Klimik Bülteni - Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği Yayın Organıdır
<
10
Aralık
2024
>

ESKİ SAYILAR

BÜLTEN ÜYELİĞİ

Antifungal Direnci

Herkese merhaba! Yeni bir Klimik podcast yayını ile daha karşınızdayız. Bugünkü konuğumuz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Öğretim üyelerinden Prof. Dr. Alpay AZAP. Hematolojik ve onkolojik maligniteli hastalar ve hematopoetik kök hücre nakli yapılan hastalarda görülen infeksiyon hastalıkları ile ilgilenen Alpay hocamızla bugünkü yayınımızda antifungal direncini konuştuk. İnvazif fungal infeksiyonların tedavisinde kullandığımız antifungal ajanlar ile ilgili ayrıntılı olduğu kadar pratik bilgileri de bulacağınız bu yayınımız GILEAD ilaç firması sponsorluğunda gerçekleşmektedir. Yayına destekleri için GILEAD’a teşekkür eder keyifli dinlemeler dileriz.

Dinlemek İçin Tıklayınız

XXV. Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Kongresi (KLİMİK 2025) (24-27 Nisan 2025, Antalya)

Sizleri, 24-27 Nisan 2025 tarihleri arasında Antalya’da düzenleyeceğimiz XXV. Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Kongresi (KLİMİK 2025)’ne davet etmekten çok büyük mutluluk ve onur duyuyoruz.

Tüm üyelerimizi hem bilimsel hem de sosyal açıdan doyuracak bir kongre programı hazırlıyoruz. Programın hazırlanmasında derneğimizin çalışma gruplarının her zamanki katkılarının yanı sıra, alanlarında tecrübeli hocalarımız ve genç uzman ve asistan arkadaşlarımızın da katkılarını çok önemsiyor ve bekliyoruz. Önerilerinizle zenginleşecek kongremizi, hep birlikte bilimin ışığında aydınlanmak ve dayanışmamızı artırmak üzere büyük bir heyecanla bekliyoruz.

Ayrıntılı Bilgi İçin Tıklayınız

Babada Gebelik Öncesi Hepatit B Virusu İnfeksiyonu ve Çocuklarda Konjenital Kalp Hastalığı Riski

Önceki kanıtlar, gebelik öncesi veya gebelik sırasında maternal hepatit B virusu (HBV) infeksiyonunun çocuklarda konjenital kalp hastalıkları (KKH) ile ilişkili olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte, baba HBV infeksiyonunun KKH ile ilişkisi iyi incelenmemiştir. Bu çalışma ile paternal prekonsepsiyonel HBV infeksiyonunun çocuklardaki KKH ile ilişkisinin araştırılması amaçlanmış.

Bu retrospektif kohort çalışmasında, 1 Ocak 2010 ile 31 Aralık 2018 tarihleri arasında Çin Ulusal Ücretsiz Gebelik Öncesi Kontrol Projesi (NFPCP)’nden elde edilen verilerde eğilim skoru eşleştirmesi kullanılmış. Çalışmaya dahil edilen erkek katılımcıların eşleri 20-49 yaş arasında imiş, HBV ile infekte değilmiş ve gebelik öncesi muayeneden sonraki bir yıl içinde başarılı bir şekilde gebe kalmışlar. Birincil maruziyet; infekte olmamış, önceki infeksiyon (hem serum hepatit B yüzey antijeni hem de hepatit B zarf antijeni negatif) ve yeni infeksiyon (serum hepatit B yüzey antijeni pozitif) dahil olmak üzere babanın gebelik öncesi HBV infeksiyon durumu olarak belirlenmiş. Ana sonuç olarak NFPCP’nin kayıt kartından toplanan KKH’ler incelenmiş. NFPCP hizmetine toplam 6 675 540 çift katılmış. Gebelik öncesi HBV infeksiyonu olan ve olmayan erkek eşler 1:4 oranında eşleştirildikten sonra, 3 047 924 çift [erkek eşlerin ortanca yaşı 27 yıl (IQR 25-30 yıl)] bu çalışmaya dahil edilmiş. Bu çiftlerin %0.025’inin çocuklarında KKH varmış. Babada önceki HBV infeksiyonu, infeksiyon olmamasına kıyasla çocuklarda KKH ile bağımsız olarak ilişkili bulunmuş [düzeltilmiş göreceli risk (ARR), 1.40; %95 GA, 1.11-1.76]. Maternal HBV bağışıklık durumuna göre yapılan alt grup analizlerinde de benzer sonuçlar elde edilmiş. İnfekte olmamış kocaları ve duyarlı eşleri olan çiftlerle karşılaştırıldığında, daha önce HBV ile infekte olmuş kocaları olan çiftlerin çocuklarında KKH riski, bağışıklık durumu duyarlı olan eşleri olan çiftlerde (ARR, 1.49; %95 GA, 1.10-2.03) ve bağışıklığı olan eşleri olan çiftlerde (ARR, 1.49; %95 GA, 1.07-2.09) benzer saptanmış. Yeni infekte olmuş kocaları ve bağışık eşleri olan çiftler arasında çocuklarda önemli ölçüde daha yüksek KKH riski tespit edilmiş (ARR, 1.38; %95 GA, 1.05-1.82); ancak yeni infekte olmuş ve duyarlı olan erkek eşler arasında risk açısından fark saptanmamış (ARR, 0.99; %95 GA, 0.72-1.36). Annenin bağışıklık durumu ile babanın HBV infeksiyonu arasında herhangi bir etkileşim bulunmamış.

