Klimik Bülteni - Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği Yayın Organıdır
<
18
Kasım
2025
>

ESKİ SAYILAR

BÜLTEN ÜYELİĞİ

EACS 2025’in Ardından: Güncel Veriler, Klinik Yansımalar

18 Kasım 2025 Salı günü 20.30-22.00 saatleri arasında “EACS 2025’in Ardından: Güncel Veriler, Klinik Yansımalar” Web konferansı yapılacaktır.

PROGRAM

Yönetenler:
Prof. Dr. Halis AKALIN
Uludağ Üniversitesi, Tıp Fakültesi

Doç. Dr. Asuman İNAN
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Haydarpaşa Numune Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi

EACS Rehberi: Neler Değişti?
Doç. Dr. Asuman İNAN
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Haydarpaşa Numune Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi

HIV Tedavisindeki Yenilikler
Prof. Dr. Adalet ALTUNSOY
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Ankara Bilkent Şehir Hastanesi
 

HIV ve Komorbiditeler
Prof. Dr. Elif TÜKENMEZ-TİGEN
Marmara Üniversitesi, Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi
 

Genç Hekimlerimiz EACS’ta
Uzm. Dr. Didem ÇELİK
İzmir Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Selam ve saygılarımızla.
KLİMİK Derneği Yönetim Kurulu

Kadaverik Donör Adaylarında İnfeksiyöz Riskler (204. Web Konferans, 20 Kasım 2025)

20 Kasım 2025 Perşembe günü 20.30-22.00 saatleri arasında “Kadaverik Donör Adaylarında İnfeksiyöz Riskler” Web konferansı yapılacaktır.
 

PROGRAM

Yöneten:
Prof. Dr. Hande ARSLAN
Başkent Üniversitesi, Tıp Fakültesi

Ne Taramalı, Nasıl Karar Vermeli?
Prof. Dr. Hande ARSLAN
Başkent Üniversitesi, Tıp Fakültesi

Riski Sıfırlamak Mümkün mü?
Doç. Dr. İmran HASANOĞLU
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, Tıp Fakültesi

Selam ve saygılarımızla.
KLİMİK Derneği Yönetim Kurulu

KLİMİK Podcast: Tıpta Tez Yazımı—Nereden Başlamalı, Nelere Dikkat Etmeli?

Bu bölümümüzde tıpta tez yazımı sürecinde konu seçiminden yazım aşamasına, kaynakça düzenlemesinden intihal kontrolüne, yapay zekanın tez yazım sürecinde kullanımına kadar birçok önemli başlığı Marmara Üniversitesi Acil Tıp Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Haldun AKOĞLU ve Atatürk Sanatoryum Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Tıp Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Şeref Kerem ÇORBACIOĞLU ile birlikte irdeledik. Tez yazım aşamasında olan her meslektaşımızın mutlaka dinlemesi gerektiğini düşünüyoruz. Hocalarımıza bizlerle kıymetli bilgi ve deneyimlerini paylaştıkları için teşekkür ediyoruz. Şimdiden keyifli dinlemeler!

Podcast Yayınımızı Dinlemek İçin Tıklayınız

KLİMİK Video: Avrupa Antibiyotik Farkındalık Günü

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Sancaktepe Şehit Prof. Dr. İlhan Varank Eğitim ve Araştırma Hastanesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği’nde uzman hekim ve KLİMİK Antibiyotik Direnci Çalışma Grubu (ADÇG) sekreteri olarak görev yapan Sayın Uzm. Dr. Eyüp Arslan, ülkemizde ve tüm dünyada önemli bir sorun olan antibiyotik direncini  güncel veriler eşliğinde paylaşıyor.

Video İçin Tıklayınız.

