Tam aşılı, solid organ nakli (SOT), hematolojik malignite, solid tümörler, otoimmün durumlar ve HIV infeksiyonu gibi bağışıklığı baskılanmış yetişkinlerle bağışıklığı baskılanmamış sağlık çalışanlarını (HCW) içeren prospektif çalışmada, 1099 bağışıklığı baskılanmış yetişkin ile 172 sağlık çalışanı karşılaştırılmış. Sağlık çalışanları ile karşılaştırıldığında (%92.4 seropozitif), SOT (%30.7), hematolojik maligniteler (%50.0), otoimmün durumlar (%79.1), solid tümörler (%78.7) ve HIV (%79.8) olan katılımcılar arasında seropozitiflik daha düşük saptanmış (p <0.01). Zayıf seropozitiflikle ilişkili faktörler arasında yaş, daha fazla immünosupresyon, aşılamadan bu yana geçen süre, anti-CD20 monoklonal antikorlar ve mRNA-1273’e (Moderna) karşı BNT162b2 (Pfizer) veya adenovirus vektör aşıları ile aşılamanın yer aldığı bulunmuş. mRNA-1273, aşılamadan bu yana geçen süre, yaş ve altta yatan duruma göre ayarlandıktan sonra, BNT162b2 veya adenovirus vektör aşılarından daha yüksek antikor seviyeleri ile ilişkilendirilmiş. Antikor seviyelerinin, psödovirus nötralizasyon titreleri ile güçlü bir şekilde ilişkili olduğu saptanmış (Spearman r=0.89, p<0.0001).
Sonuç olarak, COVID-19 aşılarına karşı antikor yanıtlarının, SOT ve anti-CD20 monoklonal alıcıları ve mRNA-1273 dışındaki aşı alıcıları arasında en düşük düzeyde olduğu, bağışıklığı baskılanmış kişiler için immün yetmezliğin nedenine göre uyarlanması gerekebilecek SARS-CoV-2 önleyici ek yaklaşımlara ihtiyaç olduğu vurgulanmış.
Haidar G, Agha M, Bilderback A, et al. Prospective evaluation of COVID-19 vaccine responses across a broad spectrum of immunocompromising conditions: the COVICS study. Clin Infect Dis. 2022: ciac103.
Makale İçin Tıklayınız