Klimik Bülteni - Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği Yayın Organıdır
<
31
Ocak
2023
>

ESKİ SAYILAR

BÜLTEN ÜYELİĞİ

Karbapeneme Dirençli Gram-Negatif Çomak İnfeksiyonları (31 Ocak 2023, İstanbul)

Derneğimizin 2022-2023 dönemi bilimsel toplantıları İstanbul’daki “Karbapeneme Dirençli Gram-Negatif Çomak İnfeksiyonları” toplantısıyla devam ediyor. 31 Ocak 2023 Salı günü, 18.00-20.00 saatleri arasında Yapı Kredi Kültür Sanat–Loca, İstiklal Caddesi, No: 161, Galatasaray/Beyoğlu’nda yüz yüze yapılacak olan toplantıya tüm üyelerimizi bekliyoruz.

Toplantı Programı İçin Tıklayınız

KLİMİK 2023 Kongresi Bildiri Özeti Son Gönderim Tarihi 1 Şubat 2023

13-16 Mart 2023 tarihlerinde Antalya’da gerçekleştirilecek XXIII. Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Kongresi (KLİMİK 2023)’ne Bildiri Özeti son gönderim tarihi 1 Şubat 2023’tür.

Bildiri Özeti Göndermek İçin Tıklayınız

Prof. Dr. Kenan Midilli Tez Yarışması’na Son Başvuru Tarihi 1 Şubat 2023

Birincisini 23. Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Kongresi’nde düzenleyeceğimiz ödüllü “Prof. Dr. Kenan Midilli Tez Yarışması”na 2021 veya 2022’de tezlerini tamamlamış üyelerimizin katılımını bekler tüm adaylara şimdiden başarılar dileriz.

Bilgi ve Başvuru İçin Tıklayınız

Prof. Dr. Enver Tali Çetin Genç Araştırmacı Ödülü’ne Son Başvuru Tarihi 15 Şubat 2023

Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği, öne çıkan çalışması bulunan genç hekimleri Prof. Dr. Enver Tali Çetin Genç Araştırmacı 2023 Ödülü için başvurmaya davet ediyor!

Bilgi ve Başvuru İçin Tıklayınız

Olumsuz Sonuç Riskinde Artış Olan COVID-19’lu Yetişkinler İçin Erken Tedavi Olarak Molnupiravir ve Olağan Bakıma Karşı Tek Başına Olağan Bakım (PANORAMIC): Açık Etiketli, Platforma Uyumlu Randomize Kontrollü Bir Çalışma

SARS-CoV-2 için oral bir antiviral ilaç olan molnupiravirin güvenliği, etkinliği ve maliyet etkinliği, COVID-19 için yüksek morbidite ve mortalite riski taşıyan toplumdaki aşılanmış hastalarda belirlenmemiştir. Bu çalışmada molnupiravirin olağan bakıma eklenmesinin bu popülasyonda hastaneye yatışları ve COVID-19 ile ilişkili ölümleri azaltıp azaltmadığının belirlenmesi amaçlanmış.

PANORAMIC, Birleşik Krallık merkezli, ulusal, çok merkezli, açık etiketli, çok gruplu, prospektif, platform uyarlamalı randomize kontrollü bir çalışma olarak kurgulanmış. Katılımcılar, >50 yaş (ya da >18 yaş ve eşlik eden komorbidite varlığı) olup 5 gün ya da daha kısa süre içinde doğrulanmış COVID – 19 hastalarıymış. Katılımcılar, 5 gün boyunca 2×800 mg molnupiravir artı olağan bakım veya yalnızca olağan bakım alacak şekilde rastgele (1:1) atanmış. Randomizasyon için yaşa (<50 yaş-≥50 yaş) ve aşılama durumuna göre sınıflandırılan güvenli, web tabanlı bir sistem (Spinnaker) kullanılmış. COVID-19 sonuçları, randomizasyondan sonra 28 gün boyunca kendi kendine doldurulan bir çevrimiçi günlük aracılığıyla izlenmiş. Birincil sonlanım, rastgele atanan tüm uygun katılımcılarda Bayes modelleri kullanılarak analiz edilen randomizasyondan sonraki 28 gün içinde tüm nedenlere bağlı hastaneye yatış veya ölüm olarak belirlenmiş.

