29 Aralık 2020 Salı günü, 20.00-21.30 saatleri arasında “COVID-19 Tanı Testlerinde ve Tedavisinde Güncel Durum” konulu web konferans yapılacaktır.
PROGRAM
Yöneten: Prof. Dr. Alpay AZAP
Ankara Üniversitesi, Tıp Fakültesi
Tanı
Prof. Dr. Kenan MİDİLLİ
İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
Tedavi
Prof. Dr. Serap ŞİMŞEK-YAVUZ
İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi
Selam ve Saygılarımızla.
KLİMİK Derneği Yönetim Kurulu
Yeni yılın güzel günler getirmesini dileriz. Bilim, barış, sağlık ve mutluluk sizinle olsun.
KLİMİK Derneği Yönetim Kurulu
Konvelasan plazma tedavisi COVID-19 hastalarında sık tercih edilen ve hastada geçici bağışıklığa katkı sağlayan bir yöntem olarak öne sürülmektedir. Ancak, COVID-19 geçiren bireylerin plazma vericisi olabilmek için yeterli antikor üretip üretmediği bilinmemektedir. Bunun yanı sıra avidite ve nötralizan antikor titreleri arasındaki ilişki de henüz yeterince iyi aydınlatılamamıştır.
Bu kohort çalışmasında COVID-19 nedeniyle yatırılarak takip edilen 16 hastada SARS-CoV-2 anti-spike ve anti-nükleokapsid IgG titreleri ve avidite ölçülmüştür. Kontrol grubu olarak da 130 konvelasan plazma vericisi seçilmiştir.
Aviditenin infeksiyon süresince giderek arttığı ve infeksiyonun geçirilmesini takiben yüksek düzeyde sabitlendiği belirlenmiştir. Anti-spike IgG aviditesiyle yüksek nötralizan antikor titrelerinin korelasyon gösterdiği tespit edilmiştir. Ancak aynı ilişki anti-nükleopkapsid IgG aviditesi ve nötralizan antikor titreleri arasında saptanamamıştır.
Sonuç olarak, anti-spike IgG aviditesi konvelasan plazma vericilerinin tanımlanmasında alternatif tarama yöntemi olarak önerilmiştir.
Benner SE, Patel EU, Laeyendecker O, et al. SARS-CoV-2 antibody avidity responses in COVID-19 patients and convalescent plasma donors. J Infect Dis. 2020; 222 (12):1974-84.
Bu uzun süreli çalışmada hastaneden ≥3 ay önce taburcu edilmiş olan COVID-19 hastaları telefonla aranarak klinik sekel varlığı açısından sorgulanmıştır.
COVID-19’u atlatan, %54,5’inin kadın ve ortalama yaşın 52 saptandığı 538 kişilik hasta grubunda klinik olarak tanımlanan sekellerin sık olduğu belirlenmiştir. Buna göre, %39 (n=210) bireyde devam eden solunumsal şikayetlerin olduğu, %28,6 (n=154) kişinin alopesiden yakındığı, %22,7 (n=122) hastanın psikososyal şikayetler tariflediği ve %13 (n=70) kişinin kardiyovasküler semptomları olduğu belirlenmiştir.
Sonuç olarak, hastaneden çıktıktan sonraki dönemde COVID-19 hastalarının yakın takibi önerilmektedir.
Xiong Q, Xu M, Li J, et al. Clinical sequelae of COVID-19 survivors in Wuhan, China: a single-centre longitudinal study. Clin Microbiol Infect. 2021; 27 (1): 89-95.
Evsiz insanlar arasında önlenen ölümleri, sağlık hizmeti kullanımını ve gelecekte COVID-19’un bu nüfus üzerine potansiyel etkisini tahmin etmeyi amaçlayan bu çalışmada pandeminin etkisini araştırmak için sokakta yaşayan 46 565 kişi üzerinde SARS-CoV-2 infeksiyonunun ayrık zamanlı bir Markov zincir modeli kullanılmış.
Model, ilk dalga senaryoları (1 Şubat-31 Mayıs 2020’yi kapsayan) ve gelecek senaryoları (1 Haziran 2020-31 Ocak 2021’i kapsayan) olarak ayrılmış. Toplam olgu sayısı, ölüm sayısı, hastaneye başvuru sayısı ve yoğun bakım ünitesi (YBÜ) başvuru sayısının ortanca ve %95 tahmin aralığı rapor edilmiş.
İlk dalgada, uygulanan önleyici tedbirlerin 21 092 infeksiyonu (19 777-22 147), 266 ölümü (226-301), 338 YBÜ (305–374) ve 1164 hastaneye yatışı (1079-1254) önlediği bulunmuş. Önleyici tedbirlere devam edilirse, 1 Haziran 2020 ile 31 Ocak 2021 arasında 1754 enfeksiyon (1543-1960), 31 ölüm (21-45), 122 hastaneye yatış (100-148) ve 35 YBÜ yatışı (23-47) ile az sayıda ek vakanın olacağı öngörülmektedir.
Sonuçta SARS-CoV-2’nin genel popülasyonda görülme sıklığı düşük olarak devam etse bile, evsiz yaşayan insanlar arasında atak hızının artması beklenebilir. Ölümlerin önlenmesi, pansiyonlar ve gece barınakları gibi ortamlarda bulaşmanın önlenmesine bağlıdır.
Lewer D, Braithwaite I, Bullock M, et al. COVID-19 among people experiencing homelessness in England: a modelling study. Lancet Respir Med. 2020; 8 (12): 1181-91.
Amerika Birleşik Devletleri’nde grup B streptokok (GBS) infeksiyonlarında artış olması üzerine yapılan bir kohort çalışmasında, 4 yılda 5497 invazif GBS infeksiyonu tanısı alan hasta ele alınmış. Bu hastalarda en sık görülen infeksiyon olarak saptanan osteomiyeliti, bakteriyemi, deri/yumuşak doku infeksiyonları ve pnömoni takip etmiş. Mortalite oranı peritonit (% 28) ve pnömoni veya ampiyem (% 17) olan hastalarda en yüksek ve osteomiyelit (% 1) veya eklem infeksiyonu (% 3) olanlarda en düşük olarak saptanmış. Kötü kontrollü diyabetli hastalar arasında invazif GBS infeksiyonlarının insidansı, iyi kontrol edilen diyabeti olan hastalara göre 4 kat daha yüksek bulunmuş.
Jump RLP, Wilson BM, Baechle D, et al. Risk factors and mortality rates associated with invasive group B Streptococcus infections among patients in the US Veterans Health Administration. JAMA Netw Open. 2019; 2 (12): e1918324.
