Klimik Bülteni - Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği Yayın Organıdır
<
2
Temmuz
2024
>

ESKİ SAYILAR

BÜLTEN ÜYELİĞİ

Kombinasyon Tedavisi: Ne zaman?

KLİMİK 2024’ün yankıları devam ediyor. “Kombinasyon tedavisini ne zaman verelim?” günlük pratikte aklımızı sıkça karıştıran bir soru. Bu soruyu bu haftaki konuğumuz, Ankara Üniversitesi, Tıp Fakültesi, İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Güle Çınar’a yönelttik. KLİMİK 2024’te aynı başlıkla yapmış olduğu konuşmasını, kongreye katılamayan meslektaşlarımız için bizlerle tekrar paylaşmasını istedik. Değerli konuğumuza yayınımıza katıldığı için çok teşekkür ediyor ve sizlere keyifli dinlemeler diliyoruz.

I. Viral İnfeksiyonlar ve Bağışıklama Simpozyumu (19-21 Eylül 2024, İstanbul)

Viral infeksiyonlar, yarattıkları önemli sağlık sorunlarına ek olarak, bireylerin ve toplumların sağlığı üzerinde ciddi etkilere sahiptir. Bu etkiler, sağlık politikalarının şekillenmesinden, sağlık sistemlerinin ve ekonomilerinin derinden etkilenmesine, hatta sosyal yaşamın büyük ölçüde kısıtlanmasına kadar uzanabilir. Bu nedenle, epidemiyoloji, tanı, tedavi ve önleme konularında yaşanan önemli bilimsel gelişmelerin ışığında, viral infeksiyonların tüm virus gruplarını kapsayacak şekilde ayrıntılı olarak ele alınması, camiamız için öncelik taşımaktadır. Bu bağlamda, Derneğimiz tarafından düzenlenen ve 19-21 Eylül 2024 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirilecek olan I. Viral İnfeksiyonlar ve Bağışıklama Simpozyumu’nun, ülkemizdeki bilim camiasına viral infeksiyonlar konusunda önemli katkılar sağlayacağına inanıyoruz.

Viral infeksiyonlarla ilgili tüm bilimsel gelişmelerin, konusunda uzman kişiler tarafından aktarılacağı, sorunların, deneyimlerin ve üretimlerin paylaşılacağı simpozyumumuzda, alanında deneyim sahibi meslektaşlarımızın yanı sıra genç uzman ve asistan arkadaşlarımızla da buluşmayı hedefliyor, destek ve katılımlarınızla zenginleşecek olan simpozyumumuza hepinizi davet ediyoruz.

KLİMİK Derneği Yönetim Kurulu

Ayrıntılı Bilgi İçin Tıklayınız

IDCM Dergisinin Haziran 2024 Sayısı Yayımlandı

IDCM Dergisinin Haziran 2024 sayısı yayımlanmıştır. Emek veren ve katkı sağlayan herkese teşekkürlerimizi sunarız.

KLİMİK Derneği Yönetim Kurulu

Dergi İçin Tıklayınız

KLİMİK Dergisinin Haziran 2024 Sayısı Yayımlandı

KLİMİK Dergisinin Haziran 2024 sayısı (Cilt 37, Sayı 2) yayımlanmıştır. Emek veren ve katkı sağlayan herkese teşekkürlerimizi sunarız.

KLİMİK Derneği Yönetim Kurulu

Dergi İçin Tıklayınız

Staphylococcus aureus Bakteriyemisinin Klinik Alt Fenotipleri

Staphylococcus aureus bakteriyemisi (SAB) klinik olarak heterojendir ve ortak özelliklere sahip hasta alt gruplarının (alt fenotipler) belirlenmesi, hastalığın yönetimi ve klinik araştırmalar için bir ihtiyaçtır. Bu ihtiyaçtan yola çıkarak yazarlar, SAB hastalarının klinik olarak ilgili alt fenotiplerin tanımlanabileceği hipotezini kurarak bu çalışmayı planlamış.

Hastanede yatan ve monomikrobiyal SAB ile takip edilen, toplam 1430 hastanın olduğu üç yetişkin kohortu incelenmiş. Rutin olarak toplanan klinik veriler kullanılarak alt fenotipler belirlenmiş ve bu alt fenotipler arasında mortalite ve mikrobiyolojik sonuçlar karşılaştırılmış.

Hastaların %95.5 (n=1366)’i metisiline duyarlı SAB tanılıymış. Beş farklı klinik alt fenotip tanımlanmış: (A) ileri yaş ve komorbiditeyle ilişkili SAB, (B) komorbiditesi olmayan genç kişilerde nozokomiyal intravenöz kateterle ilişkili SAB, (C) toplum kaynaklı metastatik SAB, (D) kronik böbrek hastalığıyla ilişkili SAB ve (E) intravenöz uyuşturucu madde kullanımıyla ilişkili SAB. Alt fenotipler arasında mortalite ve mikrobiyolojik sonuçlar farklılık göstermiş. Seksen dört günlük mortalite alt fenotip A’da en yüksek, B ve E’de en düşükmüş. Mikrobiyolojik iyileşme alt fenotip C’de daha kötü bulunmuş. ARREST çalışma kohortunun ikincil bir analizinde, tedaviye rifampisin eklenmesi, alt fenotip B’de 84 günlük mortalitede artışla ve alt fenotip C’de mikrobiyolojik iyileşmeyle ilişkilendirilmiş.

