13-16 Mart 2023 tarihlerinde Antalya’da gerçekleştirilecek XXIII. Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Kongresi (KLİMİK 2023)’ne Bildiri Özeti son gönderim tarihi 1 Şubat 2023’tür.
13-16 Mart 2023 tarihlerinde Antalya’da gerçekleştirilecek XXIII. Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Kongresi (KLİMİK 2023)’ne Bildiri Özeti son gönderim tarihi 1 Şubat 2023’tür.
Birincisini 23. Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Kongresi’nde düzenleyeceğimiz ödüllü “Prof. Dr. Kenan Midilli Tez Yarışması”na 2021 veya 2022’de tezlerini tamamlamış üyelerimizin katılımını bekler tüm adaylara şimdiden başarılar dileriz.
Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği, öne çıkan çalışması bulunan genç hekimleri Prof. Dr. Enver Tali Çetin Genç Araştırmacı 2023 Ödülü için başvurmaya davet ediyor!
24 Ocak 2023 Salı günü, 20.00-21.30 saatleri arasında “Tüberküloz” konulu web konferans yapılacaktır.
PROGRAM
Yönetenler: Prof. Dr. Yusuf ÖNLEN
Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, Tıp Fakültesi
Prof. Dr. Selma ATEŞ
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Tıp Fakültesi
Tüberkülozun Etyopatogenezi: Güncel Bilgiler
Doç. Dr. Mehmet ÇABALAK
Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, Tıp Fakültesi
Tüberküloz Tanısı: Güncel Bilgiler
Doç. Dr. Selçuk NAZİK
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Tıp Fakültesi
Tüberküloz Tedavisi: Güncel Bilgiler
Dr. Öğr. Üyesi Evrim GÜLDEREN-KUŞÇU
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Tıp Fakültesi
Saygılarımızla.
Klimik Derneği Yönetim Kurulu
Derneğimizin 2022-2023 dönemi bilimsel toplantıları Ankara’daki “Ürogenital Sistem İnfeksiyonları” toplantısıyla devam ediyor. 25 Ocak 2022 Çarşamba günü, 17.00-18.30 saatleri arasında İbni Sina Hastanesi, Hasan Ali Yücel Toplantı Salonu’nda yapılacak olan toplantıya tüm üyelerimizi bekliyoruz.
Saygılarımızla.
Klimik Derneği Yönetim Kurulu
Science Dergisi’nde çıkan haberde Aralık 2022’nin sonlarında Başkan Joe Biden tarafından imzalanan yasaya göre, yeni ilaçların ABD Gıda ve İlaç İdaresi’nden (FDA) onay alması için hayvanlar üzerinde test edilmesi gerekmediği bildiriliyor. Potansiyel ilaçların hayvanlarda güvenlik ve etkinlik açısından test edilmesine ilişkin 1938 yılında kabul edilen yasanın yerine bu yeni imzalanan yasanın FDA’nın bir ilacı veya biyolojik (antikor gibi daha büyük bir molekülü) ajanı onaylamak için hayvan dışı testlerden sonra insan denemelerine direkt izin vereceği anlamına geldiği belirtilmektedir. Hayvan dışı testler olarak da 10-15 yıldır test edilen bilgisayar modellemeleri, “organ çipleri” ve geçmişte geliştirilen diğer hayvan dışı yöntemlerin kullanılabileceği söylenmektedir. Haberde, bir ilacın Amerika Birleşik Devletleri’nde onaylanması için FDA’nın tipik olarak fare veya sıçan gibi bir kemirgen türü ve maymun veya köpek gibi kemirgen olmayan bir tür üzerinde toksisite testlerinin yapılmasını istediği, bu durumun da her yıl bu tür testler için on binlerce hayvan kullanılması gerektiği belirtilmiştir. Yine de insan klinik deneylerine giren her 10 ilaçtan dokuzunun, güvenli olmadıkları veya etkisiz oldukları için başarısız olduğu ve bu sonucun da hayvan deneylerinin zaman, para ve hayat kaybı olduğunu savunanları haklı çıkardığı bildirilmektedir.
The New York Times’ın haberine göre 18.01.2023 tarihinde yetkililerin yaptığı açıklamada, test denemeleri tamamlanmak üzere olan tek HIV aşısının HIV’i önlemede etkili olmadığı duyuruldu.
Geliştirici Janssen Pharmaceutical’a göre, 2019’dan Ekim 2022’ye kadar 3900 katılımcının yer aldığı çalışmada elde edilen veriler, aşının plaseboya kıyasla HIV’e karşı koruma sağlamadığını gösteriyor.
The New York Times’ın bildirdiğine göre uzmanlar, başarısızlığın ufukta 3 ila 5 yıl boyunca başka bir potansiyel aşı olmayacağı anlamına geldiğini tahmin ediyor.
Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü eski başkanı Dr. Anthony Fauci, verdiği demeçte, HIV tedavisi araştırmalarının diğer alanlarının umut verici olduğunu belirterek, “Aşı çalışması açıkça hayal kırıklığı yaratıyor” dedi. “Ama insanların HIV aşısı alanından vazgeçmeleri gerektiğini düşünmüyorum.” diye de ekledi.
Erkeklerle veya trans bireylerle seks yapan erkeklerde deneysel aşılamayı inceleyen deneme sırasında aşıyla ilgili herhangi bir güvenlik sorunu tespit edilmemişti.
The Lancet Infectious Diseases dergisinde Ocak 2023’de yayınlanan bir editöre mektup yazısında, Almanya’daki araştırmacılar SARS-CoV-2 XBB.1 subvaryantının nötralizasyon hassasiyetini değerlendirdiklerini belirtmişler.
İlk olarak Ocak 2022’de Hindistan’da tespit edilen rekombinant XBB subvaryantı, Avrupa ve Asya’da hızla yayılmaktadır. XBB subvaryantı, iki SARS-CoV-2 omikron subvaryantının, yani BM.1.1.1 ve BJ.1’in rekombinasyonu nedeniyle oluşmuştur. Bu yeni soyun kırılma noktası, konak hücreye viral girişi kolaylaştıran ve nötralize edici antikorların hedefini içeren spike protein geni içinde bulunur. Bu çalışmada araştırmacılar, SARS-CoV-2 XBB.1 subvaryantının konak hücreye girme ve antikor aracılı nötralizasyondan kaçma özelliklerini değerlendirmişler. SARS-CoV-2’nin konakçı hücreye girişini ve ardından nötralizasyonunu incelemek için uygun bir model görevi gören SARS-CoV-2 spike proteinini taşıyan psödovirus parçacıklarını (pp) kullanmışlar. Karşılaştırma için atasal SARS-CoV-2 B.1 (B.1pp) veya omikron BA.5 (BA.5pp) varyantı ile psödotiplenmiş parçacıklar kullanılmış. Ayrıca XBB.1pp’nin monoklonal antikorlar (mAb’ler) ve şu anda klinik olarak veya COVID-19 tedavisi veya profilaksisi için geliştirme aşamasında kullanılan mAb kokteylleri tarafından nötralizasyon hassasiyetini de analiz etmişler.
XBB.1pp’nin COVID-19 aşılaması veya aşılamanın yanı sıra “breakthrough” infeksiyon ile nötralizasyona karşı hassasiyetini de analiz etmişler. Ayrıca, Almanya’da BA.5 prevalansı sırasında “breakthrough” COVID-19 infeksiyonları olan üç dozla aşılanmış kişilerden alınan plazma örnekleri de değerlendirilmiş.
Çalışma sonuçları, B.1pp ile karşılaştırıldığında BA.5pp’nin Vero hücrelerine girmede 2.2 kat daha yüksek etkinlik ve 293T hücrelerine girmede 5.3 kat daha yüksek etkinlik gösterdiğini belirlemiş. Öte yandan, Calu-3 hücrelerine giren BA.5pp’nin etkinliği, B.1pp’den 1.9 kat daha az bulunmuş. Ek olarak, XBB.1 spike proteinini (XBB.1pp) taşıyan partiküller, değerlendirilen tüm hücre hatları için BA.5pp’ye kıyasla hücre girişinde önemli ölçüde azalmış verimlilik sergilemiş. Bununla birlikte, B.1pp ve XBB.1pp’nin giriş verimliliği, Vero ve 293T hücrelerininkiyle karşılaştırılabilir bulunmuş.
Ayrıca analiz edilen tüm mAb’lerin ve mAb kokteyllerinin B.1pp’yi etkili bir şekilde nötralize ettiği, XBB.1pp’nin ise yalnızca sotrovimab ve S2H97 tarafından nötralize edildiği kaydedilmiş. Ek olarak, üç dozla aşılanmış kişilerden elde edilen plazmada neredeyse hiç XBB.1pp nötralizasyon aktivitesi bulunmamış. Öte yandan, B.1pp nötrleştirme aktivitesi yüksek, BA.5pp’ye karşı ise orta düzeyde bulunmuş. “Breakthrough” infeksiyonu olan üçlü aşılanmış kişilerin plazma numuneleri, yüksek B.1pp nötralize edici aktivite, orta düzeyde BA.5pp nötralize edici aktivite ve düşük XBB.1pp nötralize edici aktivite göstermiş.
Genel olarak, çalışma bulguları SARS-CoV-2 XBB.1 soyunun son derece güçlü bir antikorlardan kaçma aktivitesine sahip olduğunu göstermiş. Araştırmacılar, XBB.1pp’nin mAb’ler tarafından nötralize edilmediği bulgusunun, COVID-19 tedavisi için yeni mAb’lere olan ihtiyacın yanı sıra yüksek XBB subvaryant infeksiyonu vakalarının olduğu yerler için ek terapötik seçeneklere olan ihtiyacı vurguladığına inandıklarını belirtmişler.
