Klimik Bülteni - Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği Yayın Organıdır
<
31
Ekim
2023
>

ESKİ SAYILAR

BÜLTEN ÜYELİĞİ

Kanserden Koruyan Bir Aşı! HPV Aşı Güncellemeleri

Klimik Podcast yayınlarında yeni bir içerik ile kaşınızdayız. Kanser önleyici bir aşı olarak da niteleyebileceğimiz HPV aşısına dair sık sorulan soruları, Derneğimizin Erişkin Bağışıklama Çalışma Grubunda bağışıklama konusunda uzun yıllardır çalışan hocalarımız Prof. Dr. Esin Şenol ve. Prof. Dr. Alpay Azap’a yönelttik. HPV aşısı konusunda bilgi ve tecrübelerini bizlerle paylaşan hocalarımıza teşekkür eder, keyifli dinlemeler dileriz.

Podcast Yayınımızı Dinlemek İçin Tıklayınız

Dirençli Gram-negatif İnfeksiyonların Tanı ve Tedavisinde Kritik Kararlar Toplantısı (31 Ekim 2023, İstanbul)

Derneğimizin 2023-2024 dönemi bilimsel toplantıları kapsamında gerçekleştirilecek olan ilk İstanbul toplantısı “Dirençli Gram-negatif İnfeksiyonların Tanı ve Tedavisinde Kritik Kararlar” toplantısıyla başlıyor. 31 Ekim 2023 Salı günü, 18.00-20.00 saatleri arasında Aynalı Geçit, Meşrutiyet Caddesi, Avrupa Pasajı Kat 2, Beyoğlu adresinde yapılacak olan toplantıya tüm üyelerimizi bekliyoruz.

Saygılarımızla.
Klimik Derneği Yönetim Kurulu

Toplantı Programı İçin Tıklayınız

EASC 2023 – Akılda kalanlar (165. Web Konferans, 2 Kasım 2023)

2 Kasım 2023 Perşembe günü, 20.00-21.30 saatleri arasında “EASC 2023-Akılda kalanlar” konulu web konferans yapılacaktır.

PROGRAM

Yöneten
Prof. Dr. Halis Akalın
Uludağ Üniversitesi, Tıp Fakültesi

Temas Öncesi HIV Profilaksisi ve Cinsel Yolla Bulaşan İnfeksiyonlar
Prof. Dr. Barçın Öztürk
Aydın Adnan Menderes Üniversitesi, Tıp Fakültesi

Komorbidite, Yaşlılık ve Kadınlar
Doç. Dr. Asuman İnan
Sağlık Bilimleri Üniversitesi, İstanbul Haydarpaşa Numune Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi

Düşük Düzey Viremi
Prof. Dr. Selda Sayın Kutlu
Pamukkale Üniversitesi, Tıp Fakültesi

Antiretroviral Tedavi ve Kür
Doç.Dr. Arzu Nazlı
Dokuz Eylül Üniversitesi, Tıp Fakültesi

Selam ve saygılarımızla.
Klimik Derneği Yönetim Kurulu

Avrupa’da Cinsel Yolla Bulaşan İnfeksiyonlar, HIV ve Viral Hepatitileri Önleme Stratejileri Makale Serisi

The Lancet Regional Health – Europe dergisinin son sayısısnda yazarları arasında ülkemizden de bilim insanlarının yer aldığı “Avrupa’da cinsel yolla bulaşan infeksiyonlar, HIV ve viral hepatitileri önleme stratejileri” ana başlığıyla yeni bir makale serisi yayımlandı. Bu seride öne çıkan konular şöyle tanımlanmış: 

– Avrupa’da Cinsel Yolla Bulaşan İnfeksiyonlar (CYBİ) tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşmıştır ve bu konuda hemen eyleme geçilmesi ve iş birliği yapılması gerekmektedir. 

