Klimik Bülteni - Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği Yayın Organıdır
<
28
Ekim
2025
>

ESKİ SAYILAR

BÜLTEN ÜYELİĞİ

Türkiye Cumhuriyeti 102 Yaşında!

Türk’ün ateşle imtihanı sonrasında başı dik, güçlü, tam bağımsızlık ülküsüne bağlı olarak kurulan “Türkiye Cumhuriyeti”, bugün 102 yaşında. Kutlu olsun!

Bilinçle, gururla, umutla, inançla ve sevgiyle.

Yönetim Kurulu Açıklaması İçin Tıklayınız

Ksenotransplantasyon: Vaadettikleri ve Tehlikeleri

Genetiği değiştirilmiş domuz organlarının insanlar için kullanılabileceği ksenotransplantasyon alanındaki son gelişmelerin paylaşıldığı bu derlemede, bahsedilen yöntemin talep üzerine sınırsız kişiselleştirilmiş organ sağlayarak nakil ve kronik hastalık yönetimini değiştirme potansiyeline sahip olduğu belirtilmiş. Burada başarının temelinin üç ana domuz geninin (GGTA1, CMAH, ß4GalNT2) devre dışı bırakıldığı triple-knockout (TKO) domuzlar sayesinde insan bağışıklığına karşı dirençli organlar elde edildiği vurgulanmış. İmmünosüpresyon protokolünde ise klasik rejimlerin (takrolimus, mikofenolat, steroidler) yetersiz kaldığı; CD40/CD154 kostimülasyon blokajının en etkili strateji olarak öne çıktığı belirtilmiş. Ksenotransplantasyonun gelecekteki hedeflerinin uzun dönem immün kontrolü sağlamak, domuz organlarının insan fizyolojisine tam uyumunu test etmek ve uygun hasta seçimi ve etik standardları belirlemek olduğundan bahsedilmiş. Sonuçta yazarlar, yaygın klinik uygulama mümkün hale gelmeden önce daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulsa da ksenotransplantasyonun vaadettiklerinin şimdiye kadar hiç bu derece belirgin olmadığı görüşünü vurgulamışlar.

Ladowski JM, Bazzi N, Kirk AD. Xenotransplantation: Promises and Perils. Annu Rev Med. 8 Ekim 2025.

Makale İçin Tıklayınız

Amerikan Mikrobiyoloji Derneği’nin Hızlı Testler Kullanılarak Kan Dolaşımı İnfeksiyonlarının Teşhisine Yönelik Kanıta Dayalı Laboratuvar Tıbbı Uygulama Kılavuzları: Sistematik Bir İnceleme ve Meta-Analiz

