Klimik Bülteni - Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği Yayın Organıdır
<
15
Ağustos
2023
>

ESKİ SAYILAR

BÜLTEN ÜYELİĞİ

20 Ağustos 2023: Dünya Sivrisinek Günü

20 Ağustos 1897, Sir Ronald Ross (1857-1932)’un sivrisineklerin sıtmayı insandan insana bulaştırdığını gösterdiği tarihtir. Ross, Hintli bir hastanın kanını emdirdikten sonra Anopheles cinsinden dişi sivrisineğin sindirim sisteminde sıtma parazitlerini saptamış ve bu çalışmalarıyla 1902’de Nobel Ödülünü almıştır.

Bilinen en eski infeksiyon hastalıklarından birisi olan sıtmaya günümüzde de yılda 200 milyondan fazla insan yakalanmaktadır. Sıtmanın yanı sıra yine sivrisinekler, dünyanın çeşitli bölgelerinde karşılaşılan zika virusu hastalığı, çikungunya, dang, sarı ateş, Batı Nil ateşi, Rift Vadisi ateşi, Murray Vadisi ensefaliti, Japon ensefaliti,  Doğu at ensefaliti, Batı at ensefaliti, La Crosse ensefaliti, St. Louis ensefaliti, Barmah Ormanı virusu infeksiyonu ve Ross Irmağı virusu infeksiyonu gibi pek çok viral hastalığın ve lenfatik filaryaz ve dirofilaryaz gibi bazı paraziter hastalıkların vektörü olarak önemlerini korumaktadır.

Birçoğu birer zoonoz olan bu hastalıkların ortasında Dünya Sivrisinek Günü’nü sağlıklı bir dünya ve sivrisineklerden uzak günler dileyerek anmak isteriz.

Saygılarımızla.
KLİMİK Derneği Yönetim Kurulu

Neden Bazı İnsanların COVID İnfeksiyonunu Asemptomatik Geçirdiğinin Genetik Açıklaması

COVID-19 pandemisinin başından beri hastalığın seyri ile ilgili çok sayıda çalışma bulunmaktadır ve bunlar göstermektedir ki hastalığın ciddiyeti özellikle ileri yaş ve altta yatan ek hastalıklarla ilişkilidir. Ancak neden ek hastalığı olmayan bazı genç hastalarda hastalık ciddi seyrederken bazı yaşlı hastalarda üst solunum yolu infeksiyonu semptomları dahi görülmüyor?

2020’de başlatılan COVID-19 Citizen Science Study çalışmasında potansiyel kemik iliği donörü olan 30 000 kişi takip edilmiş. Bunlardan aşılanmamış 1428’inin COVID-19 test sonucu pozitifmiş. Bu hastalar Avrupa ve Amerika kökenliler şeklinde iki ayrı kohortta incelenmiş. Bu hastalardaki asemptomatik infeksiyonların beş ayrı HLA geni ile ilişkisi araştırılmış.

Hastaların 1292’si semptomatik iken 136 hasta asemptomatik saptanmış. En yakın ilişkili varyant, başka bir deyişle allel, HLA-B*15:01 imiş. Asemptomatik hastaların %20’sinde bu varyant pozitif saptanmış; semptomatik hastaların ise yalnızca %9’unda pozitifmiş. Varyantın iki kopyasına sahip olanlarda (her iki ebeveynden kalıtılmış olanlar) asemptomatik infeksiyon ihtimali, sahip olmayanlara kıyasla sekiz kat fazlaymış. Bu allele sahip olanlarda sitotoksik T hücrelerin SARS-CoV-2’yi hedeflediği görülmüş. Araştırma, HLA-B*15:01’in solunum yolu koronaviruslarına ve SARS-CoV-2 spike proteinlerine karşı afinitesi olduğunu ortaya koymuş. Özellikle daha önce diğer soğuk algınlığı viruslarına maruz kalanlarda T lenfositlerin immünolojik hafıza yoluyla SARS-CoV-2’yi tanıdığı ve hızlıca yok ettiği belirtilmiş.

İleri çalışma gerektiren asıl sorunun “Bu hastalardaki T lenfositlerinin virusa karşı afinitesi neden yüksektir?” olduğu belirtilmiş.

