tıp Fakültesi

Selam ve saygılarımızla.
KLİMİK Derneği Yönetim Kurulu

İçeriği “Dirençli Gram-negatif Çomak İnfeksiyonları” olarak belirlenmiş olan KLİMİK 7/37 toplantılarının ikincisi 18 Kasım 2022 Cuma günü Ramada Plaza by Wyndham, İzmir’de yapılıyor. Tüm üyelerimizi hem dirençli patojenleri hem de alanımızın geleceğini konuşacağımız bu toplantıya katılmaya davet ediyoruz.

Selam ve saygılarımızla.
KLİMİK Derneği Yönetim Kurulu

Toplantı İçin Tıklayınız

Derneğimizin 2022-2023 dönemi bilimsel toplantıları İzmir’deki “Dirençli Bakteri İnfeksiyonlarının Yönetimi” toplantısıyla devam ediyor. 18 Kasım 2022 Cuma günü, 15.00-17.00 saatleri arasında Ramada Plaza by Wyndham, İzmir’de yapılacak olan toplantıya tüm üyelerimizi bekliyoruz.

Selam ve saygılarımızla.
KLİMİK Derneği Yönetim Kurulu

Toplantı İçin Tıklayınız

Antibiyotikler, 1940’lı yıllardan beri kullanılan, bakterilerin neden olduğu çoğu ölümcül ve bulaşıcı hastalıkları iyileştirmek için kullanılan ilaçlar. Antibiyotikler sayesinde son 75 yılda ortalama insan ömrünün uzadığı, milyonlarca hayatın kurtulduğu biliniyor. Ancak antibiyotiklerin kullanılmasıyla birlikte bakteriler direnç geliştirmeye başladı. Bir bakterinin bir antibiyotiğe dirençli hale gelmesi, artık o antibiyotiğin o bakterinin yol açtığı infeksiyonların tedavisinde kullanılamayacağı anlamına geliyor.

Açıklamanın Devamı İçin Tıklayınız

Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları (Klimik) Derneği Viral Hepatit Çalışma Grubu (VHÇG), kurulduğu günden bugüne kadar kendi alanı ile ilgili ancak farklı formatlarda çeşitli bilimsel toplantılar düzenlemiştir. Bunlar arasında Klimik Hepatit Akademisi özel bir yer tutmaktadır.

Geleneksel olarak yapılan bu etkinliğin onuncusu 6-8 Ocak 2023 tarihlerinde Cumhuriyetimizin ilanın 100. yılında Ankara’da gerçekleştirilecektir. İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji uzmanlık eğitimi almakta olan asistanlara yönelik olmakla birlikte, kontenjanın yeterli olması durumunda daha önce bu eğitime katılmamış olan uzmanları da kapsayacaktır. Bu etkinlik sırasında ders konuları viral hepatitlere ilişkin temel bilgilerden oluşacaktır. Klimik Hepatit Akademisi 2023’e toplam 50 katılımcı kabul edilecek ve katılımcıların katılım ve konaklama giderleri uzmanlık derneğimizce karşılanacaktır. Başvurular Başvuru Formu doldurularak yapılmalıdır.

Klimik Hepatit Akademisi 2023’ün viral hepatitlerle savaşım hedefine katkıda bulunacak ve katılımcıların mesleki uygulamalarına güncel bilgilerle ışık tutacak yararlı bir etkinlik olmasını dileriz.

Ayrıntılı Bilgi İçin Tıklayınız

Bruselloz, böbrek naklinde greft sağkalımını etkileyen, nadir görülen sistemik zoonotik bir hastalıktır. Böbrek nakli sonrası bruselloz nadiren bildirilen bir komplikasyondur. İlişkili tıbbi semptomlar karmaşıktır ve spesifik olmayabilir, bu da yanlış tanıya ve yetersiz tedaviye ve ayrıca kronik hastalığa yol açar. Bugüne kadar böbrek nakli sonrası toplam yedi bruselloz vakası bildirilmiştir; ancak, bu vakaların tümü alıcılarda meydana geldi ve hiçbirinin organ nakli yoluyla donörlerden bulaştığı açıkça doğrulanmamıştır.

