Klimik Bülteni - Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği Yayın Organıdır
<
26
Eylül
2023
>

ESKİ SAYILAR

BÜLTEN ÜYELİĞİ

XIII. Ulusal Viral Hepatit Simpozyumu (UVHS XIII) (29 Eylül-1 Ekim 2023, Kayseri)

Önemli bir halk sağlığı sorunu olan viral hepatitler, uzmanlık alanımızın önemli ilgi alanlarından birisidir. Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları (KLİMİK) Derneği’nin Viral Hepatit Çalışma Grubu (VHÇG) tarafından ülkemizin değişik illerinde düzenlenen Ulusal Viral Hepatit Simpozyumlarından onüçüncüsüne bu yıl Kayseri ev sahipliği yapacaktır.

29 Eylül-1 Ekim 2023 tarihleri arasında düzenlenecek olan XIII. Ulusal Viral Hepatit Simpozyumu (UVHS XIII)’nun teması bu yıl “Viral Hepatit Eliminasyonu Sürecinde Özel Hasta Grupları” olarak belirlenmiştir. Bilimsel Program, viral hepatitlerdeki güncel epidemiyolojik verilerden başlayarak, tanı ve tedavide yaşanan gelişmeleri, hemodiyaliz hastaları, immünosuprese hastalar, gebeler ve karaciğer nakil alıcıları gibi özel hasta gruplarının yönetimi ile gelecekte umutla beklenen yeni tedavileri içerecek şekilde hazırlanmıştır. Simpozyumda sözlü ve poster bildiriler de yer alacak olup, özellikle genç meslektaşlarımızın bizlerle paylaşacakları bildirileriyle simpozyumun daha da zenginleşmesini ümit etmekteyiz.

Siz değerli meslektaşlarımızın katılım ve katkılarıyla başarıya ulaşacağına inandığımız XIII. Ulusal Viral Hepatit Simpozyumu (UVHS XIII)’nda beraber olmak umuduyla, sizleri Kayseri’ye davet ediyoruz.

Ayrıntılı Bilgi İçin Tıklayınız

IDCM Dergisi ESCI’de

2019 yılından bu yana yayımladığımız IDCM’in ilk sayısından itibaren Web of Science Emerging Source Citation Index (ESCI)’e kabul edildiğini duyurmaktan mutluluk duyarız.

KLİMİK Derneği Yönetim Kurulu

İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Eğitim ve Yeterlik Kurulu: Eğitim ve Etkinlikle Geçen 21 Yıl

Uzmanlık derneğimizin İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Eğitim ve Yeterlik Kurulu (İHKMEYK) 21 yaşına bastı. Kutlu olsun!

Ayrıntılı Bilgi İçin Tıklayınız

28 Eylül 2023 Dünya Kuduz Günü

Kuduz, bilinen en eski zoonozlardan birisidir ve dünyanın pek çok ülkesinde hâlâ önemli bir sağlık sorunudur. Dünya üzerinde Antarktika dışında her kıtadaki insan ve hayvanlar için kuduza yakalanma tehlikesi vardır.

28 Eylül 1895 kuduz aşısını ilk kez bir insana uygulayan Louis Pasteur (1822-1895)’ün ölüm tarihidir. Dünya Kuduz Günü ilk kez 28 Eylül 2007’de Küresel Kuduz Kontrolü Birliği (GARC) ve Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC)’nin öncülüğünde, Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü (OIE) ve Pan Amerikan Sağlık Örgütü (PAHO/AMRO)’nün destekleriyle düzenlenmiştir. Böyle bir günün ayrılmasının amacı, kuduzun insan ve hayvan sağlığı üzerindeki etkilerine dikkat çekmek; kuduzdan korunmanın, hayvanlardaki ve insanlardaki hastalığın önlenmesinin ve eliminasyonunun küresel önemine ilişkin farkındalığı artırmaktır.

Dünya Kuduz Günü’nü kuduzdan uzak, sağlıklı bir dünya için birlikte mücadele adına anmak isteriz.

Saygılarımızla.
KLİMİK Derneği Yönetim Kurulu

SARS-CoV-2 EG.5.1 ve XBB.2.3 Soylarının Nötralizasyon Duyarlılığı

SARS-CoV-2 omikron varyantının XBB alt soyuna ait viruslar dünya üzerinde yaygın olarak dolaşıyor ve yüksek risk grupları için sağlık tehdidi oluşturuyor. Yakın zamanda ortaya çıkan verilere göre, EG.5.1 ve XBB.2.3 soylarının her ikisi de spike (S) protein mutasyonlarının kombinasyonlarını içeriyor. Her ne kadar, XBB.2.3 dahil XBB alt değişkenleri arasında hastaneye kaldırılma riskinde bir fark olmadığı gösterilse de bu soyların temel biyolojik özelliklerine ilişkin bilgi mevcut değildir. Bu çalışmada, SARS-CoV-2 hücre girişini ve nötralizasyonunu modelleyen psödotipli parçacıklar (pp) kullanılarak EG.5.1 ve XBB.2.3’ün hücre girişi ve nötralizasyon hassasiyeti araştırılmış.

