Klimik Bülteni - Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği Yayın Organıdır
<
5
Ağustos
2025
>

ESKİ SAYILAR

BÜLTEN ÜYELİĞİ

5 Soru 5 Yanıt: Kuduz

Ağustos 2025’in 5 Soru 5 Yanıt’ı yayımlandı. Soruları yanıtlamak için KLİMİK Uygulamaları ziyaret edebilirsiniz.

5 Soru 5 Yanıt İçin Tıklayınız

VII. Uygulamalı Kronik Yara Bakım Kursu (12-13 Eylül 2025, Samsun)

Kronik yara dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de önemli bir halk sağlığı sorunudur.  Kronik yaraların temelinde farklı mekanizmalar yer almaktadır. Diyabetik ayak yaraları dışında venöz veya arteriyel ülserler, basınç yaraları da bu kapsamda değerlendirilmektedir. Özellikle tüm dünyada artan yaşlı popülasyon ile beraber bu yaralarla daha sık karşılaşacağımız aşikardır. Öncelikli hedef kronik yaranın oluşmasına yönelik önleme stratejileri olmalıdır. Bunun yanısıra kronik yarası olan hastaların uygun ve etkin yönetimi önemlidir. Farklı mekanizmalarla oluşan kronik yaraların yönetimi interdisipliner bir yaklaşımı gerektirmektedir. Altta yatan mekanizmalar farklı olsa da kronik yaralardaki en sık karşılaşılan sorun infeksiyondur. Diyabetik ayak ampütasyonlarının yarısından fazlası infeksiyon nedeni ile olup İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji uzmanları olarak bu hastalarla sıklıkla karşılaşmaktayız. Diyabetik ayak infeksiyonları başta olmak üzere zamanında etkin tedaviye ulaşamayan kronik yaralarda ampütasyon istenmeyen ama kaçınılmaz son tedavi olabilmektedir. Bu bağlamda Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları (KLİMİK) Derneği bünyesindeki “Diyabetik Ayak İnfeksiyonları Çalışma Grubu (DAİÇG)” tarafından 2025-2026 döneminde “7 Bölge-7 Uygulamalı Kronik Yara Bakım Kursu” konsepti dahilinde 12-13 Eylül 2025 tarihinde Samsun, 24-25 Ekim 2025 tarihinde Diyarbakır, 12-13 Aralık 2025 tarihinde Adana’da Uygulamalı Yara Bakım Kursu düzenlenecektir.

Kronik yara tedavisine ilgi duyan hekim, hemşire, podolog sağlık çalışanlarını kursumuza katılmaya davet ediyoruz.

Saygılarımızla.

KLİMİK Derneği, Diyabetik Ayak İnfeksiyonları Çalışma Grubu (DAİÇG)

Ayrıntılı Bilgi ve Başvuru İçin Tıklayınız

VIII. Uygulamalı Kronik Yara Bakım Kursu (24-25 Ekim 2025, Diyarbakır)

Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları (KLİMİK) Derneği bünyesindeki “Diyabetik Ayak İnfeksiyonları Çalışma Grubu (DAİÇG)” tarafından 2025-2026 döneminde “7 Bölge-7 Uygulamalı Kronik Yara Bakım Kursu” konsepti dahilinde 24-25 Ekim 2025 tarihinde Diyarbakır, Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde VIII. Uygulamalı Yara Bakım Kursu düzenlenecektir.
Kronik yara tedavisine ilgi duyan tüm meslektaşlarımızı kursumuza bekliyoruz.

Saygılarımızla.

KLİMİK Derneği- Diyabetik Ayak İnfeksiyonları Çalışma Grubu (DAİÇG)

Ayrıntılı Bilgi ve Başvuru İçin Tıklayınız

Solid Organ Transplantasyonunda HHV8-İlişkili Hastalıklar: Olgu Serisi ve Sistematik Literatür Derlemesi

Solid organ transplantasyonu (SOT) yapılan hastalarda HHV-8’in ile ilişkili komplikasyonların önlenmesi ve yönetimi konusunda pek çok belirsizlik mevcuttur. Bu çalışmada son sekiz yılda tanısı konmuş HHV-8 ilişkili hastalık olguları incelenmiş ve mevcut literatür sistematik olarak gözden geçirilmiş.