Bu çalışmada SAB hastalarında tekrarlanabilir ve klinik olarak farklı alt fenotipler belirlenmiş ve ek tedavinin ilgili fenotiplerdeki farklı etkileri kanıtlanmış. Bu alt fenotiplerin belirlenmesi ve klinik araştırmalarda incelenmesi SAB’ye kişiselleştirilmiş bir yaklaşım sergilenmesine katkıda bulunabilir.

Swets MC, Bakk Z, Westgeest AC, et al. Clinical sub-phenotypes of Staphylococcus aureus bacteraemia. Clin Infect Dis. 2024: ciae338. 

Makale İçin Tıklayınız

Komplike Olmayan Streptokokal Bakteriyemide İntravenöz Tedavi ile Oral Ardışık Antibiyotik Tedavisinin Değerlendirildiği Çok Merkezli Retrospektif Bir Çalışma

Bu çalışmanın amacı, komplike olmayan streptokokal bakteriyemilerde intravenöz (IV) tedavi ile oral (PO) ardışık tedavinin etkinliğini ve güvenliğini karşılaştırmaktır. Bu çok merkezli, retrospektif çalışmada, 1 Temmuz 2019 ile 1 Temmuz 2022 tarihleri arasında komplike olmayan streptokokal bakteriyemili yetişkin hastalar incelenmiş. Tedavi süresini sadece IV tedavi ile tamamlayan hastalar ile IV tedavi sonrası oral ardışık tedaviye geçiş yapılan hastalar karşılaştırılmış. Çalışmada klinik başarı birincil hedef olarak belirlenmiş. Klinik başarı; 90 gün içinde infeksiyon relapsı olmaması, infeksiyona bağlı yeniden yatış ve infeksiyona bağlı ölüm olmaması olarak tanımlanmış. İkincil hedefler ise mikrobiyolojik başarının sağlanması, hastanede kalış süresi kısalması ve intravenöz kateter ile ilişkili komplikasyonların olmaması olarak belirlenmiş.

Dahil edilen 238 hastanın %47.1’ine oral ardışık tedavi uygulanmış. Klinik başarı, yalnızca IV tedavi alan grupta %94.4 ve oral ardışık tedavi grubunda %94.6 olarak bulunmuş (p=0.946). Oral ardışık tedaviye geçen hastalar, ortalama 3.9 gün (IQR 2.9, 7.3 gün) IV tedavi almış. İntravenöz kateter ile ilişkili komplikasyonlar, esas olarak kateterle ilişkili infeksiyonlardan oluşmuş ve yalnızca IV tedavi uygulanan grupta daha sık olarak görülmüş (%7.2’ye karşı %0, p=0.002). Hastanede kalış süresi, oral ardışık tedaviye geçiş grubunda anlamlı olarak daha kısa (5.5 güne karşılık 9.2 gün, p<0.001) olarak bulunmuş.

Komplike olmayan streptokokal bakteriyemide, oral ardışık antibiyotik tedavisine geçiş yapılan grupla yalnızca IV tedavi uygulanan grubun klinik başarıları benzer saptanmış. İnfeksiyonun kaynağı, hastalığın ciddiyeti ve ek hastalıklar göz önünde bulundurulduğunda, seçilmiş hastalarda başlangıç IV tedaviden sonra oral ardışık tedaviye geçiş, hastanede kalış süresinin azalması ve intravenöz kateter ile ilişkili komplikasyonların daha az görüldüğü makul bir yaklaşımdır.

Lew AK, Salam ME, Gross AE, et al. A multi-center retrospective study evaluating intravenous to oral antibiotic stepdown for uncomplicated streptococcal bacteremia. Open Forum Infect Dis. 2024; ofae361.

Makale İçin Tıklayınız

HBeAg Negatif Kronik Hepatit B Hastalarında Nükleoz(t)ide Analoglarının Kesilmesi: Riskler ve Yararlar

Kronik hepatit B (KHB), dünya çapında 296 milyon insanı etkileyerek halk sağlığını tehdit eden küresel bir sorun olmaya devam etmektedir. Günümüzde KHB için küratif bir tedavi olmamasına rağmen, virus mevcut antiviral tedavi stratejileri ile etkili bir şekilde kontrol altına alınabilmektedir. Mevcut nükleoz(t)ide analogları (NA) seçenekleriyle HBsAg kaybı nadiren (%1) sağlanabildiğinden, HBeAg-negatif hastalarda genellikle ömür boyu tedavi gerekmektedir. Son yıllarda kılavuzlar, HBeAg-negatif hastalarda HBsAg kaybı sağlanmadan uzun süreli NA tedavilerinin kesilebileceğini belirtmektedir.

