Klimik Bülteni - Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği Yayın Organıdır
<
25
Nisan
2023
>

ESKİ SAYILAR

BÜLTEN ÜYELİĞİ

Toplum Kökenli Pnömoni: COVID-19’la Bozulan Ezberler (25 Nisan 2023, İstanbul)

Derneğimizin 2022-2023 dönemi bilimsel toplantıları İstanbul’daki “Toplum Kökenli Pnömoni: COVID-19’la Bozulan Ezberler” toplantısıyla devam ediyor. 25 Nisan 2023 Salı günü, 18.00-20.00 saatleri arasında Aynalı Geçit, Meşrutiyet Caddesi, Avrupa Pasajı Kat 2, Beyoğlu adresinde yapılacak olan toplantıya tüm üyelerimizi bekliyoruz.

Saygılarımızla.
Klimik Derneği Yönetim Kurulu

Program İçin Tıklayınız

Deri, Yumuşak Doku ve Kemik Eklem İnfeksiyonları Toplantısı (26 Nisan 2023, Ankara)

Derneğimizin 2022-2023 dönemi bilimsel toplantıları Ankara’da yapılacak “Deri, Yumuşak Doku ve Kemik Eklem İnfeksiyonları” toplantısıyla devam ediyor. 26 Nisan 2023 Çarşamba günü, 17.00-18.30 saatleri arasında İbni Sina Hastanesi, Hasan Ali Yücel Toplantı Salonu’nda yapılacak olan toplantıya tüm üyelerimizi bekliyoruz.

Saygılarımızla.
Klimik Derneği Yönetim Kurulu

Program İçin Tıklayınız

Bursa İli Hepatit C Eliminasyon Programı: Neredeyiz? Neler Yapabiliriz? Toplantısı (26 Nisan 2023, Bursa)

KLİMİK Derneği Viral Hepatit Çalışma Grubu (VHÇG) tarafından 26 Nisan 2023 Çarşamba Günü, 18.30-20.30 saatleri arasında Köşebaşı Restaurant, Nilüfer Hatun Caddesi, Podyumpark, Nilüfer, Bursa’da yapılacak “Bursa İli Hepatit C Eliminasyon Programı: Neredeyiz? Neler Yapabiliriz?” toplantısına tüm üyelerimizi bekliyoruz.

Saygılarımızla.
KLİMİK Derneği Viral Hepatit Çalışma Grubu

Program İçin Tıklayınız

Üriner Sistem İnfeksiyonları (151. Web Konferans, 27 Nisan 2023)

27 Nisan 2023 Perşembe günü, 20.00-21.30 saatleri arasında “Üriner Sistem İnfeksiyonları” konulu web konferans yapılacaktır.

PROGRAM
Yöneten: Prof. Dr. Ayhan AKBULUT
Fırat Üniversitesi, Tıp Fakültesi

Üriner Sistem Yakınmalarıyla Gelen Hastanın Tanısında Algoritmik Yaklaşım
Doç. Dr. Şafak ÖZER-BALİN
Fırat Üniversitesi, Tıp Fakültesi

Asemptomatik Bakteriüri: Güncel Bilgiler
Dr. Öğr. Üyesi Türkkan ÖZTÜRK-KAYGUSUZ
Fırat Üniversitesi, Tıp Fakültesi

Üriner Sistem İnfeksiyonlarında Tedavi: Güncel Bilgiler
Doç. Dr. Ayşe SAĞMAK-TARTAR
Fırat Üniversitesi, Tıp Fakültesi

Saygılarımızla.
Klimik Derneği Yönetim Kurulu

İmmünosuprese Hastalarda Profilaksi Toplantısı (28 Nisan 2023, Bursa)

Derneğimizin 2022-2023 dönemi bilimsel toplantıları Bursa’daki “İmmünosuprese Hastalarda Profilaksi” toplantısıyla devam ediyor. 28 Nisan 2023 Cuma günü, 18.30-20.00 saatleri arasında Europark Oteli, Uludağ Üniversitesi Görükle Kampüsü, Bursa’da yapılacak olan toplantıya tüm üyelerimizi bekliyoruz.

