Klimik Bülteni - Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği Yayın Organıdır
<
24
Aralık
2024
>

ESKİ SAYILAR

BÜLTEN ÜYELİĞİ

İnvazif Fungal İnfeksiyonlarda Güncel Antifungal Tedavi Yönetimi

Yeni bir KLİMİK podcast yayını ile daha karşınızdayız. Bugünkü konuğumuz İstanbul Taksim Eğitim Araştırma Hastanesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji kliniğinden Doç. Dr. Zuhal Yeşilbağ. Bu yayınımızda hocamız invazif fungal infeksiyonların güncel tedavi yönetiminden bahsediyor. İnvazif kandidoz ve invazif aspergilloz tanılı hastaların tedavi ve takibinde dikkat etmemiz gereken şifrelerin yer aldığı bu podcast yayınımız GILEAD ilaç firması sponsorluğunda gerçekleşmekte olup destekleri için GILEAD’a teşekkür ediyoruz. Keyifli dinlemeler dileriz.


Dinlemek İçin Tıklayınız

XI. HIV/AIDS Kursu: İlk Adımda Hasta Yönetimi (25 Ocak 2025, İstanbul)

İlk Adımda Hasta Yönetimi, HIV/AIDS Kursu’nun 25 Ocak 2025, Cumartesi günü hibrit olarak yapılması planlanmaktadır.

İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji asistanları ve HIV/AIDS olgusu izleyen uzmanların katılımını beklediğimiz bu kursta, konusunda deneyimli öğretim üyeleri ve uzmanlar tarafından gerçek olgularla desteklenmiş bir eğitim verilecektir. Hastalarımıza verdiğimiz hizmetin niteliğini, güncel ve bilimsel bakış açısıyla sürdürmek ve yükseltmek ortak amacımızdır.

İlk Adımda Hasta Yönetimi, HIV/AIDS Kursu’na daha önce düzenlenen kurslarımıza katılmamış olan meslektaşlarımız arasından, başvuru sırası göz önünde bulundurularak katılımcı kabul edileceği bilgisini paylaşarak, konuyla ilgilenen üyelerimizi davet etmekten mutluluk duyuyoruz.

Ayrıntılı Bilgi İçin Tıklayınız

IDCM Scopus’ta!

IDCM’in 2024’ün ilk sayısından itibaren Scopus veritabınında indekslenmeye başladığını duyurmaktan mutluluk duyarız. Emeği geçen herkese teşekkür ederiz.

KLİMİK Derneği Yönetim Kurulu

Dergi İçin Tıklayınız

IDCM’in Aralık 2024 Sayısı Yayında

IDCM dergimizin Aralık 2024 sayısı yayımlandı. Katkı sağlayan herkese teşekkürlerimizi sunarız.

KLİMİK Derneği Yönetim Kurulu

Dergi İçin Tıklayınız

XXV. Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Kongresi (KLİMİK 2025) (24-27 Nisan 2025, Antalya)

Sizleri, 24-27 Nisan 2025 tarihleri arasında Antalya’da düzenleyeceğimiz XXV. Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Kongresi (KLİMİK 2025)’ne davet etmekten çok büyük mutluluk ve onur duyuyoruz.

Tüm üyelerimizi hem bilimsel hem de sosyal açıdan doyuracak bir kongre programı hazırlıyoruz. Programın hazırlanmasında derneğimizin çalışma gruplarının her zamanki katkılarının yanı sıra, alanlarında tecrübeli hocalarımız ve genç uzman ve asistan arkadaşlarımızın da katkılarını çok önemsiyor ve bekliyoruz. Önerilerinizle zenginleşecek kongremizi, hep birlikte bilimin ışığında aydınlanmak ve dayanışmamızı artırmak üzere büyük bir heyecanla bekliyoruz.

Ayrıntılı Bilgi İçin Tıklayınız

HBeAg-Negatif Kronik Hepatit B infeksiyonunda HBsAg Kaybını Öngören Faktörler: 5 Yıllık Fransız Kohortu

Kronik hepatit B e antijeni (HBeAg)-negatif hepatit B virusu (HBV) infeksiyonunun uzun vadeli prognostik faktörleri yerel epidemiyolojiye bağlı olarak değişebilir. Çalışmada epidemiyolojinin çeşitli göçlerden etkilendiği Fransa’da bu faktörlerin belirlenmesi amaçlanmış.