Eğilim skoru eşleştirmesinin kullanıldığı bu kohort çalışmasında babanın gebelik öncesi HBV infeksiyonu, çocuklarda KKH riski ile ilişkilendirilmiş. Bulgular hem eşler hem de kocalar için HBV taraması ve HBV infeksiyonundan korunma konusunda kişiselleştirilmiş üreme rehberliği sağlanması gerektiğini göstermiş.

Yang Y, Liu M, Han J, et al. Paternal preconception bepatitis B virus infection and risk of congenital heart disease in offspring. JAMA Pediatr. 2024; 178 (10): 1041-8.

Makale İçin Tıklayınız

İleri Demans ve Fonksiyonel Yetersizliği Olan Yaşlı Hastalarda Pnömoni ve Sepsis Tedavisi İçin Seftriaksona Karşı Kloramfenikol: Eğilim Ağırlıklı Bir Retrospektif Kohort Çalışması

Yaşlılarda sepsis ve pnömoni tıbbi başvuruların önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Kloramfenikol, İsrail’de etkinliği ve güvenliğine ilişkin kanıtlar olmaksızın bakteriyel infeksiyonların tedavisinde kullanılmıştır. Demans ve fonksiyonel yetersizliği olan yaşlılarda sepsis ve pnömoni tedavisi için kloramfenikolün seftriakson ile benzer sonuçlarla ilişkili olup olmadığı incelenmiş. İncelemeye 2011-2021 yılları arasında Beilinson Hastanesi dahiliye servisine toplum kökenli aspirasyon pnömonisi veya kaynağı bilinmeyen sepsis ile başvuran 75 yaş üstü, demans ve fonksiyonel yetersizliği olan hastalar dahil edilmiş. Hafif demansı olan ve günlük yaşam aktivitelerinde bağımsız olan hastalar hariç tutulmuş. Birincil sonuç 30 ve 90 günlük tüm nedenlere bağlı mortalite olarak tanımlanmış. Tedavi ağırlıklandırmasının ters olasılığı kullanılarak eğilim ağırlıklı çok değişkenli bir model oluşturulmuş. Toplam 1558 hasta çalışmaya dahil edilmiş; 512’si kloramfenikol ve 1046’sı seftriakson ile tedavi edilmiş. Kohort, komorbiditeleri olan yaşlı hastalardan (ortalama yaş 87 ± 6.2 yıl) oluşmaktaymış; 30 ve 90 günlük tüm nedenlere bağlı mortalite benzer saptanmış [sırasıyla 222/512 (%43.3) ile 439/1046 (%41.9) p=0.602 ve 261/512 (%50.9) ile 556/1046 (%53.1) p=0.419]. 30-90 günlük tüm nedenlere bağlı mortalite için eğilim ağırlıklı, lojistik çok değişkenli analiz kloramfenikol ve seftriakson için benzer mortalite oranları ortaya koymuş (sırasıyla OR 1.049, %95 GA, 0.217-1.158 ve OR 0.923, %95 GA, 0.734-1.112).

Pnömoni ve sepsis nedeniyle hastaneye yatırılan kloramfenikol veya seftriakson ile tedavi edilen yaşlı hastalar arasında 30 ve 90 günlük mortalitede bir fark saptanmamış. Daha ileri çalışmalar ile kloramfenikolün bu popülasyondaki etkinliğinin ve güvenirliğini belirlenmesi gerektiği vurgulanmış.

Eynath Y, McNeil R, Buchrits S, et al. Chloramphenicol versus ceftriaxone for the treatment of pneumonia and sepsis in elderly patients with advanced dementia and functional disability. A propensity-weighted retrospective cohort study. J Antimicrob Chemother. 2024; 79 (11): 3007-15.