PubMed, Scopus ve Cochrane Library veri tabanlarında, PRISMA rehberine uygun şekilde tarama yapılmış. Ocak 2000 – Ocak 2025 tarihleri arasında yayımlanmış, erişkin ve pediatrik organ nakli hastalarında HHV-8 ilişkili hastalıkları ele alan tüm çalışmalara yer verilmiş. Çalışmalar arasındaki farklılıklar nedeniyle veriler tanımlayıcı olarak özetlenmiş ve toplamda 26 ülkeden 91 çalışma dahil edilmiş.

Toplam 19 283 nakil hastasında 337 HHV-8 olgusu bildirilmiş. Bu olguların 215’i (%63,8) böbrek, 80’i (%23,7) karaciğer, 22’si (%6,5) akciğer, 13’ü (%3,9) kalp ve 5’i (%1,5) kombine organ nakli hastalarına aitmiş. Sadece kohort çalışmaları dikkate alındığında, HHV-8 prevalansı %1.1 olarak hesaplanmış. Hastalığın nakilden sonra medyan geliş süresi 11 ay olarak bulunmuş. Veri bulunan olgularda donör pozitif – alıcı negatif (D+R–) uyumsuzluğu %65.1 saptanmış. En sık görülen hastalıklar deri Kaposi sarkomu (%49.7) ve visseral Kaposi sarkomu (%33,4) olurken, Kaposi sarkomu ilişkili sitokin sendromu (KICS) %4.7 oranında görülmüş. Tedavide en sık tercih edilen yaklaşım immünosupresif tedavilerin azaltılması iken (%80.9), hastaların %37.9’unda takrolimus, mTOR inhibitörleri ile değiştirilmiş. Antiviral tedavi 25 çalışmada, 70 hastanın 48’inde (%68.6) kullanılmış. Kullanılan ilaçlar arasında gansiklovir/valgansiklovir (21 olgu), foskarnet (17 olgu) ve/veya sidofovir (10 olgu) yer almış. Rituksimab, hem onkolojik hem de non-onkolojik HHV-8 hastalıklarında kullanılmış. Genel olarak 90 günlük mortalite %19.7 olarak bulunmuş; sadece deri Kaposi sarkomu dışlandığında bu oran %29’a ulaşmış.

Sonuç olarak HHV-8 ilişkili hastalıkların, organ nakli sonrası nadir görülse de yüksek ölüm oranlarıyla ilişkili olduğu vurgulanmış.

Bonazzetti C, Rinaldi M, Giovagnorio F, et al. HHV8-related diseases in solid organ transplantation: a case series and systematic literature review. Clin Microbiol Infect. 2025: S1198-743X(25)00360-X.

Makale İçin Tıklayınız

Yüksek Riskli, Hastanede Yatmayan COVID-19 Hastalarında Obeldesivirin Etkinliği ve Güvenliği (BIRCH): Faz 3, Randomize, Çift Kör, Plasebo-Kontrollü Bir Çalışma

