Haziran 2025’in 5 Soru 5 Yanıt’ı yayımlandı. Soruları yanıtlamak için KLİMİK Uygulamaları ziyaret edebilirsiniz.
5 Soru 5 Yanıt İçin Tıklayınız
Haziran 2025’in 5 Soru 5 Yanıt’ı yayımlandı. Soruları yanıtlamak için KLİMİK Uygulamaları ziyaret edebilirsiniz.
5 Soru 5 Yanıt İçin Tıklayınız
Karbapeneme dirençli Enterobacterales’ler (CRE’ler), tedavi seçeneklerinin sınırlı olması nedeniyle önemli bir halk sağlığı tehdidi oluşturmaktadır. Aztreonam-avibaktam, sınıf A, B ve D karbapenemazlara karşı CRE’ler üzerinde etkinlik gösterdiği kanıtlanmış bir antibiyotiktir.
Bu çalışmada 2017 ile 2022 yılları arasında Amerika Birleşik Devletleri’nde toplanan Enterobacterales’ler üzerinde aztreonam-avibaktam ve diğer antibiyoterapi rejimlerinin etkinliği değerlendirilmiş. Aztreonam-avibaktam, sefazidim-avibaktam, imipenem-relebaktam, meropenem-vaborbaktam, sefiderokol, tigeciklin ve kolistin için antimikrobiyal duyarlılık testi, referans “broth” mikrodilüsyon yöntemi kullanılarak yapılmış. Imipenem veya meropenem dirençli izolatlalar karbapeneme dirençli olarak tanımlanmış ve tüm genom dizilimi yapılmış; karbapenemaz genlerinin varlığı analiz edilmiş. Toplam 54 576 Enterobacterales’in %0.9’u CRE iken, CRE’lerin yalnızca %3.7’si aztreonama duyarlı bulunmuş. Avibaktam eklenmesi, EUCAST kırılma noktalarına dayalı olarak duyarlılığı %98.4’e yükseltmiş. Sefiderokol ve Tigesiklin, %94.7’sinin duyarlı olduğu CRE’ler üzerinde en güçlü etkinliğe sahip ilaçlar olarak öne çıkmış. Tüm genom sıralama analizi, CRE’lerin %82.6’sının bir karbapenemaz taşıdığını, 360 izolatın ise yalnızca sınıf A karbapenemaz taşıdığını göstermiş. Aztreonam-avibaktam, sınıf A, B ve/veya D karbapenemaz taşıyan CRE’lere karşı yüksek etkinlik göstermiş; duyarlılık oranları sırasıyla %99.4, %98.0 ve %100 saptanmış. Ayrıca, karbapenemaz tespit edilmeyen izolatların %94.6 aztreonam-avibaktama duyarlı olduğu bulunmuş.
Aztreonam-avibaktam, farklı karbapeneme direnç mekanizmalarına sahip CRE’lere karşı güçlü bir etkinlik göstermektedir. Bu kombinasyon, kliniklere CRE’leri tedavi etmek için başka bir seçenek sunmaktadır.
Papp-Wallace KM, Sader HS, Maher JM, Kimbrough JH, Castanheira M. Aztreonam-avibactam demonstrates potent activity against carbapenem-resistant Enterobacterales collected from US medical centers over a 6-year period (2017-2022). Open Forum Infect Dis. 2025; 12 (5): ofaf250.
Chlamydia trachomatis (CT) ve Neisseria gonorrhoeae (NG), cinsel yolla bulaşan en yaygın bakteriyel infeksiyonlardandır. Belçika’da erkeklerle cinsel ilişkiye giren erkekler (MSM) arasında, son 10 yıl içinde NG’deki azitromisin direncinin (AR-NG) prevalansı %1’den %47.9’a yükselmiştir. İkili tedavi (sefotaksim ve azitromisin), Belçika’da yakın zamana kadar standard tedavi olarak kullanılıyordu.