18-24 Kasım Antibiyotik Farkındalık Haftası

Antibiyotikler, 1940’lı yıllardan beri kullanılan, bakterilerin neden olduğu çoğu ölümcül ve bulaşıcı hastalıkları iyileştirmek için kullanılan ilaçlar. Antibiyotikler sayesinde son 75 yılda ortalama insan ömrünün uzadığı, milyonlarca hayatın kurtulduğu biliniyor. Ancak antibiyotiklerin kullanılmasıyla birlikte bakteriler direnç geliştirmeye başladı. Bir bakterinin bir antibiyotiğe dirençli hale gelmesi, artık o antibiyotiğin o bakterinin yol açtığı infeksiyonların tedavisinde kullanılamayacağı anlamına geliyor.

Açıklamanın Devamı İçin Tıklayınız

Adjuvan Glukokortikoid Tedavisinin Toplum Kökenli Pnömonide Mortalite Üzerine Etkisi

Adjuvan glukokortikoid tedavisinin, yüksek kaynaklı sağlık sistemlerinde ağır toplum kökenli pnömoni (TKP) hastalarında mortaliteyi azalttığı daha önce gösterilmiş; ancak sınırlı tanısal ve terapötik imkânları olan düşük kaynaklı sağlık sistemlerinde bu ajanların etkinliğinin net olmadığı belirtilmiş. Bu nedenle Kenya’da 18 kamu hastanesinde pragmatik, açık etiketli, randomize kontrollü bir çalışma yürütülmüş. TKP tanısı alan ve glukokortikoid tedavisi için kesin endikasyonu bulunmayan erişkin hastalar çalışmaya dahil edilmiş. Hastalar, randomizasyon sonrası ya yalnızca TKP standard tedavisi alacakları ya da standard tedaviye ek olarak 10 gün süreyle oral düşük doz glukokortikoid tedavisi alacakları şekilde iki kola ayrılmış. Primer sonlanım noktası, randomizasyondan sonraki 30. günde tüm nedenlere bağlı mortalite olarak tanımlanmış.

Toplam 2180 hasta randomize edilmiş (glukokortikoid grubu n=1089, standard tedavi grubu n=1091). Hastaların ortanca yaşı 53 yıl [“interquartile range” (IQR): 38–72] olarak bildirilmiş ve %46’sının kadın olduğu belirtilmiş. Otuzuncu günde 530 hastada (%24.3) ölüm ortaya çıkmış; glukokortikoid grubunda 246 (%22.6), standard tedavi grubunda ise 284 (%26.0) ölüm saptanmış [“hazard ratio” (HR): 0.84; %95 “güven aralığı” (GA): 0.73–0.97; p=0.02). Advers olay ve ciddi advers olay insidansının her iki grupta benzer seyrettiği, glukokortikoid tedavisi ile ilişkilendirilen ciddi advers olayların ise beş hastada (%0.5) kaydedildiği bildirilmiş. Sonuç olarak, düşük kaynaklı sağlık sisteminde TKP tanılı hastalarda adjuvan glukokortikoid tedavisinin, standard tedaviye kıyasla daha düşük mortalite riski ile ilişkili olduğu gösterilmiş.

Lucinde RK, Gathuri H, Mwaniki P, et al. A Pragmatic trial of glucocorticoids for community-acquired pneumonia. N Engl J Med. 29 Ekim 2025.

Makale İçin Tıklayınız

Komplike Olmayan Üriner Sistem İnfeksiyonlarında Sulopenem/Probenesid Tedavisine Karşı Amoksisilin/Klavulanat

