Klimik Bülteni - Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği Yayın Organıdır
<
22
Nisan
2025
>

ESKİ SAYILAR

BÜLTEN ÜYELİĞİ

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Kutlu Olsun!

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışının 105. yıldönümünü ve Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutlarken çocuklarımızın sevincini ve coşkusunu paylaşmaktan büyük bir mutluluk duyuyoruz.

23 Nisan 1920 tarihinde halkımız egemenliği kendi eline almış, bağımsızlık ve özgürlük mücadelesine başlamıştır.

Büyük Atatürk, Türk Milletinin büyük güçlüklerle elde ettiği egemenliğin simgesi olan Meclisimizin kuruluş gününü çocuklara armağan etmiştir. Hedefimiz çocuklarımızın uygar dünya vatandaşlarıyla eşit olanaklara, hak ve özgürlüklere sahip oldukları, sevgi ve kardeşlik içerisinde, aklın ve bilimin ışığında, bağımsız ve özgür ülkemizde büyümelerini sağlamaktır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi bu hedefi gerçekleştirmek için kurulmuş olduğunu hiç unutmaksızın çalışmalarına devam etmekle görevlidir.
Şüphesiz inancımız şudur ki 23 Nisan 1920 tarihinde başlayan bu yolculuk sonsuza kadar sürecek ve Yüce Önderimizin ifade ettiği gibi Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.
Bayramınız kutlu olsun!

KLİMİK Derneği Yönetim Kurulu

Erişkinlerde Komplike Olmayan İnfluenza Tedavisinde Suraksavir Marboksilin (GP681) Terapötik Etkinliği ve Güvenliği: Çok Merkezli, Randomize, Çift-kör, Plasebo Kontrollü Faz 2 Klinik Çalışma

Çin’de 18 farklı merkezde yürütülen bu çalışma, suraksavir marboksil (GP681)’in yetişkinlerde görülen ve ciddi komplikasyonlara yol açmamış influenza tedavisindeki etkinliğini ve güvenliğini değerlendirmeyi amaçlamış.

Katılımcılar 18-65 yaş arası, influenza testi pozitif çıkan ve hastalık belirtileri (orta şiddette en az bir sistemik ve bir solunum yolu belirtisi olacak şekilde) başladıktan sonraki 48 saat içinde başvuran bireylerden oluşmuş. Hastalar rastgele üç gruba ayrılmış: tek doz 40 mg suraksavir, tek doz 20 mg suraksavir veya tek doz plasebo. Birincil sonlanım noktası tedavi başlangıcından itibaren 15 gün içinde ateşin normale dönmesi ve tanımlanan yedi influenza belirtisinin tamamının en az 21.5 saat boyunca ortadan kalkmasına kadar geçen süre olarak belirlenmiş.

Çalışmaya alınan 203 kişinin %99.5’inde İnfluenza B saptanmış. Belirtilerin tamamen ortadan kalkması için geçen süre, her iki suraksavir dozunu alan gruplarda da (40 mg: 50.0 saat, 20 mg: 46.1 saat) plasebo alan gruba göre (82.3 saat) anlamlı derecede daha kısa olarak bulunmuş ve ilacı alan gruplarda (özellikle 40 mg dozunda), tedaviden bir gün sonra vücuttaki virus miktarında (viral titre) plasebo grubuna göre daha belirgin bir azalma gözlenmiş. Yan etki görülme sıklığı üç grup arasında benzer olarak bulunmuş (ilaç alanlarda %47.2 ve %46.6, plasebo alanlarda %53.5). En sık bildirilen yan etki ishal (ilaç alanların %7.6’sında) olarak saptanmış. İlaca karşı direnç gelişimiyle ilişkili olabilecek spesifik bir genetik değişiklik (I38T varyantı) bulunmamış.

Bu faz 2 çalışmasında tek doz olarak ve zamanında (belirtiler başladıktan sonraki 48 saat içinde) uygulanan suraksavirin komplike olmayan İnfluenza B infeksiyonu geçiren yetişkinlerde klinik belirtilerin daha hızlı iyileşmesini sağladığı, virus eradikasyonunu hızlandırdığı ve ilacın iyi bir güvenlik profiline sahip olduğu sonucuna varılmış.

