Klimik Bülteni - Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği Yayın Organıdır
<
17
Ekim
2023
>

ESKİ SAYILAR

BÜLTEN ÜYELİĞİ

KLİMİK Podcast: Hekim Gözü ile Fotoğraf Kareleri

Klimik Podcast yayınlarında yeni bir bölüm ile karşınızdayız! Bu haftaki konuğumuz Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji ABD öğretim üyelerinden Prof. Dr. Emel Yılmaz. Derneğimizde çok uzun yıllardır antibiyotik direnci başta olmak üzere pek çok alanda yoğun çalışmaları ile emek veren Hocamızı aslında tıp dışında bir konuyu konuşmak üzere davet ettik. Sosyal medya hesaplarında ve toplantılarda kendisinin de paylaşımlarından çok güzel fotoğraflar çektiğini ve bu konuya özel bir ilgisi olduğunu bildiğimiz hocamızla çekmiş olduğu fotoğrflara dair konuştuğumuz çok keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.En az çektiği fotoğraflar kadar renkli ve derin olan bu söyleyişi için bizlere zaman ayıran Hocamıza çok teşekkür eder keyifli dinlemeler dileriz…

Podcast yayınımızı dinlemek için tıklayınız.

Saygı ve sevgilerimizle,
KLİMİK Podcast Ekibi

İnfeksiyon Hastalıklarında ve Klinik Mikrobiyoloji Alanında Yapay Zeka Kullanımı ve KLİMİK Mobil Uygulaması (163. Web Konferans, 17 Ekim 2023)

17 Ekim 2023 Salı günü, 20.00-21.30 saatleri arasında “İnfeksiyon Hastalıklarında ve Klinik Mikrobiyoloji Alanında Yapay Zeka Kullanımı ve KLİMİK Mobil Uygulaması” konulu web konferans yapılacaktır.

PROGRAM

Yöneten: Prof. Dr. Lütfiye MÜLAZİMOĞLU-DURMUŞOĞLU
Marmara Üniversitesi, Tıp Fakültesi

Yapay Zeka Uygulamalarının Tıp Alanında Kullanımı
Prof. Dr. Mehmet GÖNEN
Koç Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi

Yapay Zeka Uygulamalarının İnfeksiyon Hastalıkları Alanında Kullanımı
Prof. Dr. Lütfiye MÜLAZİMOĞLU-DURMUŞOĞLU
Marmara Üniversitesi, Tıp Fakültesi

KLİMİK Mobil Uygulaması
Uzm. Dr. Gülsah TUNÇER
Bilecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Ali PEKŞEN
.doc Tasarım ve Yazılım

Selam ve saygılarımızla.
KLİMİK Derneği Yönetim Kurulu

Diğer Tıbbi Alt Uzmanlık Alanlarıyla Karşılaştırıldığında İnfeksiyon Hastalıklarının Karmaşıklığı

Bu makale infeksiyon hastalıkları (İH) branşının giderek artan karmaşıklığını endokrinoloji, nefroloji ve romatoloji gibi diğer tıbbi uzmanlık alanlarıyla karşılaştırarak ele almış. Yazarlar İH alanında artan karmaşıklığı vurgulamak için çeşitli ölçümler kullanmış.

UpToDate üzerinden her uzmanlık alanı ile ilgili makale sayıları karşılaştırıldığında İH’nın diğer uzmanlık alanlarına göre önemli ölçüde daha fazla makale içerdiği bulunmuş. Ayrıca, pratik uygulama klavuzlarındaki öneri sayıları karşılaştırılmış ve İH kılavuzlarının diğer uzmanlıklardaki kılavuzlardan önemli ölçüde daha fazla öneri içerdiği bulunmuş.

Yazarlar, FDA tarafından onaylanan yeni ilaçların infeksiyon hastalıkları ile ilişkilendirilen endikasyonlarının diğer uzmanlık alanlarına göre daha yüksek bir yüzdeye sahip olduğunu belirtmişler.

Makalede ayrıca aşağıdaki önemli noktalar vurgulanmış:

  • Alanın artan karmaşıklığı, potansiyel hekimleri İH’yi seçmekten vazgeçirebilir ve bu da alana olan ilginin azalmasına neden olabilir.
  • Gelecekteki ve mevcut doktorları İH’nin genişleyen içeriği konusunda eğitmek daha zorlaşabilir.
  • Branşın artan karmaşıklığını daha iyi ele almak için, yan dal ve alt-uzmanlık alanlarının genişlemesi gerekebilir.

