Klimik Bülteni - Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği Yayın Organıdır
<
11
Nisan
2023
>

ESKİ SAYILAR

BÜLTEN ÜYELİĞİ

Ensefalit (149. Web Konferans, 11 Nisan 2023)

11 Nisan 2023 Salı günü, 20.30-22.00 saatleri arasında “Ensefalit” konulu web konferans yapılacaktır.

PROGRAM
Yöneten:
 Prof. Dr. Funda MEMİŞOĞLU
İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi

HSV Meningoensefaliti: Güncel Bilgiler
Prof. Dr. Mehmet ÖZDEN
İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi

Listeria Meningoensefaliti
Doç. Dr. Sibel ALTUNIŞIK-TOPLU
İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi

Kuduz
Doç. Dr. Adem KÖSE
İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi

Selam ve saygılarımızla.
KLİMİK Derneği Yönetim Kurulu

5 Soru 5 Yanıt: Lyme

Nisan 2023’ün 5 soru 5 yanıtı yayımlandı. Soruları yanıtlamak için KLİMİK Derneği web sitesi üzerinden ya da Uygulama şifrenizle giriş yapabilirsiniz.

5 Soru 5 Yanıt İçin Tıklayınız

ADÇG-MİÇG Simpozyum 2023: Özel Hasta Gruplarında Dirençli Bakteri ve Mantar İnfeksiyonları Yönetimi (9-10 Haziran 2023, Ankara)

Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği, Antibiyotik Direnci Çalışma Grubu (ADÇG) ve Mantar İnfeksiyonları Çalışma Grubu (MİÇG) tarafından, 9-10 Haziran 2023 tarihinde Ankara’da “Özel Hasta Gruplarında Dirençli Bakteri ve Mantar İnfeksiyonları Yönetimi” başlıklı simpozyum yapılacaktır.

ADÇG ve MİÇG ortaklığında düzenlenen bu simpozyumun birinci gününde, özel hasta gruplarında dirençli bakteri infeksiyonları, ikinci gününde ise özel hasta gruplarında dirençli mantar infeksiyonlarını tüm yönleri ile tartışmak amaçlanmaktadır. Siz değerli meslektaşlarımızı 9-10 Haziran 2023 tarihinde Ankara’ya davet ediyoruz.

Ayrıntılı Bilgi İçin Tıklayınız

Keneyle İlişkili İnfeksiyonlara Genel Bir Bakış

New England Journal of Medicine’den alınan bu videoda, Sam Telford ve Robert Smith, diğerlerinin yanı sıra Lyme hastalığı, babezyoz ve anaplazmoz da dahil olmak üzere Amerika Birleşik Devletleri’nde yaygın olarak karşılaşılan çeşitli kene kaynaklı hastalıklara klinik bir genel bakış sunuyor. Kenelerin özellikleri ve hastalık vektörü olarak hareket etme yetenekleriyle başlayan video, bu infeksiyonların klinik sunumunu, fizik muayenedeki ipuçlarını ve kene kaynaklı infeksiyon olasılığı olan bir hastayla karşılaşıldığında göz önünde bulundurulması gereken laboratuvar testlerini gözden geçiriyor. Havaların ısınmasıyla birlikte artması beklenen kene kaynaklı infeksiyonlar için faydalı olması düşüncesiyle sizlerle paylaşıyoruz.

Video İçin Tıklayınız

Bebeklerde RSV Hastalığını Önlemek için Gebelikte Uygulanan Bivalan Prefüzyon F Aşısının Etkililik ve Güvenliğinin Değerlendirilmesi

Hamilelik sırasında gebeleri aşılamanın doğacak bebeklerde respiratuar sinsisyum virusu (RSV) ile ilişkili alt solunum yolu hastalığının yükünü azaltıp azaltmayacağı belirsizdir. Toplam 18 ülkede gerçekleştirilen bu faz 3, çift-kör, randomize çalışmada, 24 ila 36. gebelik haftalarındaki hamile kadınlara 120 μg bivalan RSV prefüzyon F proteini (RSVpreF) ya da, plasebo 1:1 oranında olmak üzere, intramuskülerolarak uygulanmış. İki temel etkililik sonlanım noktası, doğumdan sonraki 90, 120, 150 ve 180 gün içinde bebeklerde medikal yardımlı ciddi RSV ile ilişkili alt solunum yolu hastalığı ve medikal yardımlı RSV ile ilişkili alt solunum yolu hastalığı olarak belirlenmiş.