Obeldesivir, SARS-CoV-2’nin RNA’ya bağımlı RNA polimerazını, RNA ipliğine kovalent bağ ile entegre olarak inhibe eden, böylece zincir sonlanmasına veya kalıp bağımlı inhibisyona yol açan oral bir nükleozid analoğu ön ilacıdır.
Yüksek riskli, hastanede yatmayan COVID-19 hastalarında obeldesivirin etkinliği ve güvenliği (BIRCH) çalışması, 18 ülkedeki 72 merkezde Kasım 2022 ile Ekim 2023 tarihleri arasında yürütülen, faz 3, randomize, çift kör, plasebo-kontrollü bir çalışma olarak tasarlanmış. Bu çalışma, daha hafif hastalıkla ilişkili bir dönem olan omikron varyantının yaygın olduğu dönemde yürütülmüş. Şiddetli COVID-19 geliştirme riski taşıyan (aşısız ise >1 risk faktörü, aşılanmış ise ≥2 risk faktörü: örneğin ileri yaş, obezite, kronik akciğer hastalığı, kardiyovasküler hastalık, vb.) hastanede yatmayan yetişkinler, COVID-19 semptomlarının başlamasından itibaren ≤5 gün içinde çalışmaya dahil edilmiş ve beş gün boyunca günde iki kez 350 mg obeldesivir veya plasebo almak üzere 1:1 oranında randomize edilmiş. Birincil sonlanım noktası, 29. güne kadar COVID-19 ile ilişkili hastaneye yatış veya tüm nedenlere bağlı ölümmüş. Diğer sonlanım noktaları arasında 15. güne kadar semptomların hafiflemesi için geçen süre, SARS-CoV-2 viral RNA kopya sayısı ve enfeksiyöz viral titrede değişiklik, advers olayların ve laboratuvar anormalliklerinin insidansı yer almış. Toplam 465 katılımcı (obeldesivir: 233; plasebo: 232) randomize edilmiş ve en az bir doz obeldesivir ilacı almış. Başlangıç özellikleri gruplar arasında genel olarak dengeliymiş. Katılımcıların %58’i en az bir COVID-19 aşısı almış ve %92’si SARS-CoV-2 antikorları için seropozitifmiş. Yirmi dokuzuncu güne kadar COVID-19 ile ilişkili hastaneye yatış veya tüm nedenlere bağlı ölüm, obeldesivir grubundaki 211 katılımcının 0’ında (%0) ve plasebo grubundaki 207 katılımcının 1’inde (%0.5) bildirilmiş. COVID-19 semptomlarının hafiflemesi için geçen süre, obeldesivir ile plaseboya kıyasla sayısal olarak daha kısaymış. Obeldesivir, plaseboya kıyasla beşinci günde viral RNA kopya sayısında, üçüncü ve beşinci günlerde infeksiyöz titrede azalma sağlamış.

Değişen COVID-19 ortamı bağlamında yetersiz güce sahip olmasına rağmen, hedeflenen risk faktörlerine sahip hastanede yatmayan yetişkinlerde obeldesivir, COVID-19 ile ilişkili hastaneye yatış veya tüm nedenlere bağlı ölümü iyileştirmemiş. Obeldesivir, viral RNA kopya sayısında ve infeksiyöz titrede azalma sağlayarak SARS-CoV-2 replikasyonunu engelleme yeteneğini göstermiş ve semptomların sayısal olarak daha hızlı hafiflemisini sağlamış.

Streinu-Cercel A, Castagna A, Chang SC, et al. Efficacy and safety of obeldesivir in high-risk nonhospitalized patients with COVID-19 (BIRCH): a phase 3, randomized, double-blind, placebo-controlled study. Clin Infect Dis. 2025: ciaf406.

Makale İçin Tıklayınız

Cinsel Yolla Bulaşan Bakteriyel İnfeksiyonların Önlenmesinde Doksisiklin Kullanımı: Çok Merkezli, Açık Etiketli, Randomize Kontrollü Doxypep Çalışmasının ve Açık Etiketli Uzatmanın Sonuçları

Cinsel yolla bulaşan infeksiyonları (CYBİ) azaltmak için maruz kalma sonrası doksisiklin profilaksisi (doxy-PEP) umut verici bir yaklaşımdır. Bu çalışmada erkeklerle seks yapan erkekler (ESE) ve trans bireylerde doxy-PEP’in infeksiyon insidansı ve antibiyotik direnci üzerindeki etkisi, 12 aya kadar takip süresince ve açık etiketli uzatma döneminde değerlendirilmiş.

