Klimik Bülteni - Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği Yayın Organıdır
<
3
Ocak
2023
>

ESKİ SAYILAR

BÜLTEN ÜYELİĞİ

Viral Kanamalı Ateşler (140. Web Konferans, 3 Ocak 2023)

3 Ocak 2023 Salı günü, 20.00-21.30 saatleri arasında “Viral Kanamalı Ateşler” konulu web konferans yapılacaktır.

PROGRAM
Yöneten: Prof. Dr. Bilgehan AYGEN
Erciyes Üniversitesi, Tıp Fakültesi

Viral Kanamalı Ateşi Olabilecek Hastanın Ayırt Edilmesi ve Genel Yönetimi
Prof. Dr. Orhan YILDIZ
Erciyes Üniversitesi, Tıp Fakültesi

Kırım Kongo Kanamalı Ateşi: Güncel Bilgiler
Dr. Öğr. Üyesi Gamze KALIN-ÜNÜVAR
Erciyes Üniversitesi, Tıp Fakültesi

Ebola-Marburg: Güncel Bilgiler
Dr. Öğr. Üyesi Zeynep TÜRE-YÜCE
Erciyes Üniversitesi, Tıp Fakültesi

Sarı Ateş ve Lassa: Güncel Bilgiler
Prof. Dr. İlhami ÇELİK
Sağlık Bakanlığı Üniversitesi, Kayseri Tıp Fakültesi

Selam ve saygılarımızla.
KLİMİK Derneği Yönetim Kurulu

Romatizmal Hastalığı Olanlarda Pneumocystis jirovecii Pnömonisinde Trimetoprim/Sülfametoksazol Başlanma Süresi: 90 Günlük Mortalite Üzerindeki Etkisi

Pneumocystis jirovecii pnömonisi (PJP), romatizmal hastalığı olan hastalarda prevalansı artan, hayatı tehdit eden bir hastalıktır. 2018-2021 yılları arasında Şangay’da yapılan gözlemsel retrospektif bu çalışmada, PJP ile komplike romatizmal hastalığı olanlarda 90 günlük mortalitenin belirlenmesi ve ilk semptomlardan yedi gün sonra TMP/SMX uygulamasının 90 günlük mortaliteyle ilişkili olup olmadığını araştırmak amaçlanmış.

Çalışmaya dahil edilen toplam 37 hasta TMP/SMX’in başlangıç zamanına göre erken (ilk yedi gün içinde) ve geç (yedi gün sonra) olmak üzere iki gruba ayrılmış. Birincil sonlanım 90 günlük PJP ile ilişkili mortalite olarak belirlenmiş. Hastaların 27’si erken ve 10’u geç gruba dahil edilmiş (medyan yaş 50.1 yıl, %24.3 erkek). Toplam 15 (%40.5) hasta 90 günlük takipte veya daha önce kaybedilmiş. En sık eşlik eden hastalık sistemik lupus eritematozus (%14, %37.8) olup, bunu inflamatuvar miyopati (%11, %27.9) izlemiş. Erken gruptaki hastaların daha az mekanik ventilasyona (8/27, %29.6’ya karşı 9/10, %90.0, p=0.002), daha düşük dozlarda glukokortikoid kullanımı (43.2 mg/güne karşı 72.2 mg/gün, p=0.039) ve daha düşük mortaliteye sahip olduğu bulunmuş (7/27, %25.9’a karşılık 8/10, %80.0, p=0.006). Kaplan-Meier analizinde, erken grubun hayatta kalma olasılığı, geç grubunkinden önemli ölçüde daha yüksekmiş (p=0.007).

Sonuç olarak, PJP ile komplike romatizmal hastalığı olanların prognozu kötü ve mortalitesi %40.5 olarak bulunmuş. Semptomların başlangıcından yedi gün sonra TMP/SMX başlanması ve LDH düzeyinin yüksek olması 90 günlük mortalitenin artışıyla ilişkilendirilmiş.

Song S, Zhang Y, Yu J, Xie C, Chen Y, Zhang X. Time to trimethoprim/sulfamethoxazole initiation among patients with rheumatic disease complicated by Pneumocystis jirovecii pneumonia: impact on 90-day mortality. BMC Infect Dis. 2022; 22 (1): 961.

