Klimik Bülteni - Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği Yayın Organıdır
<
24
Ekim
2023
>

ESKİ SAYILAR

BÜLTEN ÜYELİĞİ

Solunum Yolu Koinfeksiyonları (164. Web Konferans, 24 Ekim 2023)

24 Ekim 2023 Salı günü, 20.00-21.30 saatleri arasında “Solunum Yolu Koinfeksiyonları” konulu web konferans yapılacaktır.

PROGRAM
Yöneten:
 Prof. Dr. Rahmet GÜNER
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, Tıp Fakültesi

Viral-Bakteriyel Koinfeksiyonlar
Doç. Dr. Fatih TEMOÇİN
Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Tıp Fakültesi

Viral-Viral Koinfeksiyonlar
Prof. Dr. Bircan KAYAASLAN
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, Tıp Fakültesi

Viral-Fungal Koinfeksiyonlar
Doç. Dr. Gamze KALIN-ÜNÜVAR
Erciyes Üniversitesi, Tıp Fakültesi

Selam ve saygılarımızla.
Klimik Derneği Yönetim Kurulu

Birlikte Tartışalım Toplantısı (25 Ekim 2023, Ankara)

Birlikte Tartışalım Toplantısı (25 Ekim 2023, Ankara)
2023-2024 döneminin Ankara’daki  ilk aylık bilimsel toplantısı “Birlikte Tartışalım”, 25 Ekim 2023 Çarşamba günü, 17.00-18.30 saatleri arasında İbni Sina Hastanesi, Hasan Ali Yücel Toplantı Salonu’nda yapılıyor. 

PROGRAM

Oturum Başkanları
Prof. Dr. Hande ARSLAN
Başkent Üniversitesi, Tıp Fakültesi

Prof. Dr. Firdevs AKTAŞ
Lösante Hastanesi

Biyofilm (Osteomiyelit/Yabancı Cisim) İnfeksiyonlarında Rifampisin Kullanılmalı

Uzm. Dr. Elif Nur HALİLOĞLU
Sincan Devlet Hastanesi

Kullanılmamalı
Uzm. Dr. Nihat ÖNÜR
Ankara Üniversitesi, Tıp Fakültesi

Beyaz Önlük Giymek İnfeksiyon Kontrolü Açısından
Gerekli ve Faydalı

Uzm. Dr. Gamze GÜRSOY
Başkent Üniversitesi, Tıp Fakültesi

Gereksiz ve Zararlı
Doç. Dr. Çiğdem EROL
Başkent Üniversitesi, Tıp Fakültesi

Selam ve saygılarımızla.
Klimik Derneği Yönetim Kurulu

Türkiye Cumhuriyeti 100 Yaşında!

Türk’ün ateşle imtihanı sonrasında başı dik, güçlü, tam bağımsızlık ülküsüne bağlı olarak kurulan “Türkiye Cumhuriyeti”, bugün 100 yaşında. Kutlu olsun!

Bilinçle, gururla, umutla, inançla ve sevgiyle.
Klimik Derneği Yönetim Kurulu

Karbapeneme Dirençli Klebsiella pneumoniae Bakteriyemisinde Ertapenem ve Meropenem Kombinasyon Tedavisi: 53 Olgunun Analizi

Bu çalışmada karbapeneme dirençli Klebsiella pneumoniae (CR-Kp) kaynaklı kan dolaşımı infeksiyonu gelişen ve ertapenem + meropenem kombinasyon tedavisi (EMCT) alan hastaların sonuçlarınının değerlendirilmesi amaçlanmış.

Üçüncü basamak bir üniversite hastanesinde kültürde kanıtlanmış CR-Kp bakteriyemisi olan ve ertapenem + meropenem ile tedavi edilen toplam 53 hasta çalışmaya dahil edilmiş. Mikrobiyolojik başarı, tedavi sonundaki kültürlerde infeksiyona neden olan bakterilerin temizlenmesi olarak tanımlanmış. Tedavi sonu (EOT) klinik başarı, EMCT dışında ek antibiyotik tedavisi almayan ve klinik belirtilerde (ateş ve semptomlar dahil) kalıcı bir yanıt ve/veya tedavi sonunda negatif kültür rapor edilmesi olarak tanımlanmış. Tüm vakalara EMCT uygulanmış. Kültür sonuçlarının ardından EMCT’ye ek olarak 20 olguya (%37.7) kolistin, 19 olguya (%35.8) tigesiklin, altı olguya (%11.3) aminoglikozid, altı olguya (%11.3) fosfomisin tedavisi verilmiş. Olguların 19’u (%35.8) yalnızca EMCT uygulanmış.