Toplamda 3682 anne adayı aşı olurken 3676’sı plasebo almış. Sırasıyla 3570 ve 3558 bebek değerlendirilmiş. Tıbbi yardım gerektiren ciddi alt solunum yolu hastalığı, doğumdan sonraki 90 gün içinde aşı grubundaki kadınların bebeklerinin altısında ve plasebo grubundaki kadınların bebeklerinin 33’ünde meydana gelmiş (aşı etkililiği, %81.8; %99.5 GA, %40.6 ila %96.3). Yüz seksen gün içinde aşı grubunda 19 vaka ve plasebo grubunda 62 vaka saptanmış (aşı etkililiği, %69.4; %97.58 GA, %44.3 ila %84.1). Tıbbi yardım gerektiren RSV ile ilişkili alt solunum yolu hastalığı, doğumdan sonraki 90 gün içinde aşı grubundaki kadınların bebeklerinin 24’ünde ve plasebo grubundaki kadınların bebeklerinin 56’sında meydana gelmiş (aşı etkililiği, %57.1; %99.5 GA, %14.7 ila %79.8); fakat bu sonuçlar istatistiksel başarı kriterini karşılamamış. Gebelerde veya 24 aya kadar izlenen bebeklerde aşının güvenliğiyle ilgili sorun yaşanmamış. İnjeksiyondan sonraki bir ay içinde veya doğumdan sonraki bir ay içinde bildirilen advers olayların insidansı, aşı (%13.8 kadın ve %37.1 bebek) ve plasebo grubunda (%13.1 kadın ve %34.5 bebek) benzer bulunmuş.

Bu çalışma gebelik döneminde uygulanan RSVpreF aşısı, bebeklerde tıbbi yardım gerektiren ciddi RSV ile ilişkili alt solunum yolu hastalığına karşı etkili olacağını ve güvenlik konusunda herhangi bir endişe oluşturmadığını belirtmektedir.

Kampmann B, Madhi SA, Munjal I, et al. Bivalent prefusion F vaccine in pregnancy to prevent RSV illness in infants. N Engl J Med. 5 Nisan 2023.

Makale İçin Tıklayınız

Hastaneye Yatırılmadan İzlenen Adölesan ve Genç Yetişkinlerde COVID-19 Sonrasında Gelişen Durumların Özellikleri ve Prevelansı

Bu çalışma, hastane yatışı gerekmeksizin hafif-orta şiddette infeksiyon geçirmiş genç yetişkinlerde COVID-19 sonrasında gelişen durumların (CSD) özellikleri, risk faktörleri ve prevelansı nedir sorusuna cevap bulabilmek için yapılmış.

Bu prospektif kohort çalışmasına, Norveç’te iki ilçede COVID-19 tanısı alan 12-25 yaş arasındaki ve SARS-CoV2 RT-PCR testi pozitif ve negatif olarak sonuçlanmış ayaktan takipli hastalar dahil edilmiş. Erken konvelesan dönemde ve 6. ayda hastalar muayene edilerek kardiyak, pulmoner değerlendirmeleri ve kognitif fonksiyonel analizleri yapılmış. İmmünolojik ve organ hasarına yönelik belirteçler incelenmiş ve katılımcılara semptomlarını sorgulayıcı formlar doldurtulmuş. Çalışma olgu tanımları DSÖ’nün CSD olgu tanımına göre yapılmış. Esas sonlanım noktası, PCR testi pozitif olan hastalarla negatif olan hastalar arasında CSD gelişme prevelansı ve özelliklerinin değerlendirilmesi olarak belirlenmiş.

Üç yüz seksen iki SARS-CoV-2–pozitif katılımcı [ortalama yaş 18.0 (3.7) yıl; 152 erkek (%39.8)] ve 85 SARS-CoV-2–negatif katılımcı [ortalama (SS) yaş, 17.7 (3.2) yıl; 31 erkek (%36,5)] iki kolda değerlendirilmiş. Altıncı ayda bakılan nokta prevelansında SARS-CoV-2 pozitif grupta CSD gelişme oranı %48.5; kontrol grubunda %47.1 (ortalama risk %1.5; %95 GA, -%10.2 ila %13.1) saptanmış. SARS-CoV-2 pozitifliği, CSD gelişimiyle ilişkili bulunmamış [göreceli risk (RR), 1.06; %95 GA, 0.83 – 1.37). CSD için ana risk faktörü başlangıçtaki semptomların şiddeti olarak belirlenmiş (RR, 1.41; %95 GA, 1.27-1.56). Fiziksel aktivitenin azlığı (RR, 0.96; %95 CI, 0.92-1.00) ve yalnızlık da (RR, 1.01; %95 CI, 1.00-1.02) CSD ile ilişkili bulunmuş, ancak bu ilişki biyolojik belirteçlerle kurulamamış.