Makale İçin Tıklayınız 

2OPS-2071’in Gram-pozitif ve Gram-negatif Enteropatojenik Bakterilere Karşı İn-vitro Antibakteriyel Etkinliği

Gelişmekte olan ülkelerde önemli bir halk sağlığı sorunu olan enterik infeksiyonlarda antimikrobiyal direnç giderek artmaktadır. OPS-2071, florokinolon ailesinin yeni bir üyesi olup antiinflamatuvar ve antibakteriyel etkinliğe sahiptir. Bu ajanın oral absorbsiyonu azdır ve Clostridioides difficile’ye karşı etkindir.

Bu çalışma; OPS-2071’in majör enteropatojenik bakterilere karşı etkinliği ve ilaç direnç riskini değerlendirmek üzere tasarlanmış. Antibakteriyel etkinlik, agar dilüsyonla değerlendirilmiş. DNA giraz ve topoizomeraz IV üzerindeki inhibitör aktivite sırasıyla “supercoiling” ve dekatenasyon yöntemleriyle, mutant önleme ve spontan direnç sıklığıysa ilaç içeren agara inokulasyonla belirlenmiş.

Referans ilaçlarla karşılaştırıldığında, Gram-pozitif bakteriler ve kinolon dirençli suşlar da dahil olmak üzere Campylobacte rjejuni’ye karşı OPS-2071’in antibakteriyel etkinliği daha potent bulunmuş. Diğer Gram-negatif bakterilere karşı etkinlikse bilinen kinolonlarla benzer bulunmuş. Staphylococcus aureus ve Escherichia coli’de spontan direnç gözlemlenmemiş.

C. jejuni’de gözlenen direncin bilinen kinolonlardan daha az ancak azitromisinden daha fazla olduğu görülmüş. S. aureus ve C. jejuni’de mutant önleme konsatrasyonu test edilen diğer bileşiklerden daha azken E. coli için bilinen kinolonlardan daha yüksek bulunmuş.

Sonuç olarak, potent in-vitro antibakteriyel aktivite ve düşük direnç riski, OPS-2071’in kinolon dirençli Campylobacter de dahil olmak üzere enterik  infeksiyonlarda yararlı olabileceğini düşündürmektedir.

Oka D, Changkwanyeun R, Yamaguchi T, Nakajima C, Suzuki Y, Matsumoto M. In vitro antibacterial activity of OPS-2071 against Gram-positive and Gram-negative enteropathogenic bacteria. J Antimicrob Chemother. 2022; 77 (12): 3248-55.

Makale İçin Tıklayınız

HIV ile Yaşayan Obez Bireylerde Modern Antiretroviral Tedavi Sonuçları

HIV ile yaşayan bireylerde obezite prevalansı giderek artmaktadır. Neden olan mekanizma tam olarak bilinmese de bu etki integraz inhibitörleri ve tenofovir-alafenamid fumaratla tedavi edilen kişilerde daha belirgindir. Obezite; yağ dokusunda, yağ dışı vücut kütlesinde ve plazma hacminde artış nedeniyle ilaç farmakokinetiklerini değiştirmektedir. Karaciğer ve böbrek büyüklüklerinin ve glomeruler filtrasyonun artması nedeniyle eliminasyon da etkilenmektedir. Bunların yanı sıra, sitokrom p450 isoformları üzerindeki etkisi nedeniyle, obezite ilaç metabolizmasını da değiştirmektedir.

Obez bireylerde antiretroviral ilaç etkinliğini ayrıntılı bir biçimde değerlendiren bu derlemede özet olarak şu bilgiler vurgulanmaktadır:

• Antiretroviral ilaçların çoğu, obez bireylerde tedavi yanıtsızlığı ya da toksik maruziyet riski yaratmamaktadır.
• Tenofovir disoproksilfumarat, lopinavir ve ileri derece obez bireylerde efavirenz kullanımına dikkat edilmeli ve terapötik ilaç düzeyi ölçümü düşünülmelidir.
• Antiasit ajanlarla raltegravir arasındaki ilaç-ilaç etkileşimine dikkat edilmelidir.
• Obez bireylerde birçok antiretroviral ilacın hangi dozdan verileceği bilinmemektedir.