Komplike olmayan üriner sistem infeksiyonlarında (ÜSİ) kullanılan mevcut antibiyotiklerin etkinliğinin artan antimikrobiyal direnç nedeniyle azaldığı ifade edilmiş ve bu çalışmada, komplike olmayan ÜSİ’lerde sulopenem/probenesid tedavisinin güvenliği ve etkinliği değerlendirilmek istenmiş. Komplike olmayan ÜSİ tanılı kadınlarda beş gün süreyle sulopenem ve amoksisilin/klavulanat tedavilerini karşılaştıran çift kör, randomize, kontrollü, eşdeğerlik çalışması yürütülmüş. Birincil sonlanım noktası, 12. güne kadar klinik kür ve mikrobiyolojik eradikasyonun kombinasyonu olarak tanımlanan genel başarı olarak belirlenmiş. Değerlendirme, herhangi bir çalışma ilacı alan ve ≥10⁵ koloni oluşturan birim (CFU)/mL Enterobacterales üropatojeni (örn. Escherichia coli, Klebsiella türleri) içeren pozitif idrar kültürüne sahip tüm randomize hastaları kapsayan, mikrobiyolojik-modifiye ITT (microbiologic-modified intent-to-treat) popülasyonunda gerçekleştirilmiş.

Toplam 2222 hasta çalışmaya alınmış; ortanca yaş 51 yıl (IQR: 35–62) olarak bildirilmiş. Primer popülasyonda –pozitif bazal idrar kültürü olan ve amoksisilin/klavulanat duyarlılığına bakılmaksızın değerlendirilen kombine popülasyonda– 91 hastada (%9.2) bazal patojenin üç veya daha fazla antibiyotik sınıfına dirençli olduğu saptanmış. Mikrobiyolojik-modifiye ITT popülasyonunda genel başarı, sulopenem kolunda 522 katılımcının 318 (%60.9)’inde, amoksisilin/klavulanat kolunda ise 468 katılımcının 260 (%55.6)’ında elde edilmiş (fark 5.4 yüzde puanı; %95 GA: -0.8-11.5) ve bu bulgunun eşdeğerlik kriterlerini karşıladığı belirtilmiş. Amoksisilin/klavulanata duyarlı bazal üropatojen taşıyan primer popülasyonda başarı oranı, sulopenem alan 480 katılımcının 296 (%61.7)’sında ve amoksisilin/klavulanat alan 442 katılımcının 243 (%55.0)’ünde saptanmış (fark 6.7 yüzde puanı; %95 GA: 0.3-13.0). Amoksisilin/klavulanata duyarlı olmayan bazal üropatojen taşıyan primer popülasyonda, sulopenem grubunda 42 hastanın 22 (%52.4)’sinde, amoksisilin/klavulanat grubunda 25 hastanın 17 (%68.0)’sinde başarı bildirilmiş (fark -15.6 yüzde puanı; %95 GA: -37.5 ila 9.1). Tedaviye bağlı advers olayların sulopenem grubunda daha sık görüldüğü; diyare (%8.1’e karşı %4.1), bulantı (%4.3’e karşı %2.9) ve baş ağrısının (%2.2’ye karşı %1.5) daha yüksek oranda rapor edildiği belirtilmiş. Sonuç olarak, sulopenemin komplike olmayan ÜSİ tanılı yetişkin kadınların tedavisinde amoksisilin/klavulanata eşdeğer olduğu, ancak daha sık hafif advers olaylarla ilişkili bulunduğu gösterilmiş.

Puttagunta S, Aronin SI, Gupta J, Das AF, Gupta K, Dunne MW. Sulopenem versus amoxicillin/clavulanate for the treatment of uncomplicated urinary tract infection. NEJM Evid. 2025; 4 (7): EVIDoa2400414.

Makale İçin Tıklayınız

COVID-19 Pandemisi Sırasında Ayaktan Antibiyotik Kullanımı ve Antimikrobiyal Direnç İlişkisi

