Temmuz 2022’nin 5 soru 5 yanıtı yayımlandı. Soruları yanıtlamak için KLİMİK web sitesine üye girişi yapınız.
Temmuz 2022’nin 5 soru 5 yanıtı yayımlandı. Soruları yanıtlamak için KLİMİK web sitesine üye girişi yapınız.
6 Temmuz 1885 kuduz aşısının, ilk kez bir insana uygulandığı tarihtir. İnsanlık tarihi kadar eski zoonotik infeksiyonlara ek olarak, günümüzde başta COVID-19 olmak üzere yeni ortaya çıkan zoonotik infeksiyonlarla da mücadele içindeyiz.
Zoonotik hastalıkların insan sağlığı için ne kadar büyük risk oluşturabildiğini yaşayarak öğrendiğimiz bu COVID-19 günlerinde, değişerek gelişen, evrimini sürdüren mikroorganizmalara karşı, bilinen mücadele yöntemlerimizin yeterli olmadığını ve daha gelişkin mücadele yöntemleri geliştirmek zorunda olduğumuzu çok net bir şekilde görmüş olduk. Çözüm, başta hekimler ve veterinerler olmak üzere ilgili tüm branşların birlikte mücadele etmelerinden geçiyor.
Zoonotik infeksiyonların ortasında bu yıl da, Dünya Zoonoz Günü’nü, sağlıklı bir dünya için ve birlikte mücadele adına anmak isteriz.
COVID-19’dan korunma önlemlerine dikkat ettiğiniz, sağlıklı ve mutlu bir bayram geçirmeniz dileğiyle sevgi ve saygılarımızı sunarız.
Klimik Derneği Yönetim Kurulu
FDG-PET-BT ve geleneksel BT taramalarının kalıcı veya tekrarlayan nötropenik ateşi olan hastaların sonuçlarını nasıl etkilediğini karşılaştırmayı amaçlayan Avustralya’daki bu randomize kontrollü faz 3 çalışmasında, 18 yaş üzeri kök hücre nakli için alıştırma kemoterapisi alan ya da akut lösemi nedeniyle tedavi amaçlı kemoterapi alan kalıcı (>72 saat) ya da tekrarlayan ateşi olan (>48 saat ateşsiz olup, 72 saat ve sonrasında ateş) 147 nötropenik hasta dahil edilmiş. Gebeler, kontrast madde allerjisi olanlar ve tahmini GFR’si <30 mL/dk olanlar dışlanmış. Hastalar 1:1 oranında FDG-PET-BT (n: 65) veya konvansiyonel BT (n: 69) olarak rastgele iki gruba atanmış. Birincil sonlanım noktası antimikrobiyal tedavi başlama, spektrumunu değiştirme ya da tedavinin durdurulması olarak belirlenmiş. Birinci grubun (FDG-PET-BT) 38’i (%58) erkek ve 53’ü (%82) beyaz ırk, ikinci grubun (BT) ise 50’si erkek (%72) ve 58’i (%84) beyaz ırk imiş. Medyan takip süreleri 6 ay (IQR 6–6) imiş ve ilk grupta 65 hastanın 53’üne (%82) ve ikinci grupta ise 69 hastanın 45’ine (%65) antimikrobiyal rasyonalizasyon yapılmış (başlama, spektrum genişletme ya da tedavi kesilmesi) (OR 2·36, %95 GA 1·06–5·24; p=0.033). Antibiyotik rasyonalizasyonu en sık daraltma şeklinde uygulanmış ve birinci grupta 28 (%43), ikinci grupta 17 (%25) hasta olarak bulunmuş (OR 2 ·31, %95 GA 1.11–4.83; p=0.024).
Sonuç olarak, FDG-PET-BT, konvansiyonel BT’ye kıyasla daha sık antimikrobiyal rasyonalizasyonuyla ilişkilendirilmiş olup, bu görüntüleme yönteminin tekrarlayan ya da kalıcı nötropenik ateşli hastalarda antimikrobiyalin kesilmesi ya da de-eskalasyonuyla ilgili karar vermeyi destekleyebileceği düşünülmüş.