Zino L, Stalenhoef J, Colbers A, Burger DM. Outcomes of modern antiretroviral therapy in obese individuals living with HIV. J Antimicrob Chemother. 2022; 77 (12): 3215-20.

Makale İçin Tıklayınız

Tüberküloz Hastalarının Ev Temaslıları Arasında Aktif Tüberküloz Hastalığına Progresyonu Öngören QuantiFERON Süpernatan Bazlı Konak Biyobelirteçleri

Tüberkülin deri testi ve güncel İnterferon Gama Salınım testlerinin pozitif prediktif değerleri çok düşük olup bu durum yüksek sayıda tedavi oranlarına sebep olmaktadır. Bu nedenle, aktif tüberküloza ilerleme riski yüksek olan bireyleri belirlemek için yüksek prediktif değerlere sahip biyobelirteçlerin belirlenmesi kritik öneme sahiptir.

Yeni bitobelirteçlerin belirlenmesi amacıyla yapılan bu çalışmada da indeks TB hastalarının 2 yıllık takip sırasında aktif TB geliştiren 14 ev temaslısından alınan QuantiFERON süpernatanları kullanılmış. Süpernatanlar, Luminex Multiplex Array kiti kullanılarak 45 sitokin, kemokin ve büyüme faktörlerinden oluşan genişletilmiş bir panel için test edilmiş.

Progresif olanlar ve olmayanlar arasında 15 prediktif biyobelirtecin anlamlı bir şekilde ayrım yapabildiği izlenmiş. IP-10, CCL19, IFN-γ, IL-1ra, CCL3 ve GM-CSF en umut verici öngörücü belirteçler olarak tanımlanmış. IP-10/CCL19 oranı, progresyonu tahmin etmede maksimum hassasiyet ve özgüllük (%100) göstermiş. Sınıflandırma ve regresyon ağacı analizi yoluyla, IP 10/CCL19 oranı için 0.24’lük bir sınır noktasının, %100’lük pozitif prediktif değer ile kısa vadeli TB hastalığına ilerleme riskini tahmin etmek için ideal olduğu bulunmuş. (%95 GA 85.8-100)

Hedefe yönelik müdahale için, bu çalışmada tanımlanan biyobelirteçlerin TB hastalığına hızlı progresyon açısından yüksek risk taşıyan bireyleri tanımlayabilen daha doğru bir testin geliştirilmesinin yolunu açması hedeflenmiş.

Daniel EA, Thiruvengadam K, Rajamanickam A, et al. QuantiFERON supernatant-based host biomarkers predicting progression to active tuberculosis disease among household contacts of tuberculosis patients. Clin Infect Dis. 2022: ciac979.

Makale İçin Tıklayınız

Toplum Kökenli Pnömonide Erken Klinik Yanıt Veren Hospitalize Hastalarda Kısa Süreli Antibiyotik Tedavisi: Çok Merkezli Bir Kohort Çalışması

Kısa süreli antibiyotik tedavisinin, toplum kökenli pnömoni (TKP) tanısı ile hastaneye yatırılan hastalar arasında etkili ve güvenli olup olmadığını araştırmak amacıyla 2017–2019 döneminde, Danimarka’daki dört hastaneye TKP ile başvuran hastalardan oluşan bir kohort çalışması yapılmış. Veriler prospektif olarak tıbbi kayıtlardan toplanmış. Çalışmaya erken klinik yanıt veren hastalar dahil edilmiş ve ilgili doktorun kararına göre antibiyotik süresine göre tedavi gruplarına ayrılmışlar; kısa süreli (4-7 gün) veya uzun süreli (8-14 gün). Birincil sonuç, tedavi sonrası 30 gün içindeki ölüm oranı olarak belirlenmiş. İkincil sonuçlar, yeniden yatışları veya yeni antibiyotikleri içermekteymiş.

