Klimik Bülteni - Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği Yayın Organıdır
<
22
Temmuz
2025
>

ESKİ SAYILAR

BÜLTEN ÜYELİĞİ

RSV ile Hastaneye Yatırılan Hastalarda Kardiyovasküler Olayların ve Risk Faktörlerinin Kapsamlı Analizi

İnfluenza ve SARS-CoV-2 infeksiyonlarında kardiyovasküler komplikasyonlar olumsuz klinik sonuçlara katkıda bulunmaktadır. Solunum sinsityal virusu (RSV) infeksiyonunun kardiyovasküler olaylar (KVO) ile ilişkisi tanımlanmış olmakla birlikte, mevcut veriler sınırlıdır. Bu retrospektif çalışmada 2017-2020 kış sezonunda Rocherster’da RSV tanısıyla hastaneye yatırılan bireylerin erken ve geç dönem KVO (atriyal fibrilasyon, miyokard enfarktüsü, aritmi, konjestif kalp yetmezliği, vb.) açısından değerlendirilmesi amaçlanmış.

Değerlendirilen 471 hastanın %37’sinde, ilk 28 günlük yüksek riskli dönemde KVO gelişmiş; en sık görülenler konjestif kalp yetmezliği (%25), atriyal fibrilasyon (%13) ve miyokard enfarktüsü (%9) olmuş. Bu olayların %44’ü, daha önce bu hastalıklarla ilgili öyküsü olmayan bireylerde meydana gelmiş. Ancak 65 yaş üstü, hipertansiyon, kalp yetmezliği, atriyal fibrilasyon, koroner arter hastalığı ve üçten fazla kardiyak risk faktörüne sahip olmak, KVO gelişimi açısından anlamlı risk faktörleri olarak saptanmış. Kardiyak komplikasyonlar yüksek riskli dönemde artmış mortaliteyle ilişkilendirilmiş. KVO insidans oranı, hastaneye yatış öncesiyle kıyaslandığında yüksek riskli dönemde 18.5, geç riskli dönemde ise 1.6 olarak tespit edilmiş.
Bu çalışma, RSV infeksiyonu nedeniyle hastaneye yatırılan bireylerde özellikle de kardiyovasküler komorbiditeleri olanlarda altta yatan hastalıkların alevlenmesi ve yeni KVO gelişim riskinin arttığını göstermiş. Ayrıca bu riskin taburculuktan sonraki altı aya kadar devam ettiği de vurgulanmış. Sonuç olarak, klinisyenlerin mortalite ve KVO riski yüksek olan hastalarda RSV aşılaması konusunda farkındalık sahibi olmaları gerektiği belirtilmiş.

Sudnik P, Walsh EE, Branche AR, Islam M, Falsey AR. Comprehensive analysis of cardiovascular events and risk factors in patients hospitalized with RSV. Clin Infect Dis. 2025: ciaf310.

Makale İçin Tıklayınız

Polimikrobiyal Periprostetik Eklem İnfeksiyonunda Tek Aşamalı Revizyon Total Kalça Artroplastisi Yapılması Tekrarlayan İnfeksiyon Oranlarının Artmasına Sebep Olur: Ortalama Beş Yıllık Takip

Polimikrobiyal periprotez eklem infeksiyonu (PEİ) olan hastalarda çoğunlukla iki aşamalı revizyon cerrahisi önerilmektedir. Bu popülasyonda tek aşamalı stratejiye ilişkin veriler oldukça kısıtlıdır. Bu çalışma, tek aşamalı revizyona olan ilginin yeniden artmasına bağlı olarak, polimikrobiyal PEİ nedeniyle tek aşamalı revizyon total kalça artroplastisi (TKA) uygulanan hastaların takip sonuçlarını değerlendirmeyi amaçlamış.

2016-2022 yılları arasındaki 65 hasta retrospektif olarak incelenmiş. Hastaların %66’sı kadın, ortalama yaş 60 yıl ve ortalama takip süresi beş yıl (1-8 yıl) imiş. Birincil sonlanım noktası septik başarısızlık oranı olarak belirlenmiş. En sık izole edilen mikroorganizma Staphylococcus epidermidis (n = 45, %69.2) ve en sık görülen polimikrobiyal kombinasyon Staphylococcus epidermidis ve Cutibacterium acnes (n = 9, %13.8) imiş. Septik başarısızlık gelişen 17 (%26) hastada başarısızlık gelişene kadar geçen ortalama süre 1.8 yıl (0.2-5.6 yıl) iken bu hastaların %92.3’ünde tek aşamalı revizyon yapıldığı görülmüş.

