Klimik Bülteni - Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği Yayın Organıdır
<
5
Ekim
2021
>

ESKİ SAYILAR

BÜLTEN ÜYELİĞİ

İnfektif Endokarditin Tanınamaması ve Tanısı (Web Konferans, 5 Ekim 2021)

5 Ekim 2021 Salı günü, 20.00-21.30 saatleri arasında “İnfektif Endokarditin Tanınamaması ve Tanısı” konulu web konferans yapılacaktır.

PROGRAM

Yöneten: Prof. Dr. Serap ŞİMŞEK -YAVUZ
İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi

İnfektif Endokardit Ne Zaman Aklımıza Gelmeli?
Prof. Dr. Özlem AZAP
Başkent Üniversitesi, Tıp Fakültesi

İnfektif Endokarditin Tanısı İçin Ne Yapmalıyız?
Doç. Dr. Yasemin TEZER-TEKÇE
Ankara Şehir Hastanesi

Selam ve Saygılarımızla.
KLİMİK Derneği Yönetim Kurulu

Klimik COVID-19 Simpozyum Video Arşivi Yayında

10-12 Eylül tarihleri arasında hibrit olarak gerçekleştirilen KLİMİK COVID-19 Simpozyumu’nun video kayıtları etkinliğin kendi platformunda yayımlanmıştır. Üyelerimiz kendilerine daha önce verilen özel link ile giriş yaparak videolara ulaşabilirler. Gerekli durumda https://covid-19.klimik.org.tr/giris adresinden yeniden link alınabilir.

Önemli Bir Kaynak: Tıbbi Mikoloji Kitabı

Prof. Dr. Emel Tümbay editörlüğünde ve 35 yazarın katkısıyla, çok sayıda orijinal görsel içeren 700 sayfalık önemli bir kaynak kitap olan Tıbbi Mikoloji kitabı, Tibbi Mikoloji Derneği tarafından yayımlanmıştır.

Kitap, Tıbbi Mikoloji Derneği’ne 100 (yüz) TL bağış karşılığında alıcı kargo ödemeli olarak temin edilebilmektedir.

Ayrıntılı Bilgi İçin Tıklayınız

Plasmodium falciparum, Etiyopya’da Hızlı Tanı Testlerinden Kaçmak İçin Evrimleşiyor

Afrika’da sıtma tanısında kullanılan hızlı tanı testleri (HTT) histidin açısından zengin protein 2 (pfhrp2)  antijenini, parazit LDH ve aldolazı dahil olmak üzere Plasmodiumtürleri tarafından üretilen antijenleri tespit eder. Pfhrp2 ve 3 genlerini taşımayan Plasmodium falciparum (P. falciparum) parazitleri, bu HTT tarafından tespit edilememektedir. Etiyopya’nın Eritre, Sudan ve Güney Sudan sınırları boyunca prospektif, kesitsel bir ankete katılan 12 572 katılımcının kan örnekleri antijen tespiti ve sekanslama için HTT, PCR, ultra hassas boncuk-temelli immünassay kullanılarak çalışılmış. Pfhrp2 bazlı HTT’lerin, pfhrp2 delesyonu nedeniyle P. falciparumsıtma vakalarının %9.7’sini (%95 CI 8.5–11.1) kaçıracağı tahmin edilmiş. Farklı subtelomerik delesyon paternlerini ve pfhrp3 delesyonlarını tanımlamak ve örneklenen tüm bölgelerde tekil bir pfhrp2 delesyonunun artışını ortaya çıkarmak için moleküler inversiyon prob-hedefli bir derin sekanslama yaklaşımı uygulanmış.

Sonuçta araştırmacılar, pfhrp3 delesyonunun bağımsız olarak birden çok kez ortaya çıktığı ve ardından HTT – temelli test ve tedavi sayesinde pfhrp2 delesyonu için güçlü pozitif seleksiyonun oluştuğu bir model tanımlamışlar. Ayrıca Etiyopya’daki mevcut tanı stratejilerinin acilen yeniden gözden geçirilmesinin gerekliliği ve bölgede pfhrp2 delesyonu için geliştirilmiş sürveyansa ihtiyaç olduğu da vurgulanmış.

Feleke SM, Reichert EN, Mohammed H, et al. Plasmodium falciparum is evolving to escape malaria rapid diagnostic tests in Ethiopia. Nat Microbiol. 2021; 6 (10): 1289-99.