Sonuçlar, EG.5 ve EG.5.1’in yanı sıra XBB.2.3 infeksiyonlarındaki artışın, bu virusların hedef hücrelere girme kapasitesinin artmasından kaynaklanmayabileceğini göstermiş. Ancak yazarlar bulguların gerçek virus ve birincil hücrelerle onaylanması gerektiğini vurgulamış. Klinikte hala faydalı olduğu düşünülen birkaç terapötik antikordan sotrovimabın en azından yüksek konsantrasyonlarda hem EG.5.1 pp hem de XBB.2.3 pp’yi inhibe ettiği de gösterilmiş. Son olarak, en azından analiz edilen plazma donörlerinin bağışıklık geçmişi bağlamında, EG.5.1’in nötrleştirici antikorlardan artan verimlilikle kurtulduğu gösterilmiş.

Zhang L, Kempf A, Nehlmeier I, et al. Neutralisation sensitivity of SARS-CoV-2 lineages EG.5.1 and XBB.2.3. Lancet Infect Dis. 2023; S1473-3099(23)00547-9.

Makale İçin Tıklayınız

Bağırsak Mikrobiyomunun Bozulması, Antibiyotik Direnci ve Uluslararası Seyahatle İlişkili Escherichia coli Dinamikleri: Metagenomik Bir Analiz

Bu çalışmada üç konunun belirlenmesi amaçlanmış: 1) Bağırsak mikrobiyomunun antimikrobiyal dirençli organizma edinimine karşı kolonizasyon direnci sağlayıp sağlamadığının; 2) Seyahatlerin ve seyahat sırasındaki davranışların bağırsak mikrobiyomu üzerindeki etkisinin; 3) Antimikrobiyal dirençli organizmanın ölçeğinin ve küresel heterojenliğinin.

Bu metagenomik analizde, katılımcıların 8 Aralık 2017 ile 30 Nisan 2019 tarihleri arasında uluslararası seyahatten önce ve sonra evden dışkı örnekleri toplanmış ve üç hedef antimikrobiyal dirençli organizma (genişletilmiş spektrumlu β-laktamaz üreten enterobakterler, karbapenem dirençli enterobakterler ve mcr aracılı kolistine dirençli enterobakterler) açısından taranmak üzere bir klinik mikrobiyoloji laboratuvarına gönderilmiş. Seyahat öncesi ve seyahat sonrası numuneler, mikrobiyom ve direnç bozukluklarını ve seyahatle ilişkili E.coli suşu edinimini tanımlamak için karşılaştırılmış.

Toplam 267 katılımcıdan oluşan çalışmanın sonucunda, mikrobiyal çeşitliliğin önemli ölçüde tükenmesi ve Enterobacteriaceae familyasının zenginleşmesi ile karakterize edilen bağırsak mikrobiyotasında bir bozulma gözlemlenmiş. Bağırsakta antibiyotiğe dirençli genlerin yaygın şekilde zenginleştiği ve ortalama %15 (%95 CI 10–20, p<1 × 10−10) arttığı gözlemlenmiş. Bu artış, daha önce halk sağlığına yönelik tehdit olarak sınıflandırılan antibiyotiğe dirençli genleri de içeriyormuş; bu genlerin miktarı seyahatten sonra öncesine göre %56 (%95 CI 36–91, p=2 × 10−11) daha fazlaymış. Florokinolona dirençli genler, seyahat öncesi taşıyıcılık tespit edilmeyen 181 yolcunun 97’sinde (%54) gösterilmiş.

Araştırmacılar, arkadaşlarımızı veya akrabalarımızı ziyaret etmenin, Güney Asya’ya seyahat etmenin ve pişmemiş sebze yemenin, hedeflenen üç antimikrobiyal dirençli organizmanın edinilmesi için risk faktörleri olduğunu bulmuşlar. Ancak, seyahat öncesi mikrobiyom yapısı ile seyahatle ilişkili antimikrobiyal dirençli organizma kazanımı arasında bir ilişki gözlemlemediklerini belirtmişler.

Worby CJ, Sridhar S, Turbett SE, et al. Gut microbiome perturbation, antibiotic resistance, and Escherichia coli strain dynamics associated with international travel: a metagenomic analysis Lancet Microbe. 2023; S2666-5247(23)00147-7.

