Klimik Bülteni - Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği Yayın Organıdır
<
16
Şubat
2021
>

ESKİ SAYILAR

BÜLTEN ÜYELİĞİ

COVID-19’da Kişiselleştirilmiş Tedavi ve Yeni Tedavi Yaklaşımları (63. Web Konferans, 16 Şubat 2021)

16 Şubat 2021 Salı günü, 20.00-21.30 saatleri arasında “COVID-19’da Kişiselleştirilmiş Tedavi ve Yeni Tedavi Yaklaşımları” konulu web konferans yapılacaktır.

Yöneten: Prof. Dr. Serhan SAKARYA
Adnan Menderes Üniversitesi, Tıp Fakültesi

Kişiselleştirilmiş Tedavi
Prof. Dr. Necla TÜLEK
Atılım Üniversitesi, Tıp Fakültesi

Yeni Tedavi Yaklaşımları: Nano Antikorlar, Tuzak Molekülleri ve Diğerleri
Uzm. Dr. Asiye Bahar KAÇMAZ
Amerikan Hastanesi

Selam ve Saygılarımızla.
KLİMİK Derneği Yönetim Kurulu

XXI. Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Kongresi (KLİMİK 2021) (26-30 Mayıs 2021, Antalya)

XXI. Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Kongresi (KLİMİK 2021)’ni, 26-30 Mayıs 2021 tarihlerinde, Susesi Luxury Resort, Belek, Antalya’da yapacağımızı duyurmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. COVID-19 aşılarının bulunmasıyla salgının önümüzdeki aylarda kontrol altına alınabileceğine dair umutlarımızın artmış olması ve aşının tüm sağlık çalışanlarına uygulanması nedeniyle KLİMİK 2021’i yüz yüze ve çevrimiçi bir arada olmak üzere “hibrit” kongre şeklinde yapabileceğimizi düşündük. Elbette pandemi sırasında beklenmedik gelişmeler olabilir ve yüz yüze kongre yapılamayabilir, bu durumda kongreyi bir daha ertelemeden, yine belirtilen tarihlerde ve çevrimiçi olarak yapmaya karar verdik. Daha önceki kongrelerimiz gibi, KLİMİK 2021’in de, yoğun bilimsel içeriğiyle, işinin uzmanı kişilerin hazırladığı doyurucu sunumlarıyla, alanımızdaki tüm birikimi ve sorunları yansıtabilen tartışmalı geçen oturumlarıyla, meslektaşlarımızla iletişim içinde olacağımız sosyal ve bilimsel bir ortam olarak hafızalarda yer almasını istiyoruz.

KLİMİK 2021’in hep birlikte organize edeceğimiz bilimsel bir şölen olması dileğiyle.

Selam ve saygılarımızla.

KLİMİK 2021 Web Sitesi İçin Tıklayınız

COVID-19’un Erken Tedavisinde Fluvoksamin Kullanımı: Prospektif Kohort Çalışması

COVID-19’un kitlesel bir salgın halini aldığı bu dönemde bu prospektif kohort çalışması, COVID-19 tedavisinde fluvoksamin kullanımını içeren gerçek bir dünya deneyimini ortaya koyuyor. Fluvoksamin bir selektif serotonin gerialım inhibitörü (SSRI) olmasına rağmen, aynı zamanda hücre içinde, endoplazmik retikulumda bulunan sigma-1 reseptörlerini aktive ederek sitokin üretimini azaltmaktadır.

Bu çalışmada COVID-19 tanısı alıp fluvoksamin tedavisi önerilen 113 hastadan (yaklaşık yarısı asemptomatik) 65’i günde 2 kez 50 mg fluvoksamin almayı kabul etmiş, 48 hasta ise reddetmiş.

Hastaneye yatış insidansı fluvoksamin ile %0 (0/65) ve yalnızca gözlemle (fluvoksamin almayan hastalarda) %12.5 (6/48) imiş. 14. günde, rezidüel semptomlar fluvoksamin ile %0 (0/65) ve yalnızca gözlemle %60 (29/48) olarak tespit edilmiş. En sık görülen rezidüel semptomlar, anksiyete (n=19), konsantrasyon/hafıza problemleri (n=18), bitkinlik (n=16), uykusuzluk (n=12), miyalji/artralji (n=10) ve baş ağrısı (n=9) olmuş. İlaç kullanımı sırasında ciddi bir yan etki görülmemiş.

