Klimik Bülteni - Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği Yayın Organıdır
<
11
Haziran
2024
>

ESKİ SAYILAR

BÜLTEN ÜYELİĞİ

AGUH 2024 Temel Eğitim Programı (28-29 Haziran 2024, Ankara)

KLİMİK Derneği Asistan ve Genç Uzman Hekim (AGUH) Komisyonu tarafından geleneksel olarak yapılan Temel Eğitim Programı, bu yıl da 28-29 Haziran 2024 tarihinde Çankaya Belediyesi Nazım Hikmet Çankaya Evi, Çankaya/Ankara’da gerçekleştiriliyor.

Türkiye’nin her yerinden asistan ve genç uzman hekim üyelerimizin katılımını bekliyoruz.

28 Haziran’da görüşmek üzere.

Sevgi ve saygılarımızla.
KLİMİK Derneği Asistan ve Genç Uzman Hekim (AGUH) Komisyonu

Babalar Günü Kutlu Olsun

Tüm babaların Babalar Günü’nü kutlarız.

KLİMİK Derneği Yönetim Kurulu

Acil Serviste Antibiyotiklerde Gecikmeler ve Sepsisli Çocuklarda Ölüm Riski

Pediatrik konsensüs kılavuzları, septik şok için bir saat içinde ve şok olmadan sepsis için üç saat içinde antibiyotik uygulanmasını önermektedir. Antibiyotik uygulamasında gecikmelerin daha kötü sonuçlarla ilişkili olduğunu tanımlayan sınırlı sayıda çalışma mevcuttur. Bu çalışmada ‘’Antibiyotik uygulamasının zamanlaması pediatrik sepsiste sepsise bağlı mortalite ile ilişkili mi?’’ sorusuna yanıt aranmış ve bu çok merkezli kohort çalışmasına ABD’deki 51 çocuk hastanesinde acil servise başvuran pediatrik hastalar dahil edilmiş. Katılımcılar, 1 Ocak 2017’den 31 Aralık 2021’e kadar acil servise varışından sonraki bir saat içinde sepsis tanımlanan 29 günlükten itibaren 18 yaş altı hastaları içermiş. Birincil sonuç sepsise atfedilebilir üç günlük mortalite, ikincil sonuç ise sepsise atfedilebilir 30 günlük mortalite olarak kabul edilmiş.

Toplam 19 515 vaka [medyan (IQR) yaş, 6 (2-12) yıl] irdelenmiş. Antibiyotik uygulaması için sepsise atfedilebilir üç günlük mortalitenin arttığı tahmin edilen süre 330 dakikaymış. Üç yüz otuz dakikadan daha kısa süre içinde antibiyotik alan hastalarda sepsise atfedilebilir üç günlük mortalite %0.5, 30 günlük mortalite %0.9 olarak saptanmış. Üç yüz otuzuncu dakikada veya sonrasında antibiyotik alan hastalarda sepsise atfedilebilir üç günlük mortalite %1.2 iken, 30 günlük mortalite %2.0 bulunmuş. Sonuçta hem üç günde hem de 30 günde 330 dakika içinde antibiyotik alanlara kıyasla almayanların ayarlanmış ölüm oranı yüksek bulunmuş.

Lane RD, Richardson T, Scott HF, et al. Delays to antibiotics in the emergency department and risk of mortality in children with sepsis. JAMA Netw Open. 2024; 7 (6): e2413955.

Makale İçin Tıklayınız

Sosyoekonomik Eşitsizlikler ve Antimikrobiyal Direnci İlişkilidir

Antimikrobiyallere dirençli (AMR) infeksiyonların prevalansının artması, morbidite, mortalite ve maliyetlerin artmasıyla sonuçlanan önemli bir küresel sağlık tehdididir. AMR’nin etkenleri karmaşıktır ve sosyoekonomik faktörlerden potansiyel olarak etkilenmektedir. Bu çalışmada, coğrafi ve sosyoekonomik faktörler ile AMR arasındaki ilişkiler araştırılmış. 2015’ten 2020’ye kadar Dallas-Fort Worth, TX (DFW) metropol bölgesindeki kapsamlı iki sağlık sisteminin elektronik sağlık kayıtlarından (EHR) seçilmiş hastaların bakteri kültürü sonuçları toplanmış. İncelenen her organizma için vaka sayıları, bölge popülasyonuna göre 1000 kişi başına standartlaştırılmış. Kültürler, yerleşim adresleri kullanılarak coğrafi olarak kodlanmış ve sosyoekonomik indeks değerleriyle ilişkilendirilmiş.

Sonuç olarak Alan Yoksunluk Endeksi (ADI) ile ölçülen yoksunluk düzeyinin yüksek olduğu bölgelerde önemli AMR organizması kümeleri bulunmuş. ADI ile AMR organizmalarının prevalansı arasında, özellikle AmpC  (%14) ve MRSA (%13) için, anlamlı bir mekansal otokorelasyon bulunmuş. Prevalansın yüksek olduğu bu alanlarda, yoksulluk, işsizlik, sağlık hizmetlerine erişimin yetersizliği, kalabalıklaşma ve sanitasyon noksanlığı gibi sosyoekonomik faktörleri iyileştiren müdahalelerin AMR’nin yayılmasını azaltabileceği ifade edilmiş.