Arora P, Cossmann A, Schulz SR, et al. Neutralisation sensitivity of the SARS-CoV-2 XBB.1 lineage. Lancet Infect Dis. 2023: S1473-3099(22)00831-3.
Komplike olmayan kandida kan dolaşımı infeksiyonları (KDİ) için kısa süreli ve uzun süreli antifungal tedavi alan hastaların klinik sonuçlarını karşılaştırmayı amaçlayan çalışmada, Eylül 2018’den Ağustos 2020’ye kadar görülen komplike olmayan kandidemiler incelenmiş. Kısa süreli (5–11 gün) veya uzun süreli (12–24 gün) tedavi uygulanan hastalarda birincil (tüm nedenlere bağlı 90 günlük mortalite) ve ikincil çalışma sonlanım noktaları (bir yıllık tekrarlayan kandida KDİ ve tüm nedenlere bağlı 1 yıllık mortalite) karşılaştırılmış. Komplike olmayan kandidemisi olan toplam 114 hasta çalışmaya dahil edilmiş: 35’i (%30.7) kısa süreli tedavi grubuna ve 79’u (%69,3) uzun süreli tedavi grubuna dahil edilmiş. Uzun süreli tedavi grubuyla karşılaştırıldığında kısa süreli tedavi grubundaki hastalar, daha yüksek hastaneye yatış (%40.0’a karşı %19.0; p=.02) veya septik şok (%11.4’e karşı %1.3; p=.03) oranlarına sahip bulunmuş. Doksan günlük mortalite riski kısa ve uzun süreli tedavi grupları arasında farklı değilmiş (0.67; %95 CI, 0.31 –1.47; p=.20). Tedavinin tamamlanmasından sonraki bir yıl içinde tekrarlayan kandidemi riski (p=.94) veya bir yıllık tüm nedenlere bağlı ölüm (p=.38) gruplar arasında farklılık göstermemiş.
Çalışma sonucunda kısa veya uzun süreli antifungal tedavi almanın komplike olmayan kandidemili hastalarda mortaliteyi veya kandidemi nüksünü etkilemediği belirtilmiş.
Vena A, Bovis F, Tutino S, et al. short course of antifungal therapy in patients with uncomplicated Candida bloodstream ınfection: Another case of less ıs more in the clinical setting? Open Forum Infect Dis. 2022; 10 (1): ofac656.
Clinical Infectious Diseases dergisinde yayımlanan bir araştırmaya göre, daha önce metformin kullanımı diyabetli kişilerde pnömoni nedeniyle hastaneye yatıştan sonraki 3 ay içinde daha iyi hayatta kalma oranlarıyla ilişkilendirildi.
Metformin de dahil olmak üzere şeker hastalarının kullandığı ilaçların birçoğu infeksiyonlar için potansiyel yararlı özelliklere sahip olduğundan, pnömoni nedeniyle hastaneye yatırılan hastalarda hayatta kalma üzerinde klinik olarak anlamlı etkileri belirleyip belirleyemeyeceklerini değerlendirmek isteyen araştımacılar, Gazi İşleri Bakanlığı’ndan alınan ulusal verileri kullanarak retrospektif bir kohort çalışması yürütmüşler. Araştırmaya göre, 2002 ile 2012 yılları arasında 65 yaş ve üstü, diyabet öyküsü ve pnömoni nedeniyle hastaneye yatış öyküsü olan hastalar çalışmaya dahil edilmiş. Toplamda, dahil etme kriterlerini karşılayan 34 759 hasta belirlenmiş ve bunların %20.3’ü metformin kullanmış. Araştırmacılar, düzeltilmemiş 30 günlük ölüm oranının metformin alanlarda %9.6 ve almayanlarda %13.9 olduğunu bulmuşlar (p<.003). Benzer şekilde, 90 günlük mortalitenin metformin alanlarda %15.8 iken metformin verilmeyen hastalarda %23 (p<.0001) olduğunu saptamışlar. Bir eğilim skoru modelinde, araştırmacılar ayrıca 6899 metformin kullanıcısını metformin kullanmayan 6899 kişiyle eşleştirmiş ve hem 30 günlük (RR=0.86; %95 GA, 0.78-0.95) hem de 90 günlük (RR=0.85; %95 GA, 0.79-0.92) ölüm oranını, metformin kullanıcıları için önemli ölçüde düşük olarak belirlemişler.
Mohammed T, Bowe M, Plant A, Perez M, Alvarez CA, Mortensen EM. Metformin use is associated with lower mortality in veterans with diabetes hospitalized with pneumonia. Clin Infect Dis. 2022: ciac900.