8 Aralık 2021 ile 27 Nisan 2022 arasında 26 411 katılımcı, 12 821’i molnupiravir artı olağan bakıma, 12 962’si sadece olağan bakıma ve 628’i diğer tedavi gruplarına olacak şekilde rastgele atanmış. Molnupiravir artı olağan bakım grubundan 12 529 katılımcı ve olağan bakım grubundan 12 525 katılımcı birincil analiz popülasyonuna dahil edilmiş. Nüfusun ortalama yaşı 56.6 olup 25.708 katılımcının 24.290’ı (%94) en az üç doz SARS-CoV-2 aşılıymış. Hastaneye yatış veya ölümler molnupiravir ve olağan bakım grubundaki 12 529 katılımcının 105’inde (%1), olağan bakım grubundaki 12 525 katılımcının 98’inde (%1) kaydedilmiş [düzeltilmiş olasılık oranı 1.06 (%95 GA 0.81–1.41); üstünlük olasılığı 0·33]. Alt gruplar arasında tedavi etkileşimi olduğuna dair bir kanıt bulunmamış. Molnupiravir ve olağan bakım grubundaki 12 774 katılımcının 50’sinde (%0.4) ve olağan bakım grubundaki 12 934 katılımcının 45’inde (%0.3) ciddi advers olaylar kaydedilmiş ancak bu olayların da hiçbirinin molnupiravir ile ilişkili olduğu yargısına varılmamış.

Sonuç olarak, molnupiravirin toplumdaki yüksek riskli aşılanmış yetişkinler arasında COVID-19 ile ilişkili hastaneye yatış veya ölüm sıklığını azaltmadığı sonucuna ulaşılmış.

Butler CC, Hobbs FDR, Gbinigie OA, et al. Molnupiravir plus usual care versus usual care alone as early treatment for adults with COVID-19 at increased risk of adverse outcomes (PANORAMIC): an open-label, platform-adaptive randomised controlled trial. Lancet. 2023; 401 (10373): 281-93.

Makale İçin Tıklayınız

Vulvovajinal Kandidiyaziste Yeni Antifungallerin Rolü Nedir?

Tüm kadınların %75’i yaşamları boyunca en az bir vulvovajinal kandidiazis (VVK) epizodu yaşamakta ve vajinal semptomlar için yılda 10 milyon poliklinik ziyareti yapılmaktadır. Özellikle rekürren kandidiyazis, 12 ayda ≥3 atakla ve küresel olarak yaklaşık %5-9’u etkileyen önemli bir sorundur. Akut VVK için tek doz oral flukonazol oldukça etkilidir, güvenlidir, iyi tolere edilir ve yıllar içinde genellikle ucuz ve karşılanabilir hale gelmiştir. Ancak flukonazol kullanımı sınırsız değildir. Nadir hastalarda alerji, intolerans ve nadir ilaç etkileşimleri görülür; ancak bunun başlıca sınırlaması, gebelikte kontrendikasyonu ve vulvovajinite neden olan dirençli non-albicans Candida türlerinin ortaya çıkması ve C. albicans vajinal izolatlarında artan klinik ve in vitro direnç sorunudur. Ek olarak, bir profilaktik ajan olarak oldukça etkili olmasına rağmen, rekürren VVK için profilaktik haftalık flukonazol rejimleri, idame flukonazolün kesilmesinin ardından nadir de olsa rekürrense yol açabilir. Bu bilgilerden yola çıkılarak bu yazıda VVK tedavisinde yeni antifungaller için bir değerlendirme yapılmış.

