Artemisinin antimalaryaller sıtma tedavisinin temel taşıdır. Plasmodium falciparum‘da artemisinin direncinin gelişmesi, sıtma kontrolü ve eliminasyonu için büyük bir tehdit oluşturmaktadır. İlk olarak yaklaşık 20 yıl önce Güneydoğu Asya’nın Büyük Mekong alt bölgesinde fark edilen artemisinin direnci, Guyana, Güney Amerika, Papua Yeni Gine’de de belgelenmiş olup Doğu Afrika’da da (Ruanda, Uganda, Güney Sudan, Tanzanya, Etiyopya, Eritre ve Doğu Demokratik Kongo Cumhuriyeti) “de novo” olarak ortaya çıkmıştır. Artemisinin direnci, PfKelch geninin propeller bölgesindeki mutasyonlarla ilişkilidir. Bu mutasyonların yanında parazitlerin genetik geçmişi de fenotipe önemli katkıda bulunur. Klinik olarak artemisinin direnci, azalmış parazitisidal aktivite, daha yavaş parazit klirensi ve artemisinin bazlı kombine tedaviler (ACTler) sonrası tedavi başarısızlığı riskinin artması şeklinde kendini gösterir. Bu durum, daha genç halka evresindeki parazitlere karşı artemisinin aktivitesinin kaybından kaynaklanmaktadır. Gametositosidal ve dolayısıyla bulaşma riski artarken aseksüel gelişimin trofozoit aşaması artemisine duyarlı kalmaktadır.
ACTler dünyada en yaygın kullanılan antimalaryal ilaçlar olduğundan, ACT kür oranlarının yüksek kalması sıtma kontrolü açısından çok önemlidir. ACT başarısızlığının ana nedeni olan komplike olmayan hiperparazitemiyi belirlemek için daha iyi yöntemlere ihtiyaç vardır; böylece yüksek riskli hastalara daha uzun süreli tedavi verilebilir. Artemisinin monoterapilerde kullanımının azaltılması, potansiyel olarak daha yüksek artemisin direncine yol açabilecek seçilim baskısını azaltacaktır. Üçlü artemisinin kombinasyon tedavileri, ACT ile kombine edilen ilaçları korumak ve daha yüksek direnç seviyelerinin ortaya çıkmasını geciktirmek için mümkün olan en kısa sürede kullanılmalıdır.
White NJ, Chotivanich K. Artemisinin-resistant malaria. Clin Microbiol Rev. 2024: e0010924.