Sonuç olarak makale infeksiyon hastalıklarının karmaşıklığını vurgulamış ve bu karmaşıklığın yeterince tanınmadığını veya telafi edilmediğini belirtmiş. Yazarlar, bu karmaşıklığın alanın geleceği ve hasta bakımı kalitesi üzerindeki potansiyel etkileri konusunda endişelerini dile getirmiş ve yapısal reformların uygulanmaması halinde sorunun daha da kötüleşebileceğini ifade etmişler.

Grundy B, Houpt E. Complexity of Infectious Diseases Compared With Other Medical Subspecialties. Open Forum Infect Dis. 2023; 10 (9): ofad463.

Makale İçin Tıklayınız

Bakteriyemili Hastalarda Enterococcus faecalis Endokarditi Risk Değerlendirmesi: DENOVA Skorunun Eksternal Validasyonu

Bu makale Enterococcus faecalis bakteriyemisi (EfB) olan hastalarda endokardit riskini değerlendirmek için NOVA ve DENOVA skorlarının kullanımını tartışmış. Endokardit, EfB’nin ciddi bir komplikasyonudur ve bu skorlamalar doktorların hangi hastalarda ekokardiyografi çekilmesi gerektiğini belirlemesine yardımcı olmak için tasarlanmıştır. NOVA skoru, pozitif kan kültürü sayısı, infeksiyonun kaynağı, kapak hastalığı ve kalp üfürümü gibi kriterleri içermektedir. DENOVA skoru semptomların süresi ve embolizasyon gibi ek kriterleri eklemektedir.

Çalışma, Ocak 2015 ile Aralık 2019 arasında araştırmaya katılan iki Fransız hastanesinde takip edilmiş EfB tanısı almış 412 hastayı kohort A, diğer 12 hastanede takip edilmiş EfB tanısı almış 223 hastayı da kohort B olarak belirlemiş. Bu hastalar retrospektif olarak incelenmiş ve sonuçta her iki skorun da mükemmel negatif prediktif değerlere sahip olduğu gösterilmiş. Ancak DENOVA skorunun özgüllüğü daha yüksek bulunmuş ve gereksiz ekokardiyografi sayısını potansiyel olarak azalttığı öngörülmüş.

Makale, DENOVA skorunun, EfB’li hastalarda endokardit riskini değerlendirmede, özellikle kimlerin transözofageal ekokardiyografiye (TEE) ihtiyaç duymadığını belirlemede değerli bir araç olabileceği sonucuna varmış. Skorların gerçek hayattaki klinik performansını ve risk faktörlerine dayalı klinik yargıyla karşılaştırmalı etkinliğini değerlendirmek için daha ileri çalışmalara ihtiyaç olduğu belirtilmiş.

Danneels P, Chabrun F, Picard L, et al. Enterococcus faecalis endocarditis risk assessment in patients with bacteremia: External validation of the DENOVA score. J Infect. 2023: S0163-4453(23)00501-7.

Makale İçin Tıklayınız

Yoğun Bakım Ünitesindeki Nozokomiyal Karbapenem Dirençli Acinetobacter baumannii Pnömonisi Olan Hastalarda Bakteriyemiye İlerleme İçin Risk Faktörleri

Antibiyotiğe dirençli Acinetobacter baumannii (A. baumannii), hastane kaynaklı infeksiyonların yaygın bir nedenidir. Bu çalışmada karbapeneme dirençli A. baumannii (CR-AB) ile infekte hastalarda nozokomiyal pnömoniden bakteriyemiye ilerlemeyle ilişkili bağımsız faktörlerinin tanımlanması amaçlanmış.

2019-2021 yılları arasında Yoğun Bakım Ünitesinde (YBÜ) yatan 159 nozokomiyal CR-AB pnömoni hastasının tıbbi kayıtlarının retrospektif bir analizi yapılmış. Nozokomiyal CR-AB pnömonisinin bakteriyemiye ilerlemesiyle ilişkili faktörleri belirlemek için hem tek değişkenli hem de çok değişkenli lojistik regresyon modelleri kullanılmış.

Nozokomiyal CR-AB pnömonisi olan 159 hastadan 40’ında bakteriyemi görülmüş ve 38 hasta tanıyı takip eden 28 gün içinde ölmüş. Bakteriyemi gelişen hastalarda 28 günlük mortalite, bakteriyemi gelişmeyenlere kıyasla anlamlı derecede daha yüksek bulunmuş (%47.50’ye karşı %15.97). Çok değişkenli lojistik regresyon, daha yüksek C-Reaktif protein (CRP) düzeylerinin (OR = 1.01) ve sürekli veno-venöz hemofiltrasyon (CVVH) tedavisi kullanımının (OR = 2.93) bağımsız bakteriyemi gelişme riskinin artmasıyla ilişkili olduğunu ortaya çıkarmış. Bakteriyemi gelişen hastalardan 28 gün içinde ölenlerde, hayatta kalanlarla karşılaştırıldığında önemli ölçüde daha yüksek düzeyde interlökin-6 (IL-6), daha sık antifungal ilaç kullanımı ve daha uzun mekanik ventilasyon süresi görülmüş. Ayrıca antifungal ilaç kullanımı 28 günlük mortaliteyle ilişkili tek faktör olarak bulunmuş (OR = 4,70).