Bu çalışmada CSD semptomlarının uzaması ve hastada sorun oluşturması PCR pozitifliğiyle değil, hastanın başlangıç kliniği ve psikososyal özellikleriyle ilişkilendirilmiş. Bu bulgu, CSD alanında daha fazla çalışma yapılması gerektiğini ortaya koymaktadır.

Selvakumar J, Havdal LB, Drevvatne M, et al. Prevalence and characteristics associated with post-COVID-19 condition among nonhospitalized adolescents and young adults. JAMA Netw
Open
. 2023; 6 (3): e235763.

Makale İçin Tıklayınız 

COVID-19 ile İlişkili Mukormikoz: 958 Olgunun Sistematik İncelemesi ve Meta-analizi

COVID-19 ile ilişkili mukormikozun (CAM) özelliklerine kapsamlı bir bakış açısı sağlamak amacıyla yapılan ve 45 ülkeden 958 olgunun meta-analizini içeren bu çalışmada olguların %88.1’i (844/958) düşük veya orta gelirli ülkelerden (LMIC) bildirilmiş.

COVID-19 için steroid kullanımı (%78.5, 619/789) ve altta yatan hastalık olarak diyabet (%77.9, 738/948) sık görülmüş. Diyabetik ketoasidoz (p<0.001), malignite öyküsü (p<0.001), altta yatan akciğer (p=0.017) veya böbrek hastalığı (p<0.001), obezite (p<0.001), hipertansiyon (p=0.040), yaş (>65 yaş) (p=0.001), Aspergillus koinfeksiyonu (p=0.037) ve COVID-19 esnasında tocilizumab kullanımının (p=0.018) mortaliteyi artırdığı gösterilmiş. CAM, COVID tanısından 22.3 (0-240, SS: 26.8) gün sonra ve hastaneye yatıştan ise 10.7 (0-150, SS: 16.9) gün sonra gelişmiş. Aspergillus koinfeksiyonu olan hastalarda mukormikoz ve pulmoner mukormikoz tanısı hastaneye yatıştan ortalama 15.4 gün (0-35 ) ve 14.0 günde (0-53) konulmuş. Vakaların <1’ini kutanöz mukormikoz oluşturmuş. Genel ölüm oranı %38.9 (303/780) imiş ve ölen olguların çoğu LMIC ülkelerindenmiş.

Bu meta analizde önceden tanımlanan faktörlere ek olarak ileri yaş, spesifik komorbiditeler, Aspergillus koinfeksiyonu ve tocilizumab kullanımı gibi CAM için yeni risk faktörleri saptanmış.

Özbek L, Topçu U, Manay M, et al. COVID-19-associated mucormycosis: a systematic review and meta-analysis of 958 cases. Clin Microbiol Infect. 2023: S1198-743X(23)00122-2.

Makale İçin Tıklayınız

Renal Transplant Alıcılarında BKV Nefropatisinin Özellikleri, Risk Faktörleri ve Sonlanımları: Bir Vaka Kontrol Çalışması

BK virus viremisi renal transplantasyondan sonra %10-20 alıcıda saptanmakta olup çoğunlukla ilk bir yılda meydana gelmektedir. Terapötik bir müdahale olmadığında bu viremik vakaların %10- 50’si 2-6 haftalık bir medyan sürede BK virusla ilişkili nefropatiye ilerleyerek greft kaybına neden olabilmektedir. Renal transplantasyon sonrası BK virusla ilişkili nefropati (BKVN) %1-10 alıcıda gelişmektedir ve greft kaybının majör nedenlerindendir. BKVN en sık olarak renal transplantasyon sonrası ilk 1 yılda meydana gelmekte olup, son yıllarda özellikle kalsinörin inhibitörleri ve mikofenolat mofetil gibi ajanlarla yüksek immünosupresif tedavilerin uygulanmasına bağlı olarak insidansı artmıştır.