Bu olgu sunumunda, böbrek vericisinde bruselloz vakası ve ilgili iki alıcıda gelişen bruselloz için etkili tedavi yaklaşımı sunulmuş.

Liu S, Wei C, Liu X, Xie W, Chen J, Huang H. Brucellosis in kidney transplant donor: a case report. J Infect Public Health. 2022; 15 (9):980-2.

Makale İçin Tıklayınız

Hastalık ihtimali düşük olan hastaları, seçiciliği düşük tanısal testlerle değerlendirmek, yanlış pozitif sonuçlara yol açar. Sağlık hizmeti sunumunda genellikle gereksiz değerlendirme ve tedaviye neden olabilecek bu yanlış sonuçlara göre hareket edilir.

Bu çalışmada, idrar yolu infeksiyonu (İYİ) yanlış teşhisi riski taşıyan taburcu edilen acil servis hastalarında idrar testi, uygunsuz antibiyotik kullanımı ve kalış süresi arasındaki ilişkiler incelenmiş.

Karın ağrısı, göğüs ağrısı, baş ağrısı, gebelikte vajinal kanama ile başvuran hastalar ve halsizlik veya konfüzyonu olan yaşlı kadınlar için vizit bilgileri incelenerek İYİ yanlış teşhisi riski olan taburcu edilmiş acil servis hastalarından oluşan bir kohort oluşturulmuş.

Göğüs ağrısı ve baş ağrısı hastalarının yaklaşık dörtte birinde idrar testi yapılırken, karın ağrısı, gebelikte vajinal kanama ve halsizlik veya konfüzyonu olan yaşlı kadınların yaklaşık %75’inde idrar testi yapılmış. Göğüs ağrısı hastaları dışında, İYİ tedavi oranı, pozitif kültür oranının iki katından fazlaymış, bu da gereksiz tedaviyi gösteriyormuş.

İYİ teşhisi, İYİ semptomları ve pozitif idrar kültürlerinin bir kombinasyonuna dayanır, ancak İYİ için tedavi edilen hastaların sadece yaklaşık %15’i bu kriterleri karşılamıştır.   Son olarak, tüm ana şikayet gruplarında, eşleşen kontrollere kıyasla idrar testi yaptıranlarda hastanede kalış süresi önemli ölçüde (30 dakika veya daha fazla) daha uzunmuş.

Sonuç olarak, İYİ yanlış teşhisi riski taşıyan hastaların bu gözlemsel çalışmasında, idrar testi uygunsuz antibiyotik kullanımı ve gecikmiş taburculuk ile ilişkilendirilmiş. Sağlık hizmeti sunucuları üzerinde tanı testi yapma baskısı olduğu, ancak spesifik İYİ semptomları olmayan hastalarda idrar testinin faydadan çok zarara neden olabileceği vurgulanmış.

Childers R, Liotta B, Brennan J, et al. Urine testing is associated with inappropriate antibiotic use and increased length of stay in emergency department patients. Heliyon. 2022; 8 (10): e11049.

Makale İçin Tıklayınız

Kanıtlar, önceden var olan nöropsikiyatrik koşullarda olumsuz bulguların, COVID-19 infeksiyonundan kaynaklanan ciddi sonuçlar ile   arttığını göstermektedir. Bu artan riskin diğer ciddi akut solunum yolu infeksiyonları (SARI) ile ilişkili risklerle nasıl karşılaştırılacağı açık değildir. Bu nedenle önceden var olan nöropsikiyatrik duruma yönelik tanı ve/veya tedavinin COVID-19 infeksiyonu ve diğer SARI’lardan kaynaklanan ciddi sonuçlarla ilişkisini belirlemek için yapılan bu çalışmada; pandemi öncesi (2015-2020) ve pandemi sürecinde (2020-2021), birinci basamak sağlık hizmetleri kayıtları (QResearch veritabanı) kullanılarak, boylamsal kohort oluşturulmuştur. Çalışmada, en az bir yıldır birinci basamaktaki bir kliniğe kayıtlı olan tüm yetişkinleri içeren popülasyona dayalı bir örneklem kullanılmıştır.

