Klimik Bülteni - Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği Yayın Organıdır
<
7
Ocak
2025
>

ESKİ SAYILAR

BÜLTEN ÜYELİĞİ

İklim Değişikliğinin Sağlık Üzerine Etkileri

İklim Değişikliğinin Sağlık Üzerine Etkileri
Bugünkü konuğumuz Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Mine Durusu Tanrıöver. İç hastalıkları uzmanı olan hocamız şu anda Hacettepe Üniversitesi Aşı Enstitüsü’nün müdürlüğünü yürütmekte olup son yıllarda da iklim değişikliği ve sağlık üzerine çalışmalarını sürdürmektedir. Bugün hocamızla dünya için giderek büyüyen bir tehdit olan küresel ısınma ve iklim değişikliğinin sağlık üzerine olan etkileri üzerine konuştuk. Yayınımıza katılarak bu önemli konuya dikkat çektiği için değerli konuğumuza teşekkür ediyor, sizlere keyifli dinlemeler diliyoruz.

Podcast Yayınımızı Dinlemek İçin Tıklayınız

Kronik Hepatit B ve C Tedavisinde Noninvazif Yöntemler ve Güncel SUT (188. Web Konferans, 7 Ocak 2025)

7 Ocak 2025, Salı günü 20.00-21.30 saatleri arasında “Kronik Hepatit B ve C Tedavisinde Noninvazif Yöntemler ve Güncel SUT” web konferansı yapılacaktır.

PROGRAM

Yöneten: Prof. Dr. Neşe DEMİRTÜRK
Afyon Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Tıp Fakültesi

Kronik Hepatit B ve C Yönetiminde Noninvazif Yöntemlerin Rolü
Doç. Dr. Ali ASAN
Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Bursa Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Güncellenen SUT Doğrultusunda Hepatit B ve C Tedavisi
Prof. Dr. Pınar KORKMAZ
Kütahya Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Tıp Fakültesi

Selam ve saygılarımızla.
KLİMİK Derneği Yönetim Kurulu

5 Soru 5 Yanıt: Bakteremilere Yaklaşım

Ocak 2025’in 5 Soru 5 Yanıt’ı yayımlandı. Soruları yanıtlamak için KLİMİK Derneği web sitesi veya KLİMİK Uygulamalar üzerinden şifrenizle giriş yapabilirsiniz.

5 Soru 5 Yanıt İçin Tıklayınız

Belçikada Bir Okulda Nörosistiserkoz Salgını!

Mart ve Haziran 2023 tarihleri arasında, endemik olmayan Belçika’daki bir ilkokulda, farklı sınıf ve yıllardan, akraba olmayan üç erkek çocuğa (hasta 1-3) nörosistiserkoz teşhisi konmuş. Hasta-1 bir yıldır devam eden pitozis, hasta-2 ve -3 yeni başlayan fokal nöbetlerle başvurmuş. Hasta-1 ve -3’ün kranyal görüntülemesinde tek bir sistiserkal lezyon gösterilmiş. Hasta-2’nin beyin biyopsisinde PCR ile, hasta-1 ve -3’ün görüntüleme bulguları ve tedaviye yanıtla nörosistiserkoz oldukları doğrulanmış. Hasta-1 ve -3’te veya yakınlarının dışkı örneklerinde tenya tespit edilmemesinin yanı sıra kişilerin yurtdışı seyahat öyküsü de yokmuş. Sistiserkozun yayılmasına ilişkin bilgilendirme oturumları ve ulusal televizyon yayınları sayesinde bazı ebeveynler çocuklarına özel olarak beyin MR’ı çektirmişler ve böylece Ekim ve Aralık 2023’te nörosistiserkozlu asemptomatik iki erkek çocuğu (hasta-4 ve -5) daha saptanmış.

Epidemiyolojik araştırmalar sonucu bulaşmanın büyük olasılıkla Eylül 2021 (hasta-4 okula yeni kabul edildiğinde) ile Ocak 2022 (hasta-1’de pitozis geliştiğinde) arasında gerçekleştiği düşünülmüş. Bu sebeple 2021-22 ilkokul öğrencilerinin tamamına beyin MR çekimi yapılmış. Bunun sonucunda semptomatik nörosistiserkozlu iki erkek çocuğu (hasta-6 ve -7) ve spesifik olmayan kalsifiye beyin lezyonu olan bir erkek çocuğu (hasta-8) daha saptanmış.