Hepatit B yüzey antijeni (HBsAg) pozitif, HBeAg negatif, transaminaz düzeyleri normal ve viral yükleri bir yıl boyunca <20.000 IU/mL olan, viral ko-infeksiyon veya ilerlemiş karaciğer hastalığı olmayan yetişkinler beş yıllık takip için kaydedilmiş. Yirmi üç merkezden toplam 564 hasta çalışmaya alınmış (%54.4’ü kadın, ortalama yaş 42.3 ± 12 yıl, %47.7’si Sahra altı Afrika’dan). Hastaların hepsinde HBV DNA saptanabilir düzeyde imiş ancak çoğu (%71.3) için değerler <2000 IU/mL bulunmuş. E (%27.8) ve A (%20.0) genotipleri baskın genotipler olarak saptanmış. Takip sırasında dokuzu viral reaktivasyon için (yılda %0.3) ve dokuzu önleyici olmak üzere 18 hastaya antiviral tedavi uygulanmış. HBsAg kaybının 39 hastada oluştuğu gösterilmiş (yılda %1.4). HBsAg kaybı gelişen hastaların daha yaşlı oldukları (p <0.0001) ve dislipidemi, hipertansiyon veya diyabet nedeniyle daha sık tedavi aldıkları saptanmış (p <0.05). Ayrıca bu hastalarda başlangıçtaki HBV DNA (p=0.0112) ve HBsAg (p<0.0001) daha düşük bulunmuş, fakat HBcrAg düzeyleri diğerleriyle benzer saptanmış. Başlangıç HBsAg düzeyleri, HBsAg kaybının tek bağımsız belirleyicisi olarak saptanmış (p = 0.009). Çalışmada HBsAg düzeylerinin 153 IU/mL altında olması viral klirensi %87 duyarlılık ve özgüllükle öngörmüş.

Sonuç olarak araştırmacılar başlangıçtaki HBsAg’nın kronik HBeAg-negatif infeksiyonu olan hastalarda genotip, cinsiyet veya coğrafi kökene bakılmaksızın beş yılda serokleransı doğru bir şekilde öngördüğünü ifade etmişler ve bu belirtecin hasta izleme sıklığını azaltmak için yaygın olarak uygulanabilir olduğunu göstermişler.

Causse X, Potier P, Valéry A, et al. Predictive factors for HBsAg loss in chronic HBeAg-negative hepatitis B virus infection: insights from a 5-year French cohort. J Viral Hepat. 2025; 32 (1): e14041.

Makale İçin Tıklayınız

SARS-CoV-2 Hastalarında Akciğer Hasarı: Aşılama Çağında Bir Otopsi Çalışması

SARS-CoV-2 infeksiyonunun akciğer hasarına katkısı ve aşılamanın ölüm sayısını sınırlama veya akciğer hasarını hafifletme üzerindeki etkisi sistematik olarak yeterince araştırılmamıştır. Bu çalışmada Trieste eyaletinde (2020-2022) ölen hastaların akciğer biyopsileriyle analiz yapılmış. Çalışmada hastane içi ölüm oranları, COVID-19’un ölüme katkısı, akciğer hasarının histolojik boyutu ve aşılamanın etkisi araştırılmış.