Prepandemik kohort, medyan (IQR) yaşı 42 (29-58), 5 644 525’i (%50.7) kadın olan ve 223569 SARI vakası [%2.0] tanısı alan 11 134 789 yetişkinden oluşurken; pandemik kohort, medyan (IQR) yaşı 48 (34-63),  4 207 192’si erkek (%50.2) olan ve 58 203 ciddi COVID-19 vakası [%0,7] tanısı konulmuş 8 388 956 yetişkinden oluşmuş. Demans dışındaki nöropsikiyatrik durumlar için teşhis ve/veya tedavi, SARI ce COVID-19 için benzer şekilde ciddi bir sonuç çıkma olasılığının artmasıyla ilişkili bulunmuş. Demans ile şiddetli sonuç için etki tahmini, COVID-19 olanlar için SARI’dan daha yüksekmiş (HR, 2.85; %99 GA, 2.71-3.00 vs HR, 2.13; %99 GA, 2.07-2.19).

Bu boylamsal kohort çalışmasında, İngiltere’de önceden mevcut nöropsikiyatrik rahatsızlıkları ve tedavileri olan hastalar, demans dışında benzer şekilde COVID-19 infeksiyonu ve SARI’lardan kaynaklanan ciddi sonuç riskleri ile ilişkili olarak sorunlar yaşamışlar. Demans ile ilgili sorunlar COVID-19 için daha belirginmiş.

Ranger TA, Clift AK, Patone M, et al. Preexisting neuropsychiatric conditions and associated risk of severe COVID-19 infection and other acute respiratory infections. JAMA Psychiatry. 9 Kasım 2022.

Makale İçin Tıklayınız

Bu çalışmada, 2018-2019 yıllarında ATLAS programından elde edilen kinolon dirençli (FQ-R) Klebsiella pneumoniae izolatlarında  seftazidim-avibaktam (CAZ-AVI), aztreonam, sefepim, seftazidim, meropenem, imipenem, kolistin, piperasilin-tazobaktam ve tigesiklin in vitro antimikrobiyal aktivitesi değerlendirilmiş. Duyarlılık ve minimum inhibitör konsantrasyonu, CLSI ve EUCAST kılavuzlarına göre merkezi bir referans laboratuvarı tarafından tüm antimikrobiyal ajanlar için sıvı mikrodilüsyon kullanılarak belirlenmiş. Tüm K. pneumoniae izolatlarının (n = 10,906) %44.1’i (4.814/10.906) FQ-R ve bunların %71,3’ü (3,432/4,814) geniş spektrumlu β-laktamaz (ESBL)-pozitif ve %10,4’ü (499/4,814) CAZ-AVI’ye dirençli bulunmuş. CAZ-AVI, tüm FQ-R K. pneumoniae izolatlarına karşı yüksek duyarlılık (>%87) gösterirken, metallo- β-laktamaz pozitif izolatlar, CAZ-AVI’ye düşük duyarlılık (%3.8; 18/470) göstermiş. Farklı coğrafi bölgeler arasında CAZ-AVI, Kuzey Amerika’dan toplanan izolatlara karşı en yüksek (%98.2, 216/220) duyarlılığa sahipken, Asya Pasifik’ten (APAC) toplananlara karşı en düşük aktivite (%81.7; 882/1.079) saptanmış. Karşılaştırma ajanları arasında, karbapenemler nispeten daha düşük bir duyarlılık gösterirken (<%71.5) tüm izolatlarda sadece tigesiklin ve kolistin belirgin olarak duyarlı bulunmuş (>%85).

Sonuç olarak, CAZ-AVI, FQ-R K. pneumoniae izolatları için potansiyel bir tedavi seçeneği olabilir. Ancak, ESBL-pozitif ve metallo-β-laktamaz-pozitif izolatlar arasında ve özellikle belirli coğrafyalarda artan CAZ-AVI direncinin yakından izlenmesi gerekmektedir.

Makale İçin Tıklayınız