Abbasi J. A Genetic Explanation for Why Some People Had Asymptomatic COVID-19. JAMA. 2 Ağustos 2023.

Makale İçin Tıklayınız

Periferik Kanda Hücre İçi SARS-CoV-2 RNA Tespit Edilen COVID-19 Hastalarının Klinik Özellikleri

COVID-19 hastalarında serumda viremi saptanması, hastalığın ciddiyeti ve post-COVID sekeller ile ilişkilidir. Ancak literatürde vireminin bakıldığı çalışma sayısı sınırlıdır ve bu hastaların klinik özellikleri net saptanamamıştır. Bu retrospektif kohort çalışmada Japonya’da Şubat 2020-Eylül 2020 arasında erişkin hastalar incelenmiş.

Viral RNA saptanan ve saptanmayan hastalar karşılaştırılmış. Toplam 390 hasta çalışmaya dahil edilmiş. On yedi (%4.4) hastada periferik beyaz kan hücrelerinde SARS-CoV-2 RNA tespit edilmiş. Kritik hastalarda başlangıçtan itibaren üç hafta içinde alınan örneklerde viral RNA saptanma oranı %18.5 bulunmuş. Viral RNA saptanan gruptaki hastaların tamamının oksijen ihtiyacı mevcut iken bu gruptaki 10 (%58.8) hastada kritik hastalık gelişmiş. Bu gruptaki diğer yedi (%41.2) hasta ilk başvuruda veya sevkte oksijen desteğine ihtiyaç duymuş ve tümü düşük akışlı oksijen desteği almaktaymış. Viral RNA tespit edilen grupta edilmeyen gruba göre yoğun bakım ünitesine (YBÜ) yatış (%52.9’a karşı %28.9, p=0.035), mortalite (%17.7’ye karşı %3.5, p=0.004), böbrek fonksiyon bozukluğu (%23.5’e karşı %6.4, p=0.029) ve kortikosteroid tedavi oranları (%76.5’e karşı %46.5, p=0.016) anlamlı derecede yüksek saptanmış. Yine hastaneye kabulden sonraki 48 saat içerisinde hızlı radyolojik kötüleşme de viremik grupta37.5%’e karşı 13.8% (p=0.009) olarak daha yüksek bulunmuş.

Bu çalışmanın sonucunda periferik kandaki viral yükün böbrek yetmezliği de dahil ekstrapulmoner organ hasarı ile ilişkili olduğu, hastaların hastalık ciddiyetine göre ayrılmasında ve erken tedavi başlanmasında  periferik kandaki lökosit viral RNA yükünün bir kriter olarak kullanabileceği vurgulanmış.

Tanaka H, Namkoong H, Chubachi S, et al. Clinical characteristics of patients with COVID-19 harboring detectable intracellular SARS-CoV-2 RNA in peripheral blood cells. Int J Infect Dis. 2023: S1201-9712(23)00680-X.

Makale için Tıklayınız

Sol Taraflı İnfektif Endokarditlerde Hedef Antibiyotik Seviyelerine Oral Tedavi ile Erişim: POET Alt Çalışması

İnfektif endokardit altı aylık mortalite oranı %24- %29 ve beş yıllık mortalite oranı %50 olan ciddi bir hastalıktır. Tedavide baz alınan rehber önerileri farmakokinetik analize dayanmamaktadır. Sol taraflı infektif endokarditlerde tedavi süresi boyunca IV tedavi uygulanması gerektiği dogması POET çalışması ile değişmiştir. POET çalışmasında sol taraf endokarditli 400 hasta IV sonrası oral tedavi verilen grup ve geleneksel altı hafta IV antibiyoterapi verilen grup olarak randomize edilmiş; altı aylık izlemde oral basamak tedavisi diğer gruba eş değer olarak saptanmıştı. Ancak PK/PD hedefleri dikkate alınmamıştı. Bu çalışmada hastalara ESC önerileri doğrultusunda IV antibiyoterapi ve yüksek biyoyararlanımı olan oral ajanların farmakokinetik/farmakodinamik (PK/PD) hesaplamaları EUCAST MIC değerlerine göre değerlendirilmiş. Çalışmaya 236 hasta dahil edilmiş; 175 hasta iki oral antibiyotik, 35 hasta oral ve IV, 26 hasta yalnızca IV tedavi almış. Elli hasta eksik veya düzensiz PK ölçümü, uygunsuz uygulama veya uygunsuz sonuçlar nedeniyle dışlanmış. İki farklı gruptan farklı antimikrobiyal mekanizmaya sahip ajanlar tercih edilmiş. Oral olarak amoksisilin, dikloksasilin, linezolid, moksifloksasin, rifampisin; IV ajanlarda ise dikloksasilin, moksifloksasin ve linezolid değerlendirilmiş.