NA’nın kesilmesinin tedavi yaklaşımına nasıl dahil edilebileceği konusunda genel bir fikir birliği yoktur. Bu derlemenin amacı HBeAg-negatif hastalarda NA tedavisinin kesilmesine ilişkin mevcut literatürü değerlendirmektir. NA tedavisinin kesilmesinden sonra yanıt şansı daha yüksek olan HBeAg-negatif KHB hastaları, tedavinin kesilmesi sırasında HBsAg, HB core antijeni (HBcrAg) ve HBV RNA düzeyleri düşük olan ve yakın takibi kabul eden sirotik olmayan hastalar olarak tanımlanabilir. Hastalarda NA tedavisinin kesilmesinden sonra gelişen nükslerin yönetimi de belirsizdir. NA tedavisinde kullanılan ajanın kendisi de nüks gelişim modelini etkileyebilmektedir. NA tedavisinden sonra nüks, tenofovir disoproksil de dahil olmak üzere diğer rejimlere kıyasla entekavir ile önemli ölçüde daha az görülmektedir. Alevlenme durumunda HBsAg klirensi şansını korumak ve ölümcül olabilen akut alevlenmeleri zamanında tedavi etmek için prospektif çalışmalara ihtiyaç vardır. NA tedavisinin kesilmesinden sonra kullanılmak üzere geliştirilecek algoritmalar, klinisyenin hastayı güvenli bir şekilde yönetmesine yardımcı olacaktır.

Korkmaz P, Demirtürk N. Discontinuation of nucleos(t)ide analogues in HBeAg negative chronic hepatitis B patients: Risks and benefits. Infect Dis Clin Microbiol. 2024; 2: 70-7.

Makale İçin Tıklayınız

Klavulanik Asidin ESBL Üreten Escherichia coli ve Klebsiella pneumoniae ‘de Sefiksim ve Seftibutenin Minimum İnhibitör Konsantrasyonları (MIC) Üzerindeki Olumlu Etkisi

ESBL üreten Enterobacteriaceae‘nin tedavisinde klavulanat ile kombine sefalosporinlerin kullanımı nadiren tanımlanmıştır. Bu çalışmada ESBL üreten Escherichia coli ve Klebsiella pneumoniae‘nin sefiksim ve seftibuten MIC’inde farklı klavulanat konsantrasyonlarının etkisinin tanımlanması amaçlanmıştır.

ESBL üreten E. Coli ve K. Pneumoniae izolatları sefiksim ve seftibuten’in sabit konsantrasyonları (sırasıyla 32-0.25 ve 64-0.5 ng/ml aralıkları) kullanılarak farklı oranlarda (1:0, 1:1, 2:1, 4:1, 8:1, 16:1, 32:1) sefiksim/klavulanat ve seftibuten/klavulanat kombinasyonları test edilmiş. Yöntem olarak MİK sıvı mikrodilüsyonu kullanılmış. Toplam altı ESBL üreten E. coli, altı ESBL üreten K. pneumoniae ve iki kontrol E. coli test edilmiş. Sefiksim ve seftibütene farklı miktarlarda klavulanat eklendiğinde MIC’de iki kattan fazla düşüşler gözlenmiş. 1:1 sefiksim/klavulanat oranı test edilirken 10/12 izolat duyarlı iken 2:1, 4:1, 8:1 ve 16:1 oranları test edildiğinde sırasıyla 9/12, 8/12, 4/12 ve 5/12 izolatlar için duyarlılık kaydedilmiş. 32:1 oranı test edildiğinde yalnızca 2/12 K. pneumoniae izolatının duyarlı olduğu görülmüş. Seftibuten/klavulanat test edilirken tüm deneylerde tüm izolatlar duyarlı bulunmuş. Klavulanik asit, ESBL üreten E. coli ve K. pneumoniae izolatlarında sefiksim ve seftibütenin MİK’ini azaltmada olumlu bir etkiye sahip olduğu belirlenmiş. Klavulanat’ın seftibuten veya sefiksim ile kombine edilmesi yararlı bir tedavi stratejisi olabilir.

Martinez-Guerra BA, Xancal-Salvador LF, Esteban-Kenel V, et al. Favourable effect of clavulanic acid on the minimum inhibitory concentrations of cefixime and ceftibuten in ESBL-producing Escherichia coli and Klebsiella pneumoniae. J Glob Antimicrob Resist. 2024: S2213-7165(24)00119-X. 

Makale İçin Tıklayınız

Meşrutiyet Mah. Rumeli Cad.
İpek Apt. No. 70 D. 7
(Rumeli Eczanesi üstü),
34363 Şişli, İstanbul
Tel. ve Faks: (0212) 219 54 82
E-posta: klimik@klimik.org.tr