Saygılarımızla.
Klimik Derneği Yönetim Kurulu
 

Program İçin Tıklayınız

Gram Negatif Kan Dolaşımı İnfeksiyonlarında Yüksek Biyoyararlanımlı Oral Antibiyotiklerle Daha Az Biyoyararlanımlı Oral Antibiyotiklerin Karşılaştırıldığı Bir Eğilim Eşleşmeli (Propensity–matched) Kohort Çalışması

Bu çalışmada araştırmacılar Gram-negatif kan dolaşımı infeksiyonlarında (KDİ’de), yüksek biyoyararlanımlı oral antibiyotiklerle (florokinolonlar ve trimethoprim sulfometaksazol) daha az biyoyararlanımlı oral antibiyotikleri (beta laktamlar) klinik sonlanımlar açısından karşılaştırmışlar.

1 Ocak 2017 ile 31 Aralık 2019 tarihleri arasında Ontario, Kanada’da Gram-negatif KDİ nedeniyle taburculuklarında yüksek biyoyararlanımlı oral antibiyotiklerle daha az biyoyararlanımlı oral antibiyotikler reçete edilen, hastane yatışı olan ileri yaş hastalar sonlanımları karşılaştırılmak üzere cinsiyet, KDİ patojeni (E. coli ya da E.coli dışı) ve infeksiyon kaynaklarına göre (üriner ya da üriner dışı ya da kaynağı bilinmeyen) 1:1 eşleştirilmiş. Spesifik patojen ile hasta ve infeksiyon özelliklerini içeren bir eğilim skorlaması yapılmış. Çalışmanın birincil sonlanım noktası 90 gün içinde herhangi bir nedenle ölüm, aynı patojenle tekrar eden KDİ ve Ontario’da herhangi bir hastaneye yeniden başvurunun bileşimi olarak belirlenmiş.

Çalışmaya her bir grup için 1006 olmak üzere toplamda 2012 hasta dahil edilmiş. Yüksek biyoyararlanımlı ajanlarla taburcu edilen hastalar, daha düşük biyoyararlanımlı ajanlarla taburcu edilen hastalara göre daha düşük bileşik sonlanım oranlarına [171/1006 (%17.0) karşı 216/1006 (%21.5)] ve düzeltilmiş ‘Odds ratio’ya [0.74 (95% CI, 0.60–0.92)] sahip bulunmuş. 90 günde rekürren KDİ gelişimi bileşik sonlanımın ana faktörü olup birinci grupta 64 (%5.4), ikinci grupta ise 107 (%9.4) hastada meydana gelmiş (p<0.001) (AOR, 0,56; %95 GA: 0,40-0,78).

Sonuç olarak Gram-negatif KDİ’si olan hastalarda daha düşük biyoyararlanımlı antibiyotiklerle karşılaştırıldığında, yüksek biyoyararlanımlı antibiyotiklerle taburculuğun anlamlı şekilde daha iyi sonlanıma sahip olduğu belirtilmiş.

Mponponsuo K, Brown KA, Fridman DJ, et al. Highly versus less bioavailable oral antibiotics in the treatment of gram-negative bloodstream infections: a propensity-matched cohort analysis. Clin Microbiol Infect. 2023; 29 (4): 490-7.

Makale İçin Tıklayınız

İnsan İmmün Yetmezlik Virusu 1 (HIV-1) ile İnfekte Yetişkinlerde Virolojik Baskılamayı Sürdürmek için 2-İlaçlı Rejime (Dolutegravir/Lamivudine) Geçişin Etkinliği ve Güvenilirliği: Noninferiority SALSA Randomize Çalışmasının Faz 3 48. Hafta Sonuçları

TANGO’da dolutegravir/lamivudin’e (DTG/3TC) geçilmesi, tedavi deneyimi olan HIV-1’li yetişkinlerde devam eden tenofovir alafenamid bazlı rejimlere kıyasla uzun dönemde benzer etkinlik göstermiştir. Faz 3 SALSA çalışmasında, devam eden çeşitli 3/4 ilaçlı güncel antiretroviral rejimlere (CAR) kıyasla DTG/3TC’ye geçişin etkinliği ve güvenliği değerlendirilmiş.

