Bu çalışma, Danimarka’da 2014-2022 yılları arasında invazif Haemophilus influenzae infeksiyonlarının epidemiyolojisi, serotip dağılımı, fenotipik antibiyogramı ve moleküler direnç gen özelliklerini araştırmayı amaçlamış. İnvazif H. influenzae için beyin omurilik sıvısı, kan veya diğer steril bölgelerden üretilen izolatlar alınmış. Veriler Danimarka Laboratuvar Sürveyans Sistemi/MiBa veri tabanından elde edilmiş ve izolatlara tam genom analizi (WGS) yapılmış.
Toplam 1007 invazif H. influenzae saptanmış ve 752 (%74.7) izolat için serotipleme yapılmış. H. influenzae‘nin yıllık ortalama görülme sıklığı 100 000 de 2,0 vaka olarak saptanmış; en yüksek görülme sıklığı 2014’te, en düşük görülme sıklığı ise 2020’de gerçekleşmiş. H. influenzae izolatlarının çoğunluğu tiplendirilemeyen H. influenzae (NTHi) iken, en belirgin serotipler serotip f ve ardından serotip b olarak tanımlanmış. Bakteriyemi vakaları vakaların çoğunluğunu (%88.6) oluştursa da menenjit vakaları zaman içerisinde artış eğilimi göstermiş. 85+ yaş grubu en yüksek görülme sıklığına sahipmiş. 2020 yılında uygulanan COVID-19 önleyici müdahaleler, H. influenzae görülme sıklığının önemli ölçüde azalmasını sağlamış; bu oran, 2021’de COVID öncesi seviyelere geri dönmüş. Aylık H. influenzae vakaları ile dış ortam sıcaklığı arasında negatif bir korelasyon gözlemlenmiş. Genel düzeyde %26.3’lük bir genetik beta-laktamaz direnci gözlenmiş; bu oran %10.6 beta-laktamaz pozitif ampisilin dirençli (gBLPAR), %13.6 beta-laktamaz negatif ampisilin dirençli (gBLNAR) ve %2.1 beta-laktamaz dirençli (gBLNAR) amoksisilin klavulanata dirençli (gBLPACR) izolatlarmış. İzolatların %7.6’sında diğer beta-laktam dışı direnç (temel olarak aminoglikozid değiştirici enzimler) tespit edilmiş.
Danimarka’da H. influenzae‘nin genel insidansı, NTHi suşlarının baskın olmasıyla birlikte, COVID-19 salgını sonrasında stabil seviyelere geri dönmüş. COVID-19 önleyici müdahaleler vakalarda büyük bir azalmaya yol açmış. H. influenzae görülme sıklığı ile sıcaklık arasında anlamlı bir negatif korelasyon gözlenmiş. Çalışmada genel genetik beta-laktam direnci oranının %26.3 olduğu ve genotipik ve fenotipik beta-laktam direnci arasındaki uyumun yüksek (%98.2) olduğu belirlenmiş.
Slotved HC, Johannesen TB, Stegger M, DalbyT, Fuursted K. National Danish surveillance of invasive clinical Haemophilus influenzae isolates and their resistance profile. Front Microbiol. 2023; 14: 1307261.