EOT’deki genel klinik başarı oranı %51 iken, bir aylık genel mortalite (OMM) oranı %51 olarak saptanmış. EOT klinik başarısı elde edilen hastalarda OMM oranı anlamlı olarak daha düşük bulunmuş. Ek olarak bakteriyemi ve idrar yolu infeksiyonu olan hasta alt grubunda OMM anlamlı derecede düşük saptanmış.

Bu sonuçların EMCT’nin CR-Kp infeksiyonlarının tedavisinde bir kurtarma tedavisi seçeneği olarak kullanılabileceği belirtilerek, seftazidim-avibaktam, meropenem-vaborbaktam, sefiderokol gibi antibiyotik tedavilerine ulaşılamayan ülkelerde özellikle önemli olduğu vurgulanmış.


Önal U, Akyol D, Kaya A, et al. Ertapenem plus meropenem combination treatment in carbapenem-resistant Klebsiella pneumoniae bacteremia: an analysis of 53 cases. Eur J Clin Microbiol Infect Dis. 2023; 42 (10): 1269-73.


Makale İçin Tıklayınız

Gebelikte İlk Trimester m-RNA COVID-19 Aşısına Maruz Kalma Sonrasında Konjenital Malformasyon Riski: COVI-PREG Prospektif Kohortu

Bu çalışma fetüsün teratojenite riski altında olduğu gelişimsel bir dönem olan gebeliğin ilk trimesterinde m-RNA COVID-19 aşılarına maruz kalan gebe kadınlarda konjenital malformasyon riskinin değerlendirilmesini amaçlamış.

m-RNA COVID-19 aşısı yaptıran gebeler Mart 2021’den Mart 2022’ye kadar ileriye dönük olarak kayıt altına alınmış. Gebeliğin 11. haftasına kadar en az bir doz m-RNA COVID-19 aşısına maruz kalan hamile kadınlar, 12. haftadan hamileliğin sonuna kadar aşıya maruz kalan hamile kadınlarla karşılaştırılmış. Birincil sonuç doğumda doğrulanmış bir konjenital malformasyon olarak belirlenmiş. Birinci trimesterde 124, ikinci ve üçüncü trimesterde 1326 olmak üzere toplam 1450 hamile kadın çalışmaya dahil edilmiş.

Konjenital malformasyonun genel oranı, birinci trimesterde m-RNA COVID-19 aşısı yaptıran hamileler arasında %0.81 olarak saptanmış. İkinci ve üçüncü trimesterda m-RNA COVID-19 aşısı yaptıran hamileler arasında ise bu oran %0.83 olarak saptanmış. Gebeliğin 12. haftasından önce m-RNA COVID-19 aşısına maruz kalan hamile kadınlarda, teratojenik pencerenin dışında maruz kalan kadınlara kıyasla konjenital malformasyon riskinde artış görülmediği belirtilmiş. Aşılama güvenli ve etkili olduğundan, hamilelik sırasında aşılamanın teşvik edilmesine önem verilmesi gerektiği belirtilmiş.

Favre G, Maisonneuve E, Pomar L, et al. Risk of congenital malformation after first trimester mRNA COVID-19 vaccine exposure in pregnancy: the COVI-PREG prospective cohort. Clin Microbiol Infect. 2023; 29 (10): 1306-12.

Makale İçin Tıklayınız

‘’Kronik Lyme’’ Tanı ve Tedavisi: Primum Non Nocere

Lyme hastalığı geçiren hastaların yaklaşık %10’u hastalık sonrası uzamış semptomlar (yorgunluk, yaygın ağrı, kognitif problemler vb.) yaşamaktadır. 2006’da IDSA Post Lyme Hastalığı Sendromu (PTLDS) tanımlaması yaptı. Bu tanımlama, “Lyme tanısı sonrası altı ay içinde başlayan, en az altı aydır var olan belirgin halsizlik, yaygın kas-iskelet ağrısı ve/veya kognitif bozukluklar” şeklinde yapılmış ve bu durum için antibiyoterapi önerilmiştir. PTLDS hastaları sıklıkla doktorlar tarafından tanınmama ve terk edilme hissi yaşamakta ve bu nedenle konuda uzman olmayan, özel laboratuvarlarda sertifikasız testlerin ve onaylanmamış antiinfektif tedavileri öneren doktorlara başvurmaktadır. Bu durum Lyme borreliyozisin (LB) yanlış ve aşırı tanısına neden olmaktadır.  Yazarlar bu derleme ile PTLDS tanı ve tedavisi ile ilişkili yan etkileri ve teşhis hatalarını tanımlamayı amaçlamışlar.