Genel olarak 493 yetişkin DTG/3TC tedavisine geçmek (n=246) veya CAR tedavisine devam etmek (n = 247) için randomize edilmiş. 48. haftada, DTG/3TC grubundan bir (%0.4) katılımcı ve CAR grubundan üç (%1.2) katılımcıda HIV-1 RNA ≥50 kopya/mL saptanmış ve istatistiksel benzerlik gözlenmiş. İlaca bağlı advers olaylar 48. haftaya kadar DTG/3TC’de (%20) CAR rejiminden (%6) daha sık gözlenmiş, ancak 24. haftadan sonra benzer olduğu belirlenmiş (sırasıyla %5’e karşı %2). Proksimal tübüler böbrek fonksiyonu ve kemik döngüsü biyobelirteçleri DTG/3TC ile düzelmiş. Her iki grupta da lipidlerde ve inflamatuar biyobelirteçlerde genel olarak minimal değişiklikler gözlenmiş.

DTG/3TC’ye geçiş, direnç gözlenmeksizin 48. haftada virolojik baskılamayı sürdürmek için devam eden CAR rejimine eşdeğer bulunmuş. Sonuç olarak bu çalışmanın bulgularının DTG/3TC’nin etkililiğini, güvenirliğini ve direnç oranının düşük olmasını desteklediği belirtilmiş.

Llibre JM, Brites C, Cheng CY, et al. Efficacy and safety of switching to the 2-drug regimen dolutegravir/lamivudine versus continuing a 3- or 4-drug regimen for maintaining virologic suppression in adults living with human immunodeficiency virus 1 (HIV-1): week 48 results from the phase 3, noninferiority SALSA randomized trial. Clin Infect Dis. 2023; 76 (4): 720-9.

Makale İçin Tıklayınız

Metisiline Duyarlı Staphylococcus aureus Bakteremisinin Empirik Tedavisinde β-laktamların Karşılaştırmalı Etkinliği: İleriye Dönük Bir Kohort Çalışması

Günde bir kez  uygulanan standart seftriakson dozunun tüm Staphylococcus aureus bakteremi (SAB) vakalarında yeterli olamayabileceği öngörülerek metisiline duyarlı Staphylococcus aureus (MSSA) bakteremisi olan yetişkin hastalarda empirik antibiyotik tedavisinin flukloksasilin, sefuroksim ve seftriakson ile klinik etkinliğini karşılaştıran bu çalışmada, çok merkezli prospektif bu kohort çalışması olan “Staphylococcus aureus Bakteremisinde Geliştirilmiş Tanı Stratejileri (IDISA)” çalışmasından elde edilen veriler analiz edilmiş. Bakteremi süresi ve 30 günlük SAB ile ilişkili mortalite, çok değişkenli karışık etkili Cox regresyon analizleri kullanılarak üç grup arasında karşılaştırılmış. Bu çalışmanın birincil sonlanım noktası empirik flukloksasilin, sefuroksim veya seftriaksonun başlangıcından itibaren gün cinsinden geçen bakteremi süresi olarak belirlenmiş.

Çalışmaya MSSA bakteremisi olan 268 hasta dahil edilmiş, medyan empirik antibiyotik süresi 3 (IQR 2-3) gün ve flukloksasilin, sefuroksim ve seftriakson gruplarında ise median bakteremi süresi 1.0 (IQR 1.0–3.0) gün olarak bulunmuş. Çok değişkenli analizlerde, flukloksasilinle karşılaştırıldığında ne seftriakson ne de sefuroksim uzamış bakteremi süresi ile ilişkilendirilmiş (HR 1.08, %95 GA 0.73–1.60 ve HR 1.22, %95 GA 0.88–1.71). Yine çok değişkenli analizlerde sefuroksim ve seftriaksonun  flukloksasiline kıyasla 30 günlük SAB ile ilişkili daha yüksek mortaliteye eşlik etmediği bulunmuş [alt dağılım HR (sHR) 1,37, %95 CI 0,42–4,52 ve sHR 1,93, %95 CI 0,67–5,60].

Bu çalışmada empirik olarak flukloksasilin, sefuroksim veya seftriakson ile tedavi edilen SAB’li hastalar arasında bakteremi süresi ve 30 günlük SAB ile ilişkili mortalite açısından bir fark gösterilememiş. Yazarlar çalışmanın yeterince güçlü sonuçlar ortaya koyamamasını hasta sayısının az olmasına bağlamışlar.