Bu çalışma sonuçlarına göre CR-AB pnömonili ve mekanik ventilasyonda olan santral venöz kateterli yoğun bakım hastalarında yüksek CRP düzeyleri ve CVVH tedavisi bakteriyemi gelişimi için risk faktörleri olarak belirlenmiş ve bakteriyemili hastalarda antifungal ilaç kullanımı 28 günlük mortaliteyle ilişkili bulunmuş.

Niu H, Shen X, Liang H, et al. Risk factors for progression to bacteremia among patients with nosocomial carbapenem-resistant Acinetobacter baumannii pneumonia in the Intensive Care Unit. Eur J Clin Microbiol Infect Dis. 2023:1-10.

Makale İçin Tıklayınız

Kapalı Alanda Gece Kulübü Etkinliği Sırasında SARS-CoV-2 ve Diğer Solunum Yolu Viruslarının Bulaşmasını İncelemek İçin Randomize Kontrollü Bir Çalışma (ANRS0066s ITOC Çalışması)

SARS-CoV-2 B.1.617.2 (Delta) varyantı dolaşımdayken kitlelerin aşılanmış olması sayesinde kitlesel kapalı mekan toplantılarının yasaklanmaması mümkün oldu. “COVID-19’un İç Mekan Bulaşı” (ITOC) çalışması (ClinicalTrials.gov, NCT05311865), kapalı alandaki bir gece kulübü etkinliği sırasında, COVID-19’a karşı tam aşılanmış katılımcılar arasında SARS-CoV-2 ve diğer solunum yolu viruslarının bulaşma riskini değerlendirmeyi amaçlamış.

Fransa’nın Paris bölgesinde yapılan randomize, kontrollü ITOC çalışmasında 18-49 yaş arası COVID-19’a karşı tam aşılanmış, eşlik eden herhangi bir hastalığı veya semptomu olmayan, müdahale grubu “katılımcılar” olarak 1:1 oranında randomize edilmiş sağlıklı gönüllülerle eşleştirilmiş. Müdahale, bir gece kulübünde tam kapasite, maskesiz, sosyal mesafesiz ve önceden SARS-CoV-2 test sonucu istenmeyen yedi saatlik bir kapalı mekan etkinliği olarak belirlenmiş. Birincil sonlanım noktası, protokole göre etkinlikten 7 gün sonra toplanan tükürük örneklerinde RT-PCR ile SARS-CoV-2 pozitif olduğu saptanan deneklerin sayısı olarak belirlenmiş. İkincil sonlanım noktası olarak diğer 20 solunum yolu virusuna odaklanılmış.

Sağlıklı katılımcılar (n=1216)  2:1 oranında 10’a kadar randomize edilmiş ve toplam 815 katılımcı ve 401 katılmayan gruptan, sırasıyla 529 ve 287 denekten örnekler değerlendirilmiş. Tüm solunum yolu viruslarına birlikte bakıldığında, kulüp etkinliğinin, infeksiyon gelişme riskini 1.59 oranında artırdığı belirlenmiş (%95 GA 1.04-2.61).

Endişe veren Delta varyantının dolaşımının düşük olduğu bağlamda asemptomatik ve aşılanmış katılımcılar arasında SARS-CoV-2 bulaşmasının arttığına dair kanıt bulunamamış; ancak diğer solunum yolu viruslarının bulaşma riski daha yüksek bulunmuş.

Luong Nguyen LB, Goupil de Bouillé J, Menant L, et al. A randomised controlled trial to study the transmission of SARS-CoV-2 and other respiratory viruses during indoor clubbing events (ANRS0066s ITOC study). Clin Infect Dis. 2023: ciad603.

Makale İçin Tıklayınız

Hücresel Tedavi Sonrası Febril Nötropeni Hastalarında Antibiyotiğin Erken Azaltılması ve Kesilmesi: Tek Merkezli Prospektif, Kör Olmayan, Randomize Bir Çalışma

Hücresel tedavi, hastanın kendi kan hücreleriyle veya bir insan donörden alınan hücrelerle yapılan tedaviyi tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Şu anda bunlar arasında kemik İliği hücreleri, kök hücreler (periferik kandan alınan kemik iliği hücrelerinin eşdeğeri), T-lenfositler, dendritik hücreler ve NK hücreleri bulunabilir.

