Klimik Bülteni - Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği Yayın Organıdır
<
30
Temmuz
2024
>

ESKİ SAYILAR

BÜLTEN ÜYELİĞİ

Doğuştan Gelen Lenfoid Hücreler Hantavirus Renal Sendrom (HFRS) ile Aktive Olur ve Bunların İşlevi Hantavirus Kaynaklı Tip-I İnterferonlar Tarafından Düzenlenebilir

Hantaviruslar, hantavirus renal sendromu (HFRS) ve hantavirus pulmoner sendromu (HPS) olmak üzere iki farklı klinik tabloya yol açan zoonotik infeksiyonlardır. İnfekte hastalar ciddi bir sistemik inflamatuar yanıt aktivasyonu göstermektedir. Doğal ödürücü hücreler (NK) HFRS’de yüksek derecede aktif olmaktadır ancak bunun yanında diğer doğal lenfoid hücrelerin (ILC’lerin) de infeksiyon yanıtında önemli rolü olduğu bilinmektedir. Bu çalışmada, Puumala virusu (PUUV) ile infekte 17 HFRS hastasının periferik ILC yanıtları karakterize edilmiş, plazma seviyelerinde çözünür faktörler ve plazma viral yükü ölçülmüş. Bu, hastalarda ILC2’nin, özellikle ILC2 ailesine bağlı c-Kitlo ILC2 alt grubunun sıklığının arttığını ortaya koymuş. Hastaların ILC’leri, proliferasyonun arttığını ve çeşitli hedef belirteçlerinin ifadesinin değiştiğini göstermiş.

Viral infeksiyon sırasında ILC’lerin nasıl aktive edildiği pek bilinmemektedir. ILC’lerin PUUV aracılı aktivasyonunun in vitro analizlerinde aktivasyonun tip-I interferonlara bağlı olduğu gözlemlenmiş. Bu durum virus infeksiyonuna yanıt olarak üretilen tip-I interferonların ILC aktivasyonunda rol oynadığını düşündürmüş. Ayrıca, IFN-β ile uyarılan naif ILC2’ler, in vitro olarak ILC2 sitokin yanıtlarını etkilemiş; IL-5 ve IL-13’te azalmaya, IL-10, CXCL10 ve GM-CSF salgısında ise artışa neden olmuş. Bu sonuçların ILC’lerin HFRS hastalarında aktive olduğunu ve klasik antiviral tip-I IFN’lerin ILC fonksiyonlarını şekillendirmede rol oynadığını gösterdiği belirtilmiş.

García M, Carrasco García A, Weigel W, et al. Innate lymphoid cells are activated in HFRS, and their function can be modulated by hantavirus-induced type I interferons. PLoS Pathog. 2024; 20 (7): e1012390.

Makale İçin Tıklayınız

Daptomisinle İlişkili Eozinofilik Pnömoni, Literatür ve Vaka Serilerinin Sistematik Derlemesi

Daptomisinle ilişkili eozinofilik pnömoni (DİEP), hızlı bir şekilde tanınması ve yönetilmesi gereken nadir fakat ciddi bir durumdur. Tanı için alternatif kriterler önerilmiş olsa da kesin tanı için vakanın Amerikan Toraks Derneği (ATS) kriterlerini karşılaması gerekir. Bu çalışmada sistematik bir literatür taraması yapılmış ve vaka serileri incelenmiştir.

Toplam 74 DİEP  vakası analiz edilmiş ve ATS klinik kriterleri kullanıldığında hastaların 15’i kesin (%20.3), 54’ü yüksek olasılıklı (%73.0) ve beşi düşük olasılıklı (%6.8) DİEP olarak sınıflandırılmış. Kırk üç vakada bronkoalveolar lavaj (BAL) incelemesi yapılmış ve ortalama eozinofil sayısı %28.6 bulunmuş. Akciğer parankiminde bilateral opasiteler (%68.1), buzlu cam opasiteleri (%41.7), yamalı infiltratlar (%30.6) ve periferik baskınlık (%19.4) en sık görülen radyolojik bulgular olarak belirtilmiş. Vakalarda klinik şüphe üzerine daptomisin tedavisi kesilmiş; 20 vakaya ek tedavi gerekmezken, 38’ine kortikosteroid ve 12’sine hem kortikosteroid hem de antibiyotik verilmiş. İyileşme oranları tüm tedavi türlerinde yüksek (≥ %73.7) bulunmuş. Çalışmaların çoğu tedavinin kesilmesinden sonra (96 saat içinde) hızlı iyileşme tanımlamış.

