Klimik Bülteni - Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği Yayın Organıdır
<
2
Aralık
2025
>

ESKİ SAYILAR

BÜLTEN ÜYELİĞİ

Güncel COVID-19 Epidemiyolojisi ve Endemik Aşı Önerileri

Bugünkü bölümümüzde hem sahada çalışan hekimleri hem de toplum sağlığını doğrudan ilgilendiren, oldukça güncel bir konuyu ele alıyoruz. Ankara Üniversitesi, Tıp Fakültesi, İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı’ndan Sayın Doç. Dr. İrem Akdemir ile birlikte, COVID-19’un endemik dönemdeki epidemiyolojisini ve güncel aşı önerilerini konuşuyoruz. COVID-19’un “gündemden düşmüş” görünmesine rağmen hâlâ neden dikkat ve güncellik gerektirdiğini açıklıyoruz. Hocamıza, bizlerle bu kıymetli ve güncel bilgileri paylaştığı için teşekkür ediyoruz, sizlere de keyifli dinlemeler diliyoruz.

Bilginin İzinde: Genç Hekimler Soruyor (Instagram Canlı Sohbeti, 2 Aralık 2025)

KLİMİK Derneği olarak, genç meslektaşlarımızın merak ettiği konulara ışık tutmak, klinik pratikte sık karşılaşılan sorunlara birlikte çözüm aramak ve alanında uzman isimlerle interaktif bir ortamda buluşmak amacıyla yeni bir canlı yayın serisine başlıyoruz. Klinik deneyimlerin paylaşıldığı, güncel bilgilerin aktarıldığı bu sohbetlere tüm meslektaşlarımızı bekliyoruz.

İlk canlı yayınımız Instagram @klimikdernegi hesabında 2 Aralık 2025 Salı günü 12.45-13.15 saatleri arasında yapılıyor.

Gıda Kaynaklı ve Diğer Zehirlenmeler

Doç. Dr. Güle ÇINAR
Ankara Üniversitesi, Tıp Fakültesi
İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji

Dr. Öğr. Üyesi Yasemin ÇAKIR-KIYMAZ
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, Tıp Fakültesi
İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji

“Complications of Respiratory Viral Infectious” (ESGIE & ESGREV Webinar, 2 Aralık 2025)

ESGIE & ESGREV tarafından 2 Aralık 2025’te öğleden sonra saat 4.00’te “Complications of Respiratory Viral Infectious” başlıklı webinar yapılıyor. Kayıt ve katılım için aşağıdaki bağlantıya tıklayabilirsiniz.

Zoom Bağlantısı İçin Tıklayınız

Komplike Olmayan İdrar Yolu İnfeksiyonu Tedavisinde Sefdinir ve Sefaleksin Karşılaştırması

Düşük biyoyararlanımı ve zayıf idrar penetrasyonu nedeniyle sefdinirin idrar yolu infeksiyonlarının (İYE) tedavisinde suboptimal bir ajan olduğuna dair endişeler bulunmaktadır. Semptomatik komplike olmayan İYE (kİYE) için 5-7 gün boyunca sefdinir veya sefaleksin tedavisi alan yetişkin kadın hastaların dahil edildiği bu retrospektif, çok merkezli kohort çalışmasında, birincil amaç olarak ayakta tedavi gören hastalarda oral sefdinir (günde iki kez 300 mg) ve sefaleksin (günde iki kez 500 mg) ile tedavi edilen gruplar arasında, 30 gün içinde yeniden tedavi gerektiren, tekrarlayan veya devam eden semptomlar olarak tanımlanan tedavi başarısızlığı karşılaştırılmış. Çalışmaya sefdinir grubundan 167, sefaleksin grubundan 200 olmak üzere toplam 367 hasta dahil edilmiş. Sefdinir ile tedavi edilen hastalarda anlamlı derecede daha yüksek oranda tedavi başarısızlığı görüldüğü (%23.4’e karşı %12.5; p=0,006) ve sefdinirin tedavi başarısızlığı ile bağımsız olarak ilişkilendirildiği [olasılık oranı: 1.9 (%95 GA: 1.1–3.4)] saptanmış. Ek olarak, sefdinir ile tedavi başarısızlığı yaşayan hastalarda, tekrarlanan kültürde daha yüksek oranda sefazolin dirençli (%37.5’e karşı %0; p=0.024) ve seftriakson dirençli (%31.2’ye karşı %0; p=0.053) patojen tespit edilmiş. Sonuç olarak sefdinirin, ayakta tedavi gören kİYE tedavisinde sefaleksine kıyasla neredeyse iki kat daha yüksek bir başarısızlık oranıyla ilişkili olduğu ve başarısızlık durumunda sonraki idrar kültürlerinde sefalosporin direnci gösterme olasılığının daha yüksek bulunduğu bildirilmiş.