COVID-19 pandemisi sırasında ayaktan tedavi ortamında antibiyotik kullanımının yaygın olduğu, ancak bu uygulamanın kılavuzlar tarafından desteklenmediği belirtilmiş ve bu çalışmada, antibiyotik kullanımının sonraki dönemde gelişen antibiyotik direnci üzerindeki rolü değerlendirilmek istenmiş. Ontario, Kanada’da 1 Ocak 2020–30 Haziran 2021 tarihleri arasında ilk kez SARS-CoV-2 tanımlana ve hastaneye yatmayan 66 yaş ve üzeri tüm yetişkin popülasyonu içeren bir kohort çalışması yürütülmüş. COVID-19 hastalık periyodunda ayaktan antibiyotik maruziyeti, indeks SARS-CoV-2 bildiriminden yedi gün önce veya sonra reçetelenen antibiyotikler olarak tanımlanmış. Bu maruziyet ile altı ay içinde klinik kültürden antibiyotik dirençli organizma izolasyonu arasındaki ilişki değerlendirilmiş. COVID-19 hastalık periyodunda antibiyotik reçetelenmesi ile antibiyotik dirençli organizma saptanması arasındaki ilişkinin düzeltilmiş “odds” oranları (OR) ve sonraki dönemde gelişen antibiyotik dirençli organizmaların düzeltilmiş atfedilebilir fraksiyonları hesaplanmış.

Çalışmaya dahil edilen 53 533 uygun bireyin 8228 (%15)’ine COVID-19 hastalık periyodunda antibiyotik reçete edildiği, 1477 (%3)’sinde  ise sonraki dönemde antibiyotik dirençli organizma tanımlandığı bildirilmiş. COVID-19 hastalık periyodunda antibiyotik kullanımı ile herhangi bir antibiyotik dirençli organizmanın varlığı için düzeltilmiş OR 1.24 (%95 GA: 1.09–1.41), Gram-negatif antibiyotik dirençli organizmalar için 1.27 (%95 GA: 1.11–1.46) ve Gram-pozitif antibiyotik dirençli organizmalar için 1.02 (%95 GA: 0.70–1.48) olarak hesaplanmış. SARS-CoV-2 tanısından sonraki yedi gün içinde antibiyotik alan tüm bireyler arasında, COVID-19 hastalık periyodunda antibiyotik kullanımı ile ilişkili sonraki dönemde gelişen antimikrobiyal direncin atfedilebilir fraksiyonunun %17 (%95 GA: 7–26) olduğu, SARS-CoV-2 tanısı olan tüm bireyler arasında ise popülasyona atfedilebilir fraksiyonunun %4 (%95 GA: 2–7) olarak tahmin edildiği belirtilmiş. Sonuç olarak, COVID-19 hastalık periyodunda  ayaktan antibiyotik kullanımının sonraki dönemde gelişen antimikrobiyal direnç ve özellikle Gram-negatif antibiyotik dirençli organizmaların varlığı ile ilişkili olduğu gösterilmiş.

MacFadden DR, Maxwell C, Bowdish D, et al. Peri-covid-19 antibiotic use and antimicrobial resistance in older adults. NEJM Evid. 2025; 4 (10): EVIDoa2400108.

Makale İçin Tıklayınız

Tüm Terapötik Parametreleri Dengeli Bir Şekilde Optimize Etmek: ESBL Üreten Enterobacterales’te Direnç Gelişimini Etkili Bir Şekilde Önlemek İçin Sürekli İnfüzyon Ceftolozan/Tazobaktam Uygulanırken Tazobaktam Dozu Yetersiz mi Kalıyor?

Seftolozan/tazobaktamın geniş spektrumlu β-laktamaz (ESBL) üreten Enterobacterales’e karşı yaygın olarak kullanıldığı, ancak FDA onaylı dozajın aralıklı infüzyona ve yeterli β-laktamaz inhibisyonu varsayan sabit 2:1 oranına dayandığı belirtilmiş. Tazobaktamın daha hızlı ve değişken klirensinin terapötik düzeyin altında maruziyet endişesine yol açtığı vurgulanmış. Bu çalışmada, sürekli infüzyonun (Sİ) farmakokinetik hedeflere ulaşmayı iyileştirip iyileştirmediği ve mevcut dozun her iki bileşeni de yeterince kapsayıp kapsamadığı değerlendirilmek istenmiş. Terapötik ilaç izlemi (Tİİ) ile Sİ seftolozan/tazobaktam alan ve hastanede yatan 139 yetişkin hasta analiz edilmiş. Serbest kararlı durum konsantrasyonları (fCss) ve gözlemlenen klirens hesaplanmış ve böbrek fonksiyon katmanları boyunca değerlendirilmiş. Popülasyon farmakokinetik modelleme ve Monte Carlo simülasyonları kullanılarak her bir ilaç için hedefe ulaşma olasılığı (probability of target attainment, PTA) incelenmiş.