Seftel D, Boulware DR. Prospective cohort of fluvoxamine for early treatment of COVID-19. Open Forum Infect Dis. 2021; ofab050.

Makale İçin Tıklayınız

COVID-19 ile İlişkili Pulmoner Aspergillozun Tanımlanması ve Yönetilmesi

ARDS tanılı, klinik durumu kötü olan 108 COVID-19 tanılı hastadan oluşan prospektif bir kohort çalışmasında, COVID-19 ilişkili pulmoner aspergilloz (CAPA)’lı hastalarda aspergilloz olmayan hastalara göre daha yüksek 30 günlük mortalite oranı gözlenmiş (%44’e karşılık %19) ve CAPA’nın mortaliteyle ilişkisi diğer çalışmalarla da desteklenmiştir.

CAPA’lı hasta popülasyonu, sağkalım üzerinde olumsuz etkileri olan birçok başlangıç prognostik faktörü barındırmakla birlikte azol direncinin varlığı da durumu kötüleştirmiştir.
Avrupa Tıbbi Mikoloji Konfederasyonu ve Uluslararası Mikoloji Derneği CAPA vakalarının tanı ve tedavi önerilerini içeren konsensus kriterlerini belirlemek için uzmanlardan (6 kıta ve 14 ülkeden) oluşan bir grup oluşturmuş.

CAPA infeksiyonu düşünülen erken vaka serilerinde tanı koymada zorluklarla karşılaşılmış. İnvazif fungal infeksiyon tanısı koymada konak faktörleri, klinik faktörler (radyolojik görüntüleme dahil) ve mikolojik kanıtlar sıklıkla kullanılmasına rağmen, CAPA tanısından şüphelenilen hastaların konak faktörlerine ve tipik radyolojik görüntülere sahip olmadığı görülmüş.

COVID 19 tanılı hastalarda bronkoskopi ile solunum yolu örneklemesinin, sağlık çalışanlarının aerosol maruziyetinden korunması gerektiğinden yeterince gerçekleştirilememesi ve serumdaki galaktomannan seviyesinin tanı koymada sensitivesinin düşük olması tanı koymada zorluklara neden olmuş.
Ayrıca üst solunum yolundan alınan balgam ve trakeal aspirat örnekleri kolonizasyon ve infeksiyon ayrımı yapmada yetersiz kalmıştır.

CAPA vakaları, olası, yüksek olası ve kanıtlanmış vakalar olmak üzere gruplandırılmış ve tedavide ilk seçenek olarak vorikonazol veya isovukonazol, azol direnci mevcutsa liposomal amfoterisin B kullanımı önerilmiş. Ekinokandinlerin invazif pulmoner aspergilloz tedavisinde monoterapi olarak kullanımı önerilmemiş ancak azol direncinin sık görüldüğü bölgelerde, durumu kritik hastalarda bir azolle birlikte kombinasyonunun terapötik avantaj sağlayabileceği belirtilmiş.

Koehler P, Bassetti M, Chakrabarti A, et al. Defining and managing COVID-19-associated pulmonary aspergillosis: the 2020 ECMM/ISHAM consensus criteria for research and clinical guidance. Lancet Infect Dis. 2020: S1473-3099(20)30847-1.

Makale İçin Tıklayınız

Septik Hastalarda Piperasilin Tazobaktam ve Vankomisin Kombinasyonu Kullanılan Hastalarla Sefepim ve Vankomisin Kullanılan Hastalarda Akut Böbrek Hasarı Gelişim İnsidansının Karşılaştırılması

Nedeni bilinmeyen sepsis için ampirik antibiyotik tedavisi tipik olarak geniş spektrumludur ve P. aeruginosa ve metisiline dirençli S. aureus’u (MRSA) kapsar. Nefrotoksisite, i.v. vankomisinin iyi bilinen bir yan etkisidir ve literatür, piperasilin/tazobaktam ile kombinasyonun, diğer beta-laktamlarla kombinasyona kıyasla akut böbrek hasarı (ABH) riskini artırabileceğini öne sürmektedir.