Bu çalışma, Belçika’daki MSM’ler arasında azitromisin dirençli epidemiyi ikili tedavi ve seftriakson tekli tedavisiyle yeniden simüle etmeyi amaçlamış. Belçika’daki MSM popülasyonunda CT ve NG bulaşmasını simüle etmek için ağ tabanlı bir model geliştirilmiş ve bu modelde CT, NG ve AR-NG’nin prevalansı tahmin edilmiş. Model, 10 000 MSM’lik bir popülasyonda bulaşmayı 10 yıl boyunca simüle etmiş ve farklı tedavi stratejilerinin etkisi CT, NG ve AR-NG prevalansı ve antibiyotik tüketimi açısından değerlendirilmiş. Model, Belçika’da 10 yıl süresince gözlemlenen azitromisin direncinin epidemisini yeterince iyi yansıtmış ve AR-NG’nin %0’dan %44’e kadar arttığını göstermiş. Antibiyotik tüketimi ve NG ile AR-NG prevalansları NG’ye karşı seftriakson tekli tedavisi kullanıldığında azalmış, ancak CT prevalansı ikili tedaviye kıyasla artmış. Seftriaksonla tekli tedavi senaryosunda AR-NG prevalansı, ikili tedavi senaryosundaki prevalansın yaklaşık yarısıymış (%23). İkili tedaviden tekli tedaviye geçiş AR-NG prevalansını yarıya indirmiş.
Bu sonuçlar gonore tedavisinde tekli tedavinin ikili tedaviye tercih edilmesini destekleyen kanıtlar sunmaktadır.
Tsoumanis A, Van Dijck C, Hens N, Kenyon C. Switching from dual-to mono-therapy for gonorrhea is associated with a halving of gonococcal resistance to azithromycin-a modelling study of MSM in Belgium. Open Forum Infect Dis. 2025: ofaf320.
HPV infeksiyonu serviks kanserinin başlıca nedenidir. Büyük ölçekli aşılama çalışmaları HPV oranlarını ve prekanseröz lezyonları önemli ölçüde azaltmış olsa da tüm bölgelerde yüksek kapsam elde edilememiştir. Japonya’da proaktif HPV aşı önerileri iddia edilen advers olaylarla ilgili endişeler nedeniyle 2013’ten 2022’ye kadar askıya alınmış ve aşılama oranlarının %70’ten %1’in altına düşmesine neden olmuştur.
Bu inceleme İngilizce çalışmalara odaklanarak PubMed, Cochrane Library ve Google Scholar’da 2014’ten 2025’e kadar yayımlanan araştırmaları değerlendirmiş. Dahil edilme kriterleri HPV aşısının etkinliği veya güvenliğine ilişkin analizleri, Japonya veya diğer ülkelerdeki aşılama ile ilgili politikaları ve aşı tereddütleri veya medya etkilerine ilişkin araştırmaları kapsamış. Veriler beş tematik alanda kategorize edilmiş: tarihsel ve politika bağlamları, aşı güvenliği ve etkinliğine ilişkin kanıtlar, tereddütlerin toplumsal nedenleri, iletişim stratejileri ve idari veya klinik müdahaleler. Kanıtlar, HPV aşısının olumlu güvenlik profilini güçlü bir şekilde doğrulamış ve ciddi advers olayların son derece nadir görüldüğünü göstermiş. Bununla birlikte, Japon medyasının sansasyona yatkınlığı ve sınırlı iletişim güvensizliği sürdürerek aşılanmayı engellemiş. Şeffaf ve interaktif iletişimin, Danimarka ve İrlanda’da olduğu gibi aşı kapsayıcılığını artıracağı gösterilmiş. Japonya’nın proaktif tavsiyeler ve “catch-up” programlarını yeniden yürürlüğe koyması da dahil olmak üzere uyguladığı güncel politikaların aşı tereddütlerini tersine çevirmeye başladığı belirtilmiş.
Sürdürülebilir politika desteği, kanıta dayalı mesajlar ve topluluklarla empatik etkileşim, HPV aşısına olan güveni yeniden inşa etmenin merkezinde yer almaktadır. En iyi uluslararası uygulamalardan alınan dersler, HPV ile ilişkili malignitelerin yükünü azaltmak için çok yönlü müdahalelerin, işbirlikçi paydaş katılımının ve şeffaf risk iletişiminin önemini vurgulamaktadır.
Takahashi T, Ichimiya M, Tomono M, et al. Overcoming HPV vaccine hesitancy in Japan: a narrative review of safety evidence, risk communication, and policy approaches. Vaccines. 2025; 13 (6): 590.
Bu çalışma ile Asya’da HBV-aktif antiretroviral tedaviyi (ART) takiben HIV ve HBV (PLWH+HBV) ile yaşayan kişilerde hepatit B yüzey antijeni (HBsAg) kaybının görülme sıklığı, kinetiği ve belirleyicilerinin tanımlanması amaçlanmış. HBV-aktif ART başlanan 97 PLWH-HBV, Tayland’da (n=94) ve Malezya’da (n=3) prospektif olarak çalışmaya alınmış ve ardından 24 ay boyunca takip edilmiş.