Washington’da ve Kaliforniya’da yürütülen açık etiketli DoxyPEP çalışmasına, son bir yıl içinde en az bir bakteriyel CYBİ geçirmiş ESE ve trans bireyler dahil edilmiş. Katılımcılar, klinik düzeyinde bilgisayar destekli blok randomizasyon yöntemiyle 2:1 oranında doxy-PEP (korunmasız cinsel ilişki sonrası 24–72 saat içinde 200 mg gecikmeli salınımlı doksisiklin) ya da standard bakım grubuna atanmış. Birincil sonlanım, her üç aylık dönemde bir veya daha fazla bakteriyel CYBİ saptanmasıymış. Bu analiz, randomize edildikten sonra üç aylık en az bir takip süresini tamamlayan katılımcılarla yapılmış. Randomize faz etkinlik nedeniyle erken sonlandırıldıktan sonra, çalışmada halen kayıtlı olan tüm katılımcılara açık etiketli uzatma (AEU) döneminde doxy-PEP önerilmiş. Bakteriyel CYBİ insidansı hem randomize hem de AEU döneminde üçer aylık periyotlarla raporlanmış. Güvenlilik değerlendirmesi, takip verisi olan tüm katılımcılar için yapılmış.

19 Ağustos 2020 ile 13 Mayıs 2022 tarihleri arasında toplam 637 katılımcı çalışmaya dahil edilmiş; randomize fazda 592 katılımcı üç aylık en az bir izlem dönemini tamamlamış (411’i doxy-PEP grubunda, 181’i standart bakım grubunda) ve açık etiketli uzatma (AEU) fazında 282 katılımcı yer almıştır. Randomize fazda, doxy-PEP grubundaki 1077 üç aylık dönemin 129’unda (%12,0) ve standard bakım grubundaki 455 üç aylık dönemin 139’unda (%30,5) CYBİ tespit edilmiştir. Mutlak fark %19 olup, bağıl risk 0,39 (%95 GA: 0,31–0,49; p<0,001) olarak hesaplanmıştır. AEU fazında ise, doxy-PEP almaya devam eden katılımcıların 388 üç aylık döneminin 51’inde (%13) ve standard bakım grubundan doxy-PEP’e geçenlerin 145 üç aylık döneminin 25’inde (%17) CYBİ tanısı konmuştur. Doksisiklin kullanımına bağlı ciddi advers olay bildirilmemiştir.

Bu bulgular erkeklerle seks yapan erkekler ve trans bireylerden oluşan bu popülasyonda üç ayda bir uygulanan doxy-PEP’in CYBİ riskini azaltmada etkili olduğunu ve bu etkinin ilacın bilindiği açık etiketli dönemde de devam ettiğini göstermiştir.

Luetkemeyer AF, Donnell D, Cohen SE, et al. Doxycycline to prevent bacterial sexually transmitted infections in the USA: final results from the DoxyPEP multicentre, open-label, randomised controlled trial and open-label extension. Lancet Infect Dis. 2025; 25 (8): 873-83.

Makale İçin Tıklayınız

MALDI-TOF MS ve Makine Öğrenimi ile Metisiline Dirençli Staphylococcus aureus (MRSA) İçin Hızlı Tarama: Randomize, Çok Merkezli Bir Çalışma

Metisiline dirençli Staphylococcus aureus (MRSA), sağlık hizmetiyle ilişkili infeksiyonların önemli bir nedenidir. MRSA’nın hızlı tespiti, uygun tedavinin erken başlanabilmesi açısından kritik öneme sahiptir. Geleneksel kültür ve duyarlılık testleri en az iki gün sürmekte, moleküler yöntemler ise maliyetli olup yoğun iş gücü gerektirmektedir. Bu çalışmada MALDI-TOF kütle spektrometrisi (MS) ve lojistik regresyon temelli makine öğrenimi ile geliştirilen AMRQuest yazılımının MRSA taramasındaki klinik performansı değerlendirilmiş. Yazılım, S. aureus izolatlarının protein profillerine dayalı olarak MRSA olup olmadığını hızlı şekilde belirlemekte ve eş zamanlı tür tanımlaması yapabilmekteymiş.