Buis DTP, van der Vaart TW, Prins JM, et al. Comparative effectiveness of β-lactams for empirical treatment of methicillin-susceptible Staphylococcus aureus bacteraemia: a prospective cohort study. J Antimicrob Chemother. 2023: dkad057.

Makale İçin Tıklayınız

Non-Lactobacillus Dominant ve Polimikrobiyal Vaginal Mikrobiyom Güney Afrikalı Genç Kadınlarda Daha Yaygındır ve HIV ile İnfeksiyon Gelişme Riskinin Artmasının Öngörücüsüdür

Afrika’nın Sahra altı bölgesinde 15-24 yaş aralığındaki ergen kızlar ve genç kadınlar HIV infeksiyonu açısından orantısız bir risk altındadır. Bu çalışmada vajinal mikrobiyal disbiyoz ile HIV duyarlılığı arasındaki bilinen ilişki göz önüne alınarak Güney Afrikalı kadınların vajinal mikrobiyomunları yaşa göre ayrılıp analiz edilmiş ve HIV ile infekte olma riskiyle karşılaştırılmış.

Vajinal mikrobiyom verileri, Güney Afrika’daki AIDS Programı Araştırma Merkezi (CAPRISA)’nin 004 çalışmasının katılımcılardan (n=688) toplanan servikovajinal lavajlarının kütle spektrometrisi temelli proteomik analiziyle elde edilmiş. Katılımcılar yaşlarına göre gruplandırılmış (18-19 yaş, n=93; 20-24 yaş, n=326; 25-41 yaş, n=269).

Baskın taksona göre dört mikrobiyom tipi belirlenmiş: Lactobacillus crispatus (CST-LC, %1.,2), Lactobacillus iners (CST-LI, %43.6), Gardnerella vaginalis (CST-GV, %26.6) ve polimikrobiyal (CST-PM, %15.1). 18-19 ve 20-24 yaşlarındaki kadınlarda, 25-41 yaşındakilere göre, CST-PM ve Non-Lactobacillus mikrobiyomlarının baskın olduğu bulunmuş [sırasıyla OR, 3.14 (%95 GA {CI}, 1.12-7.87), p=0.017; OR, 2.81 (%95 CI, 1.07-7.09), p=0.038; OR, 1.65 (%95 CI, 1.02-2.65), p=0.028; OR, 1.40 (%95 CI, 1.01-1.95), p=0.030]. CST-PM mikrobiyomlu kadınların HIV insidans oranı, CST-LC’li kadınlara göre 7.19 kat daha yüksekmiş [HR, 7.19 (%95 CI, 2.11-24.5), p=0.00162]. Bu sonuç, 20-24 yaş arasındaki kadınlarda da benzer bulunmuş [HR, 4.90 (%95 CI, 1.10-21.9), p=0.0375].

Sonuçta, genç kadınlarda polimikrobiyal mikrobiyomlara sahip olma olasılığı daha yüksek bulunmuş ve bu durum genç kadınlarda HIV-1 infeksiyonuna karşı duyarlılığın artmasına vajina mikrobiyotasının katkıda bulunduğu şeklinde yorumlanmış.

Wang Y, Noël-Romas L, Perner M, et al. Non-lactobacillus-dominant and polymicrobial vaginal microbiomes are more common in younger South African women and predictive of ıncreased risk of human ımmunodeficiency virus acquisition. Clin Infect Dis. 2023;76 (8):1372-81.

Makale İçin Tıklayınız

Hindistan’da Tifo ve Paratifonun Yaygınlığı

2017 yılında, tifo olgularının dünya genelinde yarısından fazlasının Hindistan’da meydana geldiği tahmin ediliyor. Güncel nüfus temelli verilerin olmaması nedeniyle Hindistan’da hastaneye yatırılma oranlarının azalmasının antibiyotik tedavisinin artmasına mı yoksa gerçekten infeksiyonun azalmasına mı bağlı olduğu belirsizdir.

Bu çalışmada, 2017’den 2020’ye kadar, Hindistan’da üç kentsel ve bir kırsal alandaki 6 ay ile 14 yaş arası çocuklardan oluşan prospektif bir kohortta akut ateşli hastalık için haftalık izlem yapılmış ve kan kültürü ile teyit edilen tifo insidansı ölçülmüş. Toplumda insidansı tahmin etmek için ek olarak bir kentsel ve beş kırsal alanda hastanede yatan ateşli hastaların kan kültürü testleri ile sağlık hizmeti kullanımıyla ilgili toplanan anket verileri birleştirilmiş.