Toplam 21 kişide (%22) takip sırasında HBsAg negatifliği saptanmışken, bunlardan 14’ünde anti-HBs pozitifliği saptanmış. Başlangıcında hepatit B “e” antijeni (HBeAg) pozitif olan 22/61 (%36.1) birey çalışma boyunca HBeAg serokonversiyonu geliştirmiş ve bunlardan 15’inde anti-HBe pozitifleşmiş. Çoğu birey, 12. ayda HBsAg ve HBeAg’yi kaybetmiş (sırasıyla %81 ve %63.6), medyan süreleri sırasıyla 5.8 ve 12.0 ay bulunmuş. Tek değişkenli analiz, HBsAg kaybıyla ilişkili başlangıç özelliklerinin daha yüksek alanin aminotransferaz (ALT, p=0.005), tenofovir alafenamid (TAF) içeren ART rejimi (p=0.025), daha genç yaş (p=0.040), daha düşük karaciğer sertliği (p=0.010) ve kantitatif HBsAg<log102.0 IU/ml (p=0.001) olduğunu göstermiş.
Sonuç olarak ART başladıktan sonra HIV ve HBV ile yaşayan kişilerde HBsAg kayıp oranlarının yüksek olabileceği vurgulanmış. TAF içeren ART rejimlerinin HIV-HBV koinfeksiyonunda birinci basamak tedavi olarak tercih edilebileceği ifade edilmiş.
Audsley J, Avihingsanon A, Li X, et al. Kinetics and predictors of Hepatitis B surface antigen (HBsAg) loss after commencing HBV-active antiretroviral therapy (ART) in the setting of HIV-and chronic HBV co-infection. Clin Infect Dis. 2025: ciaf281.
Önceki tüberküloz (PTLA) veya tüberküloz olmayan mikobakteriyel (PNTLA) akciğer infeksiyonlarından kaynaklanan post-mikobakteriyel rezidüel akciğer anormalliği (PMLA), kronik pulmoner aspergilloza (CPA) yatkınlık yaratmaktadır. Bununla birlikte, PMLA’lı hastalarda CPA prevalansı belirsizliğini korumaktadır. Bu çalışma ile PMLA’lı hastalarda CPA prevalansınının belirlenmesi amaçlanmış. PTLA veya PNTLA’lı hastalarda (aktif tüberkülozlu olanlar hariç) CPA prevalansını bildiren çalışmaları belirlemek için 31 Ocak 2025 tarihine kadar PubMed ve Embase veritabanlarında sistematik bir arama yapılmış.
Toplam 31 çalışma (4172 PTLA ve 13 905 PNTLA) incelemeye dahil edilmiş. Meta-analiz, %18’lik birleştirilmiş CPA prevalansı ortaya çıkarmış [%95 güven aralığı (GA)=11.6–25.4]. Bilgilendirici önsel değerlerle yapılan Bayes analizi, prevalansı %7.1 (%95 GA=4.5–10.4) olarak tahmin etmiş. Yayın yanlılığı için “trim-and-fill” düzeltmesi, prevalansın %3.4 (%95 GA=0.69–7.7) olduğunu göstermiş. Çok değişkenli analizde, hastane tabanlı çalışmalarda, yüksek TB yükü olan ortamlarda ve prospektif veya kesitsel çalışma tasarımlarına sahip çalışmalarda CPA prevalansının daha yüksek olduğu bulunmuş. CPA prevalansı PTLA’da (%23.1%) PNTLA’ya (%7) göre daha yüksek olmasına rağmen, anlamlı bir istatistiksel fark bulunmamış. Ayrıca önemli bir heterojenlik (I2=%98.8) ve yayın yanlılığı tespit edilmiş.
Sonuç olarak PMLA hastalarında, özellikle TB’nin endemik olduğu bölgelerde ve hastane ortamlarında yüksek oranlarda CPA prevalansı saptanmış. Prevalansın yüksek olduğu ortamlarda PMLA hastalarının rutin olarak CPA taramasından geçirilmesi gerektiği sonucuna varılmış.
Sehgal IS, Soundappan K, Agarwal R, et al. Prevalence of chronic pulmonary aspergillosis in patients with mycobacterial and non-mycobacterial tuberculosis infection of the lung: a systematic review and meta-analysis. Mycoses. 2025; 68 (4): e70060.