DİEP, erken tanı ve hızlı tedavinin hayati önem taşıdığı, nadir görülen ve hızlı ilerleyen bir durumdur. Tanı klinik, laboratuvar ve radyolojik değerlendirmelere dayanır. Tedavide daptomisinin kesilmesi esastır ve sıklıkla kortikosteroidlerin kullanımı da gereklidir. Bu hastalığın tanısal doğruluğunu artırmak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.

Gidari A, Pallotto C, Francisci D. Daptomycin eosinophilic pneumonia, a systematic review of the literature and case series. Infection. 19 Temmuz 2024.

Makale İçin Tıklayınız

Peru’nun Lima Kentinde Bir Onkoloji Merkezinde Yeni Bir Antimikrobiyal Yönetim Programının Uygulanması: Düşük ve Orta Gelirli Ülkeler İçin Bir Model

Söz konusu merkez Peru’daki ilk antimikrobiyal yönetim programını başlatmış. 2016’dan 2023’e kadar denetlenen antimikrobiyal reçetelerin oranı %60’tan %95’e, önerilerin kabul edilme oranı ise %65’ten %95’e yükselmiş. Vankomisin ve meropenem kullanımı sırasıyla %95 ve %84 oranında azalmış. Cerrahi profilaksi için yapılan önerilerin uygulanma oranı %90’ı aşmış.
Bu başarılı uygulamanın ayrıntılarını incelemek iyi olabilir!

Seas C, Legua P, Delfin B, et al. Implementing an antimicrobial stewardship program in an oncology center in Lima, Peru: a model for low-and middle-income countries. Open Forum Infect Dis. 2024: ofae402.

Makale İçin Tıklayınız

Beta 1,3 D-Glukan Testinin Kullanımını İyileştirmeye Yönelik Bir Tanı Yönetimi: Tek Merkezli Beş Yıllık Deneyim

Beta 1,3 D-glukan (BDG) testi, invazif mantar infeksiyonlarının (İFİ) teşhisine yardımcı olan noninvazif testlerden biridir. Yanlış pozitif sonuçları önlemek amacıyla BDG testi için uygun hastaların seçilmesi önemlidir. Bu çalışmada BDG testi kullanımını iyileştirmek için tek merkezli algoritmik bir tanısal yönetim müdahalesi başlatılmış.

Elektronik sağlık kayıtlarındaki BDG test istemi, gerçek test isteminin işlenmesi için onay gerektiren BDG test istemi ile değiştirilmiş. Onay kriterleri, (1) bağışıklık sistemi baskılanmış veya yoğun bakım ünitesinde yatan hasta ve (2) ampirik antifungal tedavi alan veya invazif tanı prosedürlerine giremeyen hasta olarak belirlenmiş. Müdahalenin etkinliğini değerlendirmek için, müdahale öncesi ve sonrası bir yıl arasında yapılan BDG testlerinin sayısı karşılaştırılarak retrospektif bir gözlemsel çalışma yürütülmüş.
Müdahale öncesi dönemde 156 olan yıllık BDG testi sayısı %85 azalarak müdahale sonrası dönemde 24’e düşmüş. Yapılan aylık ortalama BDG testi sayısı bu dönemler arasında önemli ölçüde daha düşük saptanmış (p=0.002). BDG testi talepleri reddedilen hastalarda İFİ tanısında gecikme veya İFİ’ye bağlı ölüm görülmemiş. Tanı yönetimi müdahalesinin uygulanması, BDG testi kullanımını başarılı ve güvenli bir şekilde iyileştirmiş.

Colson JD, Kendall JA, Yamamoto T, Mizusawa M. A diagnostic stewardship intervention to improve utilization of 1,3 β-D-glucan testing at a single academic center: five-year experience. Open Forum Infect Dis. 2024; 11 (7): ofae358.

Makale İçin Tıklayınız

Meşrutiyet Mah. Rumeli Cad.
İpek Apt. No. 70 D. 7
(Rumeli Eczanesi üstü),
34363 Şişli, İstanbul
Tel. ve Faks: (0212) 219 54 82
E-posta: klimik@klimik.org.tr