Araştırmacılar 1 Ocak 2010 ve 5 Kasım 2020 tarihleri arasında, hastaların yaş ve cinsiyetinden bağımsız olarak, PTLDS için teşhis hataları ve ilaç yan etkilerini içeren İngilizce ve Fransızca makaleleri (randomize kontrollü çalışmalar, gözlemsel çalışmalar ve vaka raporları) derlemeye dahil etmişler. Değerlendirilen 561 makaleden bir randomize kontrollü çalışma, altı gözlemsel çalışma ve 10 vaka raporu olmak üzere toplamda 17’si derlemeye alınmış. 

Derlemeye dahil edilen gözlemsel iki Fransız çalışmasından ilkinde aşırı teşhis oranı %80.7 iken diğer çalışmada bu oran %85-%90.4 arasında değişmekte imiş. 2020 yılında yayımlanan, en az altı aydır PTLDS’si olan 15 hastanın dahil edildiği bir başka çalışmada ise aşırı teşhis oranı %100 olarak bulunmuş.

Derlemeye dahil edilen PTLDS tanısı almış hastaların dahil olduğu vaka raporlarından birinde 12 yıldır eklem ağrısı ve hafıza kaybı yakınması olan 30 yaşında bir hasta takibinde görme alanı defekti ve senkop episodları gelişmesi sonrasında hipofiz tümörü tanısı almış. Bu hastanın tanısında gecikme nedeniyle kardiyomiyopati ve fasial morfolojik sekeli meydana gelmiş. İkinci hasta dört yıldır halsizlik, cıvık dışkılama ve karın ağrısı olan 30 yaşında bir erkek hastaymış. Lyme’ın klinik işaretleri olmamasına ve endemik bir bölgede yaşamamasına rağmen PTLDS tanısı almış. Birkaç defa oral ve iv antibiyoterapi almış. Bu tedavilerin ardından yapılan tetkikleri ile Evre 4 Hodgkin lenfoma tanısı alan hasta iki yıl sonra vefat etmiş. 2018’de 37 yaşında Lupuslu bir kadın hasta semptomlarını internette araştırarak bulgularını Lyme hastalığı yönünde yorumlamış. Uzun dönem tetrasiklin tedavisi alan hasta multi organ yetmezliği nedeniyle vefat etmiş.

Bu sistematik derleme tanı kriterlerine uyulmadan, standardize olmayan ve önerilmeyen tanı yöntemlerinin kombinasyonlarının kullanılması nedeniyle PTLDS’nin aşırı tanı konulan bir durum olabileceğini göstermiş. Aşırı tanı konulması durumunun aşırı tedavi ile önemli yan etkilerle ilişkili olabileceği ve psikiyatrik, romatolojik ve nörolojik durumlar gibi yüksek morbiditeli hastalıkların tanısında gecikmelere yol açabileceği belirtilmiş. Tedavide bir altın standardın olmaması nedeniyle uzamış antibiyotik kullanımları ve endikasyon dışı terapilerin olumsuz durumlara neden olabileceği söylenmiş.

Bu durumun sağlık hizmeti sağlayıcıların farkındalığını arttırması gerektiği belirtilmiş. Test öncesi PTLDS olasılığı düşükken Lyme hastalığı için test yapılması önerilmeli mi gibi etik soruların (primum non nocere) ve etkisi kanıtlanmamış tedavileri önermeden önce potansiyel risklerin göz önünde bulundurulması gerektiği belirtilmiş.

Sébastien P, Jacques D, Catherine P, Xavier G. Diagnosis and treatment of “chronic Lyme”: primum non nocere. BMC Infect Dis. 2023; 23 (1): 642.


Makale İçin Tıklayınız

Bivalan Human Papillomavirus (HPV) Aşısı ile 2 ve 3 Doz Aşılamanın Genç Kadınlarda HPV Prevelans ve Persistan İnfeksiyonlarda Viral Yüke Etkileri

HPV infeksiyonlarının büyük çoğunluğu konağın immun sistemi ile iki yıl içinde doğal olarak temizlenirken, persistan infeksiyon çeşitli anogenital ve orofarengeal kanserlere neden olmaktadır. HPV viral yükü servikal kanser riskini arttıran persistans ile ilişkilidir. Bivalan aşı onkojenik HPV-16/18’e karşı korur ve birçok aşı dışı türe karşı da çapraz koruma sağlar.

