Temmuz 2025’in 5 Soru 5 Yanıt’ı yayımlandı. Soruları yanıtlamak için KLİMİK Uygulamaları ziyaret edebilirsiniz.
Temmuz 2025’in 5 Soru 5 Yanıt’ı yayımlandı. Soruları yanıtlamak için KLİMİK Uygulamaları ziyaret edebilirsiniz.
Ankara Üniversitesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türk Tabipler Birliği Başkanı Sayın Prof. Dr. Alpay Azap dünyada ve ülkemizde güncel Kızamık seroprevalansından, salgından ve aşı reddinin sonuçlarından bahsediyor.
Video İçin Tıklayınız
Kandida infektif endokarditi (CİE) tedavisinde amfoterisin-B bazlı rejim, temel tedaviyi oluştursa da son kılavuzlar sınırlı sayıda çalışma önerisine dayanarak tedavide ekinokandinleri de önermektedir. Bu çalışmada ekinokandinlerle diğer antifungal tedavi rejimlerinin sonuçlarını karşılaştırılmış.
İsveç’te yapılan çalışmada, 1995-2019 yılları arasında tutulan İnfektif Endokardit kayıtlarından CİE kohortu oluşturulmuş ve hastane içi mortalite veya nüks, tedavi başarısızlığı olarak kabul edilmiş. Çalışmada toplam 51 CİE epizotu incelenmiş. Epizotlar; ekinokandinler (n=21), amfoterisin-B bazlı tedavi (n=22) veya azoller (n=8) ile tedavi edilmiş. Tedavi başarısızlığı oranları sırasıyla %32, %38 ve %62 bulunmuş (p=0.35). Ekinokandin alan hastalar daha yaşlı ve eşlik eden hastalığı daha fazla olan hastalarmış. Hastaneye yatıştan kaynaklanan genel yıllık ölüm oranı %26 bulunmuş ve temel tedaviler arasında anlamlı bir fark saptanmamış (p=0.18). Candida parapsilosis İE, ekinokandinlerle tedavi edilmediği için bu epizotlar dışındaki 33 epizodun alt grup analizi yapılmış ve tedaviler arasında anlamlı bir fark gösterilememiş (p=0.33). Amfoterisin-B bazlı tedavi uygulanan epizotların alt grup analizinde, C. parapsilosis kaynaklı 13 epizodun %54’ünde ve C. parapsilosis dışındaki diğer kandida türleri kaynaklı sekiz epizodun %12’sinde tedavi başarısızlığı görülmüş (p=0.10).
Ekinokandin tedavi grubunda sonucu olumsuz etkilemesi beklenen risk faktörleri olmasına rağmen, CİE tedavi rejimleri ile karşılaştırıldığında, ekinokandin bazlı tedavi gören hastalarda hastane içi mortalite, nüks oranı veya bir yıllık mortalitede bir fark görülmemiş.
Kurland S, Furebring M, Löwdin E, Olaison L, Sjölin J. Antifungal therapy in Candida infective endocarditis: a comparison of echinocandins and other treatment regimens in a nation-wide cohort study. Clin Infect Dis. 2025: ciaf312.
COVID-19 pandemisi, cerrahi alan infeksiyonları (CAİ) etkenlerinin dağılımı ve direnç profilleri üzerinde önemli değişimlere yol açmıştır. Türkiye genelinde 17 hastaneyi kapsayan bu çok merkezli retrospektif çalışmada, Ocak 2019-Ocak 2023 arasında gelişen CAİ vakaları analiz edilmiş. Pandemi öncesi (Ocak 2019-Mart 2020), erken pandemi (Mart 2020-Ocak 2022) ve geç pandemi (Ocak 2022-Ocak 2023) olmak üzere üç dönem karşılaştırılmış.
Toplam 2058 CAİ hastasının verileri değerlendirilmiş. CAİ insidansı 2019’da %0.79 iken 2020’de %0.87’ye yükselmiş, 2021’de %0.46’ya, 2022’de ise %0.50’ye gerilmiş. En sık izole edilen patojenler E. coli (%21.9) ve K. pneumoniae (%14.6) olmuş. K. pneumoniae suşlarında meropenem direnci pandemi öncesi %23 iken pandemi sonrası %33’e, seftazidim-avibaktam direnci ise %6’dan %43’e yükselmiş. P. aeruginosa’da kinolon direnci %18’den %27’ye çıkmış; kolistin direnci geç pandemi döneminde %13 olarak saptanmış. Bu bulgular, pandemi döneminde antibiyotik direncindeki artışı vurgularken, CAİ’lerin yönetiminde aktif sürveyans ve etkili infeksiyon kontrol önlemlerinin önemini bir kez daha ortaya koymaktadır.
Keske Ş, Altunok ES, Azak E, et al. Impact of the COVID-19 pandemic on surgical site infections: a multi-center study evaluating incidence, pathogen distribution, and antimicrobial resistance patterns. Antimicrob Resist Infect Control. 2025; 14 (1): 77.
Seftriakson, toplum kökenli pnömoni nedeniyle hastaneye yatırılan hastaların tedavisinde yaygın olarak kullanılmaktadır; ancak optimum dozu hala belirsizdir. Bu retrospektif çalışmada Japonya’da 2010-2022 yılları arasında pnömoni nedeniyle hastaneye yatırılan ve yatışının ilk iki günü içinde seftriakson 1 gr/gün veya 2 gr/gün tedavisi alan hastalar, mortalite ve olumsuz sonuçlar (C.difficile infeksiyonu, allerjik reaksiyon, safra yolu infeksiyonu gibi) açısından değerlendirilmiş.
