Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalından kıymetli hocamız Prof. Dr. Serhat Ünal ile “SOAR Sonuçları ve Antimikrobiyal Direnç” başlıklı yayınımızı dinleyicilerimize sunuyoruz. SOAR sonuçları ışığında solunum yolu bakteriyal infeksiyon etkenlerinde antibiyotiklere karşı direnç oranlarını ve solunum yolu infeksiyonlarında ampirik tedavi yaklaşımlarını konuştuğumuz bu keyifli sohbet için teşekkür ediyor, sizlere keyifli dinlemeler diliyoruz. Ayrıca GSK ilaç firması sponsorluğunda gerçekleşen yayına destekleri için GSK’ya teşekkür ediyoruz.

Podcast Yayınımızı Dinlemek İçin Tıklayınız

Robert Koch tarafından M. tuberculosis basilinin keşfedildiği ve hastalığın teşhis ve tedavisinin yolunu açan 24 Mart 1882 gününe ithafen her yıl 24 Mart “Dünya Tüberküloz Günü” olarak anılmaktadır.

Tüberküloz tüm dünyada ilk on ölüm sebebi arasında yer almaktadır ve küresel bir halk sağlığı sorunudur.

Tüberkülozsuz bir dünya için bizler de ulusal ve küresel ölçekte Tüberkülozu Bitirme Stratejisi (End TB)’ni destekliyoruz.

KLİMİK Derneği Yönetim Kurulu

Sizleri, 24-27 Nisan 2025 tarihleri arasında Antalya’da düzenleyeceğimiz XXV. Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Kongresi (KLİMİK 2025)’ne davet etmekten çok büyük mutluluk ve onur duyuyoruz.

Tüm üyelerimizi hem bilimsel hem de sosyal açıdan doyuracak bir kongre programı hazırlıyoruz. Programın hazırlanmasında derneğimizin çalışma gruplarının her zamanki katkılarının yanı sıra, alanlarında tecrübeli hocalarımız ve genç uzman ve asistan arkadaşlarımızın da katkılarını çok önemsiyor ve bekliyoruz. Önerilerinizle zenginleşecek kongremizi, hep birlikte bilimin ışığında aydınlanmak ve dayanışmamızı artırmak üzere büyük bir heyecanla bekliyoruz.

Ayrıntılı Bilgi İçin Tıklayınız

Bu çalışmada 2023-2024 sonbahar/kış sezonu için Alman çocuk hastanelerinde hastane yatışı gerektirecek şiddetteki akut solunum yolu infeksiyonları (ARI) prospektif olarak değerlendirilmiş. Çocuk hastanelerinin %23’ünden (77/334 merkez) 1234 anket raporu ile veriler toplanmış. ARI ilişkili yatışlar Kasım 2023’te artmaya başlamış ve Aralık 2023’ün sonlarında zirveye ulaşmış (tüm yatışların %53.4’ü). Bu durum yeni ortaya çıkan RSV olgularındaki artış ile paralel görülmüş. 2022/2023 sezonuyla karşılaştırıldığında, daha az yenidoğan (%4.7, p<0.001) ve bebek (%1.9, p=0.05) hastaneye yatırılmış ve yoğun bakıma yatış ihtiyacı daha az olmuş [sırasıyla %5.3 (p=0.02), 5.6% (p=0.001)]. Yoğun bakım hastalarının mekanik ventilatör ihtiyacı ise önceki yıllara göre azalmış. Şiddetli ARI her yıl değişen patojenler ve etkilenen yaş grubu tarafından pediatrik hastaneler ve yoğun bakımlar üzerinde bir yük oluşturmaktadır. Bu çalışmada sürekli, sistematik ve dinamik olarak ARI sürveyansı yapılmasının önemine dikkat çekilmiş.

Dreßen S, Schneider J, Doenhardt M, et al. Persistently high burden of acute respiratory infections requiring hospitalization in German pediatric hospitals, fall/winter 2023-2024. Infection. 11 Mart 2025.