Hasta-8’den ayrıntılı öykü alındığında, babası oğlunun anüsünden 1 metre solucan çıkardığını ve Ağustos 2022’de reçetesiz satılan bir mebendazol dozu aldığını belirtmiş. 2021 öncesinde T.solium ile endemik bir bölgedeyken, kontrolsüz barınma koşullarında yetiştirilen domuzlardan elde edilen domuz etini tükettikleri öğrenilmiş. Babaya (hasta-9) daha sonra asemptomatik nörosistiserkoz teşhisi konmuş. Diğer aile üyelerinin biri hariç hepsinin ELISA testi pozitifmiş. Veriler, salgına neden olan domuz tenyasının hasta-8 tarafından taşındığı şeklinde yorumlanmış.

Sistiserkozisli semptomatik üç Belçikalı çocuğun tanımlanması, altı asemptomatik hastayı daha ortaya çıkararak benzeri görülmemiş bir salgın tepkisine yol açmış. Hem semptomatik hem de asemptomatik hastaların çoğu tıbbi olarak tedavi edilmiş. Okuldaki bulaşmanın erkek çocukların aktiviteleri sırasında veya fekal-oral temas yoluyla gerçekleşmiş olabileceği düşünülmüş. Bu tür salgınların yaygın olabileceğinin, ancak özellikle kaynakları yetersiz endemik bölgelerde tespit edilemediğinin altı çizilmiş.

Vanden Driessche K, Dermauw V, Schoonjans AS, Gabriël S, Theeten H; Cysticercosis Outbreak Team. Neurocysticercosis school outbreak in Belgium. Lancet. 2024; 404 (10470): 2415-6.

Makale İçin Tıklayınız

İnsanlarda Yüksek Derecede Patojenik Kuş Gribi A(H5N1) Virusu İnfeksiyonları

Yüksek derecede patojenik kuş gribi A(H5N1) virusları, ABD’de süt inekleri ve kümes hayvanlarında yaygın infeksiyonlara ve sporadik insan infeksiyonlarına yol açmaktadır. Çalışma ABD’de Mart ve Ekim 2024 arasında tespit edilen insan A(H5N1) vakalarının özelliklerini açıklamaktadır. Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC)’nin influenza A/H5 alt tipleme kiti ile laboratuvar sonuçlarına bağlı standard bir vaka raporu formu kullanılarak doğrulanmış A(H5N1) virusu infeksiyonu olan kişilerin verileri analiz edilmiş.

Toplam 46 vakadan 20’si infekte kümes hayvanlarına, 25’i infekte veya infekte olabilecek süt ineklerine maruz kalmış; bir hastanın ise tanımlanmış bir maruziyeti yokmuş. Bu hasta solunum dışı semptomlarla hastaneye kaldırılmış ve A(H5N1) virusu infeksiyonu rutin gözetim sırasında tespit edilmiş. Hayvanlara maruziyeti olan 45 hasta arasında ortanca yaş 34’müş ve hepsinde hafif A(H5N1) hastalığı varmış. Hiçbiri hastaneye yatmamış ve ölen hasta olmamış. Toplam 42 hastada (%93) konjonktivit, 22 hastada (%49) ateş ve 16 hastada (%36) solunum semptomları varmış; 15 hastada (%33) ise sadece konjonktivit varmış. Verileri mevcut olan 16 hasta arasında ortanca hastalık süresi 4 günmüş (1-8). Hastaların çoğu (%87) oseltamivir tedavisi almış ve oseltamivir semptomların başlamasından ortanca 2 gün sonra başlanmış. Hayvanlara maruz kalan vakaların ev içi temasında ek vaka tespit edilmemiş. İnfekte hayvanlara maruz kalan çalışanlar tarafından en sık kullanılan kişisel koruyucu ekipman (KKE) türü eldiven (%71), gözlük (%60) ve yüz maskeleri (%47) olmuş.

Bugüne kadar tanımlanan vakalar infekte hayvanlara maruz kalan yetişkinlermiş ve A(H5N1) virusları genellikle hafif hastalığa, çoğunlukla kısa süreli konjonktivite neden olmuş. Hastaların çoğuna hemen antiviral tedavi başlanmış. İnsandan insana A(H5N1) bulaştığına dair bir kanıt bulunmamış. Mesleki olarak maruz kalan kişiler arasında KKD kullanımı yetersizmiş, bu da maruz kalma riskini azaltmak için ek stratejilere ihtiyaç olduğu şeklinde yorumlanmış.

Garg S, Reinhart K, Couture A, et al. Highly Pathogenic Avian Influenza A(H5N1) Virus Infections in Humans. N Engl J Med. 31 Aralık 2024.