Hastaların yaklaşık üçte biri 1 gr ve üçte ikisi 2 gr seftriakson tedavisi almış. Otuz günlük mortalitede anlamlı bir fark saptanmamış; ancak mekanik ventilasyon gerektiren hastaların alt grup analizinde 2gr/gün rejimi daha düşük mortaliteyle ilişkilendirilmiş (%17.2’ye karşılık %20.4). Yan etkiler 2 gr/gün rejiminde, özellikle C. difficile infeksiyonu başta olmak üzere daha yüksek saptanmış (%1.9’ye karşılık %1.8).
Sonuç olarak, rutin tedavide seftriakson 1 gr/gün dozu tercih edilebilirken, mekanik ventilasyon gerektiren ciddi pnömonili hastalarda 2 gr/gün rejiminin daha uygun bir seçenek olduğu belirtilmiş.
Taniguchi J, Aso S, Matsui H, Fushimi K, Yasunaga H. Outcomes of ceftriaxone 2 g versus 1 g daily in hospitalized patients with pneumonia: a nationwide retrospective cohort study. J Antimicrob Chemother. 2025; 10: dkaf189.
Toplum kökenli pnömoniye (TKP) bağlı uzun dönem morbidite ve bu morbiditeyle ilişkili risk faktörleri tam olarak bilinmemektedir. Bu çalışmada, TKP nedeniyle hastaneye yatırılan erişkinlerde hastaneden taburcu olduktan altı ay sonra fonksiyon kaybı, bilişsel bozulma, iş kaybı ve yaşam kalitesindeki değişiklikler değerlendirilmiş ve bu olumsuz sonuçlarla ilişkili risk faktörleri belirlenmeye çalışılmış.
Bu prospektif kohort çalışması, akademik ve dördüncü basamak bir hastanede yürütülen Pnömokok Pnömonisi Epidemiyolojisi, İdrar Serotiplendirmesi ve Mental Sonuçlar (PNEUMO) çalışmasının bir analizidir. Çalışmaya 2018–2020 yılları arasında TKP nedeniyle hastaneye yatırılan, yaşı 50 ve üzerinde olan hastalar dahil edilmiş. Demografik özellikler, hastalık öncesi durum, eşlik eden hastalıklar, başvuru anındaki deliryum durumu ve pnömokok etiyolojisi olası risk faktörleri olarak değerlendirilmiş. Hastalar taburcu olduktan altı ay sonra telefonla aranarak temel ve alet kullanımı gerektiren günlük yaşam aktiviteleri, bilişsel durum, istihdam durumu ve yaşam kalitesi açısından değerlendirilmiş. Potansiyel risk faktörleri ile uzun dönem morbidite arasındaki ilişki, sıralı lojistik regresyon analiziyle incelenmiş.
Çalışmaya dahil edilen 296 hastanın %12.8’i en az bir temel günlük yaşam aktivitesini yerine getirme yetisini kaybetmiş, %22.8’i en az bir alet kullanımı gerektiren günlük yaşam aktivitesini yerine getiremez hale gelmiş, %41.6’sı bilişsel bozulma kriterlerini karşılamış, %58.7’si işini kaybetmiş ve %23.6’sında yaşam kalitesi azalmış. Hastalık öncesi yaşam kalitesi ve günlük işlevlerin zayıf olması, düşük eğitim düzeyi, kadın olmak, sigara içmek, demans öyküsü ve deliryum, altı ay sonraki iş kaybı dışında olumsuz sonuçlarla ilişkilendirilmiş.
TKP nedeniyle hastaneye yatırılan erişkinlerde, taburcu olduktan altı ay sonra önemli düzeyde sağlık sorunları devam etmektedir. Özellikle riskli gruplarda bu olumsuz durumları önlemek veya azaltmak için yeni stratejilere ihtiyaç vardır.
Han JH, Resser JJ, Baughman A, et al. Community-acquired pneumonia in hospitalized adults: long-term morbidities and their risk factors. BMC Infect Dis. 2025; 25 (1): 826.
Yeni Zelanda’da OXA-48 üreten Escherichia coli nadirdir ve genellikle uluslararası seyahatle ilişkilidir. Bu çalışmada Ağustos 2018–Aralık 2022 tarihleri arasında Hutt Valley sağlık bölgesinde, yakın zamanda seyahat öyküsü olmayan 25 hastadan oluşan bir küme araştırılmış. Bu hastalarda multilokus dizi tipi 131 (ST131) OXA-48 üreten E. coli tespit edilmiş. Bu 25 kişiden 18’i Hutt Valley Hastanesi’ne yatırılmış ancak aynı serviste veya birimde bulunmamış kişilerden oluşuyormuş. On sekiz kişi aynı toplum temelli ticari gıda işletmesini (işletme A) ziyaret etmiş ve bu 18 kişiden 7’si Hutt Valley Hastanesi’ne hiç yatırılmamış. İşletme A’da yapılan incelemede, özellikle personelin el hijyeniyle ilgili olmak üzere birçok risk faktörü tespit edilmiş. Dört gıda çalışanında OXA-48 üreten E. coli kolonizasyonu saptanmış; tüm genom dizilemesi, hasta ve gıda çalışanı suşları arasında genetik bağlantılar olduğunu doğrulamış. Bu bakterinin yaklaşık 2017 yılında Yeni Zelanda’ya girmiş olabileceği değerlendirilmiş.
Toplum temelli gıda işletmeleri, yüksek gelirli ülkelerde OXA-48 üreten E. coli’nin yayılmasında rol oynayabilir ve kontrol stratejilerinde dikkate alınmalıdır.
Thornley CN, Kelly M, Bloomfield M, et al. Community outbreak of OXA-48–producing Escherichia coli linked to food premises, New Zealand, 2018–2022. Emerg Infect Dis. 2025; 31 (7):1300-8.