Cooper LN, Beauchamp AM, Ingle TA, et al. Socioeconomic disparities and the prevalence of antimicrobial resistance. Clin Infect Dis. 2024: ciae313.

Makale İçin Tıklayınız

Asemptomatik Ev Temaslılarında Subklinik Tüberkülozun Tespiti için Göğüs Radyografisi Taraması

Dünya Sağlık Örgütü’nün tüberküloza son verme stratejisi, tüberküloz (TB) hastalığı için semptom ve göğüs radyografisi taramasının kullanılmasını teşvik etmektedir. Bununla birlikte, latent TB infeksiyonu ve aktif hastalığın ötesinde TB’nin asemptomatik erken durumları, mevcut tarama kriterleri kullanılarak tanımlanamayabilir. Bu çalışmada başlangıçta TB hastalığı olmayan hane halkı temaslarını kaydeden boylamsal bir kohort çalışması gerçekleştirilmiş ve bu vakalar bir yıl boyunca TB açısından takip edilmiş. Taranan 1747 temaslı arasında, takip sırasında sonradan TB gelişen 52 kişiden 27 (% 52)’sinin başlangıçta radyografi anormalmiş. Tüberküloz semptomları olmayan temaslılardan, radyografisi anormal olan kişiler, radyografisi normal olan kişilere göre TB açısından daha yüksek risk altındaymış [düzeltilmiş tehlike oranı 15.62 (%95 GA 7.74-31.54)]. Genç yetişkinlerde radyografinin ciddiyeti ile TB tanısına kadar geçen süre arasında güçlü bir doğrusal ilişki bulunmuş. Sonuçta çalışmanın bulgularının, temaslı yetişkinlerde bir tarama aracı olarak bilgisayar destekli göğüs radyografisinin yaygın kullanımını güçlü bir şekilde desteklediği belirtilmiş.

Tan Q, Huang CC, Becerra MC, et al. Chest radiograph screening for detecting subclinical tuberculosis in asymptomatic household contacts, Peru. Emerg Infect Dis. 2024; 30 (6): 1115-24.

Makale İçin Tıklayınız

Deri Tutulumu Sepsisli Hastalarda Daha Kötü Prognozun Habercisi

Deri tutulumu, bir septik epizodun başlangıcında (birincil deri ve yumuşak doku infeksiyonları) veya ilerlemesi sırasında (ikincil veya metastatik deri lezyonları) ortaya çıkabilir ve bu durum sepsisli hastaların öngörülebilir bulgusu olabilir. Bu çalışmanın amacı sepsis ile ilişkili deri bulgularının genel prevalansını belirlemek ve olası prognostik değerlerini değerlendirmek olarak belirlenmiş. 2019 yılında üçüncü basamak bir hastanede kabul edilen belgelenmiş kan dolaşımı infeksiyonları olan sespsisli hastaları kapsayan retrospektif, tek merkezli bir çalışma gerçekleştirilmiş.

Çalışmaya 265 hastadaki 320 sepsis atağının örnekleri dahil edilmiş. Deri lezyonları, 69 hastadaki (%25.9) 83 septik atakta belgelenmiş. Deri tutulumu, Staphylococcus aureus (p=0.0001), koagülaz negatif stafilokoklar (p=0.036) ve Pseudomonas aeruginosa’nın (p=0.005) neden olduğu kan dolaşımı infeksiyonlarıyla daha sık ilişkili bulunmuş. Ortalama hastanede kalış (37.58’e karşı 27.82 gün, p=0.023) ve sepsis ile ilişkili mortalite (%18.1’e karşı %11.0, p=0.024) deri lezyonu olan hastalarda, olmayan hastalara göre daha yüksek bulunmuş. Deri tutulumunun (birincil ve/veya ikincil) kan dolaşımı infeksiyonları olan sepsisli hastaların evriminde olumsuz bir gösterge olduğu saptanmış. Sonuç olarak sepsisli hastaların rutin değerlendirmesinde, infeksiyonun kökeninin bilinip bilinmediğinden bağımsız, derinin kapsamlı incelenmesi önerilmiş.

Pulido-Pérez A, Bergón-Sendín M, Suárez-Fernández R, et al. Skin involvement: a harbinger of worse prognosis in patients with sepsis. Infect Dis Clin Pract. 2024. 32 (3): e1351.

Makale İçin Tıklayınız

Meşrutiyet Mah. Rumeli Cad.
İpek Apt. No. 70 D. 7
(Rumeli Eczanesi üstü),
34363 Şişli, İstanbul
Tel. ve Faks: (0212) 219 54 82
E-posta: klimik@klimik.org.tr