AMRQuest, 430 MRSA ve 497 MSSA izolatından oluşan bir eğitim setiyle geliştirilmiş; ardından üç farklı üçüncü basamak hastaneden toplanan 537 izolat (231 MRSA, 306 MSSA) üzerinde test edilmiş. Testler, tek-kör ve randomize şekilde yürütülmüş. Referans yöntem olarak sefoksitin disk difüzyon testi kullanılmış. AMRQuest yazılımı, her izolat için 0 ile 1 arasında bir olasılık skoru üretmiş. Skor ≥0.5 ise MRSA, <0.5 ise MSSA olarak sınıflandırılmış; 0.4–0.6 aralığı düşük güvenli skor aralığı (gri bölge) olarak tanımlanmış.

AMRQuest’in MRSA tanısındaki duyarlılığı %98.7, özgüllüğü %97.7, pozitif prediktif değeri %97.4, negatif prediktif değeri %99.7 olarak hesaplanmış. ROC eğrisi altında kalan alan (AUC) 0.979, Cohen’s kappa uyum katsayısı 0.96 olarak bulunmuş. MRSA tanısında önemli katkı sağlayan m/z aralıkları SHAP ve ANOVA analizleri ile belirlenmiş, ancak hiçbir bireysel biyobelirtecin tek başına yeterli ayırt ediciliğe sahip olmadığı görülmüş. Bu durum, çoklu özelliğe dayalı taramanın, tek belirteçli analizlere kıyasla daha güvenilir olduğunu ortaya koymuş.

AMRQuest, S. aureus tanımlamasından hemen sonra saniyeler içinde MRSA taraması yapabilmekte ve geleneksel fenotipik duyarlılık testlerinden çok daha erken bilgi sunabilmekteymiş. Sefoksitin disk testiyle uyumsuz bulunan sekiz olgu SCCmec PCR ile analiz edilmiş ve referans testin doğru olduğu teyit edilmiş. Yazılım, farklı merkezlerden alınan örneklerde de tutarlı performans göstermiş. Ancak, S. aureus dışı türler için henüz validasyon yapılmamış ve bu konuda ileri çalışmalara ihtiyaç olduğu vurgulanmış.

Sonuç olarak, AMRQuest yazılımının klinik laboratuvarlarda MRSA taraması için hızlı, güvenilir ve etkili bir alternatif olarak kullanılabileceği belirtilmiş. Geleneksel yöntemlerden önce tedaviye yön vermesi ve antibiyotik kullanımını optimize etmesi açısından potansiyel fayda sunduğu ve  gelecekte, farklı bakteriyel türleri ve direnç mekanizmalarını da kapsayacak şekilde yazılımın genişletilmesi gerektiği vurgulanmış.

Yong D, Park JS, Kim K, et al. Rapid screening of methicillin-resistant Staphylococcus aureus using MALDI-TOF MS and machine learning: a randomized, multicenter study. Anal Chem. 2025; 97 (29): 15667-75.

Makale İçin Tıklayınız

Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da HIV Ilaç Direncinin ve İlişkili Faktörlerin Değerlendirilmesi: Sistematik Bir Derleme

HIV infeksiyonlarının başarılı tedavisini engelleyen önemli faktörlerden biri, dirençle ilişkili mutasyonların gelişmesi ve yayılmasıdır. Bu nedenle, HIV ilaç direncinin yaygınlığının ve ortaya çıkışının sürekli izlenmesi önemlidir. Bu çalışma, ilaç direncinin antiretroviral tedavinin (ART’nin) etkinliğini nasıl etkilediğini araştırmayı amaçlamış.