Ibrexafungerp; hücre parçalanmasına yol açan mantar 1,3-β-D-glukan sentazı etkili bir şekilde inhibe eden ilk oral yarı sentetik triterpenoid antifungaldir. Ekinokandinlerden kesinlikle farklı olmasına rağmen, Ibrexafungerp benzer bir aktivite spektrumu sergiler ancak aynı zamanda özellikle azol ve çoğu ekinokandine dirençli suş dahil olmak üzere Candida türlerine karşı da aktiftir. Ibrexafungerp ve ekinokandinler için bağlanma bölgesi sadece kısmen örtüşür, dolayısıyla çapraz direnç sınırlıdır. C. krusei’ye karşı potensi daha düşüktür. VVK’li kadınlarda bulunan düşük vajinal pH’ta artmış aktiviteye sahiptir. Çoklu faz 2 ve 3 klinik çalışmalarda, tek günlük Ibrexafungerpin akut sporadik VVK’in tedavisinde etkili olduğu ve plasebodan üstün olduğu gösterilmiştir. Akut hastalıkların tedavisi için FDA onaylıdır. En sık görülen hafif-orta dereceli yan etkiler bulantı, kusma, ishal ve karın ağrısıdır. Rekürren VVK’li kadınlarda yakın zamanda bildirilen, plasebo kontrollü bir çalışmada, 6 ay boyunca ayda bir gün uygulanan Ibrexafungerp nüksü önemli ölçüde azaltmıştır.

Osetekonazol; fungal CYP51 enzimi lanosterol 14-demetilazı inhibe eden bir tetrazoldür. Flukonazole duyarlı ve dirençli vajinal izolatlar dahil olmak üzere Candida türlerine karşı oldukça ve geniş ölçüde aktiftir. Otesekonazole direnç, flukonazol direncine neden olan aynı mekanizmaların bazılarıyla ortaya çıkabilir; ancak henüz herhangi bir klinik rapor bildirilmemiştir. Bildirilen yarılanma ömrü 138 gün gibi uzun bir süredir. Hayvan modellerinde etkinlik bildirildikten sonra, akut VVK’si olan kadınlarda faz 2 çalışmaları başarılı olmakla beraber henüz akut VVK için FDA onayı almamıştır. Bunun yerine, Rekürren VVK’de yakın zamanda FDA onayı almıştır. FDA onayı aldığı faz 3 çalışmalarda plasebo ile karşılaştırılmış olup flukonazolle karşılaştırıldığı çalışma rekürren vakalar için bulunmamaktadır.

Her iki ajan da rekürren VVK’de kullanılabilir olarak görülmekle beraber en önemli unsurlardan biri maliyet etkinliktir. Uzun süredir kullanımda olan ve ucuz bir ilaç olan Flukonazol ile yeterince karşılaştırmalı çalışması bulunmayıp Flukonazolün yerini alıp alamayacakları da hasta memnuniyetleri göz önünde bulundurulduğunda belirsizdir. Bu iki ilaç da flukonazole benzer şekilde gebelikte kontraendikedir. Osetekonazol için bazı çalışmalarda embriyotoksisite göz önüne alındığında, FDA kullanımını, üreme kapasitesi olmayan kadınlarla ciddi şekilde sınırlamıştır. Ancak bu yazıda her ikisi de flukonazole karşı başarısız, intoleransı olan veya alerjisi olan hastalarda önemli bir avantaja sahip ilaçlar olarak değerlendirilmiş.

Sobel JD. New Antifungals for Vulvovaginal Candidiasis: What is their role? Clin Infect Dis. 2023: ciad002.