Çalışma kohortu, ağırlıklı olarak hafif-orta şiddette hastalıkla başvuran, medyan yaşı 74 olan 1151 hastayı içermekteymiş. 30 günlük tedavi sonrası mortalite, kısa süreli tedavi grubunda %3.36 (11/327) ve uzun süreli tedavi grubunda %3.40 (28/824) olmuş (düzeltilmiş OR 1.05, %95 GA 0.38–1.88). Yeni yatış oranları sırasıyla %15.6 (42/269) ve %14.0 (102/727) (düzeltilmiş OR 1,07, %95 GA 0.75–1.69) ve yeni antibiyotik reçetesi %11.9 (32/269) ve %12.1 (88) /727) (düzeltilmiş OR 0.99, %95 GA 0.61–1.49) olarak belirlenmiş.

TKP ile hastaneye yatırılan ve erken klinik yanıt alan hastalarda, kısa süreli ve uzun süreli tedaviler arasında benzer sonuçlar gözlenmiş. Bu sonuçlar rutin klinik ortamlarda kısa süreli tedavinin kullanımını desteklemektedir.

Israelsen SB, Fally M, Tarp B, Kolte L, Ravn P, Benfield T. Short-course antibiotic therapy for hospitalized patients with early clinical response in community-acquired pneumonia: a multicentre cohort study. Clin Microbiol Infect. 2023; 29 (1): 54-60.

Makale İçin Tıklayınız

Toplum Kökenli Pnömoninin Tedavisinde Ampisiline Karşı Seftriakson: Bir Eşleştirme Kohort Çalışması

Bu çalışmada, ampisilin ve seftriaksonun (her iki kol için makrolid ilavesi ile) toplum kökenli pnömoni (TKP) nedeniyle hastanede yatan erişkin hastaların tedavisinde karşılaştırılabilir olup olmadığını incelemek amaçlanmış. Tek merkezli, gözlemsel bir kohort çalışması olarak planlanmış. TKP nedeniyle dahiliye servislerinde yatan ve makrolid ilavesiyle seftriakson veya ampisilin ile tedavi edilen erişkin hastalar çalışmaya dahil edilmiş ve gruplar oluşturulurken bir eğilim skoru modeli kullanılmış. Birincil sonuç, 30 günlük tüm nedenlere bağlı ölüm oranı olarak belirlenmiş.
Toplam 1586 hasta dahil edilme kriterlerini karşılamış. Toplam kohortta 30 günlük mortalite oranında fark bulunmamış (ampisilin ve seftriakson kolunda sırasıyla 28/233’e karşı 208/1353; p = 0.184). Eğilim eşleştirilmiş kohortta (ampisilin kolunda 197 ve seftriakson kolunda 394), ana modelin çok değişkenli analizinde tedavi grupları arasında 30 günlük tüm nedenlere bağlı mortalite açısından anlamlı bir fark bulunmamış (OR 0.67, %95 GA, 0.37–1.2; p=0.189). Otuz günlük ölüm oranı ampisilin ve seftriakson kollarında sırasıyla 19/197’ye karşı 57/394; p=0.108 olarak saptanmış. Ampisilin ile tedavi edilen hastalarda C. Difficile oranları önemli ölçüde daha düşük bulunmuş (0/197, %0’a karşı 8 /394, %2; p = 0.044). Ampisilin, TKP nedeniyle hastaneye yatırılan hastalarda seftriakson ile kıyaslandığında karşılaştırılabilir klinik sonuçlarla ilişkilendirilmiş.

Guz D, Bracha M, Steinberg Y, Kozlovsky D, Gafter-Gvili A, Avni T. Ceftriaxone versus ampicillin for the treatment of community-acquired pneumonia. A propensity matched cohort study. Clin Microbiol Infect. 2023; 29 (1): 70-6.

Makale İçin Tıklayınız

Meşrutiyet Mah. Rumeli Cad.
İpek Apt. No. 70 D. 7
(Rumeli Eczanesi üstü),
34363 Şişli, İstanbul
Tel. ve Faks: (0212) 219 54 82
E-posta: klimik@klimik.org.tr