Makale İçin Tıklayınız

Sepsisli Geriatrik Hastalarda Lipid Metabolizması ile İlişkili Biyobelirteçlerin Tanımlanması ve Prognostik Analizi

Sepsis, konakçının bir infeksiyona verdiği düzensiz yanıtla ilişkilendirilen ve organ fonksiyon bozukluğuyla sonuçlanan ciddi bir patolojik durumdur. Genellikle bakteriyel, fungal veya viral infeksiyonlardan kaynaklanır. Sepsis, yüksek mortalite ve morbidite oranları nedeniyle dünya çapında önemli bir halk sağlığı sorunu olarak kabul edilmektedir. Özellikle yaşlanan popülasyonda sepsis insidansı ve mortalite oranları yüksektir. Çalışmaya dahil edilen sepsisli geriatrik hastalardan alınan örneklerin gen ekspresyon profilleri Gene Expression Omnibus veritabanından alınmış. 1317 farklı şekilde ifade edilen gen, 8335 modül gen ve 1045 lipid metabolizması ile ilgili genden (DELRG) toplam 73 farklı şekilde ifade edilen lipid metabolizması ile ilgili gen dahil edilmiş. DELRG’lerin protein-protein etkileşim ağından on merkez gen tanımlanmış ve alıcı işletim karakteristiği doğrulaması sonucunda yedi merkez genin (PPARG, ACSL1, IRS2, PLA2G4A, ALOX5, SPTLC1 ve JAK2) sepsisli geriatrik hastaların biyobelirteçleri olarak çalıştığı gösterilmiş. Prognostik nomogram, yedi merkez gen setinin mortalite riskini değerlendirmek için kullanılabileceğini göstermiş.

Sonuç olarak, lipit metabolizması ile ilişkili yedi merkez genin geriatrik hastalarda sepsis patogenezinin anlaşılmasında önemli olabileceği ve potansiyel tanı ve tedavi uygulamalarına ışık tutacağı ön görülmüş. Bu genlerin fonksiyonlarını ve mekanizmalarını aydınlatmak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğu belirtilmiş.

Bian Y, Xu J, Deng X, Zhou S, Tong J. Identification of lipid metabolism-related biomarkers and prognostic analysis in geriatric patients with sepsis. J Infect Dev Ctries. 2024; 18 (10):1502-11.

Makale İçin Tıklayınız

İnsan İmmün Yetmezlik Virusu Tip 2 İnfeksiyonunda Yeni Dolutegravir ve Lenakapavir Direnç Modelleri: Bir Olgu Sunumu

HIV-2 infeksiyonunun tedavi yönetimi, öncelikle non-nükleosid revers transkriptaz inhibitörlerine (NRTI) karşı doğal direnç nedeniyle HIV-1 infeksiyonuna kıyasla daha büyük zorluklar içermektedir. İntegraz inhibitörleri, özellikle dolutegravir, HIV-2’li bireyler için tedavi sonuçlarını iyileştirmiştir. Yeni ve güçlü bir antiretroviral kapsid inhibitörü olan lenakapavir, HIV-2 için ek tedavi seçenekleri sunmaktadır.

Bu çalışmada dolutegravir ve lenakapavir içeren rejimlerle virolojik baskılanma sağlanamayan tedavi deneyimi olan bir hasta bildirilmiş. Hastanın başarısız olan güçlendirilmiş darunavir, günde iki kez dolutegravir ve iki NRTI’den oluşan rejimine lenakapavir eklenmiş. Başlangıçta bu ekleme viral yükte bir düşüş ve CD4+ T hücre sayısında artış sağlamış. Ancak virolojik baskılama sağlanamamış ve viral yük yeniden artmaya başlamış. Bu artış, HIV-2’de lenakapavire karşı direnç kazandıran N73D kapsid mutasyonunun gelişmesiyle ilişkilendirilmiş.

Biktegravire karşı aşırı duyarlılığı öngören hücre bazlı analizlere dayanarak rejim, oral lenakapavir artı biktegravir/emtrisitabin/tenofovir alafenamid şeklinde ayarlanmış ve bu durum viral yükte azalmanın yeniden başlamasıyla sonuçlanmış. Bu olgu, lenakapavir terapötik potansiyel göstermiş olsa da direncin hızlı bir şekilde ortaya çıkmasını önlemek ve tedavi deneyimi olan HIV-2’li bireylerde uzun vadeli virolojik kontrol sağlamak için onu diğer antiretroviral ajanlarla kombine etmek gerektiğini vurgulamak için sunulmuş.

van Kampen JJ, van Nood E, Mahmud R, et al. Novel dolutegravir and lenacapavir resistance patterns in human immunodeficiency virus type 2 infection: a case report. Open Forum Infect Dis. 2024: ofae705.