Makale İçin Tıklayınız

5′-Ucu Defektleri Olan Klonal Olarak Genişletilmiş HIV-1 Provirusları, Suprese Edilemeyen Rezidüel Viremiye Yol Açabilir

Antiretroviral tedavi (ART), HIV-1 replikasyonunu durdurarak viremiyi klinik testlerin saptama sınırının altına düşürür. Bununla birlikte, bazı kişilerde infeksiyöz proviruslar taşıyan CD4+ T hücresi klonlarından kaynaklanan kalıcı, suprese edilemeyen viremi (NSV) görülebilir. Defektif proviruslar, ART sırasında kalıcı olan tüm provirusların %90’ından fazlasını temsil eder ve viral genleri eksprese edebilir, ancak bunların NSV’ye neden olup olmayacağı ve ART yönetimini zorlaştırıp zorlaştırmayacağı bilinmemektedir.

Bu çalışmada tedaviye optimum uyum gösteren ve ilaç direnci olmayan dört çalışma katılımcısında NSV’ye neden olan provirusların derinlemesine bir karakterizasyonu gerçekleştirilmiş. Gözlenen kusurların 5′-ucu RNA özellikleri, virus infektivitesi ve gen ekspresyonu üzerindeki etkisi araştırılmış. Bu provirusları zaman içinde ve hücre alt kümeleri arasında izlemek için entegrasyon bölgesine özgü tahliller kullanılmış.

5′-ucu kusurlu provirusları taşıyan klonların, ~103 51 kopya/mL’ye kadar kalıcı NSV’ye neden olabileceği bulunmuş. Bu proviruslar, ana bağlayıcı donör bölgesini (MSD) içeren küçük, genellikle özdeş delesyon veya nokta mutasyonlarına sahipmiş ve kısmen azalmış RNA dimerizasyonu ve nükleokapsid bağlanması göstermiş. Bununla birlikte, indüklenebilir ve viral RNA içeren ancak zarfı olmayan, bulaşıcı olmayan virionlar üretmişler.

Bu bulgular, CD4+ T hücre klonlarında 5′-ucu defektleri olan provirusların klinik bakımı etkileyerek NSV’ye yol açabileceğini göstermektedir. 5′-ucu sıralaması, viremiyi tamamen bastırmadaki başarısızlığın anlaşılmasına yardımcı olabilir.

White JA, Wu F, Yasin S, et al. Clonally expanded HIV-1 proviruses with 5′-Leader defects can give rise to nonsuppressible residual viremia. J Clin Invest. 2023: e165245.

Makale İçin Tıklayınız

Amerikan Bulaşıcı Hastalıklar Derneği COVID-19 Tanı Rehberleri: Antijen Testleri

Amerikan Bulaşıcı Hastalıklar Derneği (IDSA) tarafından geliştirilen COVID-19 teşhis kılavuzunun üçüncüsünün güncellemesi 26 Ocak’ta yayımlandı.

Acil Kullanım İzni (EUA) ile ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) SARS-CoV-2 antijen (Ag) testleri, nükleik asit amplifikasyon testine (NAAT) kıyasla yüksek özgüllüğe ve düşük-orta duyarlılığa sahiptir. Ag testlerinin duyarlılığı semptomların varlığına ve semptomatik hastalarda semptom başladıktan sonra testin zamanlamasına bağlı olmakla beraber yüksek özgüllüğe sahiptirler. Çoğunlukla pozitif Ag testi sonuçları varlığında konfirmasyona ihtiyaç duyulmadan harekete geçilebilir. Hasta başı testinin sonuçları, laboratuvar temelli testlerin sonuçlarıyla karşılaştırılabilir ve gözlem altında ya da olmaksızın hastaların numuneleri kendi kendine toplanması benzer sonuçlar verir. Modellemeler, tekrarlanan Ag testinin bir kez test etmeye kıyasla duyarlılığı artırdığını öne sürmekle beraber bu durumu destekleyecek yeterli ampirik veri mevcut değildir. Bu gözlemlere dayanarak, hızlı RT-PCR veya laboratuvar tabanlı NAAT, SARS-CoV-2 infeksiyonunun teşhisi için tercih edilen test yöntemi olmaya devam ediyor. Bununla birlikte, zamanında moleküler testler hazır olmadığında veya lojistik olarak mümkün olmadığında, Ag testi SARS-CoV-2 infeksiyonu olan bireylerin belirlenmesine yardımcı olmaktadır. Veriler, COVID-19’lu hastaların izolasyonunun bitirilmesinde rehberlik etmek için Ag testinin faydası hakkında bir öneride bulunmak için yetersiz bulunmuş. Ag testinin kullanımını destekleyen mevcut kanıtların genel kalitesi çok düşük ile orta arasında derecelendirilmiş.

