Yeni yılın güzel günler getirmesini dileriz. Bilim, barış, sağlık ve mutluluk sizinle olsun.

KLİMİK Derneği Yönetim Kurulu

Derneğimizin 2025-2026 dönemi aylık bilimsel toplantıları, 2025 yılının son İstanbul Toplantısı “III. En Zor Olgum: Ne Öğrendim?” ile devam ediyor. 30 Aralık 2025 Salı günü, 18.30-20.30 saatleri arasında Aynalı Geçit, Meşrutiyet Caddesi, Avrupa Pasajı Kat 2, Beyoğlu adresinde yapılacak toplantıya tüm üyelerimizi bekliyoruz.
Saygılarımızla.

KLİMİK Derneği Yönetim Kurulu

Toplantı Programı İçin Tıklayınız

Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları (KLİMİK) Derneği Viral Hepatit Çalışma Grubu (VHÇG) tarafından her yıl düzenlenen KLİMİK Hepatit Akademisi, bu yıl 13-15 Şubat 2026 tarihleri arasında güneşin denizle buluştuğu yerde Antalya’da buluşmak hayli güzel olacak.

Akademi eğitim programı İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji uzmanlık eğitimi almakta olan asistanlara yönelik olmakla birlikte kontenjanın yeterli olması durumunda daha önce bu eğitime katılmamış olan uzmanları da kapsayacaktır. Akademi programı viral hepatitlere ilişkin temel bilgiler ve güncel gelişmelerden yola çıkarak hepatit alanında kapsamlı bir içerik sunmaktadır. Her yıl geleneksel olarak düzenlenen KLİMİK Hepatit Akademisinin alanında deneyimli eğiticilerin sunduğu katkı ile genç meslektaşlarımızın en üst düzeyde faydalanacağı bir bilimsel etkinlik olması hedeflenmiştir.

Ayrıntılı Bilgi ve Başvuru İçin Tıklayınız

XXVI. Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Kongresi (KLİMİK 2026)’nın 29 Nisan–3 Mayıs 2026 tarihleri arasında Antalya’da gerçekleştirileceğini sizlerle paylaşmaktan büyük mutluluk duyuyoruz.

Kongremizde, ülkemizde ve dünyada öne çıkan infeksiyon hastalıkları ile infeksiyonların tanı, tedavi ve önlenmesindeki güncel gelişmelerin yanı sıra, bilim dünyasının evrildiği ve alanımızdaki çalışmalara yön veren yenilikleri de ele almayı hedefliyoruz. Bu hedefe, güncel gelişmelerin yanı sıra sizlerden gelen değerli görüş ve öneriler doğrultusunda ulaşmayı amaçlıyoruz.

Dinamik ve sürekli yeniliklerle şekillenen uzmanlık alanımızdaki en güncel bilgileri, Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği’nin 40 yıllık birikimiyle, alanında deneyimli meslektaşlarımız ve genç uzman/asistan arkadaşlarımızla birlikte tartışacağımız, bilimin ışığında aydınlanacağımız ve mesleki dayanışmamızı güçlendireceğimiz bu kongrede siz değerli üyelerimizle buluşmayı büyük bir heyecanla bekliyoruz.

Kongre Web Sitesi İçin Tıklayınız

KLİMİK Dergisinin Aralık 2025 sayısı yayımlandı. Bu sayıda, “Pnömoni Hastalarında BioFire® FilmArray® Pnömoni Plus Hızlı Sendromik Multipleks PCR Testinin Kullanımı – Bir Uzman Görüşü Raporu” başlıklı uzlaşı raporu da yer almaktadır. Emeği geçen herkese teşekkür ederiz.

Yeni Sayı İçin Tıklayınız

Uzlaşı raporu için tıklayınız

1. Tek Doz HPV Aşılaması: Önlemede Küresel Sadeleşme (ESCUDDO Çalışması | NEJM)

Bivalan (ikili) veya nonavalan (dokuzlu) HPV aşılarının tek bir dozu, HPV16 veya HPV18 infeksiyonuna karşı koruma sağlamış ve iki dozluk uygulama ile kıyaslandığında “non-inferior” (eş değer) bulunmuştur.

Makale İçin Tıklayınız

2. Tüberküloz Menenjitinde Yüksek Doz Rifampisin (HARVEST Çalışması | NEJM)

Yüksek doz oral rifampisin altı aylık mortaliteyi azaltmada başarısız olmuş; aksine daha erken ölümlerle ve daha fazla hepatotoksisite ile  ilişkilendirilmiştir. Bu çalışma, merkezi sinir sistemi tüberkülozunda farmakolojik “mantığa uygunluğun” (ilacın beyin omurilik sıvısına geçişini artırma hedefinin), her zaman klinik fayda anlamına gelmediğini çarpıcı bir şekilde ortaya koymuştur.

Makale İçin Tıklayınız

3. Dang İçin Mosnodenvir (Faz 2 | NEJM)

Mosnodenvir, viral yükü azaltmış ve klinik semptomları iyileştirmiştir. Bu çalışma, Dang infeksiyonu tedavisi için bugüne kadar kaydedilen ilk anlamlı antiviral ilerlemeyi temsil etmektedir.