Hindistan’da üç şehir ve bir kırsal bölgede, 6 ay ile 14 yaş arasındaki çocuklarda akut ateşli hastalık için haftalık gözetim yapılarak ve kan kültüründe patojenin üremesiyle teyit edilen tifo insidansı ölçülerek dört kohortta toplamda 24 062 çocuk kaydedilmiş. Ek olarak bir şehir ve beş kırsal alandan toplanan anket verileriyle topluluk insidansı tahmin edilmiş.

Bu çocukların 299’unda kültürde üreme kaydedilmiş. Şehirlerde 100 000 çocuk-yıl başına 576 ila 1173 olguluk insidans belirlenirken kırsal Pune’de 35 olgu belirlenmiş. Hastane gözetimindeki tahmini tifo insidansı, 6 ay ile 14 yaş arasındaki çocuklar arasında 100 000 çocuk-yıl başına 12 ila 1622 ve 15 yaş ve üstü olanlarda 100 000 kişi-yıl başına 108 ila 970 olgu olarak değişiyormuş. Yaşlara göre düzenleme yapıldıktan sonra 33 çocuktan Salmonella enterica serovar Paratyphi izole edilmiş ve genel insidans 100 000 çocuk-yıl başına 68 olguya çıkmış.

Sonuç olarak, bu çalışma Hindistan’da şehirlerde tifo insidansının hala yüksek olduğunu, çoğu kırsal alandaysa şehirlere göre daha düşük insidans tahminleri bulunduğunu göstermektedir.

John J, Bavdekar A, Rongsen-Chandola T, et al. Burden of typhoid and paratyphoid fever in India. N Engl J Med. 2023; 388 (16): 1491-500.

Makale İçin Tıklayınız

Antibiyotik Alerjisine Yaklaşım İçin Hollanda Antibiyotik Politikası Çalışma Grubu (SWAB) Kılavuzu

Hollanda Antibiyotik Politikası Çalışma Grubu (SWAB), antibiyotik alerjisi bildiren hastalarda antibiyotik tedavisine yatak başında karar vermek için kanıta dayalı öneriler sağlamak üzere multidisipliner bir uzman komitesi oluşturmuş.

Beta-laktam antibiyotiklere (BLA) ve beta-laktam olmayan antibiyotiklere (NBLA) karşı şüphelenilen alerji için altmış öneri sunulmuş. Bu alanda randomize kontrollü çalışmaların olmaması nedeniyle altta yatan kanıtlar ağırlıklı olarak düşük veya çok düşük olarak derecelendirilmiş. Mevcut veriler, ayrıntılı bir alerji öyküsünün her zaman alınması ve eleştirel olarak değerlendirilmesi gerektiğini desteklemektedir. Yan zincirlerin moleküler benzerliğinin olmaması nedeniyle BLA grupları arasında çapraz alerji beklenmediğinde hasta alternatif BLA’yı güvenle kullanabilir. Bu kuralın bir istisnası, ciddi gecikmiş tip alerjik reaksiyonlardır. Bu durumda yeniden bir BLA’ya maruz kalmanın yalnızca multidisipliner bir ekibe danışıldıktan sonra düşünülmesi gerektiği vurgulanmış.

Sonuç olarak, Hollanda’da BLA’ya ve sıklıkla kullanılan NBLA’ya karşı şüphelenilen alerjiye yaklaşım için tavsiyeler sağlayan ve böylece antimikrobiyal yönetimi güçlü bir şekilde destekleyen resmi bir kılavuz geliştirilmiş.

Wijnakker R, van Maaren MS, Bode LGM, et al. The Dutch Working Party on Antibiotic Policy (SWAB) guideline for the approach to suspected antibiotic allergy. Clin Microbiol Infect. 2023: S1198-743X(23)00178-7.

Makale İçin Tıklayınız

Meşrutiyet Mah. Rumeli Cad.
İpek Apt. No. 70 D. 7
(Rumeli Eczanesi üstü),
34363 Şişli, İstanbul
Tel. ve Faks: (0212) 219 54 82
E-posta: klimik@klimik.org.tr