-Son on yıl içinde Avrupa’da CYBİ’nin yeniden ortaya çıkmış olması, ciddi bir halk sağlığı sorununa işaret etmektedir.

-The Lancet Regional Health–Europe tarafından yayımlanan dört makaleden oluşan seri, CYBİ’yi ve bu infeksiyonlara yaklaşımı analiz etmekte, korunma ve önleme stratejilerini yeniden yönlendirmektedir.

Tanı ve tedavideki ilerlemelere rağmen, CYBİ, ciddi bir halk sağlığı sorunu haline gelmiştir. Dünya Sağlık Örgütü tarafından tanımlanan Avrupa Bölgesinde, 2019 yılında 17 milyon yeni olgu bildirilmiş, 2010 ile 2019 yılları arasında yeni olgu sayısında %49 artış olmuş ve toplam olgu sayısı 1.5 milyona ulaşmıştır. Ne yazık ki bölgede yakın zamanda gelişen COVID-19 pandemisi ve Ukrayna’daki savaş gibi olaylar, 2030 ajandasındaki HIV, viral hepatit ve CYBİ salgınlarının ortadan kaldırılması hedeflerine doğru atılan adımları tehlikeye atmıştır 

Avrupa’da CYBİ’nin etkin bir biçimde kontrol altına alınması, bölgedeki zorlukların ve mevcut yaklaşımları sınırlayan unsurların belirlenmesi ile mümkündür. Bu nedenle, The Lancet Regional Health-Europe kıtada yeni ve yeniden ortaya çıkan CYBİ’leri gözden geçiren ve genel ve özel zorlukları tanımlayan bir derleme hazırlamak üzere uzmanlardan oluşa bir gruba davet göndermiştir. Bu makaleler serisi, konuyu belli başlı dört ayrı yönüyle incelemektedir: Avrupa’daki epideminin hâlihazırdaki durumu, kullanılmakta olan ve geliştirilen korunma stratejileri, asemptomatik infeksiyonların yönetiminde yaklaşımlar ve güncel tedaviler.

Uzmanlardan oluşan yazarlar grubu, Avrupa’da CYBİ’lerin durumunu belirlemenin yanı sıra, hastalıkların etkin bir biçimde kontrol altına alınabilmesi için özel öneriler de yapmışlardır. Bu çalışma, bu ciddi halk sağlığı sorununu etkin bir biçimde ele alacak yol haritasını belirlemek açısından kritik öneme sahiptir.

Bulgular bölgedeki 53 ülkenin 49’undan toplanan epidemiyolojik veriler, bakteriyel CYBİ’lerin bildirimi açısından ülkeler arasında anlamlı farklılıklar olduğunu ortaya koymuştur. Kuzey ve Batı Avrupa ülkelerinde toplumdaki her 100 000 kişi başına düşen CYBİ sayıları diğer bölgelere göre çok daha yüksektir; bunun başlıca nedeninin, sürveyansın ve bildirimlerin daha büyük titizlikle ve daha güvenilir yöntemlerle yapılıyor olmasından kaynaklandığı düşünülmektedir. Makaleler serisinde sosyopolitik alandaki değişikliklere bağlı olarak yeni tanımlanmış olan kilit toplumlar, örneğin göçmenler, sığınmacılar, seks işçileri ve erkeklerle seks yapan erkekler vurgulanmaktadır. Bu topluluklar, sağlık hizmetlerine erişimlerinin sınırlı olması nedeniyle kontrol politikalarının geliştirilme sürecinde öncelikli topluluklar olarak kabul edilmektedir. 