Wang Y, Wang H, Liu D, et al. Efficacy and safety of single-dose suraxavir marboxil tablet in the treatment of acute uncomplicated influenza in adults: a multi-centre, randomized, double-blind, placebo-controlled phase 2 clinical trial. Clin Microbiol Infect. 2025; 31 (5): 861-8.

Makale İçin Tıklayınız

Kritik Hastalarda Hastane Kaynaklı Kan Dolaşımı İnfeksiyonlarında Antibiyotik Tedavisi Süresinin Kısaltılması: Uluslararası EUROBACT-2 Veri Tabanına Dayanan Nedensel Çıkarım Modeli

Hastane kaynaklı kan dolaşımı infeksiyonları (HK-KDİ’ler) ciddidir ve antibiyotik tedavisi gerektirir. Komplike olmayan KDİ’lerde tedavi süresinin kısaltılması, etkinliği tehlikeye atmadan yan etkileri azaltmaktadır. Uluslararası prospektif EUROBACT-2 kohortu kullanılarak, kısaltılmış tedaviye uygun yoğun bakım hastalarında kısaltılmış (7-10 gün) ve uzun (14-21 gün) tedavi süreleri karşılaştırılmış.

HK-KDİ oluşumundan sonraki üç gün içinde antibiyotik tedavisi görmeyen veya uzun süreli tedavi gerektiren (infeksiyon kaynağı, mikroorganizma veya klinik bozulma nedeniyle) hastalar çalışmadan dışlanmış. Tedavi başarısızlığı, 28. güne kadar ölüm, uzamış infeksiyon veya sonraki süreçte infeksiyöz komplikasyonlar olarak tanımlanmış ve tedavi ağırlıklı ters olasılık (IPTW) lojistik regresyon kullanılarak değerlendirilmiş.

2600 hastadan 550’si kısaltılmış tedaviye uygun bulunmuş ve bunların 213’ü kısa ve 337’si uzun tedavi almış. En sık infeksiyon kaynağı intravasküler kateterler (%33), en sık görülen mikroorganizmalar Enterobacterales takımı imiş (%39). Uzun tedavi gören hastaların Staphylococcus aureus ile daha sık infekte olduğu (%11’e karşı %5.6, p=0.025) veya tedavisi zor mikroorganizmalarla infekte olduğu bulunmuş (%23’e karşı %7, p<0.001) ve bu hastalar daha sık kombinasyon tedavisi almışlar (%46’ya karşı %30, p<0.001). Kısa tedavi, esas olarak daha sonraki infeksiyöz komplikasyonlardaki azalmaya bağlı olarak (OR 0.64, %95 GA=0.44-0.93, p=0.019) 28 günlük tedavi başarısızlığının azalmasıyla ilişkilendirilmiş (OR 0.58, %95 GA=0.37-0.91, p=0.018). Mortalite (OR 0.92, 95% GA=0.59-1.43, p=0.7) ve uzamış infeksiyon oranları (OR 0.47, 95% GA=0.17-1.14, p=0.12) benzermiş. Yazarlar, seçilmiş HK-KDİ hasta gruplarında kısaltılmış antibiyotik tedavisinin düşünülebileceğini öne sürmüşler.

Gajdos L, Buetti N, Tabah A, et al. Shortening antibiotic therapy duration for hospital-acquired bloodstream infections in critically ill patients: a causal inference model from the international EUROBACT-2 database. Intensive Care Med. 7 Nisan 2025.

Makale İçin Tıklayınız

Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde Clade I MPXV İnfeksiyonu İçin Tecovirimat

Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde M-çiçeği hastalarında tecovirimatın etkinliğini değerlendirmek amacıyla çift kör, randomize, plasebo kontrollü bir çalışma yürütülmüş. Çalışmaya, en az bir M-çiçeği cilt lezyonuna sahip ve soy I MPXV için polimeraz zincir reaksiyonu sonucu pozitif olan hastalar dahil edilmiş. Katılımcılara 1:1 oranında tecovirimat veya plasebo verilmiş ve tüm hastalara destekleyici tedavi uygulanmış. Birincil sonlanım noktası, randomizasyon sonrası geçen gün sayısıyla ölçülen M-çiçeği lezyonlarının iyileşmesi olarak belirlenmiş. Aynı zamanda güvenlik verileri de değerlendirmeye alınmış.