Çalışmada biyopsi ile kanıtlanmış BKVN ile ilişkili faktörlerin tanımlanması amaçlanmış. 2005-2019 yılları arasında biyopsi ile kanıtlanmış BKVN tanısı almış renal tranplant alıcıları dahi edilerek retrospektif vaka kontrol çalışması yürütülmüş. Yaş, nakil zamanı ve donör durumuna göre, her vaka BKVN infeksiyonu gelişmemiş bir renal transplant alıcısı ile eşleştirilmiş.

Bin yedi yüz otuz yedi alıcıda 64 BKVN saptanmış (%3,7). Yüksek c-PRA düzeyleri dışında iki grubun klinik özellikleri arasında fark bulunmamış. BKVN vakaları renal trasplantasyonda medyan 11 ay (IQR 5-14.5), viremiden ise 4 ay (IQR 1-7) sonra tanı almış. Tanı sırasında greft fonksiyonlarının önemli ölçüde bozulduğu görülmüş. BKVN vakalarının 61’inde (%95) immünosupresyon dozu azaltılmış. Elli üç hastada (%83) bir ya da daha fazla immünosupresyon ajan değiştirilirken, vireminin devam etmesi nedeniyle ilerleyen zamanda 19 (%30) hastada ikili terapiye geçilmiş. Yirmi bir hasta (%33) BKV tedavisi için intravenöz polivalan immünoglobulin (n=14), sidofovir (n=4) ve leflunomid (n=3) almışlar.

Sonuç olarak 31 (%49) vakada medyan 18 ay (IQR 7-38) içerisinde BK viremisi klirensi elde edilmiş. Yapılan çok değişkenli analiz ile <500/mm³ lenfopeni ve prednizon dozunun >7,5 mg/gün olması BKVN tanısı ile ilişkili bağımsız faktörler olarak bulunmuş. İki grup da 40 aylık bir medyan süreyle takip edilmiş. BKVN’nin özellikle greft reddi (p=0.02) ve yeniden diyalize dönüş (p=0.01) ile ilişkili olduğu görülmüş.

Gras J, Le Flécher A, Dupont A, et al. Characteristics, risk factors and outcome of BKV nephropathy in kidney transplant recipients: a case-control study. BMC Infect Dis. 2023; 23 (1): 74.

Makale İçin Tıklayınız

Pyelonefrit  Dahil Komplike İdrar Yolu İnfeksiyonlarının Tedavisinde Sülopenem: Faz 3, Randomize Çalışma

Sülopenem, çoklu ilaca dirençli infeksiyonların tedavisi için geliştirilmiş bir tiopenem antibiyotiktir. Hem intravenöz (IV) hem de oral formülasyonlarının bulunması hastaneden daha erken taburcu olmayı kolaylaştıracaktır.

Bu çalışmada pyüri, bakteriüri ve komplike üriner sistem infeksiyonu (cUTI) belirti ve semptomlarıyla hastanede yatan erişkinler, 5 gün IV sulopenem, ardından oral sulopenem etzadroksil/probenesid veya 5 gün IV ertapenem ve ardından oral siprofloksasin veya amoksisilin-klavulanat şeklinde randomize edilmiş. Hastaların 21 günlük klinik ve mikrobiyolojik yanıtları kombine olarak değerlendirilmiş. Sülopenem ve ardından oral sulopenem-etzadroksil/probenesid alan grupta, ertapenem ve
ardından oral kademeli tedavi alan gruba göre daha düşük asemptomatik bakteriüri oranı saptanmış. Diğer genel yanıtta anlamlı bir fark gözlenmemiş.

Sülopenemin her iki formülasyonunun da iyi tolere edildiği gösterilmiş. Sonuçlara dayanarak sülopenemin, oral formunun da olması sayesinde komplike üriner sistem infeksiyonlarında oral ardışık tedavi için önemli bir alternatif ilaç olabileceği belirtilmiş.

Dunne MW, Aronin SI, Das AF, et al. Sulopenem for the treatment of complicated urinary tract ınfections ıncluding pyelonephritis: a phase 3, randomized trial. Clin Infect Dis. 2023; 76 (1): 78-88.

Makale İçin Tıklayınız

Meşrutiyet Mah. Rumeli Cad.
İpek Apt. No. 70 D. 7
(Rumeli Eczanesi üstü),
34363 Şişli, İstanbul
Tel. ve Faks: (0212) 219 54 82
E-posta: klimik@klimik.org.tr