2009’da Hollanda’da genç kadınlar 0, 1 ve 6.  aylarda bivalan HPV aşısı ile üç doz aşılanmaya başlandı. 2014’te Avrupa İlaç Ajansı (EMA) tarafından iki doz aşılama şeması tescil edildi ve 15 yaş altı kızlara uygulanmaya başlandı.

Araştırmacılar iki ve üç doz aşılamanın 6 ve 12 yıl sonrasında HPV prevelansı ve persiste infeksiyonlarda viral yüke etkilerini değerlendirmişler. HAVANA (2009-2021) çalışmasından 12 ve HAVANA-2 (2016-2021) çalışmasından 6 yıl sonra katılımcılardan vajinal eküvyon örnekleri alınmış. HAVANA çalışmasının katılımcılarını 1993-1994 yıllarında doğan, üç doz aşılanan ya da hiç aşılanmayan kadınlar; HAVANA-2’nin katılımcılarını 2001 yılında doğan ve iki doz aşılanan ya da hiç aşılanmayan kadınlar oluşturuyormuş.

HAVANA çalışmasındaki toplam 1832 kadından %47.8 ‘i (n=875) 3 tam doz aşılanmış; %41.5’i (n=760) hiç aşılanmamış iken %10.8’i (n=197) ise aşı durumunun bilinmemesi ya da aşı şemasını tamamlamamış olması gibi nedenlerle ileri analizlere dahil edilmemiş. Aşılanmış ve aşılanmamış kadınlarda sırasıyla %84.3 (n=738) ve %83.2 (n=632) HPV tespit edilmiş. Benzer sayıda HPV pozitif aşılanmış ve aşılanmamış kadın en azından bir temizlenmiş infeksiyon ya da persistan infeksiyona sahipmiş.

Temizlenmiş infeksiyonlarda en sık üç tip HPV 51, 66 ve 6 imiş. Persistan infeksiyonlarda ise en sık üç tip aşılanmış ve aşılanmamışlarda HPV 51, 52; aşılanmışlarda HPV 66 ve aşılanmamışlarda HPV 16 imiş. HAVANA-2 çalışmasından 2487 kadının %52.8’i (n=1314) 2014’te 2 tam doz aşılanmış ve %45.2’si (n= 1123) aşılanmamış. Aşılanmış ve aşılanmamış kadınlarda sırasıyla %55.9 (n=735) ve %63.3 ( n=711) HPV tespit edilmiş.

Çalışmada aşılanmış ve aşılanmamış kişiler karşılaştırıldığında özellikle HPV 16 da klirens ve persistan infeksiyon daha az görülmüş. Aşılanmış kohortta hiç HPV 18 persistan infeksiyonu görülmemiş. Çalışmanın güçlü yönlerinden biri HAVANA çalışması katılımcılarının uzun dönem takibi sayesinde aşının uzun dönem etkileri ile ilgili daha derin fikir vermesiymiş.

Sonuç olarak yazarlar üç doz aşılama sonrası 12 yıla kadar aşı tipi HPV 16, 18 ve çapraz korunan tip HPV 31’in medyan viral yüklerinde azalma; HPV 16, 18 ve 31’in temizlenmiş infeksiyon ve persistan infeksiyon prevelansında azalma sağlandığını göstermişler. HAVANA-2 çalışması katılımcıları için ise takip süresinin henüz aşı sonrası altı yıl ile sınırlı bir süre olduğu ve aşı sonrası infeksiyon sayılarının aşının viral yüke etkilerinin değerlendiremeyeceği kadar düşük olduğunu belirtmişler.

van Eer K, Middeldorp M, Dzebisasjvili T, et al. Effects of 2 and 3 vaccinations with the bivalent human papillomavirus (HPV) vaccine on the prevalence and load of HPV in clearing and persistent ınfections in young women. J Infect Dis. 2023; 228 (8): 1012-22.

Makale İçin Tıklayınız

Meşrutiyet Mah. Rumeli Cad.
İpek Apt. No. 70 D. 7
(Rumeli Eczanesi üstü),
34363 Şişli, İstanbul
Tel. ve Faks: (0212) 219 54 82
E-posta: klimik@klimik.org.tr