7 Ekim 2022 ile 9 Temmuz 2024 tarihleri arasında toplam 597 hasta randomize edilmiş; bunlardan 295’ine tecovirimat, 302’sine ise plasebo uygulanmış. Randomizasyondan lezyonun iyileşmesine kadar geçen medyan süre, tecovirimat grubunda yedi gün, plasebo grubunda ise 8 gün olarak hesaplanmış. Semptomların başlangıcından sonraki ilk yedi gün içinde ya da yedi günden sonra tedaviye başlanmış olsa da hastalarda elde edilen sonuçlar benzerlik göstermiş. Çalışmada genel mortalite oranı %1.7 olarak kaydedilmiş ve bu oran, 2023 yılında Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde bildirilen %4.6’lık vaka ölüm oranından düşük bulunmuş. Ondördüncü günde, PCR ile MPXV için negatif sonuç veren kan, lezyon ve orofaringeal örneklerin yüzdesi her iki grupta benzer saptanmış. Advers olaylar, tecovirimat grubundaki hastaların %72.9’unda, plasebo grubundaki hastaların ise %70.5’inde bildirilmiş; ciddi advers olaylar sırasıyla %5.1 ve %5.0 oranlarında gözlenmiş.

Sonuç olarak, tecovirimatın soy I MPXV’nin neden olduğu Mpox hastalarında lezyonların iyileşme süresini kısaltmadığı gösterilmiş. Güvenlik açısından ise endişe yaratacak herhangi bir durum bildirilmemiş.

PALM007 Writing Group; Ali R, Alonga J, Biampata JL, et al. Tecovirimat for clade I MPXV infection in the Democratic Republic of Congo. N Engl J Med. 2025; 392 (15): 1484-96.

Makale İçin Tıklayınız

Yaşlılarda Bakteriyel İnfeksiyon Dağılımının ve Klinik ve Laboratuvar Profillerinin Analizi: Yaşlanma ve Bakteriyel İnfeksiyon

Bu çalışma, yaşlı nüfus oranının giderek artmasının bu grubun karşılaştığı infeksiyonların yönetimi için etkili stratejilerin geliştirilmesini gerekli kıldığı için planlanmış. Yaşlı bireylerde bakteriyel infeksiyonların dağılımını, klinik sunumlarını, uygulanan tedavi yaklaşımlarını ve hastane içi mortalite oranlarını değerlendirmeyi amaçlamış.

Bakteriyel infeksiyonu olan 65–79 yaş arası bireylerden oluşan Grup 1 ve 80 yaş ve üzeri bireylerden oluşan Grup 2 olmak üzere iki farklı yaş kohortu incelenmiş. Olguların demografik verileri, eşlik eden hastalıkları, klinik ve laboratuvar bulguları ile mortalite oranları karşılaştırmalı olarak analiz edilmiş. Çalışmaya toplam 177 hasta dahil edilmiş; olguların %44.6’sını kadınlar oluşturmuş ve yaş ortalaması 76.0 ± 8.8 yıl olarak hesaplanmış. Katılımcıların %36.7’sini oluşturan Grup 2’de, sepsis ve üriner sistem infeksiyonlarının daha yüksek oranda görüldüğü bildirilmiş (sırasıyla p=0.038 ve p=0.037). Buna karşılık Grup 1’de hastane yatışlarının en sık nedeni deri ve yumuşak doku infeksiyonları olarak belirlenmiş (%42; p<0.001). Yorgunluk ve dizüri gibi semptomların Grup 2’de daha sık bildirildiği (sırasıyla p=0.008 ve p=0.044), eritemin ise Grup 1’de daha yaygın gözlendiği ifade edilmiş (p=0.012). Komorbid durumlar arasında hipertansiyon en sık görüleni olmuş (%58.2). Nörolojik hastalıklar ve demans, Grup 2’de Grup 1’e kıyasla daha sık saptanmış (p=0.036). Ayrıca, Grup 2’de antibiyotik tedavisine karşı prokalsitonin yanıtının geciktiği belirlenmiş (p=0.006). En sık kullanılan antibiyotikler beta-laktam/beta-laktamaz inhibitörleri olurken, Grup 2’de sefalosporinlerin daha yaygın tercih edildiği bildirilmiş (p=0.02).

