Klimik Bülteni - Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği Yayın Organıdır
<
5
Aralık
2023
>

ESKİ SAYILAR

BÜLTEN ÜYELİĞİ

KLİMİK Podcast: Hangi Durumlarda HIV Testi İstenmeli?

Klimik podcast serisi içerisinde HIV testi endikasyonlarını konuştuğumuz yayınımız ile karşınızdayız. Bu podcastimizde Bursa Uludağ Üniversitesi İnfeksiyon Hastalıkları anabilimdalında görevli, Klimik Derneği’nde Etik Kurul üyeliği ve HIV/AIDS çalışma grubu başkanlığı yapmakta olan değerli hocamız Prof. Dr. Halis Akalın ile birlikteyiz. Halis Hocamız ile bireylerin tedavisinin gecikmemesi, yeni kişilerin infekte olmasının önüne geçilmesi için aklımıza HIV gelmesi gereken durumları ve HIV testi uygulanmasına yönelik önerilen stratejileri konuştuk. Kendisine vakit ayırdığı ve değerli görüşlerini bizimle paylaştığı için teşekkür ederiz. 

Podcast Yayınımızı Dinlemek İçin Tıklayınız

Bağışıklığı Baskılanmış Hastada Antimikrobiyal Yönetim Programları (170. Web Konfreans, 5 Aralık 2023)

5 Aralık 2023 Salı günü, 20.00-21.30 saatleri arasında “Bağışıklığı Baskılanmış Hastada Antimikrobiyal Yönetim Programları” web konferansı yapılacaktır.

PROGRAM
Yöneten:
 Prof. Dr. Özlem AZAP
Başkent Üniversitesi, Tıp Fakültesi

Febril Nötropenik Hastada
Ögr. Gör. Dr. Gülçin TELLİ-DİZMAN
Hacettepe Üniversitesi, Tıp Fakültesi

Solid Organ Nakli Alıcılarında
Uzm. Dr. Nuran SARI
Başkent Üniversitesi, Tıp Fakültesi

Selam ve saygılarımızla.
KLİMİK Derneği Yönetim Kurulu

5 Soru 5 Yanıt: Yumuşak Doku İnfeksiyonları

Aralık 2023’ün 5 soru 5 yanıtı yayımlandı. Soruları yanıtlamak için KLİMİK Derneği web sitesi üzerinden uygulama şifrenizle giriş yapabilirsiniz.

5 Soru 5 Yanıt İçin Tıklayınız

Ezberimiz Bozuluyor mu? Eldivenli Ellerin Alkol Bazlı Dekontaminasyonu: Randomize Kontrollü Çalışma

Eldiven giyerken el hijyeni sağlamak için altın standard, Dünya Sağlık Örgütü’nün el hijyeni için beş endikasyon kuralları arasında yer alır ve eldivenlerin çıkarılmasını, el hijyeni uygulanmasını ve yeni eldiven takılmasını içerir. Alkol bazlı el antiseptiğinin (ABHR) doğrudan eldivenli ellere uygulanmasına yönelik yeni strateji etkili ve verimli olabilir.

Bu konuyu araştırmak için karma yöntemli, çok merkezli, üç kollu, randomize bir çalışma planlanmış ve dört hastanede yetişkin ve pediatrik tıbbi-cerrahi yoğun bakım ünitelerindeki sağlık çalışanları üç gruba randomize edilmiş: eldivenli ellere doğrudan ABHR (gözetim altında), altın standard (gözetim altında) veya olağan bakım (denetimsiz). Eldivenli ellerden doğrudan baskı yoluyla örnek alınmış. Altın standard ve olağan bakım kolları ABHR müdahalesiyle karşılaştırılmış.

Altın standard kolundaki 641 gözlemin 432’sinde (%67.4), müdahale kolundaki 662 gözlemin 548’inde (%82.8) eldivenli ellerde bakteri üremesi saptanmış (p<0.01). El hijyeni için müdahalede ortalama 14 saniye ve altın standart kolunda ortalama 28.7 saniye gerekmiş (p<0.01). Olağan bakım kolundaki 135 gözlemin 133’ünde (%98.5) eldivenli ellerde bakteri tanımlanırken, müdahale kolundaki 226 gözlemin 173’ünde (%76.6) bakteri üremesi saptanmış (p<0.01). Test edilen 331 eldivenden altısında (%1.8) mikro delikler olduğu tespit edilmiş ve bunların hepsi müdahale kolundaymış [205’in 6’sı (%2,9)].