Makale İçin Tıklayınız

Avrupa’da İnfeksiyon Hastalıkları Uzmanlık Eğitimi

024 yılı başında, Avrupa’da infeksiyon hastalıkları (İH) uzmanları ve bu alanda eğitim gören hekimlerin eğitim programlarının yapısını ve değerlendirmesini belirlemek amacıyla bir çalışma planlanmış. Avrupa Tıp Uzmanları Birliği (ATUB), 2024 başında web tabanlı bir anket gerçekleştirmiş. Çalışmanın sonuçları, ATUB’un 2018’de yayımladığı lisansüstü eğitim önerileri ve 2021 yılında yapılan benzer bir anketin bulgularıyla karşılaştırılmış.

Toplam 35 ülkeden yanıt alınmış. Bu ülkelerin 27 (%77)’si  İH’yi bağımsız bir uzmanlık alanı, 7 (%20)’si ise bir alt uzmanlık alanı olarak tanımlamış. İspanya ise bu uzmanlığı resmi olarak tanımamaktaymış. Kıbrıs, İzlanda ve Lüksemburg’da İH eğitimi resmi olarak tanınmakla birlikte, bu eğitimin yurt dışında tamamlanması gerekiyormuş. Pediatrik İH ise yalnızca 16 ülkede (%46) tanınmış durumda. Yetişkin İH uzmanlarının kişi başına düşen sayısı ülkeler arasında büyük farklılık göstermekteymiş. Örneğin, İsveç’te milyon kişi başına 78.8 uzman bulunurken, Almanya’da bu oran sadece 0.6 bulunmuş. Ulusal programların yalnızca 7 (%23)’si, tıbbi mikrobiyoloji alanında önerilen en az altı aylık eğitimi sağlamaktaymış. Ayrıca 31 programdan 25 (%81)’inde günlükler veya portföyler, final sınavları uygulanırken, 21 (%68)’inde işyeri tabanlı değerlendirmeler yapılmaktaymış. COVID-19 pandemisi birçok ülkede eğitim pozisyonlarının sayısında önemli artışlara neden olmuş. Ancak tıbbi mikrobiyoloji eğitimine yönelik 2018 önerilerine düşük uyumun devam ettiği ve değişim sürecinin yavaş ilerlediği sonucuna varılmış.

Avrupa genelinde, eğitim programlarının uyumu ve dönüşümüne yönelik lojistik engellerin sürdüğünün ve asistan doktorların bu süreçle ilgili endişelerinin ele alınması gerektiğinin altı çizilmiş.

Salmanton-García J, Guerra Maio A, Stahl JP, et al. Specialist training in infectious diseases in Europe. Clin Microbiol Infect. 2024: S1198-743X(24)00614-1.

Makale İçin Tıklayınız

Nekrotizan Deri Yumuşak Doku İnfeksiyonlarinda Linezolid Monoterapisi ile Vankomisin ve Klindamisin Kombinasyonunun Karşılaştırılması

Nekrotizan Yumuşak Doku İnfeksiyonları (NDYDİ) hayatı tehdit eden infeksiyonlardır. Bu çalışmanın amacı NSTİ’lerin ampirik tedavisinde klindamisin ve vankomisin kombinasyonu ile linezolid monoterapisinin güvenliğini karşılaştırmalı olarak değerlendirmekmiş

Çalışma, 1 Haziran 2018 ile 30 Haziran 2019 (müdahale öncesi) ve 1 Mayıs 2020 ile 15 Ekim 2021 (müdahale sonrası) tarihleri arasında kabul edilen hastaların incelendiği retrospektif, tek merkezli, yarı-deneysel bir çalışma olarak planlanmış. Çalışmaya NDYDİ tanısını takiben 24 saat içinde cerrahi tedavi uygulanan ve en az bir doz linezolid veya klindamisin alan hastalar dahil edilmiş. NDYDİ veya Fournier gangreni tanısı konulan toplam 274 hasta belirlenmiş ve çalışmanın dahil edilme kriterlerini 164’ü karşılamış. Altmış iki eşleştirilmiş çift değerlendirilmiş;30 günlük mortalite oranları açısından gruplar arasında anlamlı bir fark bulunmamış [%8.06’ya karşılık %6.45; risk oranı (HR), 1.67 (95% GA, 0.32–10.73); p= 0.65]. Clostridioides difficile infeksiyonu (CDİ) açısından gruplar arasında anlamlı bir fark bulunmazken [%6.45’e karşılık %1.61; HR, ∞ (95% GA, 0.66–∞); p= 0.07]  akut böbrek hasarı, müdahale öncesi grupta daha yüksek oranda görülmüş [%9.68’e karşılık %1.61; HR, 6 (95% GA, 0.73–276); p= 0.05].