Makale İçin Tıklayınız

Komplike Olmayan Pseudomonas Aeruginosa Kan Dolaşımı İnfeksiyonu Olan Hastalarda Kısa ve Uzun Süreli Antimikrobiyal Tedavi Süreleri: Geriye Dönük Bir Çalışma

Kore’de yapılan bu çalışmada 2010-2020 yılları arasında üçüncü basamak bir merkeze yatırılan, komplike olmayan Pseudomonas aeruginosa (P. aeruginosa)’nın etken olduğu kan dolaşımı infeksiyonu (KDİ) tanısı konulan erişkin hastalardan kısa (7-11 gün) ve uzun (12-21 gün) süre tedavi uygulananlarda birincil sonuçlar (antimikrobiyal tedavinin kesilmesinden sonraki 30 gün içinde tekrarlayan P. aeruginosa infeksiyonu ve mortalite oranının bir bileşimi) karşılaştırılmış. Çalışmada P. aeruginosa’nın etken olduğu 1477 KDİ değerlendirilmiş, bunlardan 290’ı dahil edilmiş. 97’si (%33) kısa süreli tedavi alan grupta [median 9 (IQR = 8‒11) gün] ve 193’ü (%67) uzun süreli tedavi alan gruptaymış [median 15 (IQR = 14‒18) gün]. Her iki grup arasında rekürrens ya da 30 günlük mortaliteyle ilişkili anlamlı farklılık saptanmamış [n = 30 (%16)’a karşı n = 11 (%11); HR = 0.68, 95% CI = 0.34 − 1.36, p = 0.28]. Uzun süreli tedavinin 180 gün içinde gelişen P. aeruginosarekürrensini anlamlı olarak düşürmediği bulunmuş [n = 37 (%19)’ye karşı n = 12 (%12); HR = 0.57, 95% CI = 0.29 – 1.10, p = 0.09].

Sonuçta komplike olmayan P. aeruginosa’ya bağlı KDİ’de kısa süreli tedavinin uzun süreli tedavi kadar etkin olduğu gösterilmiş.

Bae M, Jeong Y, Bae S, et al. Short versus prolonged courses of antimicrobial therapy for patients with uncomplicated Pseudomonas aeruginosa bloodstream infection: a retrospective study. J Antimicrob Chemother. 2021: dkab358.

Makale İçin Tıklayınız

COVID-19’da Ekstrakorporeal Membran Oksijenasyonu: Uluslararası Ekstrakorporeal Yaşam Destek Kuruluşu Kayıtlarından Çıkan Sonuçlar

COVID-19 pandemisi süresince ekstrakorporeal membran oksijenasyonu (ECMO) kullanımının artmasıyla birlikte, merkezlere göre hasta özelliklerini irdelemeyi amaçlayan bu çalışmada COVID-19 tanısıyla yatırılmış ve ECMO desteği alan 16 yaş üzeri hastalar üç gruba ayrılarak karşılaştırılmış. ECMO desteğini erken uygulayan, yani 2020 yılı boyunca ECMO desteği kullanan merkezlerde tedavi alan hastalar, 1 Mayıs 2020’de veya öncesinde tedavi alanlar (grup A1) ve 2 Mayıs-31 Aralık 2020 arasında tedavi alanlar (grup A2) olarak ikiye ayrılmış. 1 Mayıs 2020’den sonra ECMO sağlayan merkezler (grup B) ECMO desteğini geç uygulayan merkezler olarak ele alınmış.

Birincil sonuç, ECMO başlangıcından 90 gün sonrasına kadar hastane içi mortalite olarak belirlenmiş. Kırk bir ülkeden 349 merkezde COVID-19’lu 4812 hasta ECMO desteği almış. ECMO başlangıcından 90 gün sonrasına kadar hastane içi mortalitenin kümülatif insidansı erken erişen merkezler için (grup A1 ve grup A2) 51.9’a karşı %36.9 (%95 GA 34.1–39.7) olarak bulunurken, geç erişen merkezlerde ise (grup B) bu oran %58.9’miş (55.4–62.3). Grup A2’deki hastalara kıyasla, grup A1 hastalarında ECMO’dan 90 gün sonra hastane içi mortalitenin düzeltilmiş rölatif riski daha düşükken (HR 0.82 [0.70−0.96]) grup B hastalarında bu oran daha yüksek bulunmuş. (HR 1.42 [1.17−1.73]).

Pandemi sırasında daha önce ECMO desteği alan COVID-19 hastalarıyla karşılaştırıldığında, 1 Mayıs 2020’den sonra ECMO alan hastalar, daha yaygın olarak kortikosteroidlerle tedavi edilmiş. Sonuçları etkileyen durumlar ise, 1 Mayıs’tan sonra ECMO desteği alan hastaların benzer risk faktörlerine rağmen tedaviye dirençli hastalık olasılığının daha yüksek olması ve COVID-19 için ECMO desteği sağlayan daha az deneyime sahip merkezlerin daha yüksek mortaliteye sahip olmasıymış.

Barbaro RP, MacLaren G, Boonstra PS, et al. Extracorporeal membrane oxygenation for COVID-19: evolving outcomes from the international Extracorporeal Life Support Organization Registry. Lancet. 2021; 398 (10307): 1230-8.

Makale İçin Tıklayınız

Meşrutiyet Mah. Rumeli Cad.
İpek Apt. No. 70 D. 7
(Rumeli Eczanesi üstü),
34363 Şişli, İstanbul
Tel. ve Faks: (0212) 219 54 82
E-posta: klimik@klimik.org.tr