Sonuç olarak olağan bakımla karşılaştırıldığında, ABHR’nin doğrudan eldivenli ellere uygulanmasıyla eldivenli ellerin kontaminasyonu önemli ölçüde azalmış; ancak ABHR uygulamasında istatistiksel olarak altın standardtan daha yüksek oranda bakteri üremesi saptanmış. Olağan bakıma göre mikrobiyolojik fayda, altın standarda uymadaki fizibilite eksikliği ve zaman kaybı göz önüne alındığında, tek hasta sırasında el hijyeni gereksinimi ortaya çıktığında sağlık çalışanlarına eldivenli elleri ABHR ile dekontamine etmenin tavsiye edilmesinin Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından düşünülmesi gerektiği belirtilmiş.

Thom KA, Rock C, Robinson GL, et al. Alcohol-based decontamination of gloved hands: a randomized controlled trial. Infect Control Hosp Epidemiol. 2023: 1-7.

Makale İçin Tıklayınız

CDC Raporu: Sağlık Çalışanlarının Ruh Sağlığı Krizi 2022’de Devam Ediyor

Sadece kendimizde ya da ülkemizde değil, bu kadim sorun tüm ülkelerde artarak devam ediyor anlaşılan…

ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi’nin (CDC) 551’i sağlık çalışanı olan 3395 çalışandan alınan anket sonuçlarının analizine göre, sağlık çalışanları 2022’de 2018’e kıyasla daha yüksek düzeyde tükenmişlik ve daha kötü ruh sağlığına sahiptir. Sağlık çalışanlarının yaklaşık %44’ü 2022’de yeni bir iş arama ihtimalinin yüksek olduğunu belirtmiştir.

COVID-19 salgını öncesinde sağlık çalışanları çok büyük taleplerle karşı karşıyaydı ve kriz düzeylerinde tükenmişlik yaşadılar. CDC’nin Yaşamsal Belirtiler raporunda araştırmacılar, pandeminin sağlık çalışanlarının zihinsel sağlıklarını daha da bozan benzersiz zorluklar ortaya çıkardığını yazdılar. Sağlık çalışanlarının neredeyse yarısı 2022’de pek çok durumda ya da çok sık tükenmişlik hissettiğini bildirdi. İş yerinde tacize uğradığını bildirenlerin, taciz bildirmeyenlere göre kaygı, depresyon ve tükenmişlik yaşama olasılıkları daha yüksekti. Buna karşılık, yönetime güven duyduklarını, karar alma süreçlerine dahil olduklarını ve işlerini tamamlamak için yeterli zamana sahip olduklarını ifade edenlerin tükenmişlik ve kaygı hissetme olasılıkları daha düşüktü.

Araştırmacılar, “çalışanlardan daha dirençli olmalarını veya sorunları kendilerinin çözmelerini istemek yerine, çalışma ortamının ruh sağlığını destekleyecek şekilde iyileştirilmesi” vurgusunun bu bulgularla desteklendiğini belirtmişler.

Harris E. CDC Report: Health Worker Mental Health Crisis Continued in 2022. JAMA. 2023; 330 (20): 1945.

Makale İçin Tıklayınız

Anti-CMV Tedavisi: Sırada Ne Var? Sistematik Bir Derleme

Bu derleme CMV tedavisinde yer alan ya da preklinik çalışmalarda etkili olduğu düşünülen ilaçları tüm verileri değerlendirerek incelemiş. Yazarlar özet kısmında kısaca içeriği özetlemişler:

“İnsan sitomegalovirus (HCMV), bağışıklık sistemi baskılanmış hastalarda ve konjenital infeksiyon sonrasında ciddi komplikasyonların ana nedenlerinden biridir. Halen HCMV infeksiyonunu tedavi etmek için toksisite ve direncin ortaya çıkması nedeniyle kullanımı karmaşık hale gelen viral polimerazı hedef alan ilaçlar mevcuttur. Maribavir ve letermovir, başka hedeflerle geliştirilen en son antivirallerdir. Letermovir’in onaylanması, hematopoietik kök hücre nakli alıcılarında CMV’nin önlenmesi için önemli bir yeniliği temsil ederken, maribavir, nakil alıcılarında dirençli infeksiyonların yönetiminin iyileştirilmesine olanak sağlamıştır. Bununla birlikte, çoklu ilaç direnci durumunda veya konjenital CMV infeksiyonunun önlenmesi ve tedavisi için CMV replikasyonunu en düşük toksisiteyle inhibe edebilen yeni antivirallerin veya moleküllerin bulunması kritik bir ihtiyaç olmaya devam etmektedir. Bu derlemede HCMV’ye karşı etkili olduğu bilinen bir dizi molekül sunulmaktadır. HCMV’ye karşı doğrudan etkili moleküller arasında brincidofovir, siklopropavir ve anti-terminaz benzimidazol analogları yer almaktadır. Artemisinin türevleri, quercetin ve baicalein ve anti-siklooksijenaz-2, doğal moleküllerden elde edilir ve genellikle farklı endikasyonlar için kullanılımaktadır. Dolaylı anti-CMV aktivitesi göstermiş olmalarına rağmen bu bileşiklerle çok az klinik çalışma yapılmıştır. Leflunomid ve everolimus gibi immünomodülatör moleküller de HCMV’ye karşı dolaylı antiviral aktivite göstermiştir ve antiviral tedavide ilginç bir tamamlayıcı olabilirler. Anti-CMV immünoglobülinlerinin etkinliği, CMV konjenital infeksiyonunda ve kalp transplantasyonu yapılmış hastalarda doğrudan antiviral tedaviyle ilişkili olarak tartışılmaktadır. Tüm moleküller HCMV’ye karşı etki şekilleri, klinik öncesi testler, klinik çalışmalar ve olası dirençle birlikte anlatılmaktadır. Tüm bu moleküller, monoterapi olarak veya başkalarıyla kombinasyon halinde anti-HCMV potansiyeli göstermiştir. Bu yeni yaklaşımların klinik araştırmalarda doğrulanması ilginç olabilir.”