Makale İçin Tıklayınız

Artemisinin Dirençli Sıtma

Artemisinin antimalaryaller sıtma tedavisinin temel taşıdır. Plasmodium falciparum‘da artemisinin direncinin gelişmesi, sıtma kontrolü ve eliminasyonu için büyük bir tehdit oluşturmaktadır. İlk olarak yaklaşık 20 yıl önce Güneydoğu Asya’nın Büyük Mekong alt bölgesinde fark edilen artemisinin direnci, Guyana, Güney Amerika, Papua Yeni Gine’de de belgelenmiş olup Doğu Afrika’da da (Ruanda, Uganda, Güney Sudan, Tanzanya, Etiyopya, Eritre ve Doğu Demokratik Kongo Cumhuriyeti) “de novo” olarak ortaya çıkmıştır. Artemisinin direnci, PfKelch geninin propeller bölgesindeki mutasyonlarla ilişkilidir. Bu mutasyonların yanında parazitlerin genetik geçmişi de fenotipe önemli katkıda bulunur. Klinik olarak artemisinin direnci, azalmış parazitisidal aktivite, daha yavaş parazit klirensi ve artemisinin bazlı kombine tedaviler (ACTler) sonrası tedavi başarısızlığı riskinin artması şeklinde kendini gösterir. Bu durum, daha genç halka evresindeki parazitlere karşı artemisinin aktivitesinin kaybından kaynaklanmaktadır. Gametositosidal ve dolayısıyla bulaşma riski artarken aseksüel gelişimin trofozoit aşaması artemisine duyarlı kalmaktadır.

ACTler dünyada en yaygın kullanılan antimalaryal ilaçlar olduğundan, ACT kür oranlarının yüksek kalması sıtma kontrolü açısından çok önemlidir. ACT başarısızlığının ana nedeni olan komplike olmayan hiperparazitemiyi belirlemek için daha iyi yöntemlere ihtiyaç vardır; böylece yüksek riskli hastalara daha uzun süreli tedavi verilebilir. Artemisinin monoterapilerde kullanımının azaltılması, potansiyel olarak daha yüksek artemisin direncine yol açabilecek seçilim baskısını azaltacaktır. Üçlü artemisinin kombinasyon tedavileri, ACT ile kombine edilen ilaçları korumak ve daha yüksek direnç seviyelerinin ortaya çıkmasını geciktirmek için mümkün olan en kısa sürede kullanılmalıdır.

White NJ, Chotivanich K. Artemisinin-resistant malaria. Clin Microbiol Rev. 2024: e0010924.

Makale İçin Tıklayınız

Kemik ve Eklem İnfeksiyonları İçin Faj Tedavisi: Zorlukların, Dinamiklerin ve Terapötik Beklentilerin Kapsamlı İncelemesi

Kemik ve eklem infeksiyonları (BJI), antibiyotik direnci ve biyofilmin karmaşık doğası nedeniyle tedavide zorluklar oluşturur. Bu kapsamlı araştırma, kemik ve eklem infeksiyonlarının ortaya koyduğu karmaşık zorlukları ele almakta ve antibiyoterapi dışı bir strateji olarak faj terapisinin önemli rolünü vurgulamaktadır. Yaygın antibiyotik direnci klinik zorluğa artırmaktadır. Bu terapötik zorluklara rağmen faj terapisi biyofilm bozma yeteneği gibi benzersiz özellikler gösteren potansiyel bir strateji olarak ortaya çıkmaktadır.

Bu inceleme, fajların kökenleri, yaşam döngüsü sonuçları ve genomik özelliklerini ortaya koymaktadır. Hayvan çalışmaları, in vitro incelemeler ve klinik araştırmalar, özellikle osteomiyelit olgularında, fajların Staphylococcus aureus infeksiyonlarını tedavi etmedeki etkinliğine dair ikna edici kanıtlar sunmaktadır. Faj lizinleri, biyofilm bozucu yetenekler sergileyerek kemik ve eklem infeksiyonların tedavisinde anlamlı bir yöntem sunmaktadır. Son istatistiksel analizler faj terapisi için olumlu güvenlik profili ortaya koymaktadır. Potansiyeline rağmen faj terapisi, dar konak aralığı ve potansiyel immünojenite gibi sınırlamalarla karşılaşmaktadır. Faj mühendisliği ve kombinasyon terapisinde beklenen ilerlemeler, antibiyotik dirençli kemik ve eklem infeksiyonları için umut vadetmektedir.

Peng J, Guo C, Yang C, et al. Phage therapy for bone and joint infections: A comprehensive exploration of challenges, dynamics, and therapeutic prospects. J Glob Antimicrob Resist. 2024; 39: 12-21.

Makale İçin Tıklayınız

Meşrutiyet Mah. Rumeli Cad.
İpek Apt. No. 70 D. 7
(Rumeli Eczanesi üstü),
34363 Şişli, İstanbul
Tel. ve Faks: (0212) 219 54 82
E-posta: klimik@klimik.org.tr