Bulgular, klindamisin ve vankomisin kombinasyonu ile linezolid monoterapisinin NDYDİ tedavisindeki güvenlik sonuçlarını karşılaştırırken, özellikle akut böbrek hasarı riskine dikkat edilmesi gerektiğini göstermiş.

Dorazio J, Chiappelli AL, Shields RK, et al. Clindamycin plus vancomycin versus linezolid for treatment of necrotizing soft tissue infection. Open Forum Infect Dis. 2023; 10 (6): ofad258.

Makale İçin Tıklayınız

İnfektif Endokarditin Risk Belirteci Olarak Staphylococcus aureus Kan Kültürü Pozitifliğine Kadar Geçen Süre: Retrospektif Bir Kohort Çalışması

Staphylococcus aureus bakteriyemisi olan hastaların yaklaşık %10-15’inde endokardit görülür. Daha küçük çalışmalarda kan kültürü şişelerindeki pozitifliğe kadar geçen süre (TTP) endokardit ile ilişkilendirilmiştir. Bu çalışma geniş bir kohortta S. aureus bakteriyemisinde TTP ile endokardit arasındaki ilişkiyi değerlendirmiş.

2011-2021 yılları arasında İsveç’in Stockholm kentindeki 500 yataklı üçüncü basamak bir hastanede tedavi edilen ≥1 S. aureus pozitif kan kültürü olan yetişkin hastalar geriye dönük olarak değerlendirilmiş. Birincil sonuç infektif endokardit varlığı olarak değerlendirilmiş.

Toplam 1610 hastada 1703 S. aureus bakteriyemi atağı (23/1703 MRSA) çalışmaya dahil edilmiş. Medyan yaş 75 [çeyrekler arası aralık (IQR) 63-84] ve medyan Charlson komorbidite indeksi 2 (IQR 1-3) bulunmuş. Ekokardiyografi 1102/1703 (%65) hastaya uygulanmış. Otuz günlük mortalite 406/1703 (%24) ve endokardit varlığı 154/1703 (%9) bulunmuş. Medyan TTP endokarditli hastalarda [9 (IQR 7-12) saat] endokarditsiz hastalara göre [13 (IQR 10-18) saat, p<0.001] daha kısaymış. TTP’nin sürekli değişken olarak kullanıldığı tek değişkenli analizde endokardit riski geçen saatte %11 oranında azalmış [OR 0.89 (%95 GA, 0.54-0.92); p<0.001]. Çok değişkenli analizde TTP<13 saat (medyan) bağımsız olarak endokardit ile ilişkiliymiş [OR 3.59 (%95 GA 2.35-5.3); p<0.001] ve endokardit için TTP>13 saatin negatif prediktif değeri %96 bulunmuş (%95 GA 95-97).

Kısa TTP endokarditle ilişkilendirilmiş. Negatif tahmin değerinin >%95 olması, TTP>13 saatin S. aureus bakteriyemisi olan hastaların risk sınıflandırmasında kullanılabileceğini göstermektedir.

Strömdahl M, Hagman K, Hedman K, Westman A, Hedenstierna M, Ursing J. time to staphylococcus aureus blood culture positivity as a risk marker of infective endocarditis: a retrospective cohort study. Clin Infect Dis. 2024: ciae628.

Makale İçin Tıklayınız

Bültenin Notu

Bu bültende farklı bir konu ile karşınızdayız. Pandemi sürecinde başlatılan ve bir klasik haline gelen KLİMİK Web konferansları bir bilimsel çalışmanın konusu oldu.

KLİMİK Derneği ailesinden Rabia Ünal’ın yüksek lisans tez çalışmasına dayanan “Accepting video conferencing technology as an in-service training tool for health professionals (Sağlık profesyonellerinin video konferans teknolojisini hizmet içi eğitim aracı olarak kabulü)” isimli makale alanının saygın dergilerinden Education and Information Technologies’te yayımlandı.

Ünal R, Yilmaz MB. Accepting video conferencing technology as an in-service training tool for health professionals. Educ Inf Technol. 2024: 29; 21217–39.

Makale İçin Tıklayınız

Meşrutiyet Mah. Rumeli Cad.
İpek Apt. No. 70 D. 7
(Rumeli Eczanesi üstü),
34363 Şişli, İstanbul
Tel. ve Faks: (0212) 219 54 82
E-posta: klimik@klimik.org.tr