COVID-19 sonrası durumla (uzamış COVID olarak da bilinir) ilişkili semptomların insan vücudundaki birden fazla organı ve sistemi etkileyebileceğine dair kanıtlar artmaktadır; ancak bunların viral kalıcılıkla ilişkisi net değildir. Bu çalışmada hafif COVID-19’dan iyileşmeyi takiben üç zaman noktasında çeşitli dokularda SARS-CoV-2’nin kalıcılığını ve bunun uzamış COVID semptomlarıyla ilişkisini araştırmak amaçlanmış.
Bu tek merkezli kesitsel kohort çalışması Aralık 2022’deki COVID-19 omikron dalgasının ardından Çin’in Pekin kentindeki Çin-Japonya Dostluk Hastanesi’nde yapılmış. PCR veya “yanal akım” testi ile doğrulanmış hafif COVID-19’u olan ve gastroskopi, cerrahi veya kemoterapi planlanan veya infeksiyondan bir ay, iki ay veya dört ay sonra başka nedenlerle hastanede tedavi görmesi planlanan bireyler bu çalışmaya dahil edilmiş. Rezidüel cerrahi örnekler, gastroskopi örnekleri ve kan örnekleri infeksiyondan yaklaşık bir ay (18-33 gün), iki ay (55-84 gün) veya dört ay (115-134 gün) sonra toplanmış. SARS-CoV-2 dijital droplet PCR ile tespit edilmiş ve ayrıca RNA in situ hibridizasyon, immünofloresan ve immünohistokimya ile doğrulanmış. SARS-CoV-2 RNA’nın kalıcılığı ile uzamış COVID semptomları arasındaki ilişkiyi değerlendirmek için infeksiyondan dört ay sonra telefonla takip yapılmış.
3 Ocak ve 28 Nisan 2023 tarihleri arasında, 201 rezidüel cerrahi örnek, 59 gastroskopi örneği ve 57 kan bileşeni örneği dahil olmak üzere 225 hastadan 317 doku örneği toplanmış. Viral RNA, birinci ayda toplanan 53 solid doku örneğinin 16 (%30)’sında, ikinci ayda toplanan 141 örneğin 38 (%27)’inde ve dördüncü ayda toplanan 66 örneğin 7 (%11)’sinde tespit edilmiş. Viral RNA karaciğer, böbrek, mide, barsak, beyin, kan damarı, akciğer, meme, deri ve tiroid dahil olmak üzere on farklı solid doku tipine dağılmış. Ayrıca, subgenomik RNA için test edilen 61 solid doku örneğinin 26 (%43)’sında subgenomik RNA tespit edilmiş ve bu örneklerde viral RNA pozitif bulunmuş. İnfeksiyondan iki ay sonra, bağışıklık sistemi baskılanmış dokuz hastanın 3 (%33)’ünün plazmasında, 1 (%11)’inin granülositlerinde ve 2 (%22)’sinin periferik kan mononükleer hücrelerinde viral RNA tespit edilmiş; ancak bağışıklık sistemi sağlam olan 10 hastada bu kan kompartmanlarının hiçbirinde viral RNA saptanmamış. Telefon anketini dolduran 213 hastadan 72 (%34)’si en az bir uzamış COVID semptomu bildirmiş olup, yorgunluk (%21, 213’ün 44’ü) en sık görülen semptom olmuş. İyileşen hastalarda viral RNA saptanması uzamış COVID semptomlarının gelişmesiyle önemli ölçüde ilişkiliymiş (odds ratio 5.17, %95 CI 2.64-10.13, p<0.0001). Virus kopya sayısı daha yüksek olan hastalarda uzamış COVID semptomları gelişmesi olasılığı daha yüksekmiş.
Bulgular, hafif COVID-19’dan iyileşen hastalarda SARS-CoV-2 kalıntısının devam edebileceğini ve viral kalıcılık ile uzamış COVID semptomları arasında önemli bir ilişki olduğunu göstermektedir. Mekanistik bir bağlantıyı doğrulamak ve uzamış COVID semptomlarını iyileştirmeye yönelik potansiyel hedefleri belirlemek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.
Zuo W, He D, Liang C, et al. The persistence of SARS-CoV-2 in tissues and its association with long COVID symptoms: a cross-sectional cohort study in China. Lancet Infect Dis. 2024; 24 (8): 845-55.