Hastanede yatan ve SARS-CoV-2 infeksiyonu nedeniyle ölen toplam 1038 hastaya otopsi yapılmış ve rastgele seçilen 508 olgudan oluşan bir örnekte akciğerlerin derin histolojik analizi yapılmış. Çalışmada grup sayıları üçe ayrılmış: 90 olguda SARS-CoV-2 infeksiyonuna bağlı ölüm, 304 olguda SARS-Cov-2’nin ölüme katkıda bulunduğu ve 114 olguda eşlik ettiği bulunmuş. Yıllara göre birincil ölüm nedeni olan SARS-CoV-2 infeksiyonunun görülme sıklığının zamanla azaldığı gösterilmiş (2020’de %23.8, 2021’de %20.9 ve 2022’de %7.9). Çok değişkenli analizde diğer bağımsız belirleyiciler için düzeltmeler yapıldıktan sonra aşılama (herhangi bir doz), SARS-CoV-2 infeksiyonuna bağlı daha düşük ölüm oranlarıyla bağımsız olarak ilişkilendirilmiş (HR 0.15, p<0.001). Histolojik analizde aşılanmamışlara kıyasla aşılanmış hastalarda pnömoni ciddiyet skorunun sıklıkla düşük (0 ve 1) olduğu bulunmuş (sırasıyla %20.3’e karşı %5.4 ve %20.9’a karşı %7.7, p<0.001); yüksek pnömoni ciddiyet skoru (3) oranı ise önemli ölçüde daha düşük bulunmuş (%26.2’ye karşı %55.1, p<0.001).

Sonuç olarak COVID-19 aşısının, zaman içinde SARS-CoV-2 infeksiyonuna bağlı ölüm oranlarını önemli ölçüde azalttığı gösterilmiş ve akciğer hasarını hafifletme yeteneğine sahip olabileceği belirtilmiş.

Bussani R, Porcari A, Pinamonti M, et al. Lung damage in SARS-CoV-2 patients: An autopsy study in the era of vaccination. Eur J Clin Invest. 2025; 55 (1): e14325.

Makale İçin Tıklayınız

Metisiline Duyarlı Staphylococcus aureus İnfektif Endokarditinde β-Laktam İnoculum Etkisi

Staphylococcus aureus kaynaklı infektif endokardit (IE) %20-30’luk yüksek mortalite ile ilişkilidir ve bu oran son yıllarda iyileşme göstermemiştir. Metisiline duyarlı S. aureus (MSSA) infektif endokardit tedavisinde antistafilokokal penisilin ve sefazolin eşit derecede etkili kabul edilmekte ve ilk basamak tedaviler olarak önerilmektedir. Ancak MSSA’nın çoğu blaZ geni taşır ve bazı suşlar yüksek bakteri yoğunluğunda antibiyotiğe direnç geliştiren “inokulum etkisi” gösterir. Bu durum IE gibi bakteriyel yoğunluğun yüksek olduğu infeksiyonlarda klinik olarak önemli olabilir.

Bu çalışmada MSSA izolatlarının fenotipik özellikleri, kullanılan β-laktam türü ve hasta sonuçları arasındaki ilişki incelenmiş. 2016-2022 yılları arasında Fransa’daki üç üniversite hastanesinde MSSA IE tanısı alan 216 hasta retrospektif olarak çalışmaya dahil edilmiş. Klinik izolatlar, blaZ varlığı ve sefazolin ile oksasiline karşı inokulum etkisi açısından test edilmiş. Çalışmada ortalama yaş 65, erkek oranı %70.4 bulunmuş ve tedavide %64.4 antistafilokokal penisilin, %35.6 sefazolin seçilmiş. Sol taraflı IE’de %24.4’tü ve tedavi seçimi açısından fark görülmediği gösterilmiş. BlaZ pozitif suşlarda mortalite %29.5 (38/129), blaZ negatif suşlar %11.8 (6/51) (p=0.01) olarak gözlenmiş. Verilen tedaviye inokulum etkisi gösteren suşlarda mortalite %40.3 (252), inokulum etkisi göstermeyen suşlarda ise %19.4 (13/67) (p=0.005) saptanmış. Çok değişkenli analizde inokulum etkisinin ölüm riskini bağımsız olarak 2.84 kat artırdığı gösterilmiş (HR 2.84; %95 GA, 1.28-6.30; p=0.01).

Sonuç olarak MSSA IE tedavisinde inokulum etkisinin 28 günlük mortaliteyi artırdığı saptanmış. MSSA izolatlarının inokulum etkisi açısından fenotiplemesinin β-laktam antibiyotik seçimini yönlendirebileceği ve hasta sonuçlarını iyileştirebileceği ifade edilmiş.