Sonuç olarak oral tedavi alan hastaların büyük çoğunluğu hedef kan ilaç seviyelerine ulaşmış. Birinci gün hedef seviye-breakpoint ilişkisi en düşük %27 olarak enterokok ve stafilokoklar için linezolid ve %34 olarak enterokok ve streptokok için moksifloksasinde saptanmış. En tatmin edici sonuçlar amoksisilin ve rifampisin ile alınmış. MIC değerleri kullanılarak yapılan PK/PD analizleri çoğu antibiyotikte yüksek hedef antibiyoterapi düzeyleriyle ilişkili bulunmuş. Düşük kan ilaç düzeyleri için öneri olarak, farklı gruplardan ikili kombine antibiyoterapi olarak belirtilmiş. Böylece bir antibiyotik hedef düzey altında kalması durumunda diğer ilacın kompanse edebileceği belirtilmiş.

IE tedavisinde oral antibiyoterapi alan hastaların PK/PD analizlerinin sonucunda büyük çoğunluğunda kan ilaç düzeylerinin hedef seviyede olduğu ve etkin dozda ilaca maruziyetin sağlanabildiği gösterilmiş. Analizler sonucu hedef altında kalan hastalarda ikili antibiyoterapinin güvenilir bir seçenek olduğu gösterilmiş. Bu bulguların sol taraflı infektif endokarditli stabil hastalarda IV tedavi sonrası oral antibiyotiğe geçişi desteklemekte olduğu vurgulanmış.

Bock M, Theut AM, van Hasselt JGC, et al. Attainment of target antibiotic levels by oral treatment of left-sided ınfective endocarditis: a POET substudy. Clin Infect Dis. 2023; 77 (2): 242-51.

Makale için Tıklayınız

Erişkinlerde İnfektif Endokarditin Teşhisi ve Tedavisine Yönelik Kılavuz Çalışması: WikiGuidelines Konsensüs Metodolojisi ile Hazırlanmış Uzlaşı Metni

Bu konsensüs WikiGuidelines Grubu tarafından daha önce oluşturulmuş bir yaklaşımla hazırlanmış. Yeni ve mevcut üyelere elektronik olarak (sosyal medya ve e-posta) bir çağrı yayınlanmış ve ardından, yetişkin bakteriyel IE’nin teşhisi ve yönetimi ile ilgili konular ve sorular oylamayla önceliklendirilmiş. Her konu için, tüm yılları ve dilleri içeren PubMed literatür taramaları yapılmış. Kanıtlar WikiGuidelines yaklaşımına göre rapor edilmiş. Net tavsiyeler yalnızca tekrarlanabilir, prospektif, kontrollü çalışmalar hipotezi doğrulayan kanıtlar sağladığında oluşturulmuş. Bu tür verilerin yokluğunda, farklı yaklaşımların risklerini ve faydalarını tartışan klinik incelemeler hazırlanmış. Toplam 17 soruya oluşturulan yanıtlar incelendiğinde sadece bir tanesinde net tavsiye olduğu (IE tedavisinde IV tedaviden oral antibiyotiğe geçiş), diğerlerinde klinik inceleme hazırlandığı, özetle IE tanı ve tedavisinde daha güçlü kanıtlar sağlayacak çalışmalara ihtiyaç olduğu vurgulanmış.

McDonald EG, Aggrey G, Tarik Aslan A, et al. Guidelines for diagnosis and management of ınfective endocarditis in adults: a WikiGuidelines group consensus statement. JAMA Netw Open. 2023; 6 (7): e2326366.

Makale İçin Tıklayınız

Meşrutiyet Mah. Rumeli Cad.
İpek Apt. No. 70 D. 7
(Rumeli Eczanesi üstü),
34363 Şişli, İstanbul
Tel. ve Faks: (0212) 219 54 82
E-posta: klimik@klimik.org.tr