Böbrek fonksiyonuna göre ayarlanmış Sİ rejimlerine rağmen hastaların %38.1’inde tazobaktam fCss değerinin <4 mg/L olduğu ve bu eşik değerin, etkinliğin azalması ve direnç gelişimi ile ilişkili olduğu gösterilmiş. Buna karşın yalnızca %2.5 hastada seftolozan fCss <8 mg/L (Enterobacterales için klinik duyarlılık eşiği olan MİK’nin 4 katı) saptanmış. Tazobaktam klirensinin (ortalama 7.41 L/saat) seftolozandan 2.5 kat daha yüksek olduğu ve önemli ölçüde değişkenlik gösterdiği (CV %115) bildirilmiş; böbrek fonksiyonunun klirens değişkenliğinin yalnızca %23’ünü açıklayabildiği belirtilmiş. Kohortun yaşlı bir popülasyondan oluştuğu (medyan yaş 66 yıl; hastaların %26.6’sı ≥75 yaş) ve bunun tazobaktam klirensini düşürmüş olabileceği, dolayısıyla daha genç hastalarda maruz kalmama durumunun daha da belirgin olabileceği ifade edilmiş. Monte Carlo simülasyonlarının, standard dozlamanın ESBL üreten Enterobacterales’e karşı yalnızca %29–54 oranında kümülatif yanıt sağladığını, buna karşın pnömoni için ruhsatlandırılmış dozlara benzer şekilde 2–3 kat daha yüksek seftolozan/tazobaktam dozları içeren optimize edilmiş rejimlerde bu oranın %73–82’ye yükseldiğini gösterdiği belirtilmiş. Sonuç olarak, mevcut seftolozan/tazobaktam dozunun, Sİ ile dahi tazobaktam için sıklıkla terapötik düzeyin altında kaldığı; bu bulguların sabit oranlı formülasyonları sorguladığı ve etkinliği korumak ve direnç gelişimini baskılamak için bireyselleştirilmiş, bileşen odaklı dozajlamayı desteklediği ifade edilmiş.

Pai MP, Cojutti PG, Gatti M, et al. Keeping the horse with the cart: are we underdosing tazobactam even when using continuous-infusion ceftolozane/tazobactam for effectively preventing resistance development by ESBL-producing Enterobacterales? Antimicrob Agents Chemother. 2025: e0121525.

Makale İçin Tıklayınız

ESCMID’den Haberler

Dünya Antimikrobiyal Direnç Farkındalık Haftası (WAAW) 2025
18-24 Kasım Dünya Antimikrobiyal Direnç Farkındalık Haftası kapsamında 18 Kasım 2025’te antrimikrobiyal direnç ile mücadelede aşıların kullanımıyla ilgili bir webinar yapılıyor.
Program ve Kayıt İçin Tıklayınız


2025 Global AMR Innovators Conference (GAMRIC)’ın Kapsamlı Özeti
İlk GAMRIC konferansı 1-3 Ekim 2025 tarihleri arasında Londra’da gerçekleşti ve küresel antimikrobiyal direnç kriziyle nasıl başa çıkacağımızı tartışmak için 300’den fazla araştırmacı, fon sağlayıcı ve yenilikçi bir araya geldi.
Konferans Sunumlarının Özetleri İçin Tıklayınız 

Meşrutiyet Mah. Rumeli Cad.
İpek Apt. No. 70 D. 7
(Rumeli Eczanesi üstü),
34363 Şişli, İstanbul
Tel. ve Faks: (0212) 219 54 82
E-posta: klimik@klimik.org.tr