Hücresel tedavi sonrası hastalarda febril nötropeninin ampirik antimikrobiyal tedavisinin optimal süresi belirsizdir. Bazı otoriteler tedavinin erken kesilmesini önermiş, ancak hücresel tedavi alan hastalardaki verilerin eksik olduğu bildirilmiştir. Nötropeni iyileşene kadar standart geniş spektrumlu antibiyotik tedavisine (standart tedavi kolu) kıyasla antibiyotiğin erken azaltılması ve kesilmesi stratejisinin (EDD kolu) güvenliğini ve daha aşağı olmadığını değerlendirmek için febril nötropenisi olan hücresel tedavi alıcıları üzerinde randomize kontrollü bir çalışma gerçekleştirilmiş. Birincil sonuç olarak antibiyotiksiz nötropeni günlerinin oranının değerlendirilmesi amaçlanmış. Yüz on hasta standart tedavi koluna (n=51) veya EDD koluna (n=59) göre randomize edilmiş.

Antibiyotiksiz nötropeni günlerinin oranının, standart tedavi koluyla karşılaştırıldığında EDD kolunda daha yüksek olduğu gözlenmiş. Tedavi başarı oranı, tekrarlayan ateş, 30 gün içinde ölüm ve hücresel tedaviye bağlı diğer yaygın toksisitelerin tümü, iki çalışma kolu arasında benzer olarak gözlenmiş. Hücresel tedaviden sonra hastalarda EDD antibiyotik stratejisinin güvenli olduğu belirtilmiş ve hücresel tedavi sonuçlarından ödün vermeden geniş spektrumlu antibiyotik kullanımında önemli azalma olmasıyla ilişkilendirilmiş.

Ram R, Amit O, Adler A, et al. Early antibiotic deescalation and discontinuation in patients with febrile neutropenia after cellular therapy: a single-center prospective unblinded randomized trial. Transplant Cell Ther. 2023: S2666-6367(23)01471-9.


Makale İçin Tıklayınız

Yeni Nesil İntranazal Üç Değerlikli MMS Aşısı, Endişe Verici SARS-CoV-2 Varyantlarına Karşı Dayanıklı ve Geniş Koruma Sağlar

Bağışıklıktan kaçan SARS-CoV-2’nin endişe verici varyantları (VoC’ler) ortaya çıkmaya devam ettikçe, solunum yollarını koruyan daha geniş, daha etkili ve kalıcı koruma sağlayan yeni nesil uyarlanabilir COVID-19 aşılarına acilen ihtiyaç duyulmaktadır. Burada, geniş koruma ile güçlü sistemik ve mukozal bağışıklığı indükleyen, son derece etkili, intranazal olarak uygulanan, üç değerlikli kızamık-kabakulak-SARS-CoV-2 spike (S) proteini (MMS) içeren aşı adayının çalışma sonuçları değerlendirilmiş.
Farelerde intranazal MMS aşısı uygulanmasının SARS-CoV-2’ye karşı güçlü bir spesifik serum olan IgG tepkisini, çapraz değişken nötralize edici antikorları, mukozal IgA’yı, sistemik ve dokuda yerleşik T hücrelerini tetiklediği görülmüş. Hamsterlerin MMS aşısıyla aşılanmasının SARS-CoV-2 VoC’leri etkili bir şekilde nötralize eden benzer şekilde yüksek seviyelerde antikorları tetiklediği ve bu VoC’lerden herhangi biriyle mücadeleye karşı geniş ve tam koruma sağladığı görülmüş.

Bu veriler ışığında, MMS aşısının kızamık ve kabakulağa karşı da koruma sağlayan, 50 yıllık güvenlik kaydına sahip bir platform üzerine inşa edilmiş, yeni varyantlara kolayca adapte edilebilen, etkili ve geniş çapta koruyucu yeni nesil bir COVID-19 aşısı adayı olduğu belirtilmiş.

Xu J, Zhang Y, Qu P, et al. A next-generation intranasal trivalent MMS vaccine induces durable and broad protection against SARS-CoV-2 variants of concern. Proc Natl Acad Sci U S A. 2023; 120 (41): e2220403120.

Makale İçin Tıklayınız

Meşrutiyet Mah. Rumeli Cad.
İpek Apt. No. 70 D. 7
(Rumeli Eczanesi üstü),
34363 Şişli, İstanbul
Tel. ve Faks: (0212) 219 54 82
E-posta: klimik@klimik.org.tr