Makale İçin Tıklayınız

Komplike Olmayan Plasmodium vivax‘lı Hastalarda Primaquine Dozunun Nüks Riski Üzerindeki Etkisi: Sistematik Bir İnceleme ve Bireysel Hasta Verileri Meta-Analizi

Primaquine, Plasmodium vivax hipnozoitlerini ortadan kaldırmak için kullanılır, ancak optimal dozaj rejimi belirsizdir. P.vivax nüksünü önlemek amacıyla farklı primaquine dozaj rejimlerinin etkinliğini ve tolere edilebilirliğini araştırmak için sistematik bir inceleme ve bireysel hasta verileri meta-analizi gerçekleştirilmiş.

1 Ocak 2000 ile 8 Haziran 2023 arasında yayınlanan endemik ülkelerdeki komplikasyonsuz P.vivax’a ilişkin prospektif klinik çalışmalar için MEDLINE, Web of Science, Embase ve Cochrane Central’ı araştırılmış. Tanımlanan 226 çalışmadan 16 ülkeden 6879 hastadan hasta düzeyinde veri içeren 23 çalışma etkililik analizine dahil edilmiş.

Nüksetme riski 180. Günde, primakin olmadan tedavi edilen 1470 hastada %51.0 (%95 CI 48.2–53.9), düşük toplam primakin dozu (yaklaşık 3.5 mg/kg) ile tedavi edilen 2569 hastada %19.3 (16.9–21.9) ve yüksek doz (yaklaşık 7 mg/kg) ile tedavi edilen 2811 hastada %8.1 (7.0–9.4) saptanmış. Ek olarak, primakin olmadan tedavi edilen 893 hastanın % 4’ünde günlük düşük dozda primakin ile tedavi edilen 737 hastanın %6.2’sinde ve yüksek günlük dozla tedavi edilen 1178 hastanın %10.9’unda 5-7. günlerde gastrointestinal semptomlar rapor edilmiş.

Sonuç olarak, toplam primakin dozunun 3.5 mg/kg’dan 7 mg/kg’a arttırılmasının, çoğu endemik bölgede P.vivax nükslerini %50’den fazla azaltabileceği ve gastrointestinal semptomlarda buna bağlı küçük bir artış olabileceği belirtilmiş.

Commons RJ, Rajasekhar M, et al. Effect of primaquine dose on the risk of recurrence in patients with uncomplicated Plasmodium vivax: a systematic review and individual patient data meta-analysis. Lancet Infect Dis. 13 Eylül 2023.

Makale İçin Tıklayınız

Yoğun Bakım Ünitelerinde Giderek Artan Bir Tehdit: Çoklu İlaca Dirençli Myroides spp. İnfeksiyonlarının ve Risk Faktörlerinin Değerlendirilmesi

Myroides spp. toprakta ve suda yaygın olarak bulunan, düşük seviyeli fırsatçı patojenler gibi davranan ve çeşitli infeksiyonlara neden olan gram negatif basillerdir. Çoklu ilaca dirençli Myroides spp infeksiyonlarının risk faktörlerini, eşlik eden hastalıklarla ilişkisini, hasta bakımını ve antibiyotik duyarlılığını değerlendirmek amacıyla retrospektif bir çalışma gerçekleştirilmiş.

Myroides spp. 228 hastanın 437 kültür örneğinden izole edilmiş. Bu vakalardan 210’u (%92.1) asemptomatik bakteriüri, 18’i (%7.9) Myroides spp.’nin neden olduğu infeksiyon olarak sınıflandırılmış. Yüz yetmiş dört (%76.3) hasta yoğun bakımda takip edilmiş ve infekte hastaların toplam yatış günleri (ortalama 24.5 gün) ve ilk izolasyon günü (ortalama 9.5 gün) kolonize hastalara göre daha kısa bulunmuş (sırasıyla, p=0.023 ve p=0.030). İnfekte ve kolonize hastalar arasında 30 günlük mortalite açısından fark bulunmamış (p =0.312).

Uzun süre hastanede yatan, geniş spektrumlu antimikrobiyal kullanan, invaziv girişim uygulanan, diyabet, serebrovasküler hastalık gibi kofaktörlerin bulunduğu hastalarda Myroides spp infeksiyonları daha sık görülmüş. Ayrıca Myroides odoratus’un direnç oranları Myroides odoratimimus’a göre daha yüksekmiş ve M.odoratimimus infeksiyonu olan hastaların tedavisinde kinolonların kullanılması daha yüksek bir iyileşme oranıyla ilişkili bulunmuş.

Gülmez A, Ceylan AN, Özalp O. An increasing threat in intensive care units: evaluation of multi-drug-resistant Myroides spp. infections and risk factors. J Hosp Infect. 2023; 137:8-16.

Makale İçin Tıklayınız

Meşrutiyet Mah. Rumeli Cad.
İpek Apt. No. 70 D. 7
(Rumeli Eczanesi üstü),
34363 Şişli, İstanbul
Tel. ve Faks: (0212) 219 54 82
E-posta: klimik@klimik.org.tr