Bu çalışmada, sepsis tanı koduyla taburcu edilen ve 2012-2019’da 24 saat süreyle piperasilin/tazobaktam+vankomisin (VZ) veya sefepim+vankomisin (VC) tedavisi alan yetişkin hastalar geriye dönük olarak değerlendirilmiş. Akut Böbrek Hasarı (ABH), RIFLE kriterleri kullanılarak belirlenmiş. Hemodiyaliz hastaları, gebe hastalar, febril nötropeni ve menenjit tanılı hastalar, tedavinin başlanmasından 48 saatten kısa süre geçmişken veya tedavi kesilmesinden >7 gün sonra ABH gelişen hastalar değerlendirmeye alınmamış.

Sonuç olarak, toplamda 12 405 hasta değerlendirilmiş, 7818 hasta VZ ve 3096 hasta VC tedavisi almış. VC tedavisi alan hastalarda ABH gelişme riskinde VZ tedavisi alan hastalara göre %40 azalma saptanmış. VZ tedavisi alan hastalarda ABH gelişme riski %82.3 bulunmuş. VC tedavisinin VZ tedavisine göre maliyetinin daha düşük (p=0.034), ABH gelişen hastalarda ise maliyetin ABH gelişmeyen hastalara göre ortalamanın üstünde olduğu görülmüş (p=0.005).

VZ tedavisi alan hastalarda hastanede yatış süresinin uzadığı ve ABH gelişirse hastane yatışı sırasında mortalitenin arttığı tespit edilmiş.

Deja E, Schmidt M, Frens JJ, Nanavati A. Comparative incidence of acute kidney injury in septic patients treated with vancomycin in combination with piperacillin/tazobactam vs. cefepime. Open Forum Infect Dis. 2020; 7: 47.


Makale İçin Tıklayınız

Çok İlaca Dirençli Gram-negatif Bakterilerle (ÇİD-GNB) Kolonize Hastalarda Cerrahi Profilaksi

Çok önemli, sık sık tartışılan ama net öneri bulunmayan bu konuyla ilgili İsrail’den yapılan bir inceleme. Özetle soruna yaklaşımları ve önerileri şöyle:
Antibiyotik direnci, cerrahi alan infeksiyonunu (CAİ) önlemeyi amaçlayan cerrahi antibiyotik profilaksisi (CAP) rejimlerinin etkinliğini tehdit etmektedir. Gram-negatif bakterilerin (GNB) CAİ etkeni olan ana patojenler olduğu prosedürlere odaklanan bu incelemede bu konudaki kanıtlar ve  cerrahi hastalarda ÇİD- GNB’nin bilindiği durumlarda profilaksi uygulamalarını tartışmaktadır. Taşıyıcı durumu bilinmeyen hastalar için, transrektal ultrason kılavuzluğunda prostat biyopsisi ve kolorektal cerrahi için farklı CAP stratejilerinin etkileri araştırılmıştır. Antibiyotik direnci çağında CAP için olası dört strateji şunlardır: CAP yok, evrensel standart CAP, ameliyattan önce antibiyotiğe dirençli patojenlerin varlığı için ameliyat öncesi tarama ve hedeflenen CAP (yani yalnızca pozitif bulunanlar için geniş spektrumlu antibiyotikler) ve evrensel geniş spektrumlu CAP. ÇİD-GNB yaygınlığı, her stratejinin etkinliğini belirler. Dekolonizasyonun CAP için potansiyel bir tamamlayıcı olabileceği de tartışılmıştır.

Dirençli GNB taşıyıcıları için randomize kontrollü CAP denemeleri, engelleyici ölçüde büyük numune boyutları gerektiridiğinden şu anda bu konuda hiçbir profesyonel kılavuzda belirgin bir öneri bulunmamaktadır. Araştırmacılar rehberlerin hazırlanma sürecinde verilerin oluşturulmasının özellikle ÇİD-GNB yönünden zorluklarını gündeme getirerek lokal verilere göre belirtilen stratejilerin seçilebileceğini belirtiyorlar.

Temkin E, Margalit I, Nutman A, Carmeli Y. Surgical antibiotic prophylaxis in patients colonized with multidrug-resistant Gram-negative bacteria: practical and conceptual aspects. J Antimicrob Chemother. 2021; 76 (Supplement_1): i40-i46.

Makale İçin Tıklayınız

Meşrutiyet Mah. Rumeli Cad.
İpek Apt. No. 70 D. 7
(Rumeli Eczanesi üstü),
34363 Şişli, İstanbul
Tel. ve Faks: (0212) 219 54 82
E-posta: klimik@klimik.org.tr