The Lancet Regional Health – Europe dergisinin son sayısısnda yazarları arasında ülkemizden de bilim insanlarının yer aldığı “Avrupa’da cinsel yolla bulaşan infeksiyonlar, HIV ve viral hepatitileri önleme stratejileri” ana başlığıyla yeni bir makale serisi yayımlandı. Bu seride öne çıkan konular şöyle tanımlanmış:
– Avrupa’da Cinsel Yolla Bulaşan İnfeksiyonlar (CYBİ) tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşmıştır ve bu konuda hemen eyleme geçilmesi ve iş birliği yapılması gerekmektedir.
-Son on yıl içinde Avrupa’da CYBİ’nin yeniden ortaya çıkmış olması, ciddi bir halk sağlığı sorununa işaret etmektedir.
-The Lancet Regional Health–Europe tarafından yayımlanan dört makaleden oluşan seri, CYBİ’yi ve bu infeksiyonlara yaklaşımı analiz etmekte, korunma ve önleme stratejilerini yeniden yönlendirmektedir.
Tanı ve tedavideki ilerlemelere rağmen, CYBİ, ciddi bir halk sağlığı sorunu haline gelmiştir. Dünya Sağlık Örgütü tarafından tanımlanan Avrupa Bölgesinde, 2019 yılında 17 milyon yeni olgu bildirilmiş, 2010 ile 2019 yılları arasında yeni olgu sayısında %49 artış olmuş ve toplam olgu sayısı 1.5 milyona ulaşmıştır. Ne yazık ki bölgede yakın zamanda gelişen COVID-19 pandemisi ve Ukrayna’daki savaş gibi olaylar, 2030 ajandasındaki HIV, viral hepatit ve CYBİ salgınlarının ortadan kaldırılması hedeflerine doğru atılan adımları tehlikeye atmıştır
Avrupa’da CYBİ’nin etkin bir biçimde kontrol altına alınması, bölgedeki zorlukların ve mevcut yaklaşımları sınırlayan unsurların belirlenmesi ile mümkündür. Bu nedenle, The Lancet Regional Health-Europe kıtada yeni ve yeniden ortaya çıkan CYBİ’leri gözden geçiren ve genel ve özel zorlukları tanımlayan bir derleme hazırlamak üzere uzmanlardan oluşa bir gruba davet göndermiştir. Bu makaleler serisi, konuyu belli başlı dört ayrı yönüyle incelemektedir: Avrupa’daki epideminin hâlihazırdaki durumu, kullanılmakta olan ve geliştirilen korunma stratejileri, asemptomatik infeksiyonların yönetiminde yaklaşımlar ve güncel tedaviler.
Uzmanlardan oluşan yazarlar grubu, Avrupa’da CYBİ’lerin durumunu belirlemenin yanı sıra, hastalıkların etkin bir biçimde kontrol altına alınabilmesi için özel öneriler de yapmışlardır. Bu çalışma, bu ciddi halk sağlığı sorununu etkin bir biçimde ele alacak yol haritasını belirlemek açısından kritik öneme sahiptir.
Bulgular bölgedeki 53 ülkenin 49’undan toplanan epidemiyolojik veriler, bakteriyel CYBİ’lerin bildirimi açısından ülkeler arasında anlamlı farklılıklar olduğunu ortaya koymuştur. Kuzey ve Batı Avrupa ülkelerinde toplumdaki her 100 000 kişi başına düşen CYBİ sayıları diğer bölgelere göre çok daha yüksektir; bunun başlıca nedeninin, sürveyansın ve bildirimlerin daha büyük titizlikle ve daha güvenilir yöntemlerle yapılıyor olmasından kaynaklandığı düşünülmektedir. Makaleler serisinde sosyopolitik alandaki değişikliklere bağlı olarak yeni tanımlanmış olan kilit toplumlar, örneğin göçmenler, sığınmacılar, seks işçileri ve erkeklerle seks yapan erkekler vurgulanmaktadır. Bu topluluklar, sağlık hizmetlerine erişimlerinin sınırlı olması nedeniyle kontrol politikalarının geliştirilme sürecinde öncelikli topluluklar olarak kabul edilmektedir.
Bazı ülkelerde sağlık hizmetlerinin sunumu ve kaynak yetersizlikleri açısından gözlenen farklılıklar, Avrupa’da önleme ve kontrol stratejilerinin önündeki engeller olarak tanımlanmaktadır. Sağlık konusundaki eğitimlerin ve kondom tanıtımının diğer biyomedikal girişimlerle birlikte sürdürülmesinin önemi vurgulanmaktadır. HIV için temas öncesi profilaksi 53 ülkenin 38’inde kullanıma sunulmuş olmakla birlikte, özellikle Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinde halen yeterince kullanılmamaktadır. Bu bağlamda temas öncesi profilaksiye erişim konusunda eşitliğin sağlanması kritik öneme sahiptir. İlk uzun etkili antiretroviral olan kabotegravir, günlük hap yerine iki ayda bir enjeksiyon şeklinde uygulanmasıyla HIV için temas öncesi profilakside devrim yaratma potansiyeline sahiptir. Hepatit A ve B ile HPV’nin kontrol altına alınmasında aşılar ile önemli kazanımlar elde edilmiştir. Gelecekte meningokok B aşısı ile çapraz bağışıklık yoluyla gonorenin ve mRNA temelli aşılarla HIV infeksiyonunun kontrol altına alınması açısından umut vaat eden çalışmalar bulunmaktadır.
Bakteriyel CYBİ’lerin (gonore, mikoplazma ve sifilis) tedavisi antimikrobiyal direncin artması ve bazı durumlarda konuyla ilişkili yeterli bilimsel çalışmanın ve çözümün olmaması nedeniyle zorluk yaratmaktadır. Antimikrobiyal dirence yanıt oluşturmak amacıyla benimsenen güncel stratejiler; örneğin infeksiyonun doğrulanmaması halinde antibiyotiklerin gereksiz kullanımını azaltacak olan hızlı tanı testleri, ilaca dirençli patojenlerin tespit edilmesini sağlayacak moleküler testler ve eski antibiyotiklerin CYBİ tedavisinde yeniden kullanılır olması gibi yeni yaklaşımlara gereksinim olduğunu ortaya koymaktadır.
Bu dört makalenin bulguları, halk sağlığı hizmetlerinin güçlendirilmesi, sürveyans ve bildirim sistemlerinin birbiriyle uyumlu hale getirilmesi, korunma ve tedavi stratejilerine bedelsiz erişimin sağlanması ve sağlık hizmetine herkesin erişimi ve CYBİ ile ilintili damgalamanın ortadan kaldırılması gibi yapısal unsurların ele alınması bileşenlerini içeren bir yaklaşıma gereksinim olduğunun altını çizmektedir. HIV ve CYBİ için 2030 ajandasında yer alan hedeflere ulaşabilmek için bu önerilerin uygulanmaya başlanması kritik öneme sahiptir.