Jean B, Crolle M, Pollani C, et al. β-Lactam inoculum effect in methicillin-susceptible Staphylococcus aureus infective endocarditis. JAMA Netw Open. 2024; 7 (12): e2451353.

Makale İçin Tıklayınız

Türkiye’de Hepatit B İnfeksiyonunun Zamansal Değişimi ve Çocukluk Çağı Aşılama Programı ile İlişkisi: Longitudinal Bir Çalışma

Hepatit B küresel ölçekte önemli bir bulaşıcı hastalıktır. Aşılama programları ve diğer önleyici tedbirlerin (örn. kan donörlerinin serolojik taraması) uygulanması ile yeni hepatit B infeksiyon oranlarının düşmesi sağlanmıştır.

Bu çalışma ile 1990-2019 yılları arasında Türkiye’de ve dünyada hepatit B insidansının ve aşılama oranlarına bağlı olarak prevalansın ve mortalite oranlarının değişimini araştırmak ve karşılaştırmak amaçlanmış. Açık veri setleri (Global Burden of Disease ve Our World in Data) tanımlayıcı analizler ve joinpoint regresyon analizleri kullanılarak analiz edilmiş. Çalışma 1990’dan 2019’a kadar hem Türkiye’de hem de dünyada hepatit B oranlarında önemli azalma olduğunu ortaya çıkarmış. İnsidans için ortalama yıllık yüzde değişimi (AAPC) Türkiye’de -1.81, küresel kohortta -1.481 saptanmış. Prevalans için AAPC Türkiye’de -2.5244, küresel olarak -1.4104 tespit edilmiş.

Aşılama oranlarının zaman içinde arttığı ve 2009’den beri %95 seviyesinde kaldığı belirlenmiş. Bunun sonucunda aşılama çalışmaları çocuklarda hepatit B riskini etkili bir şekilde azaltmış. Çalışmanın, Türkiye’nin bu alandaki performansını değerlendirmek ve gelecekteki stratejilere rehberlik etmek için önemli perspektifler sağladığı belirtilmiş.

Derin O. Temporal dynamics of hepatitis B infection and relation of childhood vaccination program in Türkiye: a longitudinal study. Infect Dis Clin Microbiol. 2024; 6 (3): 195-205.

Makale İçin Tıklayınız

Vaka raporu: HIV’li Hamile Bir Kadında Uzun Etkili Enjekte Edilebilen Cabotegravir ve Rilpivirin

Bu vaka raporunda iki ayda bir uygulanan uzun etkili enjekte edilebilir cabotegravir ve rilpivirinin (CAB/RPV) hamilelik öncesindeki ve hamilelik boyunca etkileri anlatılmış. CAB konsantrasyonları hamile olmayan bireylerdekilerle karşılaştırılabilir düzeyde, RPV konsantrasyonları ise %70-75 daha düşük bulunmuş. Herhangi bir virolojik başarısızlık veya dikey geçiş meydana gelmediği görülmüş. Plasental transfere rağmen herhangi bir konjenital malformasyona rastlanmamış. Tüm bu bulgulara rağmen düşük RPV konsantrasyonları ve ilacın uzun vadeli etkilerinin bilinmezliği ve yeterli sayıda çalışma olmaması nedeniyle iki ayda bir uygulanan uzun etkili enjekte edilebilir CAB/RPV tedavisinin hamile kadınlar için uygun olmayabileceği ve maruz kalan bebeklerin yakından izlenmesi gerektiği ifade edilmiş.

van der Wekken-Pas L, Weiss F, Simon-Zuber C, et al. Long-acting injectable cabotegravir and rilpivirine in a pregnant woman with HIV. Clin Infect Dis. 2024; 79 (6): 1468-71.

Makale İçin Tıklayınız

Meşrutiyet Mah. Rumeli Cad.
İpek Apt. No. 70 D. 7
(Rumeli Eczanesi üstü),
34363 Şişli, İstanbul
Tel. ve Faks: (0212) 219 54 82
E-posta: klimik@klimik.org.tr