Bu sistematik derleme, 2004-2024 yılları arasında hem daha önce ART almamış (ART-naif) hem de ART almış (ART deneyimli) HIV ile yaşayan bireylerde ART direncini incelemiş. Bu kapsamda, Scopus, Web of Science, PubMed ve Google Scholar veri tabanlarında uygun anahtar kelimelerle tarama yapılmış. Toplam 101 potansiyel yayından 41’i bu derlemeye dahil edilmiş. ART-naif ve ART deneyimli HIV ile yaşayan bireylerden alınan toplam 5523 örnek ilaç direnci analizi için kullanılmış. Üç çalışma dışındaki çalışmalarda ortalama yaşları 32 ile 45 arasında değişen yetişkinler incelenmiş ve erkek oranının kadınlardan daha fazla olduğu gösterilmiş. Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde tedavi-deneyimli HIV ile yaşayan bireyler genellikle iki nükleozid revers transkriptaz inhibitörü (NRTI) ilacı ile bir nükleozid olmayan revers transkriptaz inhibitörü (NORTI) ilacının kombinasyonundan oluşan bir rejim almaktaymış. En sık rastlanan mutasyonlar NRTI’larda (M184V, D67N, V75M, M41L ve T69N), NORTI’larda (K103N, K101E, V106A ve G190S) ve proteaz inhibitörlerinde (M361 ve H69K) bulunmuş. Direnç oranları en yüksek tedavi-deneyimli gruplar, sırasıyla %52.78 ve %43.03 ile İsrail ve İran’da görülmüş. Türkiye’deki ART-naif grupta ise direnç oranı %53.57 olarak saptanmış. Bölgede en yaygın HIV-1 alt tipleri B, CRF35-AD, CRF01-AE, A1, CR02-AG, C ve D imiş. CRF35-AD, A ve C alt tiplerinde M184V ve K103N/S gibi yüksek sıklıkta ilaç direnci mutasyonları gözlenmiş.

Sonuçlar, her iki grupta da revers transkriptaz inhibitörlerine, proteaz inhibitörlerine ve integraz inhibitörlerine karşı önemli düzeyde ilaç direncinin ortaya çıktığını göstermiş. Bu bulgu, ART’ye yanıt şansını artırmak için ART-naif HIV ile yaşayan bireylere ve revers transkriptaz inhibitörlerine ve/veya proteaz inhibitörlerine karşı direnç geliştiren HIV ile yaşayan bireylere integraz inhibitörlerinin reçete edilmesinin önemini vurgulamış. Aynı zamanda, tedavi başarısızlığına katkıda bulunan yetersiz ART uyumu ve uygun izleme sistemlerinin eksikliği gibi temel faktörlerin belirlenmesini de içerdiği vurgulanmış.

Khodadad N, Hashempour A, Nazar MMKA, Ghasabi F. Evaluating HIV drug resistance in the middle East and North Africa and its associated factors: a systematic review. Virol J. 2025;22 (1): 112.

Makale İçin Tıklayınız

ESCMID Bülten’den Haberler

ISAC/ESCMID İnfeksiyon kontrol uygulamaları ile ilgili webinarı 13 Ağustos 2025 tarihinde Türkiye saati ile 13.00’te yapılıyor.

Bağlantı İçin Tıklayınız 


Genç araştırmacı ödülü başvuruları için son tarih 18 Ağustos 2025!

Başvuru İçin Tıklayınız


Genomik yöntemlerle Tüberküloz ve mikobakteriyel infeksiyonların yönetimi isimli ESCMID kursu 9-11 Eylül 2025 tarihlerinde Litvanya’da yapılıyor.

Başvuru İçin Tıklayınız

Meşrutiyet Mah. Rumeli Cad.
İpek Apt. No. 70 D. 7
(Rumeli Eczanesi üstü),
34363 Şişli, İstanbul
Tel. ve Faks: (0212) 219 54 82
E-posta: klimik@klimik.org.tr