Mitzner TM, Eid KM, Hughson DM, Jameson AP, Dumkow LE. Cefdinir versus cephalexin for the treatment of uncomplicated urinary tract infections. Open Forum Infect Dis. 2025; 12(10): ofaf501.

Makale İçin Tıklayınız

İmmunokompetan Bir Erkekte Clostridium septicum’un Neden Olduğu Aort Anevrizması, Spondilodiskit ve Epidural Apse

Clostridium septicum, insan bağırsak florasında bulunan fırsatçı bir patojen olup, aerotoleransı ve ürettiği ekzotoksinler nedeniyle yayılımının nadir fakat potansiyel olarak ölümcül olduğu ve genellikle altta yatan bir malignite ile ilişkilendirildiği hatırlatılmış. Bu olgu sunumunun, C. septicum‘un neden olduğu aort, kas-iskelet sistemi ve epidural infeksiyonu olan bir hastada tanımlanan ilk vakayı temsil ettiği belirtilmiş. Hafif semptomlarla başvuran 76 yaşındaki bir erkek hastanın, endovasküler stentler ile birlikte altı haftalık damar içi (IV) antibiyotik tedavisiyle başarıyla tedavi edildiği ve oral klindamisin ile hastaneden taburcu edildiği aktarılmış. Bir yıldan uzun süre oral antibiyotik kullandıktan sonra tedavinin sonlandırıldığı, ancak bu durumun C. septicum bakteriyemisinin ve spondilodiskitin nüksetmesine yol açtığı görülmüş; ikinci bir hastanede yatış ve IV terapi sonrasında ömür boyu süpresif antibiyotik tedavisinin gerekli görüldüğü ifade edilmiş. Sonuç olarak C. septicum bakteriyemisinin, az sayıda klinik belirtiyle ortaya çıkmasına rağmen, multifokal infeksiyona neden olabilen ciddi bir durum olduğu ve aortit, epidural apse ve spondilodiskit varlığında antibiyotik ve cerrahi tedavinin çok dikkatli düşünülmesi gerektiği vurgulanmış.

Fritzell V, Dwyer R, Lindström D. Clostridium septicum causing aortic aneurysm, spondylodiscitis, and epidural abscess in an immunocompetent man. BMC Infect Dis. 29 Kasım 2025.

Makale İçin Tıklayınız

Escherichia coli İdrar Yolu İnfeksiyonunun Klinik Epidemiyolojik Özellikleri ve Antibiyotik Duyarlılığı

Makalede idrar yolu infeksiyonlarının dünya genelinde yaygın görüldüğü ve çoğunun Escherichia coli (E. coli) kaynaklı olduğu belirtilmiş. Çin’de bir devlet hastanesinde yapılan bu retrospektif çalışmada, 2023 yılında E. coli kaynaklı idrar yolu infeksiyonu ile yatan hastalar incelenerek klinik özelliklerin anlaşılması ve ampirik tedavinin düzenlenmesi amaçlanmış. Değerlendirilen 401 hastanın 339 (%84.5)’unun toplum kökenli olduğu ve infeksiyonların çoğunlukla (%72.5) ESBL negatif suşlardan kaynaklandığı tespit edilmiş. Hastane kaynaklı infeksiyonlarda ise ESBL pozitif olma olasılığının (%67.5) daha yüksek olduğu bulunmuş. Hastane kaynaklı veya ESBL pozitif suşlarla infekte olmanın hastane kalış süresini ve tedavi süresini istatistiksel açıdan anlamlı olarak uzattığı saptanmış. Yapılan analizlerde toplum kökenli infeksiyonlarda ikinci kuşak sefalosporin direncinin %50’ye ve kinolon direncinin %78.1’e yükseldiği, buna karşın üçüncü kuşak sefalosporinlere duyarlılığın %80 civarında devam ettiği görülmüş. Sonuç olarak E. coli infeksiyonlarının çoğunluğunun toplum kökenli olması ve ESBL negatif suşları içermesi nedeniyle ampirik tedavide üçüncü kuşak sefalosporinlerin tercih edilmesi önerilmiş; artan direnç nedeniyle ikinci kuşak sefalosporinlerden ve kinolonlardan ampirik tedavide kaçınılması ve bu ajanların kültür sonucuna göre verilmesi gerektiği vurgulanmış.