Kan dolaşımı infeksiyonları (KDİ), morbidite ve mortalitenin önemli bir nedenidir. Pozitif kan kültürlerinden patojenlerin ve bazı direnç belirteçlerinin hızlı tanımlanması, ticari hızlı tanı testlerinin [nükleik asit amplifikasyon testleri ve matriks destekli lazer desorpsiyon/iyonizasyon zaman-uçuş kütle spektrometrisi (MALDI-TOF MS) dahil] yaygınlaşmasıyla artık mümkündür. Pozitif kan kültürlerinde uygulanan hızlı tanı testlerinin klinik yararını tanımlayan ve hastanede yatan erişkin ve pediatrik hastalardaki KDİ tanısında hızlı testlerin kullanımına ilişkin kanıta dayalı laboratuvar tıbbı kılavuzları sunan bu sistematik derleme ve meta-analiz, tıbbi mikrobiyologlar, laboratuvar uzmanları, infeksiyon hastalıkları klinisyenleri, eczacılar, hastane yöneticileri, sağlık hizmeti sunucuları ve KDİ ile ilişkili diğer paydaşlar için hazırlanmış bir rehberdir. Uzman bir panel (tıbbi mikrobiyologlar ve sistematik literatür taraması konusunda uzman kişiler) bir araya getirilerek “Popülasyon, Girişim, Karşılaştırma, Sonuç (PICO)” sorusu oluşturulmuş, literatür gözden geçirilmiş ve KDİ tanısında hızlı testlerin kullanımına ve hasta sonuçlarının iyileştirilmesine yönelik öneriler hazırlanmış. Panel, şu soruya yanıt bulmak amacıyla literatürü değerlendirmiş: Hastanede yatan erişkin ve pediatrik KDİ hastalarında hızlı tanı testlerinin kullanımı klinik sonuçları iyileştirir mi? Değerlendirilen üç temel sonuç; hedefe yönelik tedaviye başlama süresi, mortalite ve hastanede kalış süresiymiş. Kanıtların kalitesi, kontrollü randomize klinik çalışma sayısının azlığı nedeniyle genellikle düşük ila orta düzeyde olarak değerlendirilmiş. Bununla birlikte, yayımlanmış literatür sistematik olarak gözden geçirilerek elde edilen kanıtlara dayanarak sekiz öneri geliştirilmiş. PICO sorusuna yanıt olarak, hızlı tanı testlerinin aktif klinik iletişimle birlikte kullanılması hedefe yönelik tedaviye başlama süresini ve hastanede kalış süresini azaltmak amacıyla uzman komite tarafından güçlü şekilde önerilmiş. Mortalite üzerindeki etkisine ilişkin kanıt gücü düşük olmakla birlikte, panel hızlı testlerin bu sonuçları da olumlu yönde etkileyebileceği belirtilmiş. Önerilerin özeti “Yönetici Özeti (Executive Summary)” bölümünde sunulmuş ve her öneriyi destekleyen arka plan bilgileri, yöntemler, kanıt özeti ve gerekçe ayrıntılı biçimde makalede bildirilmiş.

Wolk DM, Parrott JS, Babady NE, et al. The American Society for Microbiology’s evidence-based laboratory medicine practice guidelines for the diagnosis of bloodstream infections using rapid tests: a systematic review and meta-analysis. Clin Microbiol Rev. 2025; 38 (3): e0013724.

Makale İçin Tıklayınız

Ortaya Çıkan Direnç İndeksi: Yeni Antibiyotiklere Karşı Erken Direncin İzlenmesi

Avrupa İlaç Ajansı’nın onayından sonraki bir yıl içinde çoğu yeni onaylanan antibiyotiğe (özellikle Gram-negatif bakterileri hedef alanlara) karşı direnç rapor edilmiş olması, pazarlama sonrası güçlü bir gözetimin aciliyetini vurgulamaktadır. Bu derlemede yeni onaylanan antibiyotiklere karşı direnci izlemek için yeni bir niceliksel araç olan Yeni Gelişen Direnç İndeksi (YGDİ) geliştirildiğinden bahsedilmiş. YGDİ, Avrupa genelinde direnç yaygınlığını, eğilimleri, tespit süresini, salgın raporlarını ve tüketim ve direnç gözetim kapsamını entegre etmekteymiş. İmipenem-relebaktam, sefiderokol, seftolozan-tazobaktam, meropenem-vaborbaktam ve seftazidim-avibaktam, yüksek YGDİ puanlarına sahip olarak sınıflandırılmış olmaları bu antibiyotiklerin önemli yeni direnç tehditleriyle karşı karşıya olduklarını ve yakından takip edilmeleri gerektiğini göstermekteymiş. Gram-negatif bakterilerde (örneğin, Enterobacterales ve Pseudomonas aeruginosa) direncin daha hızlı ortaya çıkmasına ve daha yaygın olmasına bağlı olarak YGDİ’nin hızlı direnç gelişen antibiyotiklerin erken teşhisini kolaylaştırabileceği belirtilmiş. YGDİ’nin direncin ortaya çıkış ölçülerini standardlaştırarak , ulusal veya bölgesel gözetim sistemlerinin uygulanmasını destekleyebileceği, özel klinik veri toplanmasını sağlayarak, antibiyotik politikalarını ve müdahalelerini destekleyerek antimikrobiyal dirençle mücadele için daha etkili stratejilere katkıda bulunabileceği vurgulanmış. On üç yeni antibiyotiğin direnç ve tüketim verileri, Avrupa İnfeksiyon Hastalıkları Klinik Araştırma Birliği -Epidemiyoloji Ağı merkezi veri havuzunda yer alan 38 gözetim sisteminden gelen literatür ve raporların incelenmesiyle çıkarılmış. Analizde özellikle imipenem-relebaktam ve sefiderokol için yüksek YGDİ değerleri ile Gram-negatif bakterileri hedef alan tüm yeni antibiyotiklere karşı direnç gelişiminin hızlı olduğu ortaya koyulmuş. Eski β-laktamların yeni inhibitörlerle kombinasyonlarının özellikle hızlı direnç gelişimine yatkın olduğu ve bu nedenle YGDİ’nin direnç eğilimlerinin izlenmesi için nicel ve dinamik bir araç olabileceği bildirilmiş. Ayrıca, yazarlar YGDİ’nin zamanında gözetim çalışmalarını destekleyebileceğini, antibiyotik politikası ile ilgili kararlara yön verebileceğini ve antibiyotik araştırma ve geliştirmesinin önceliklendirilmesine yardımcı olabileceğini vurgulamışlar.

