Lyme hastalığı geçiren hastaların yaklaşık %10’u hastalık sonrası uzamış semptomlar (yorgunluk, yaygın ağrı, kognitif problemler vb.) yaşamaktadır. 2006’da IDSA Post Lyme Hastalığı Sendromu (PTLDS) tanımlaması yaptı. Bu tanımlama, “Lyme tanısı sonrası altı ay içinde başlayan, en az altı aydır var olan belirgin halsizlik, yaygın kas-iskelet ağrısı ve/veya kognitif bozukluklar” şeklinde yapılmış ve bu durum için antibiyoterapi önerilmiştir. PTLDS hastaları sıklıkla doktorlar tarafından tanınmama ve terk edilme hissi yaşamakta ve bu nedenle konuda uzman olmayan, özel laboratuvarlarda sertifikasız testlerin ve onaylanmamış antiinfektif tedavileri öneren doktorlara başvurmaktadır. Bu durum Lyme borreliyozisin (LB) yanlış ve aşırı tanısına neden olmaktadır. Yazarlar bu derleme ile PTLDS tanı ve tedavisi ile ilişkili yan etkileri ve teşhis hatalarını tanımlamayı amaçlamışlar.
Araştırmacılar 1 Ocak 2010 ve 5 Kasım 2020 tarihleri arasında, hastaların yaş ve cinsiyetinden bağımsız olarak, PTLDS için teşhis hataları ve ilaç yan etkilerini içeren İngilizce ve Fransızca makaleleri (randomize kontrollü çalışmalar, gözlemsel çalışmalar ve vaka raporları) derlemeye dahil etmişler. Değerlendirilen 561 makaleden bir randomize kontrollü çalışma, altı gözlemsel çalışma ve 10 vaka raporu olmak üzere toplamda 17’si derlemeye alınmış.
Derlemeye dahil edilen gözlemsel iki Fransız çalışmasından ilkinde aşırı teşhis oranı %80.7 iken diğer çalışmada bu oran %85-%90.4 arasında değişmekte imiş. 2020 yılında yayımlanan, en az altı aydır PTLDS’si olan 15 hastanın dahil edildiği bir başka çalışmada ise aşırı teşhis oranı %100 olarak bulunmuş.
Derlemeye dahil edilen PTLDS tanısı almış hastaların dahil olduğu vaka raporlarından birinde 12 yıldır eklem ağrısı ve hafıza kaybı yakınması olan 30 yaşında bir hasta takibinde görme alanı defekti ve senkop episodları gelişmesi sonrasında hipofiz tümörü tanısı almış. Bu hastanın tanısında gecikme nedeniyle kardiyomiyopati ve fasial morfolojik sekeli meydana gelmiş. İkinci hasta dört yıldır halsizlik, cıvık dışkılama ve karın ağrısı olan 30 yaşında bir erkek hastaymış. Lyme’ın klinik işaretleri olmamasına ve endemik bir bölgede yaşamamasına rağmen PTLDS tanısı almış. Birkaç defa oral ve iv antibiyoterapi almış. Bu tedavilerin ardından yapılan tetkikleri ile Evre 4 Hodgkin lenfoma tanısı alan hasta iki yıl sonra vefat etmiş. 2018’de 37 yaşında Lupuslu bir kadın hasta semptomlarını internette araştırarak bulgularını Lyme hastalığı yönünde yorumlamış. Uzun dönem tetrasiklin tedavisi alan hasta multi organ yetmezliği nedeniyle vefat etmiş.
Bu sistematik derleme tanı kriterlerine uyulmadan, standardize olmayan ve önerilmeyen tanı yöntemlerinin kombinasyonlarının kullanılması nedeniyle PTLDS’nin aşırı tanı konulan bir durum olabileceğini göstermiş. Aşırı tanı konulması durumunun aşırı tedavi ile önemli yan etkilerle ilişkili olabileceği ve psikiyatrik, romatolojik ve nörolojik durumlar gibi yüksek morbiditeli hastalıkların tanısında gecikmelere yol açabileceği belirtilmiş. Tedavide bir altın standardın olmaması nedeniyle uzamış antibiyotik kullanımları ve endikasyon dışı terapilerin olumsuz durumlara neden olabileceği söylenmiş.
Bu durumun sağlık hizmeti sağlayıcıların farkındalığını arttırması gerektiği belirtilmiş. Test öncesi PTLDS olasılığı düşükken Lyme hastalığı için test yapılması önerilmeli mi gibi etik soruların (primum non nocere) ve etkisi kanıtlanmamış tedavileri önermeden önce potansiyel risklerin göz önünde bulundurulması gerektiği belirtilmiş.
Sébastien P, Jacques D, Catherine P, Xavier G. Diagnosis and treatment of “chronic Lyme”: primum non nocere. BMC Infect Dis. 2023; 23 (1): 642.