9 Kasım 2021 Salı günü, 20.00-21.30 saatleri arasında “Clostridioides difficile İnfeksiyonlarında Güncel Durum” konulu web konferans yapılacaktır.

PROGRAM
Yöneten: Prof. Dr. Kenan HIZEL
Kent Hastanesi, İzmir

Türkiye İçin Bir Sorun mu?
Dr. Öğr. Üyesi Hüseyin BİLGİN
Marmara Üniversitesi, Tıp Fakültesi

Tanı Koyabiliyor muyuz?
Uzm. Dr. Belkıs LEVENT
Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü, Mikrobiyoloji Referans Laboratuvarları ve Biyolojik Ürünler Daire Başkanlığı

Tedavi ve Korunmasında Yenilikler Var mı?
Prof. Dr. Gökhan METAN
Hacettepe Üniversitesi, Tıp Fakültesi

Selam ve Saygılarımızla.

KLİMİK Derneği Yönetim Kurulu

Derneğimiz tarafından daha önce yapılan “COVID-19 Rehberi Hazırlama” ve “Hakemlik Eğitimi” çağrılarına olumlu yanıt bildiren üyelerimize yönelik düzenlenen “Sistematik Derleme ve Meta Analiz Kursu” 6-7 Kasım 2021 tarihlerinde 60 kişinin katılımıyla gerçekleştirildi.

KLİMİK Derneği Yönetim Kurulu

Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü ölümünün 83’üncü yılında saygıyla anıyoruz.

KLİMİK Derneği Yönetim Kurulu

COVID-19 hastalarında pulmoner emboli riskini araştırmak amaçlı planlanan bu derlemede PubMed, Cochrane, Web of Science ve EMBASE veri tabanlarındaki çalışmalar iki araştırmacı tarafından bağımsız bir biçimde taranarak, havuzlanan veri analiz edilmiştir.

Analiz edilen 27 çalışmanın sonuçlarına göre, erkek cinsiyet, obezite, mekanik ventilasyon, ciddi parankimal tutulum, yoğun bakım yatışı, artmış D-dimer ve beyaz küre sayısı COVID-19 hastalarında pulmoner emboli riskini arttıran durumlar olarak tanımlanmıştır. Ancak, yaş ve eşlik eden komorbiditelerin pulmoner emboli riski üzerinde etkisi bulunmamıştır. Buna göre yazarlar, COVID-19 hastalarında pulmoner emboli riskini arttıran durumların pulmoner emboli klasik risk faktörlerinden farklı olduğunu belirtmişlerdir.

Cui LY, Cheng WW, Mou ZW, et al. Risk factors for pulmonary embolism in patients with COVID-19: a systemic review and meta-analysis. Int J Infect Dis. 2021; 111: 154-63.

Makale İçin Tıklayınız

Anneden bebeğe SARS-CoV-2 infeksiyonu geçişini araştırmayı amaçlayan bu çalışma İspanya’daki dokuz üçüncü basamak hastanede gerçekleştirilmiştir. Çalışma grubunu gebeliği sırasında COVID-19 tespit edilen kadınlar oluşturmaktadır. Anneden bebeğe SARS-CoV-2 infeksiyonu geçişi; amniyotik sıvı, kordon kanı, plasenta veya doğumdan hemen sonra alınan yenidoğan nazofaringeyal sürüntü örneğinde RT-PCR ile SARS-CoV-2’nin saptanması olarak tanımlanmıştır.

Çalışmaya 44 gebe (biri ikiz gebelik) dahil edilmiş olup 45’er plasenta, amniyotik sıvı ve kordon kanı örneği alınmıştır. Ortanca gestasyonel yaş 34.7 hafta ve pozitif RT-PCR sonucu ve doğum arasındaki ortanca süre 21.5 gün olarak bildirilmiştir. Yalnız bir gebede (tekli gebelik) plasenta, amniyotik sıvı ve kordon kanı örneğinde SARS-CoV-2 RT-PCR pozitif bulunmuştur. Doğumda 38 yenidoğana nazofaringeyal aspirasyon yapılmış ve tümünde SARS-CoV-2 RT-PCR negatif bulunmuştur. On bir yenidoğanda 24-48 saat sonra nazofaringeyal aspirasyon tekrarlanmış ve bir sonucun pozitife döndüğü belirlenmiştir. Sonuç olarak plasenta, amniyotik sıvı ve kordon kanında SARS-CoV-2 varlığının gösterilmesi anneden bebeğe geçişin olası olduğunu göstermektedir. Ancak bu geçişin nadir olduğu bildirilmiştir.

Garcia-Ruiz I, Sulleiro E, Serrano B, et al. Congenital infection of SARS-CoV-2 in live-born neonates: a population-based descriptive study. Clin Microbiol Infect. 2021; 27 (10): 1521.e1-1521.e5.