Makale İçin Tıklayınız

4. Cinsel Yolla Bulaşan İnfeksiyonlar (CYBİ) için Doksisiklin Temas Sonrası Profilaksisi (PEP): (DoxyPEP | Lancet ID)

Doksisiklin ile yapılan PEP, yüksek riskli popülasyonlarda CYBİ insidansını anlamlı ölçüde azaltmıştır; ancak antimikrobiyal direnç sürveyansının kesintisiz devam etmesi bu uygulama için hayati önem taşımaktadır.

Makale İçin Tıklayınız

5. Gonore İçin Oral Antibiyotikler: Gepotidasin ve Zoliflodasin, IV Seftriaksona Göre “Non-inferior” (EAGLE-1 ve Zoliflodasin Çalışması | Lancet)

Hem Gepotidasin hem de Zoliflodasin, komplike olmayan gonore vakalarında “non-inferior”  bulunmuştur. Onlarca yıl sonra geliştirilen bu ilk yeni oral ajanlar, yeni bir ayaktan tedavi paradigması sunmaktadır.

Gepotidasin Makalesi İçin Tıklayınız

Zoliflodasin Makalesi İçin Tıklayınız

1. IDSA Üriner Sistem İnfeksiyonları Kılavuzu İçin Tıklayınız

2. ATS Toplum Kökenli Pnömoni Kılavuzu İçin Tıklayınız

3. ECIL-10 Febril Nötropeni Kılavuzu İçin Tıklayınız

4. ECMM, ISHAM ve ASM Ortaklığıyla Hazırlanan Kandidiyazis Tanı ve Yönetimi Kılavuzu İçin Tıklayınız

5. ATS/CDC/ERS/IDSA İlaca Duyarlı ve İlaca Dirençli Tüberküloz Tedavisindeki Güncellemeler: Klinik Uygulama Kılavuzu İçin Tıklayınız

Nature Medicine, önde gelen araştırmacılara danışarak 2026 yılında modern tıbbın seyrini değiştirmesi beklenen en kritik 11 klinik çalışmayı belirlemiştir. Bu çalışmalar; bulaşıcı hastalıklar için uzun süredir beklenen aşılardan, gen düzenleme teknolojilerine ve kök hücre tedavilerine kadar geniş bir inovasyon yelpazesini kapsamaktadır. Hassas tıp ve yenilikçi yaklaşımların ön planda olduğu bu araştırmalar, tüberküloz, kanser ve otoimmün bozukluklar gibi dünyanın en zorlu sağlık sorunlarına karşı küresel çapta bir dönüşüm vaat etmektedir. Çalışmalar içinde infeksiyon hastalıkları ile ilgili dört önemli çalışma aşağıda özetlenmiştir:

• Daha Uzun Süreli Koruma Sağlayan Tüberküloz Aşısı (M72/AS01E): Mevcut BCG aşısının özellikle yetişkinlerdeki etkisinin hızla azalması nedeniyle geliştirilen bu Faz 3 çalışması, yaklaşık 20 000 katılımcı ile yürütülmektedir. Tüberküloz infeksiyonu kanıtı olanlarda, akciğer tüberkülozuna ilerlemeyi %50 oranında azalttığı görülen aşının, son yüzyılın en umut verici tüberküloz aşı çalışması olduğu belirtilmektedir.
• HIV İçin Uzun Etkili Antikor Tedavisi (RIO Çalışması): Günlük ilaç kullanımı yerine, vücutta yaklaşık altı ay kalabilen iki farklı geniş etkili antikorun (3BNC117-LS ve 10-1074-LS) etkinliği test edilmektedir. Çalışmanın erken sonuçlarına göre, antikor verilen hastaların %75’i beş ay boyunca günlük ilaçlarına ihtiyaç duymadan viral kontrolü sürdürebilmiştir.
• “Long COVID” Tedavisi: University College London tarafından yürütülen bu Faz 3 çalışması, loratadin, famotidin ve kolşisin gibi ilaçların inflamasyonu azaltma ve kan akışını iyileştirme üzerindeki etkilerini incelemektedir. Özellikle debilitan yorgunluk ve efor sonrası fenalaşma yaşayan hastalar için yeni bir umut ışığı olan çalışmanın sonuçlarının 2026’da yayımlanması planlanmaktadır.
• İkili Lassa Ateşi ve Kuduz Aşısı (LASSARAB): Batı Afrika’da ciddi bir halk sağlığı tehdidi olan Lassa ateşi ve kuduza karşı geliştirilen bu aşı, her iki hastalığa karşı aynı anda koruma sağlamayı hedeflemektedir. Faz 1 aşamasında olan ve WHO ile uyumlu yürütülen bu çalışmanın ilk verileri, aşının güçlü bir bağışıklık yanıtı oluşturduğunu ve iyi tolere edildiğini göstermektedir.