Makale İçin Tıklayınız

Maruziyet sonrası profilakside doksisiklin kullanımı (doksi PEP), erkeklerle seks yapan erkekler (MSM) arasında giderek artmaktadır ve bu durumun antimikrobiyal direnç ve mikrobiyom üzerine etkisi belirsizdir. Bu çalışmada 2017-2024 arasında cinsel sağlık kliniklerinde takip edilen hastalarda Neisseria gonorrhoeae tetrasiklin direnci (NG-tetR) ve doksi PEP kullanımı ilişkisi değerlendirilmiş. Ağustos 2023-Temmuz 2024 tarihleri arasında cinsel sağlık kliniklerinde tetkik edilen 703 MSM hastada ise S. aureus ve grup A steptokok (GAS) nazofarengeal taşıyıcılığı taranmış.

NG’li 2312 MSM arasında tetR 2017’den 2023’e kadar stabil kalmış (ortalama %27), sonrasında 2024’ün ikinci çeyreğinde %70’e yükselmiş (p<0.0001). (2023’ün ikinci çeyreğinde doksi PEP kullanımı başlamış.) Yüksek düzey tetR-NG, 2021’in birinci çeyreğinden 2024’ün ikinci çeyreğine kadar artmış (%2’ye karşı %65, p<0.0001). Ayda >3 doz doksi PEP almak hem tetR hem de yüksek düzey tetR ile ilişkilendirilmiş (her ikisi için de p≤0.01). S. aureus kolonizasyonu doksi PEP kullanıcıları arasında doksi PEP kullanmayanlara göre daha az saptanmış (%27’ye karşı %36, p=0.02); ancak hem tetrasiklin dirençli S. aureus hem de GAS ile kolonizasyon, doksi PEP kullanıcıları arasında doksi PEP kullanmayanlara göre daha sık görülmüş (sırasıyla %18’e karşı %8, p<0.0001 ve %9’a karşı %4, p=0.008).

Soge OO, Thibault CS, Cannon CA, et al. Potential impact of doxycycline post-exposure prophylaxis on tetracycline resistance in neisseria gonorrhoeae and colonization with tetracycline-resistant staphylococcus aureus and group a streptococcus. Clin Infect Dis. 2025: ciaf089.

Makale İçin Tıklayınız

2000-2019 yılları arasında kan kültürleri pozitif olan Queensland sakinleri arasında yapılan retrospektif kohort çalışmasında demografik, klinik ve sonuç verileri eyalet çapında veri tabanlarının bağlı olduğu Pathology Queensland verileri kullanılarak belirlenmiş. Çalışmada medyan hasta yaşı 65.6 (ÇAA 45.4-78.1) olan ve infeksiyonların çoğu toplumla ilişkili (%77.0) olan monomikrobiyal kan dolaşımı infeksiyonu (KDİ) olan 84 341 hasta analiz edilmiş. Yaş, TTP ile doğrusal olmayan bir ilişkide olup erkek cinsiyet daha yüksek TTP ile ilişkili saptanmış (IRR 1.01; %95 güven aralığı (GA)=1.00-1.02; p=0.011). Karaciğer hastalığı ve malignite daha düşük TTP ile ilişkiliymiş (sırasıyla IRR 0.93; %95 GA=0.91-0.95; p<0.0001 ve IRR 0.95; %95 GA=0.94-0.97; p<0.0001), diyabet ise anlamlı bir fark göstermemiş (IRR 1.01; %95 GA=1.00-1.02; p=0.0840). Hastane başlangıçlı infeksiyonlarda TTP daha uzunmuş (IRR 1.09; %95 GA=1.08–1.10; p<0.0001).

TTP ile ilişkili konak özellikleri TTP ve mortalite arasındaki ilişkiyi kısmen açıklayabilir. İzolat türü gibi mikrobiyolojik faktörlerin ötesinde, TTP ayrıca hasta demografisi ve infeksiyon özellikleri gibi klinik değişkenlerden de etkilenir ve bu da prognostik bir belirteç olarak potansiyel yönünü vurgulayabilir. Bu çalışmada hasta sonlanımını öngörme ve tedavi stratejilerine rehberlik etmede TTP’nin olası rolüne dikkat çekilmiş ve bu konuda daha ileri çalışmalar yapılması önerilmiş.