Garlasco J, Arieti F, Morra M, et al. The Emerging Resistance Index: tracking early resistance to new antibiotics. Lancet Infect Dis. 2025: S1473-3099(25)00501-8.

Makale İçin Tıklayınız

Bronkoalveolar Lavaj ve Trakeal Örnekleme Arasında Mikrobiyal Çeşitlilik Açısından Fark Yok: Sistematik İnceleme ve Meta-Analiz

Solunum mikrobiyomu solunum sağlığının korunmasında ve patojen kolonizasyonunun önlenmesinde hayati bir role sahiptir; ancak geleneksel tanı yöntemleri mikrobiyomun tam resmini ortaya koyamamaktadır. Mikrobiyom dizilemesi kullanarak bronkoalveolar lavaj (BAL) ve trakeal örneklerdeki mikrobiyal çeşitliliği karşılaştırmayı amaçlamayan bu sistematik derleme ve meta-analizde eldeki sınırlı kanıtlar analiz edilerek, entübe hastalardan alınan endotrakeal aspiratların ve indüklenmiş balgam örneklerinin, BAL örneklerine benzer şekilde alt solunum yolu mikrobiyom çeşitliliğini yansıttığı bulunmuş. Alt solunum yolu mikrobiyomu örneklerinin BAL ve trakeal örnekleme kullanılarak eş zamanlı toplandığı çalışmaları belirlemek için Medline, Embase ve CENTRAL veri tabanlarında sistematik tarama yapılmış ve çeşitlilik dizileme sonrası analiz edilmiş. Bin elli yayın taranmış ve 10’u çalışmaya dahil edilmiş. BAL ve trakeal örnekler arasında mikrobiyal alfa çeşitliliği açısından anlamlı bir fark bulunmamış. Balgam ve endotrakeal aspirat dahil olmak üzere trakeal örnek türlerinin alt grup analizi, BAL ile karşılaştırıldığında anlamlı bir fark göstermemiş. Sonuç olarak yazarlar, entübe hastalardan alınan endotrakeal aspiratların ve indüklenmiş balgam örneklerinin, bronkoalveolar lavaj örneklerine benzer şekilde alt solunum yolu mikrobiyomu çeşitliliğini yansıttığını bulmuşlar ve izole akciğer patolojileri olmayan rutin vakalarda, alfa çeşitliliğini analiz ederken daha invazif ve yoğun olan BAL’dan kaçınılabileceğini öne sürmüşler. Ancak, bu bulguları doğrulamak için daha fazla sayıda yüksek kaliteli karşılaştırmalı çalışmaya ihtiyaç olduğunu da vurgulamışlar.

Karim DM, Papp M, Fehérvári P, et al. No difference in microbial diversity between bronchoalveolar lavage and tracheal sampling: a systematic review and meta-analysis. BMJ Open Respir Res. 2025; 12 (1): e003456.

Makale İçin Tıklayınız

Meşrutiyet Mah. Rumeli Cad.
İpek Apt. No. 70 D. 7
(Rumeli Eczanesi üstü),
34363 Şişli, İstanbul
Tel. ve Faks: (0212) 219 54 82
E-posta: klimik@klimik.org.tr