Bazı ülkelerde sağlık hizmetlerinin sunumu ve kaynak yetersizlikleri açısından gözlenen farklılıklar, Avrupa’da önleme ve kontrol stratejilerinin önündeki engeller olarak tanımlanmaktadır. Sağlık konusundaki eğitimlerin ve kondom tanıtımının diğer biyomedikal girişimlerle birlikte sürdürülmesinin önemi vurgulanmaktadır. HIV için temas öncesi profilaksi 53 ülkenin 38’inde kullanıma sunulmuş olmakla birlikte, özellikle Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinde halen yeterince kullanılmamaktadır. Bu bağlamda temas öncesi profilaksiye erişim konusunda eşitliğin sağlanması kritik öneme sahiptir. İlk uzun etkili antiretroviral olan kabotegravir, günlük hap yerine iki ayda bir enjeksiyon şeklinde uygulanmasıyla HIV için temas öncesi profilakside devrim yaratma potansiyeline sahiptir. Hepatit A ve B ile HPV’nin kontrol altına alınmasında aşılar ile önemli kazanımlar elde edilmiştir. Gelecekte meningokok B aşısı ile çapraz bağışıklık yoluyla gonorenin ve mRNA temelli aşılarla HIV infeksiyonunun kontrol altına alınması açısından umut vaat eden çalışmalar bulunmaktadır. 

Bakteriyel CYBİ’lerin (gonore, mikoplazma ve sifilis) tedavisi antimikrobiyal direncin artması ve bazı durumlarda konuyla ilişkili yeterli bilimsel çalışmanın ve çözümün olmaması nedeniyle zorluk yaratmaktadır. Antimikrobiyal dirence yanıt oluşturmak amacıyla benimsenen güncel stratejiler; örneğin infeksiyonun doğrulanmaması halinde antibiyotiklerin gereksiz kullanımını azaltacak olan hızlı tanı testleri, ilaca dirençli patojenlerin tespit edilmesini sağlayacak moleküler testler ve eski antibiyotiklerin CYBİ tedavisinde yeniden kullanılır olması gibi yeni yaklaşımlara gereksinim olduğunu ortaya koymaktadır. 

Bu dört makalenin bulguları, halk sağlığı hizmetlerinin güçlendirilmesi, sürveyans ve bildirim sistemlerinin birbiriyle uyumlu hale getirilmesi, korunma ve tedavi stratejilerine bedelsiz erişimin sağlanması ve sağlık hizmetine herkesin erişimi ve CYBİ ile ilintili damgalamanın ortadan kaldırılması gibi yapısal unsurların ele alınması bileşenlerini içeren bir yaklaşıma gereksinim olduğunun altını çizmektedir. HIV ve CYBİ için 2030 ajandasında yer alan hedeflere ulaşabilmek için bu önerilerin uygulanmaya başlanması kritik öneme sahiptir.

Makale Serisi İçin Tıklayınız

Ülke Çapında Spesifik Bir Antimikrobiyal Yönetim Programı Aracılığıyla Cerrahi Hastalarda Antibiyotik Tedavisinin Süresinin Azaltılması: Prospektif, Girişimsel Kohort Çalışması

İspanya’da 32 hastanede ≥7 gün antibiyotik alan cerrahi hastaları değerlendiren prospektif bir kohort çalışmasında antimikrobiyal tedavi süresinin yedi günden az olması amaçlanmış. Tedavi endikasyonu, kaynak kontrolünün kalitesi, yayımlanan önerilerin türü ve önerilere bağlılık analiz edilmiş. Tedavisi >7 gün olan hastaların yüzdesindeki geçici eğilimler, doğrusal bir regresyon modeli ve Pearson korelasyon katsayıları kullanılarak değerlendirilmiş.