Claire G, Alain S, Hantz, S. Anti-CMV therapy, what next? A systematic review. Front Microbiol. 2023; 14: 1321116.

Makale İçin Tıklayınız

Danimarka İnvazif Haemophilus influenzae İzolatlarının Ulusal Sürveyansı ve Direnç Profilleri

Bu çalışma, Danimarka’da 2014-2022 yılları arasında invazif Haemophilus influenzae infeksiyonlarının epidemiyolojisi, serotip dağılımı, fenotipik antibiyogramı ve moleküler direnç gen özelliklerini araştırmayı amaçlamış.  İnvazif H. influenzae için beyin omurilik sıvısı, kan veya diğer steril bölgelerden üretilen izolatlar alınmış. Veriler Danimarka Laboratuvar Sürveyans Sistemi/MiBa veri tabanından elde edilmiş ve izolatlara tam genom analizi (WGS) yapılmış.

Toplam 1007 invazif H. influenzae saptanmış ve 752 (%74.7) izolat için serotipleme yapılmış. H. influenzae‘nin yıllık ortalama görülme sıklığı 100 000 de 2,0 vaka olarak saptanmış; en yüksek görülme sıklığı 2014’te, en düşük görülme sıklığı ise 2020’de gerçekleşmiş. H. influenzae  izolatlarının çoğunluğu tiplendirilemeyen H. influenzae (NTHi) iken, en belirgin serotipler serotip f ve ardından serotip b olarak tanımlanmış. Bakteriyemi vakaları vakaların çoğunluğunu (%88.6) oluştursa da menenjit vakaları zaman içerisinde artış eğilimi göstermiş. 85+ yaş grubu en yüksek görülme sıklığına sahipmiş. 2020 yılında uygulanan COVID-19 önleyici müdahaleler, H. influenzae görülme sıklığının önemli ölçüde azalmasını sağlamış; bu oran, 2021’de COVID öncesi seviyelere geri dönmüş. Aylık H. influenzae vakaları ile dış ortam sıcaklığı arasında negatif bir korelasyon gözlemlenmiş. Genel düzeyde %26.3’lük bir genetik beta-laktamaz direnci gözlenmiş; bu oran %10.6 beta-laktamaz pozitif ampisilin dirençli (gBLPAR), %13.6 beta-laktamaz negatif ampisilin dirençli (gBLNAR) ve %2.1 beta-laktamaz dirençli (gBLNAR) amoksisilin klavulanata dirençli (gBLPACR) izolatlarmış. İzolatların %7.6’sında diğer beta-laktam dışı direnç (temel olarak aminoglikozid değiştirici enzimler) tespit edilmiş.
Danimarka’da H. influenzae‘nin genel insidansı, NTHi suşlarının baskın olmasıyla birlikte, COVID-19 salgını sonrasında stabil seviyelere geri dönmüş. COVID-19 önleyici müdahaleler vakalarda büyük bir azalmaya yol açmış. H. influenzae görülme sıklığı ile sıcaklık arasında anlamlı bir negatif korelasyon gözlenmiş. Çalışmada genel genetik beta-laktam direnci oranının %26.3 olduğu ve genotipik ve fenotipik beta-laktam direnci arasındaki uyumun yüksek (%98.2) olduğu belirlenmiş.

Slotved HC, Johannesen TB, Stegger M, DalbyT, Fuursted K. National Danish surveillance of invasive clinical Haemophilus influenzae isolates and their resistance profile. Front Microbiol. 2023; 14: 1307261.

Makale İçin Tıklayınız

Meşrutiyet Mah. Rumeli Cad.
İpek Apt. No. 70 D. 7
(Rumeli Eczanesi üstü),
34363 Şişli, İstanbul
Tel. ve Faks: (0212) 219 54 82
E-posta: klimik@klimik.org.tr