Çalışmanın, polimikrobiyal PEİ’de tek aşamalı revizyonun sonuçlarını bildiren en büyük çalışma olması sebebiyle önemli olduğu vurgulanmış. Hastaların yaklaşık üçte biri, takipte septik başarısızlık yaşamış. Polimikrobiyal PEİ için tek aşamalı revizyon artroplastisi uygulanan hastalarda ek tedavilerin belirlenmesine ve seçim kriterlerinin optimize edilmesine odaklanan yeni araştırmaların yapılmasına ihtiyaç duyulduğu belirtilmiş.

Goh GS, Neumann M, Salber J, Gehrke T, Citak M. One-stage revision total hip arthroplasty for polymicrobial periprosthetic joint ınfection leads to high reinfection rates: a mean of 5-year follow-up. J Arthroplasty. 2025; 17: S0883-5403(25)00751-X.

Makale İçin Tıklayınız

İnfeksiyon Hastalıkları Rehberlerine Etik Değerlerin Dahil Edilmesi

Uluslararası düzeyde yayımlanan infeksiyon hastalıkları rehberlerinin etik ilkeleri içerme durumunu değerlendirmek amacıyla kapsamlı bir sistematik tarama yürütülmüş.

Bu çalışma kapsamında, 2021–2023 yılları arasında yayımlanan 115 rehber incelenmiş. İnceleme sonucunda, rehberlerin %27.8’inin etik değerlere özel bir bölüm içerdiği saptanmış. Yazar kaynaklı bildirimlere bakıldığında, çıkar çatışması beyanının %50, ülke dağılımı bilgisinin %1.7 ve cinsiyet dengesi verisinin %0.9 oranında rehberlerde yer aldığı gözlemlenmiş. Çalışmada, azınlık gruplara atıf yapılma oranı %49.6 olarak tespit edilmiş. Tanı ve tedaviye erişim, maliyet, hasta özerkliği ve adalet gibi temel etik konuların rehberlerin yarısından daha azında ele alındığı görülmüş. Ayrımcılık temasının %17.4, bireysel özgürlükler temasının ise %5.2 oranında işlendiği belirlenmiş.

Bu bulgularla, infeksiyon hastalıkları alanındaki rehberlere etik ilkelerin entegrasyonunda eksiklikler olduğu vurgulanmış.

Yahav D, Nasim A, Shirin N, et al. Incorporating ethics in clinical guidelines in infectious diseases: a scoping review. JAMA Netw Open. 2025; 8 (7): e2519826.

Makale İçin Tıklayınız

Hollanda’da Flusitozin Dirençli Candida tropicalis Türünün Ortaya Çıkışı

C. albicans‘tan sonra en virülan ikinci kandida türü olan Candida tropicalis’in, daha önce Hollanda ve Fransa’da yapılan çalışmalarda gösterildiği üzere, flusitozine (5-FC) duyarlılığının önemli oranda azaldığı bildirilmiş. Bu çalışmada Hollanda’daki C. tropicalis izolatlarının epidemiyolojik özellikleri ve yaygın “non-wild tip” (non–WT) 5-FC direncini tetikleyen genetik mekanizmalar incelenmiş.

2012–2022 yılları arasında Hollanda genelinde toplanan 250 C. tropicalis izolatında antifungal duyarlılık testleri gerçekleştirilmiş. Ayrıca kısa tandem tekrar genotiplendirme (STR) ve tek nükleotid polimorfizm (SNP) analiziyle birlikte tüm genom dizileme gibi ileri moleküler teknikler kullanılmış. 2022 itibarıyla tüm C. tropicalis izolatlarının %40’ında 5-FC direnci görülmüş, bu non-wild tip yeni ortaya çıkan bir Candida tropicalis türü olarak değerlendirilmiş. Genomik analizler sonucunda yalnızca bu non-WT popülasyonda görülen FCY2 geninde homozigot, anlamsız (nonsense) bir mutasyon tespit edilmiş.