Çalışmaya 32 499 hasta dahil edilmiş ve %13.7’sinin yedi gün ve üzerinde tedavi aldığı belirlenmiş. Başta genel cerrahi (%90.7) ve üroloji (%8.1) olmak üzere toplam 3912 yönetim müdahalesi gerçekleştirilmiş. Başlıca infeksiyon türleri karın içi (%73.4), deri/yumuşak doku (%9.8) ve üriner sistem (%9.2) olarak bildirilmiş ve vakaların %59.9’unda septik odağın kontrol altında olduğu kabul edilmiş. Toplam 5458 antibiyotik reçetesi arasında en sık kullanılan ilaçlar piperasilin/tazobaktam (%21.7), metronidazol (%11.2), amoksisilin/klavulanat (%10.3), meropenem (%10.7), seftriakson (%9.3) ve siprofloksasin (%6.7) olarak bulunmuş. Yayımlanan ana öneriler: tedavinin kesilmesi (%35.0), idame tedavi (%40.0) veya dozun azaltılmasıymış (%15.5) ve genel uyum oranı %91.5’miş. Yeterli kaynak kontrolünün olduğu durumlarda yapılan en sık öneri tedavinin sonlandırılmasıymış (%51.2). Çalışma dönemi boyunca uzun süreli tedavi yüzdesinde önemli bir azalma gözlenmiş (Pc=-0.69;p < 0.001).

Sonuç olarak bu yönetim programının cerrahi bölümlerdeki tedavilerin süresini kısalttığı gösterilmiş.

Batlle M, Badia JM, Hernández S, et al. Reducing the duration of antibiotic therapy in surgical patients through a specific nationwide antimicrobial stewardship program. A prospective, interventional cohort study. Int J Antimicrob Agents. 2023; 62 (5):106943.

Makale İçin Tıklayınız

Antimikrobiyal Muayene Eldivenlerinin Gerçekçi Koşullar Altında Etkinliği: Beklenen Olmadı!

İnfeksiyon önlem demetlerinin bir parçası olarak hastanelerde antimikrobiyal malzeme veya yüzeylerin etkinliğini araştıran bu çalışmada, ışıkla aktive olan antimikrobiyal özelliklere sahip muayene eldivenlerinin Gram-pozitif mikroorganizmalara karşı antimikrobiyal aktivitesi gerçek yaşam koşulları modellenerek araştırılmış.

Gerçek kontaminasyona sahip standartlaştırılmış bir deney düzeneğinde, Gram-pozitif organizmalara karşı ışığa bağımlı antimikrobiyal aktivite iddiasında bulunan eldivenler, Enterococcus faecium ATCC 6057, Acinetobacter baumannii (salgın suşu), metisiline dirençli Staphylococcus aureus ATCC 43300 veya vankomisine dirençli Enterococcus faecium (VRE) izolat süspansiyonlarıyla kontamine edilmiş. Standartlaştırılmış aktivitenin ardından eldivenler odadaki mevcut ışıkta (aydınlık koşullar) 10 dakika tutulup sonrasında kontaminasyon derecesi kantitatif kültürle belirlenmiş.

Aydınlık koşullar altında yapılan tüm deneylerde ışık yoğunluğu, üretici tarafından antimikrobiyal özelliklerin aktivasyonu için belirlenen sınır değerin (> 500 lx) önemli ölçüde üzerinde bulunmuş. Antimikrobiyal olarak aktif ve aktif olmayan eldivenlerle yapılan deneylerin ortalama değerleri sırasıyla 955 ve 935 lx’miş. Eldivenlerin, üreticinin iddia ettiği gibi, parlak koşullar altında A. baumannii’ye karşı yeterli etkinlik göstermediği ve E. faecium, VRE ve metisiline dirençli S. aureus gibi Gram-pozitif mikroorganizmalara karşı ise aydınlık koşullarda 10 dakika sonra bile <1 log10 azaltmayla yalnızca çok düşük antimikrobiyal aktivite gösterdiği bulunmuş.

Eldivenlerdeki maddenin Gram-negatif mikroorganizmalara karşı aktivite eksikliği doğrulanmış ve standart bir test prosedürüyle (ASTM D7907) 10 dakikalık ışığa maruz kalma sonrasında bile Gram-pozitif mikroorganizmalarda > 4 log10 azalma gösterilememiş.