Wen Z, Jin J, Chen Y, et al. Clinical epidemiological characteristics and antibiotic sensitivity of Escherichia coli urinary tract infection. PLoS One. 2025; 20 (11): e0336572.

Makale İçin Tıklayınız

HSV-2’den HSV-1’e: Genital Herpesin Epidemiyolojisinde Bir Değişiklik

Genital herpes tarihsel olarak HSV-2 ile ilişkilendirilse de son yıllarda HSV-1’in neden olduğu genital infeksiyonlarda artış izlendiği belirtilmiş. Bu derlemede HSV-1/-2’nin seroprevalansının incelenmiş ve etiyolojiye etki eden faktörler tartışılmış. HSV-1 seroprevalansındaki küresel düşüşe rağmen, HSV-1’in neden olduğu genital herpesin birçok bölgede yılda %1-2 oranında arttığı gözlenmiş. Özellikle yüksek gelirli ülkelerde HSV-1’in ilk genital herpes epizodunun önde gelen nedeni haline geldiği, ancak Afrika ve Latin Amerika’da HSV-2’nin baskın olmaya devam ettiği saptanmış. Bu epidemiyolojik değişimin HSV-1 seroprevalansındaki düşüşe, çocukluk çağında virusa maruz kalma olasılığının azalmasına ve cinsel uygulamalardaki değişikliklere bağlı olabileceği belirtilmiş. Hastalığa karşı henüz bir aşı olmadığı için küresel halk sağlığı sorununun hafifletilmesi açısından aktif sürveyans, korunma ve cinsel sağlık eğitiminin hayati olduğu vurgulanmış.

Andreu S, Galdo-Torres D, Ripa I, Caballero O, Bello-Morales R, López-Guerrero JA. From HSV-2 to HSV-1: a change in the epidemiology of genital herpes. J Infect. 2025; 91 (5): 106636.

Makale İçin Tıklayınız

Pseudomonas aeruginosa Sebepli Bakteriyemilerde Kolesistektominin Klinik Etkisi

Son zamanlarda hayvan modelleriyle yapılan çalışmalarda, P. aeruginosa bakteriyemilerinde safra kesesinin rezervuar olduğu ve antibiyotik direncinden sorumlu olduğunun saptandığı belirtilmiş. Bu çalışmada P. aeruginosa bakteriyemilerinde safra kesesinin olası etkisini araştırmak amaçlanmış ve safra kesesi bulunan hastalarda izolatların daha dirençli, kültür pozitifliğinin daha uzun ve klinik sonuçların daha kötü olup olmadığı değerlendirilmiş. Çalışma, 2014–2019 yılları arasında hastaneye yatırılmış ve en az bir pozitif P. aeruginosa kan kültürü olan 336 erişkin hastanın dahil edildiği retrospektif bir kohort analizi olarak tasarlanmış. En az bir yıl önce kolesistektomi geçirmiş olanlar “safra kesesi olmayan” grup olarak sınıflandırılmış. Safra kesesinin varlığı ile P. aeruginosa bakteriyemilerinde antibiyotik direnç profili, kan kültürü pozitifliğinin süresi ve 90 günlük mortalite arasında herhangi bir ilişki saptanmamış. Direnç oranlarının iki grup arasında benzer bulunduğu, MDR/XDR/DTR oranlarında da fark izlenmediği belirtilmiş. Kültür pozitifliği süresinin her iki grupta ortalama 1–1.3 gün olup anlamlı bir fark göstermediği, 90 günlük mortalitenin yaklaşık %30 düzeyinde seyrettiği ve safra kesesi varlığının mortaliteyi etkilemediği görülmüş. Buna karşın karaciğer hastalığı varlığının mortaliteyi anlamlı biçimde artırdığı saptanmış. Çalışma, safra kesesi varlığının bu infeksiyonda direnç gelişimi veya klinik gidiş üzerinde beklenen etkiyi göstermediğini ortaya koymuş.

Bertucci HK, Heise LR, Kurze A, et al. Impact of remote cholecystectomy on clinical outcomes following pseudomonas aeruginosa bloodstream infection. Open Forum Infect Dis. 2025; 12 (12): ofaf683.

Makale İçin Tıklayınız

Meşrutiyet Mah. Rumeli Cad.
İpek Apt. No. 70 D. 7
(Rumeli Eczanesi üstü),
34363 Şişli, İstanbul
Tel. ve Faks: (0212) 219 54 82
E-posta: klimik@klimik.org.tr