Douglas A, Thursky K, Spelman T, et al. [18F]FDG-PET-CT compared with CT for persistent or recurrent neutropenic fever in high-risk patients (PIPPIN): a multicentre, open-label, phase 3, randomised, controlled trial. Lancet Haematol. 2022 Jun 28:S2352-3026(22)00166-1.
Pseudomonas aeruginosa’daki bir genin hipermutabilitesinin, kolistin direncini artırdığı gösterilmiştir. Kolistinin çoklu ilaca dirençli (ÇİD) Gram-negatif patojenlerin neden olduğu infeksiyonların “önemli bir son savunma hattı” olarak kabul edilidiğini ve “bakteriyel patojenlerin kolistin tedavisine nasıl uyum sağladığının anlaşılmasına acil ihtiyaç olduğunu” belirten araştırmacılara göre, kolistine maruz kalmak bakterilerde hızlı hücre ölümüne neden olmaktadır. Ancak bazı popülasyonlar heterorezistan hücre alt popülasyonları nedeniyle sonunda iyileşmektedir.
Kolistin direnci “yeterince anlaşılmadığından” Kapel ve meslektaşları, P. aeruginosa’nın ÇİD bir türünün yüksek dozda kolistine nasıl tepki verdiğini analiz etmek istemişler. P. aeruginosa popülasyonlarını kolistin ile tedavi ettikten sonra, dirence neden olan genetik mutasyonu ve farklı popülasyonların direnç geliştirme hızını analiz etmek için genomları sıralamışlar. Bakterinin “beklenenden çok daha yüksek bir oranda” direnç geliştirdiği, ancak yüksek mutasyon oranı nedeniyle antibiyotik kullanılmadığında patojen popülasyonlarının “direncini çabuk kaybettiği” görülmüş. Pseudomonas izolatlarının normalin 1000 katı hızda mutasyona uğrayan bir gen- pmrB geni- nedeniyle bu direnci hızla geliştirebildiği tespit edilmiş. Araştırmacılar, bu genin bağışıklık sistemi ile ilişkisi sonucunda üretilen seçici baskıların, bakterileri antibiyotiklere dirençli hale getirmek için hızla gelişen ekstra hızlı mutasyon oranının evrimini yönlendirmiş olabileceğini düşündüklerini belirtmişler.
Kapel N, Caballero JD, MacLean RC. Localized pmrB hypermutation drives the evolution of colistin heteroresistance. Cell Rep. 2022; 39 (10): 110929.
Makale İçin Tıklayınız
FDA, 15 valanlı konjuge pnömokok aşısı Vaxneuvance’ın 6 hafta ile 17 yaş arasındaki bebeklerde ve çocuklarda kullanımını içerecek genişletilmiş bir endikasyonu onayladığını duyurdu. Eskiden V114 olarak bilinen aşı, geçtiğimiz Temmuz ayında FDA tarafından yetişkinler için onaylandı. Streptococcus pneumoniae serotipleri 1, 3, 4, 5, 6A, 6B, 7F, 9V, 14, 18C, 19A, 19F, 22F, 23F ve 33F’nin neden olduğu invazif hastalığı önlemeye yönelik üretilen aşı, çocuklarda invazif pnömokokal hastalık insidansındaki azalmaya rağmen, tüm invazif pnömokokların dörtte birinden fazlasından sorumlu olan 3, 22F ve 33F serotiplerinin 5 yaşın altındaki çocuklarda ölüme yol açabilecek ciddi hastalıklara neden olmaya devam etmesinden dolayı oldukça büyük öneme sahiptir.
Merck firması, FDA onayının bebekler, çocuklar ve ergenler arasında Vaxneuvance’ın güvenliğini, tolere edilebilirliğini ve immünojenisitesini değerlendiren yedi randomize, çift kör klinik çalışmadan elde edilen verilere dayandığını söyledi. Klinik veriler, dört dozluk bir pediatrik serinin ardından Vaxneuvance tarafından ortaya çıkarılan bağışıklık tepkilerinin “serotipe özgü immünoglobulin G geometrik ortalama konsantrasyonlarına dayanan 13 ortak serotip için şu anda mevcut olan 13 valanlı konjuge pnömokok aşısından (PCV13) daha düşük olmadığını” göstermiştir.