Edwards F, Waller M, Laupland KB. Determinants of time to positivity in bloodstream infections: an analysis of a population-based cohort in Queensland, Australia. Eur J Clin Microbiol Infect Dis. 8 Mart 2025.

Makale İçin Tıklayınız

Bu modelleme çalışmasında, küresel uçak tabanlı bir atık su gözetim ağının faydaları vurgulanmış. Uçak tabanlı atık su analizlerinin toplum atık sularından farklı olarak sadece uçaktaki insanlarda bulunan hastalık etkenleri hakkında fikir vermesi ve sağlık kurumlarından çok daha erken tespit olanağı sağlaması açısından sağladığı avantajlar üzerinde durulmuş. DSÖ, devletler ve havayolu şirketlerinin iş birliğinin önemine ve zorluğuna dikkat çekilmiş. En iyi erken uyarı sisteminin entegre, uçtan uca biyoinformatik bir hat içinde farklı metodolojilerin kombinasyonunu içeren bir sistem olabileceği sonucuna varılmış.

MacIntyre CR. Thinking globally for pandemic early warning systems. Nat Med. 12 Şubat 2025.

Makale İçin Tıklayınız

Candida spp. kaynaklı infektif endokardit (CİE) insidansını ve ilişkili risk faktörlerini değerlendiren bazı çalışmalar olmasına rağmen hiçbiri kandida türlerine bağlı kan dolaşımı infeksiyonu (KDİ) ardından birkaç ay sonra mortaliteyi değerlendirmemiştir. Candida spp. ile fungemisi olan hastalarda CIE için risk faktörlerini ve bir yıllık mortalite dahil sonuçları değerlendirmeyi amaçlayan bu çalışma Brezilya’da kamuya bağlı üçüncü basamak bir eğitim hastanesinde gerçekleştirilmiş.

Retrospektif olgu kontrol çalışmasında yetişkin hastalarda kandida fungemisi olgularından oluşan bir kohort değerlendirilmiş. Katılımcılar, Candida spp. fungemisinden en fazla üç gün önce ve sonrasında hastaneye kabul sırasında en az bir ekokardiyogram yaptırmışlarsa çalışmaya dahil edilmişler. CİE tanısı, iki majör Duke kriterinin varlığı ile tanımlanmış.

Ortalama Charlson komorbidite indeksi üç puan olan 164 hasta (ortalama yaş=57.6 yıl) incelenmiş. Hastaların çoğu kadın (%54.9), hemodiyaliz hastası (%54.9) iken %4.6’sında önceden orta/ağır kalp kapak hastalığı varmış. C. albicans (%36.2) ve C. parapsilosis kompleksi (%34.4) en sık tespit edilen kandida türleriymiş.  Toplam 10 hastada CIE tespit edilmiş (%6.1; %95 GA=%2.4-%9.8). Çok değişkenli analizde yaş ve C. parapsilosis kompleksi, CIE’nin bağımsız belirleyicileri olarak belirlenmiş. Candida spp. ile gelişen fungemi sonrası bir yıllık mortalite ve hastaneden taburculuk açısından CIE’li ve CIE’siz gruplar arasında anlamlı fark bulunmamış.

Ekokardiyogramın düşük maliyeti ve tehlikeleri göz önünde bulundurulduğunda Candida spp. ile gelişen tüm fungemi olgularında uygulanması önerilmiş. Bu yaklaşımın CİE tanısını ve buna bağlı olarak hayatta kalma oranlarını iyileştirebileceği belirtilmiş.

Vieceli T, Giordani BM, de Magalhães GA, et al. Candida infective endocarditis in patients with Candida spp. bloodstream infection: risk factors and 1- year mortality. Mycoses. 2025; 68 (2): e70032.

Makale İçin Tıklayınız

Üriner sistem infeksiyonları için yeniden değerlendirme kursu 12-13 Mayıs’ta Dubrovnik/Hırvatistan’da!

Başvuru İçin Tıklayınız

Tıbbi mikrobiyoloji tanısal yöntemlerde yapay zeka ve makine öğrenmesi konusunda kendinizi geliştirmek isterseniz Zürih’te 2-5 Haziran 2025 tarihlerinde gerçekleştirilecek hibrit toplantıya katılabilirsiniz.

Başvuru İçin Tıklayınız