Sonuçta bu etkinliğin hasta bakımı da dahil olmak üzere gerçek koşullar altında daha fazla araştırılması ve antimikrobiyal olduğu öne sürülen eldivenlerin kullanımının tavsiye edilmemesi gerektiği, bunların etkinliğine olan inancın ise eldivenlerin yanlış kullanımını teşvik edebileceği düşünülmüş.

Klupp EM, Knobling B, Franke G, Belmar Campos C, Maurer PM, Knobloch JK. Activity of antimicrobial examination gloves under realistic conditions: challenge not fulfilled. Antimicrob Resist Infect Control. 2023; 12 (1): 116.
          
Makale İçin Tıklayınız

Sefiderokolün Pseudomonas aeruginosa‘ya Karşı İn-vitro Aktivitesi: Yeni β-laktam/β-laktamaz İnhibitörlerine Karşı Gelişen Direnç Etkili Olabilir!

Sefiderokolün çok ilaca dirençli Pseudomonas aeruginosa‘ya karşı iyi aktivite gösterir, ancak daha önce beta-laktam ajanlarla tedavi edilmiş hastalardan alınan izolatlara karşı aktivitesi bilinmemektedir. Geleneksel β-laktamlar ve yeni β-laktam/β-laktamaz inhibitörleriyle tedavi öncesi ve sonrasında P. aeruginosa‘ya karşı sefiderokolün aktivitesini belirlemeyi amaçlayan bu çalışmada, sefiderokol MİK’leri Mueller-Hinton sıvı besiyerinde belirlenmiş ve standard yöntemlerle test edilen β-laktam MİK’lerle karşılaştırılmış. Dirençle ilişkili mutasyonları belirlemek için tüm izolatlara tüm genom analizi (WGS) uygulanmış.

Çalışmaya alınan 178 P. aeruginosa izolatının %48’i (86/178) seftazidim/avibaktam, seftolozan/tazobaktam ve/veya imipenem/relebaktama duyarlı değilmiş. Sefiderokol MIC50 ve MIC90 sırasıyla 0.12 ve 1 mg/L olarak bulunmuş. Medyan sefiderokol MİK’leri MDR, XDR olarak sınıflandırılan izolatlara veya seftazidim/avibaktam, seftolozan/tazobaktam ve/veya imipenem/relebaktama duyarlı olmayan izolatlara karşı MDR olmayan izolatlarla karşılaştırıldığında farklılık göstermemiş. Daha önce seftolozan/tazobaktam ile tedavi edilen hastalardan toplanan izolatlara karşı sefiderokol MİK’leri başlangıca kıyasla dört kat artmış. Seftolozan/tazobaktama karşı tedaviyle ortaya çıkan direnç gelişen hastaların %21’inde (3/14) sefiderokol’e karşı çapraz direnç saptanmış. İzolatların %6’sında (11/178) sefiderokol MIC’leri ≥2 mg/L gösterilmiş ve bunların çoğu daha önce seftolozan/tazobaktam ile tedavi edilen hastalardan (%73; 8/11) elde edilmiş.

Sonuçta sefiderokol ile seftolozan/tazobaktam arasında belirgin olarak çapraz direnç bulunmuş ancak seftazidim/avibaktam veya imipenem/relebaktam ile bu durum söz konusu değilmiş. Burada azalan sefiderokol duyarlılığına ampC ve tonB’ye bağımlı reseptörlerdeki mutasyonların aracılık ettiği gösterilmiş.

Shields RK, Kline EG, Squires KM, Van Tyne D, Doi Y. In vitro activity of cefiderocol against Pseudomonas aeruginosa demonstrating evolved resistance to novel β-lactam/β-lactamase inhibitors. JAC Antimicrob Resist. 2023; 5 (5): dlad107.

Makale İçin Tıklayınız

Meşrutiyet Mah. Rumeli Cad.
İpek Apt. No. 70 D. 7
(Rumeli Eczanesi üstü),
34363 Şişli, İstanbul
Tel. ve Faks: (0212) 219 54 82
E-posta: klimik@klimik.org.tr