Makale İçin Tıklayınız

Aşı teminindeki sorunlar ve maddi kısıtlılık nedeniyle düşük ve orta gelirli ülkelerde insan papilloma virusu (HPV) aşılama hızı yavaş seyretmektedir. Bu matematik modelleme analizinde dört düşük ve orta gelirli ülkede (Hindistan, Vietnam, Uganda ve Nijerya) farklı HPV aşılama stratejilerinin uygulanması halinde ulaşılabilecek (dokuz/iki/dört valanlı HPV aşıları) üç farklı sonuç araştırılmıştır: servikal kanser hızında azalma, bir servikal kanser vakasının önlenmesi için uygulanması gereken aşı dozu ve maliyet etkinliği.

Buna göre, HPV aşılamasıyla Vietnam, Hinditan ve Nijerya’da servikal kanser eliminasyonunun sağlanabileceği belirlenmiştir. Dört ülkenin tamanında 9-14 yaş grubundaki kız çocuklarının iki doz HPV aşısıyla aşılanması, maliyet etkinliği en yüksek seçenek olarak öne çıkmıştır.

Drolet M, Laprise JF, Martin D, et al. Optimal human papillomavirus vaccination strategies to prevent cervical cancer in low-income and middle-income countries in the context of limited resources: a mathematical modelling analysis. Lancet Infect Dis. 2021; 21 (11): 1598-610.

Makale İçin Tıklayınız

COVID-19 ilişkili bradikardi sık bir kardiyak komplikasyondur. Bu çalışmada, COVID-19’a atfedilen ve dördünde tam atriyoventriküler blok saptanan altı bradikardi vakası sunulmaktadır. Blok gelişen hastaların, spontan sinüs ritmine kendiliğinden dönen bir olgu haricinde, geçici pacemaker ihtiyaçları olmuştur. Geçici sinüs bradikardisi tespit edilen diğer iki hastanın kardiyak cihaz ve ek tıbbi tedavi ihtiyacı olmamıştır. Daha önce bradikardi öyküsü olmayan bu hastalarda atriyoventriküler blok ve geçici sinüs bradikardisinin nedeninin COVID-19’a karşı verilen sistemik inflamatuvar yanıt olabileceği düşünülmüştür. COVID-19 ilişkili bradikardi vakalarının takibinde kardiyak monitorizasyon, hemodinamik değerlendirme ve gerektiğinde geçici kalp pili tedavisinin vaka bazlı değerlendirilmesi önerilmiştir.

Amir M, Yoseph H, Farisi ATA, Phie JKP, Adam ATS. Symptomatic bradycardia in covid-19 hospitalized patients: a case series. Int J Infect Dis. 2021; 111: 1-4.

Makale İçin Tıklayınız

Ateşli üriner sistem infeksiyonlarının (ÜSİ) ampirik tedavisinde, potansiyel olarak barsak mikrobiyotasını bozma etkisi daha az olan sefotaksime alternatif bir antibiyotik temosilin kullanımı sonrası, üçüncü kuşak sefalosporinlere dirençli patojenlerle barsak kolonizasyonunu değerlendirmeyi amaçlayan bu Faz 4 çalışmasına İsveç’te 12 merkezde şüpheli veya doğrulanmış ateşli ÜSİ (komplike veya komplike olmayan) tanısıyla yatırılan 152 hasta dahil edilmiş.

Rektal sürüntüler başlangıçta (ilk dozdan önce), tedavi bitiminde ve tedavi sonrası 7-10. günlerde alınmış. Bileşik birincil sonuç, barsak mikrobiyotasının bozulmasını değerlendirmek için üçüncü kuşak sefalosporinlere duyarlılığı azaltan Enterobacterales kolonizasyonu veya toksin üreten Clostridioides difficile ile kolonizasyon veya her ikisiymiş. Yüz elli iki hastanın 77 (%51)’sine temosilin ve 75 (%49)’ine sefotaksim verilmiş. Temosilin alan 68 hastanın 18 (%26)’i ile sefotaksim alan 62 hastanın 30 (%48)’unda birincil sonuç kriterleri karşılanmış ve temosilinin sefotaksime kıyasla barsak mikrobiyotası üzerine daha az etkisinin olduğu gösterilmiş (risk farkı -%22 [%95 GA -%42 ila -%3]).

Sonuç olarak, temosilinin sefotaksimden daha az seçici olduğu ve bu nedenle ateşli ÜSİ’nin ampirik tedavisinde uygun bir alternatif olabileceği ve böylece sağlık bakımıyla ilişkili infeksiyonları azaltabileceği düşünülmektedir.

Edlund C, Ternhag A, Skoog Ståhlgren G, et al. The clinical and microbiological efficacy of temocillin versus cefotaxime in adults with febrile urinary tract infection, and its effects on the intestinal microbiota: a randomised multicentre clinical trial in Sweden. Lancet Infect Dis. 28 Ekim 2021.

Makale İçin Tıklayınız