Seksen yaş ve üzeri bireylerde idrar yolu infeksiyonu ve sepsis oranlarının artış göstermesinin, bu yaş grubunda dikkatli klinik izlem gerektirdiği sonucuna varılmış. Ayrıca, eşlik eden hastalıkların etkin yönetiminin, infeksiyonlara karşı daha savunmasız olan bu popülasyonda infeksiyon sıklığını azaltmada önemli bir rol oynayabileceği değerlendirilmiş.

Karakoç-Parlayan HN, Bulut D, Haykır-Solay A, Kuzi S, Arıkan T, Şencan İ. An analysis of bacterial infection distribution in the elderly, and their clinical and laboratory profiles. Infect Dis Clin Microbiol. 2025; 1: 47-57.

Makale İçin Tıklayınız

Linezolidin Tüberküloz Menenjit Tedavisindeki Klinik Etkinliği: Retrospektif Analiz ve Literatür İncelemesi

Tüberküloz menenjit (TBM), yüksek morbidite ve mortaliteye sahip en şiddetli tüberküloz formudur. Bu retrospektif çalışmada linezolidin TBM’li hastalardaki klinik etkinliği değerlendirilmiş.
Haziran 2013 ile Mart 2020 arasında Şanghay Halk Sağlığı Klinik Merkezi’nde tedavi gören 99 TBM hastası çalışmaya dahil edilmiş. Hastalar iki gruba ayrılmış: standard tedavi görenler (n=43) ve standard tedavi yanında linezolid alanlar (n=56). Klinik sonuçlar, beyin omurilik sıvısı parametreleri ve istenmeyen olaylar değerlendirilmiş.

Dahil edilen hastaların %42.4’ü kadınmış ve ortanca yaş 24 (7-44) yılmış. İki grup arasındaki başlangıç özellikleri karşılaştırılabilir olarak belirlenmiş. Altı aylık tedaviden sonra her iki grup da beyin omurilik sıvısı parametrelerinde, intrakraniyal basınç, lökosit sayısı, glikoz veya klorür seviyelerinde önemli bir fark bulunmamış (hepsi p>0.05). Linezolid eklenmesi, standard tedavi grubuna kıyasla beyin omurilik sıvısı protein düzeylerini önemli ölçüde azaltmış [0.873 (0.228-1.591) g/L ile 0.172 (-0.691-0.559) g/L, p=0.018] ve altı aylık sağ kalım açısından daha iyi sonuçlarla ilişkili bulunmuş (ayarlanmış OR 1.850, %95 GA=1.111-3.081, p=0.018). Bu etki kritik hastalarda daha güçlü bir şekilde görülmüş [1.010 (0.257-2.019) g/L ile 0.121 (-0.556-0.510) g/L, p=0.004]. İntrakranial lezyon gerileme oranları linezolid grubunda daha yüksek olsa da istatistiksel olarak anlamlı değilmiş (p>0.05). Olumsuz olay oranları gruplar arasında benzer bulunmuş (%16.1’e karşı %18.6, p=0.392).

Sonuç olarak, “linezolid, özellikle kritik hastalarda TBM’nin yönetiminde klinik faydalar sunuyor gibi görünüyor ve tedavi protokollerini optimize etmek için daha fazla prospektif çalışma yapılmasını gerektiriyor” sonucu vurgulanmış.

Fei ZT, Huang W, Zhou DP, et al. Clinical efficacy of linezolid in the treatment of tuberculous meningitis: a retrospective analysis and literature review. BMC Infect Dis. 2025; 25 (1): 467.

Makale İçin Tıklayınız

Meşrutiyet Mah. Rumeli Cad.
İpek Apt. No. 70 D. 7
(Rumeli Eczanesi üstü),
34363 Şişli, İstanbul
Tel. ve Faks: (0212) 219 54 82
E-posta: klimik@klimik.org.tr