Çalışma sonucunda, dirençli kandida türlerinin yayılımını tespit etmek ve önlemek için sürveyans çalışmalarının düzenli yapılması gerektiği vurgulanmış.

Delma FZ, Spruijtenburg B, Meis JF, et al. Emergence of flucytosine-resistant Candida tropicalis clade, the Netherlands. Emerg Infect Dis. 2025;31 (7): 1354-64.

Makale İçin Tıklayınız

Öğretmen Olarak Mikroplar: Antroposen’de Bilgiyi Yeniden Düşünmek

Bu görüş yazısında, günümüzün çevresel krizlerinin, mikroorganizmaların dünyadaki yaşamı sürdürmedeki temel rolünün yeterince fark edilmemesinden kaynaklandığı öne sürülmüş. Yazara göre, milyarlarca yıldır ekosistemler oksijen üretimi, besin döngüsü ve iklim düzenlemesi gibi mikrobiyal süreçlerle şekillenmiş; ancak mikroorganizmaların bize karmaşık sistemlerde yön bulmayı, farklı ölçeklerde uyum sağlamayı ve gezegen sistemlerini sürdürülebilir kılmayı “öğretebileceği” fikri, bilim, politika ve eğitim dünyasında hâlâ marjinal bulunmuş.

Yazıda bir paradigma değişimi önerilmiş ve mikroorganizmaların, küresel sorunların çözümünde aktif iş birliği yapan canlılar olarak yeniden değerlendirilmesi gerektiği savunulmuş. Bu bakış açısının, mikrobiyal ekoloji, yerli bilgeliğe ve etik felsefeye dayandığı belirtilmiş; mikrobiyal yaşamla birlikte ve onun aracılığıyla “öğrenme” yaklaşımının benimsenmesi gerektiği vurgulanmış. Bu dönüşümün hayata geçebilmesi için politika ve eğitim alanında reformlar yapılması çağrısında bulunulmuş; mikrobiyal okuryazarlığın ekolojik anlayışın temeli olarak kabul edilmesi gerektiği ifade edilmiş. Yazar, mikroorganizmaların etkisinin insan bilgi sistemlerine entegre edilmesiyle, toplumsal eylemlerin yaşamı sürdüren biyokimyasal ve evrimsel süreçlerle yeniden uyumlu hale getirilebileceğini ileri sürmüş.

Sonuç olarak daha sürdürülebilir bir gelecek için mikrobiyal bilgiyle daha derin ve bütüncül bir etkileşim kurulması gerektiği mesajı verilmiş.

Armstrong R. microbes as teachers: rethinking knowledge in the anthropocene. Microb Biotechnol. 2025; 18 (7): e70195.

Makale İçin Tıklayınız

ESCMID’den Haberler

ESCMID Yönetim Kurulu Seçimi 2025 – Aday Süreci Başladı

İnfeksiyon hastalıkları alanında uzman ESCMID üyeleri, 2026’da görev alacak yeni Yönetim Kurulu için aday gösterilebilir. Adayların en az 5 farklı ülkeden 50 üye desteği alması gereklidir.

Son başvuru: 31 Ağustos 2025

Bağlantı İçin Tıklayınız

ESCMID Eğitim Kursu İstanbul’da (15–17 Ekim 2025, İstanbul, Türkiye)

ESCMID’in düzenlediği üç günlük interaktif eğitim programında, kan dolaşımı infeksiyonlarında hızlı tanı ve antimikrobiyal duyarlılık uygulamaları konusunda ileri düzey pratik beceriler kazanabilirsiniz.

Bağlantı İçin Tıklayınız

ESCMID Medya Platformu Yayında! (Çevrim İçi Erişim-Temmuz 2025 İtibarıyla)

ESCMID kongre ve webinar içeriklerine artık yeni medya platformu “ESCMID Media” üzerinden ulaşabilirsiniz. Üyelik gerekli değildir. Kişisel ilgi alanlarınıza göre öneriler alabilirsiniz.

https://www.escmid.org/escmid-media/
Meşrutiyet Mah. Rumeli Cad.
İpek Apt. No. 70 D. 7
(Rumeli Eczanesi üstü),
34363 Şişli, İstanbul
Tel. ve Faks: (0212) 219 54 82
E-posta: klimik@klimik.org.tr