May M. Eleven clinical trials that will shape medicine in 2026. Nat Med. 2025; 31 (12): 3943-47.

Makale İçin Tıklayınız

Bu çalışmada araştırmacılar, ciddi infeksiyonlarda intravenöz (IV) tedaviden erken oral antibiyotik geçişinin (COpAT) güvenliğini ve etkinliğini değerlendirmek amacıyla “COPAT” isimli pragmatik, randomize kontrollü bir araştırma yürütmüş. Beş farklı hastanede gerçekleştirilen bu çalışmada, merkezi sinir sistemi infeksiyonları hariç, en az iki hafta IV antibiyotik kullanması gereken yetişkin hastalar “erken oral geçiş” ve “yalnızca IV” gruplarına randomize edilmiş.

Çalışmanın sonuçlarına dair öne çıkan bulgular şu şekilde paylaşılmış:

• Güvenlik Başarısı ile Erken Durdurulma: Çalışma, hedeflenen katılımın yaklaşık üçte ikisine ulaşıldığında (90 hasta), oral grubundaki belirgin güvenlik avantajı nedeniyle etik kurulun tavsiyesiyle erken durdurulmuş. Erken oral geçiş grubunda advers olay oranı %3.2 seviyesinde kalırken, IV grubunda bu oran %6.5 olarak kaydedilmiş.
• Kateter Kaynaklı Komplikasyonların Önlenmesi: IV grubundaki advers olayların temel nedeninin damar yolu (kateter) ilişkili sorunlar olduğu saptanmış. IV grubundaki hastaların %25’inde damar yolu çalışmaması veya kazara çıkma gibi sorunlar görülürken, oral grubunda bu oran %0 olarak belirlenmiş.
• Eşdeğer Tedavi Etkinliği: Kemik/eklem (%73) ve endovasküler infeksiyonların (%14) yoğunlukta olduğu çalışma grubunda, erken oral geçişin (medyan 4. günde), klinik kür sağlama açısından IV tedaviden geri kalmadığı ve etkinliğin eşdeğer olduğu görülmüş.
• Kurumsal Kültürün Dönüşümü: Çalışma sadece tıbbi sonuçlara odaklanmamış, aynı zamanda “IV ilaçlar her zaman daha etkilidir” şeklindeki yerleşik inanışı değiştirmeyi hedeflemiş. Eğitim araçları ve vaka tartışmalarıyla desteklenen süreç sonunda, klinisyenlerin oral tedaviye güveni artmış ve hastanelerdeki oral antibiyotik konsültasyon oranları yükselmiş.
• Hasta Memnuniyeti: Katılımcıların %91’i genel olarak oral antibiyotikleri tercih ettiğini belirtirken, IV grubundaki hastaların %75’inin aslında oral grupta olmayı isteyeceği rapor edilmiş.

Özetle bu çalışmada, uygun hastalarda yüksek biyoyararlanımlı ilaçlar ve uzman denetimiyle yapılan erken oral geçişin, etkinlikten ödün vermeden çok daha güvenli bir seçenek olduğu vurgulanmaktadır.

Juskowich JJ, Thompson JM, Bage SD, et al. Using the Comparing Oral versus Parenteral Antimicrobial Therapy (COPAT) Clinical Trial to Influence Institutional Practice Transformation Towards Earlier Transition to Oral Antibiotics. Clin Infect Dis. 2025: ciaf707.

Makale İçin Tıklayınız

Bir kanser merkezinde yürütülen geriye dönük çalışmada, kriptokokal menenjit tanısında çini mürekkebi yönteminin performansı mercek altına alınmış. Toplam 457 BOS örneği üzerinde yapılan analizlerde, çini mürekkebinin duyarlılığı yalnızca %42.9 seviyesinde kalırken, CrAg LFA ve multipleks PCR yöntemleri %100 başarı göstermiş. Çini mürekkebinin saptama yapabilmesi için yüksek mantar yüküne ihtiyaç duyduğu, bu durumun özellikle HIV negatif kanser hastaları gibi düşük mantar yüküne sahip vakalarda yalancı negatiflik riskini artırdığı gözlemlenmiş. Araştırmacılar, hem yüksek hassasiyeti hem de hızlı sonuç vermesi nedeniyle CrAg LFA testinin öncelikli tanı yöntemi olarak kullanılması ve çini mürekkebinin modern laboratuvar pratiğinden aşamalı olarak kaldırılması gerektiği sonucuna varmış.

Morjaria S, Iturralde D, Clarck B, Babady NE. Phasing out India ink: the case for the CrAg LFA in modern practice. Microbiol Spectr. 2025: e0153125.

Makale İçin Tıklayınız

Trainee Association of ESCMID (TAE) Steering Committee (Yürütme Kurulu) seçimleri 4 Ocak Pazar günü sona eriyor. Sekiz ülkeden toplam 10 adayın yarıştığı seçimde, Türkiye adına Dr. Eren Öztürk de aday olarak yer alıyor. Üye olan tüm genç araştırmacılar son güne kadar oy kullanabilir.

Oy Kullanmak İçin Tıklayınız