Hayden MK, Hanson KE, Englund JA, et al. The Infectious Diseases Society of America Guidelines on the Diagnosis of COVID-19: Antigen Testing. Clin Infect Dis. 2023: ciad032.

Makale İçin Tıklayınız

SARS-CoV-2 Nükleik Asit Testi Pozitif Olan Donörlerden Organ Nakli: Organ Tedarik ve Nakil Ağı Geçici Hastalık Bulaşma Danışma Komitesinden Bir Rapor

SARS-CoV-2 nükleik asit testi pozitif (NAT+) donörlerden organ nakli kararları, donör kaynaklı bulaşma olayları (DDTE) riski ile mevcut organ azlığı arasında denge kurularak verilmelidir.

Bu çalışmada SARS-CoV-2 NAT+ ve NAT– donörler arasında organ kullanımını ve alıcı sonuçlarını karşılaştırmak için Organ Tedarik ve Nakil Ağı (OPTN) verileri kullanılmış. NAT+, tedarik tarihinden itibaren 21 gün içinde pozitif bir üst veya alt solunum yolu numunesi ile tanımlanmış. Potansiyel DDTE, OPTN Hastalık Bulaşma Danışma Komitesi tarafından karara bağlanmış.

27 Mayıs 2021’den 31 Ocak 2022’ye kadar, tüm OPTN bölgelerinden 617 NAT+ donörden ve 57 organ tedarik kuruluşunun 53’ünden (%93) organlar temin edilmiş. NAT+ donörler daha genç ve böbrek/karaciğer için daha yüksek organ kalite skorlarına sahipmiş. Organ kullanımı, NAT+ donörlerde NAT- donörlere göre daha düşükmüş. 514 NAT+ donörden toplam 1241 organ (776 böbrek, 316 karaciğer, 106 kalp, 22 akciğer ve 21 diğer) nakledilirken, 8853 NAT- donörden 21 946 organ nakledilmiş. NAT+ karaciğer ve kalp nakli alıcıları için tıbbi aciliyet daha düşükmüş. Medyan bekleme listesi süresi, NAT+ donörlerin karaciğer alıcıları için daha uzunmuş. Tüm organ türleri için NAT+ donörlerinde nihai alıcı için uyum oranı daha yüksekmiş. Hastanede kalış süresi, 30 günlük mortalite ve 30 günlük greft kaybı sonuçları tüm organ tipleri için benzer bulunmuş. Bu zaman diliminde donör kaynaklı bulaşma olayı izlenmemiş.

SARS-CoV-2 NAT+ donör organlarının naklinin kısa vadeli ölüm ve greft kaybı sonuçları için güvenli göründüğü ve organ yetmezliğini iyileştirdiği sonucuna varılmış. Karşılaştırılabilir daha uzun vadeli sonuçlar sağlamak için daha fazla çalışmanın gerektiği belirtilmiş.

Goldman JD, Pouch SM, Woolley AE, et al. Transplant of organs from donors with positive SARS-CoV-2 nucleic acid testing: a report from the organ procurement and transplantation network ad hoc disease transmission advisory committee. Transpl Infect Dis. 2023: e14013.

Makale İçin Tıklayınız

Meşrutiyet Mah. Rumeli Cad.
İpek Apt. No. 70 D. 7
(Rumeli Eczanesi üstü),
34363 Şişli, İstanbul
Tel. ve Faks: (0212) 219 54 82
E-posta: klimik@klimik.org.tr